Yeni Üyelik
31.
Bölüm

29.BÖLÜM

@mavissrgt

"Bunu bana yapamazsın Buket benden onu alamazsın!" Yüzünde ki korku o kadar şiddetliydi ki ben bile korkmuştum. Kendini kaybetmiş gibi odanın içinde ileri geri yürümeye başladı.

"Hayır bunu yapamam ona bir daha ihanet edemem. Onun katili tekrar olamam. Evet bunu yapmayacağım. Ama Buket o ona birşey olursa ben naparım. Peki Hakan!" Kendi kendine konusuyordu. Bu durum beni korkutmaya başlamıştı. Kendimi o kadar halsiz hissediyordum ki yerimden kalmayı bırak konuşmaya bile halim yoktu. Ama onun bu hali içimi acıtıyordu. Titreyen bacaklarıma rağmen zorda olsa yataktan kalkmıştım. Hayal donmuş bir şekilde bir yere bakıyordu. Birşey düşünüyor gibiydi. Yataktan destek alarak Hayalin yanına ağır adımlarla ilerledim. Omuzuna dokunduğum da mekanik bir şekilde kafası bana döndü.

 

Titreyen sesimle, "Hayal biliyorum senin için çok zor ama senin gördüğün konuştuğun şey gerçek değil. Tedavi olmalısın." Bir anda kahkaha atmasıyla gerildim.

 

"Hahaha şaka yaptım kanka seni ikna etmek için benim için o defter kapandı biliyorsun." İnanmamıştım tabiki de beni kandırmaya çalışıyordu.

İnanmayan bakışlarla bakınca başını hafif sola eğip çaresiz gözlerle bana bakmaya başladı bakmasıyla gözlerinin bir anda dolması bir oldu. Dayanamayıp sıkıca sarıldım.

"Geçecek canım bununda üstesinden geleceğiz. Ama senin bu tedaviyi istemen gerek biliyorsun değilmi?"

Titreyen bir ses tonuyla, "Ben tedavi olmak istemiyorum. Ben onu çok seviyorum Buket. O bana iyi geliyor."

 

"O gerçek değil sana iyi gelmiyor, tam tersi felaketin oluyor."

 

"Ama ben bu felaketi seviyorum." Tam konusacakken gözlerimin kararmasiyla dizlerimin üzerine düştüm. Kapının açılma sesiyle Mert'in, "Buket" diye bağırması bir olmuştu. Vücudumun titremesiyle bilincim kapanmaya başlamıştı. Son hatırladığım ise bedenimin havalanmasıydı.

 

   

******

 

"Ben seni Buket'i ikna et diye çağırıyorum sen kendi gereksiz dertlerinle kızı iyicemen deli ediyorsun. Defol git gözüm seni görmesin. Allah'ın manyağı."

 

"Ben böyle olmasını istemedim. Ben sadece benimde ondan aşağı kalır yanımın olmadığını anlamasını istedim. Belki o zaman tedavi olmak ister diye düşündüm."

 

"Senin yapacağın empatiye ben tövbe estağfurullah. Sus Hayal sus yoksa Buket'in değer verdiği biri olduğunu unutmama ramak kaldı."

 

"Susun artık kafam kaldırmıyor bu gürültüyü iyim ben." Elimi anlima götürüp ağrıdan uyuşan şakaklarıma baskı uyguladım. Şu lanet olası bayılmalar canımı sıkmaya başlamıştı. Her ayıldığımda inanılmaz bir baş ağrım oluyordu.

Gözlerim hayla kapalıyken, "Mert bana ağrı kesici getir beynim içinde Savaş var sanki."

 

"Hayır veremem biliyorsun günde bir den fazla içemezsin." Dedikleriyle kan beynime sıçramıştı.

 

Sinirle gözlerimi açıp baş ucumda oturan Mert'e baktım. "Neyim ben esirmi. Bir ilaç bile içemeyeceksem ne işim var bura da."

 

"Canımın içi niye olduğunu çok iyi biliyorsun. Yemek yemiyorsun. Aç karınla içtiğin ilaçta mideni ağırtıyor."

 

"Ben kendimi bilmezmiyim yaa o doktor hiç bir boktan anlamıyor." Dolan gözlerimi görünce derin bir nefes çekti.

 

"Peki şöyle yapalım hayatım. İlk önce güzel bir yemek yiyelim söz ozaman ilaç içmene izin vereceğim. Anlaştıkmı?"

 

"Ama ben aç değilm."

 

"İşte bu yüzden bayılmaların ve baş ağrın. Serumla besleniyorsun resmen. Bu böyle olmaz Buket ya kendini toparla yada benim yollarımla halledecem ben bu işi. Seni böyle görmek canımı yakıyor senden daha fazla ölüyorum Buket gör artık." Görüyordum ama olmuyor işte yapamıyorum. Kendi derdim yetmiyormuş gibi birde Hayal ve Mert'in dertleri bana yük olmuştu. Oysa ki sadece uzun bir süre tek ve yanlız kalmak istiyordum. Ama buna izin vermiyorlardı.

 

Yerimden hafif doğruldum. Haklılardı ama istesemde yapamıyordum. Bu durum sinirimi bozmaya başlamıştı. O an kabusum olmuştu. Hayatımın tam ortasına koca bir kara leke gibiydi. Bundan sonra da o leke hep orada kalacaktı. Ben bu koca kara lekeyi nasıl görmezden gelip hayatıma devam edecektim ki.

 

Hayal ne düşündüğümü anlamış olacak ki ayak ucuma oturdu ve elimi tuttu.

 

"Biliyorum zor çok zor hemde ama inan bana atlatacaksın. Sana şuan yapamazsın gibi geliyor. Ama öyle değil, şu tedaviyi kabul et bak nasıl yoluna giriyor herşey. Sen sadece nasıl başlayacağını bilmiyorsun. Bu doktor senin bu süreçte rehberin olacak." Mert onu onaylar şekilde başını sallamıştı.

 

"Tamam kabul ediyorum. Ama Hayal'de benimle birlikte tedavi olacak yoksa kabul etmem." Dedim inatla. Hayal bıkkın bir şekilde bana bakıyordu. Tam konuşacakken Mert, "Tamam o iş bende tedavi olacak o da, ya seve seve ya da zorla sen kabul ettin ya herşeyi senin için oldururum sevgilim. Bana sıkıca sarıldı.

Onu ilk defa bu kadar mutlu görüyordum.

Hayal dolu dolu gözlerle bana bakıyordu.

 

"Hiç bana öyle bakma ya hep ya hiç kardeşim. Bak hem bu sayede barıştık."

 

"Ama ben istemiyorum tedavi ol-" diyecekti ki Mert, "Olacaksın konu kapandı." Sert ve emri vaki sesi Hayali şaşırtmıştı.

Mert benden ayrılıp ayağa kalktı. Sol arka cebinden telefonu çıkarıp, "Ben doktoru arayıp bugün ki randevuyu kabul ettiğini söylüyorum sevgilim. Yarım saate yemek hazır olur." Hayal'e tes bir bakış atıp, "Sen de sakın abuk subuk konuşup Buket'i kararından vazgeçirecek en ufak bir eylemde bulunursan seni benim Ateş'le tanıştırırım." Yüzünde ki sinsi gülümsemesiyle neyden bahsettiğini az çok anlamıştım. Hayal saf bir şekilde, "O kim ki?" Dedi.

Mert koca bir kahkaha attı.

"Emin ol çok iyi anlaşacaksin. Sen yüzmeyi seviyordun demi."

 

"Evet neden sordun ki."

"Hiç kaçabilirsin herhalde o kadar da vicdansız değilim."

"Off ne diyorsun yaa su ne alaka." Dedi bıkkın bir sesle. Yüzümde tebessüm oluşmuştu. Mert onunla uğraşmaktan hadisçe zevk alıyordu resmen.

 

"Balık yaa balıktan korkmuyorsundur herhalde."

"Mert Allah aşkına bir git yaa boş boş konuşuyorsun bu mu yani."

 

Daha fazla dayanamadım. "Bu seni piranalara atmakla tehdit ediyor Hayal. İnsanları kıvrandırarak konuşmaktan zevk alır kendisi biraz da." İmalı bakışlarım onun gözünde gülümseme oluşturmuştu.

 

Hayal dehşete düşmüş bir şekilde, "Nee ohaa sen piranamı besliyorsun. Hani nerede bakabilirmiyim." Hem şaşkın hem meraklı bakışı benim şaşırmama sebep olmuştu. Bu kız ne ara bu kadar manyak biri olmuştu.

 

Mert onu umursamadan odadan çıktı. Bana dönüp, "Bu adam cidden böyle şeyler besliyor mu?"

 

"Evet malesef. Hayal çok halsizim biraz uyusam sonra konuşsak olurmu? Başım da çatlıyor zaten en azından uyursam belki geçer." Hayal kapıyı dikkatlice bakıp yönünü bana çevirdi.

"Hadi bu kıyağımı unutma." Dedikleriyle ne demek istediğini anlamaya çalışırken çantasından bir ilaç çıkardı.

"Al bakalım en etkili ağrı kesici iki dakikaya hiçbir şeyin kalmaz." Gördüğüm şeyle sevinçten Hayal'e sarıldım.

"Unutmayacağıma emin olabilirsin canım arkadaşım." Dedim sevinçle.

Hızlıca ilacı ağzıma atıp komidinin üzerinde ki suyu kafama diktim. Hayal meraklı bir bakış atarak.

 

"Neden sana ilaç vermiyor bu manyak."

Masum bir bakış atarak, " az birşey bağımlı olmuş olabilirim. Ama valla değilm her insan başı ağırdığın da ilaç içer. Ama Mert abartıyor. Bir sefer haricinde vermiyor. Buna beni sinir ediyor."

 

 

"Neee lan az önce ben sana en ağırını verdim. Kalk çabuk kusuyorsun. " Beni kolumdan tutup kaldırdığı esnada kolumu hızla geri çektim.

"Off Hayal saçmalama Allah aşkına. Hiçbirşey olduğu yok. Otur yerine iyim ben Mert fazla paranoyak sadece."

Cidden fazla abartıyorlardı.

 

"Ama sakın bana ilaç verdiğini o bilmesin valla seni yılanların içine atar benden demesi."

Bir anda ayağa kalkıp, "ıyyy yılan mi besliyor."

"Timsahta dahil haa birde akrep besliyor. Bilmediğim birkaç vahşi hayvan daha hatta. Eğer bunlarla tanışmak istemiyorsan susmanı öneririm canım arkadaşım. En son bir koruma bana ilaç verdi diye adamcağızın elini koparıp timsaha yem etti de."

Korkudan iki adım geriledi. Tam o esnada Mert içeri girmişti.

 

"Neee sen Buket'e ilaçmı verdin?" Mert sinirli bir şekilde Hayal'in üzerine ağır ağır yürümeye başladı. Allah kahretsin ki duymuştu.

 

" Mert sakin ol onun bir suçu yok ben istedim haberi bile yok sende biliyorsun."

 

"Biliyor sevgilim doktor bana söylerken o da yanımızdaydı." Bakışlarını Hayal'e çevirip, "Senin amacın ne söyle bakalım." Soğuk ve delici bakışları beni bile ürkütmüştü.

"Be- ben unuttum yeminle bilmiyordum. Neden sevdiğim birine zarar vereyim ki?"

 

"Yalan söylemeyi bırak lan ne haltlar yediğini bilmiyorum sanki." Bir anda Hayal'in saçından tutup sert bir şekilde çekmesiyle hızla yerimden kalktım. Hayal acıyla ağzından bir inleme koptu.

 

"Naptığını sanıyorsun sen bırak çabuk onu." Sinirden deliye dönmek üzereydim.

 

"Sen bu yalancının neler karıştırdığını bilmiyorsun. Belki akılanmıştır dedim ama yok bu sürtük haddini fazla aştı."

 

"Noluyor Mert açık açık anlata bilelim." Dedim.Şaşkınlıkla Mert ve Hayal arasında bakışlarım gidip geliyordu. Hayal pişman Mert sinirliydi.

 

Mert tam konuşacakken Hayal, "Özür dilerim." Demişti.

 

"Bu varya benim ezeli düşmanımın sevgilisi ben belki seni bu işin içine bulaştırmaz dedim ama şüphelerimde haklıymışım. Düşmanım olan kişi sana zarar vermesi için Hayal'i kullandı." Hayali sert bir şekilde duvara fırlatıp boğazını tek eliyle sıkmaya başladı. Hayal çırpındıkça benim nefesim kesiliyordu. Ve sanırsam başım da dönüyordu. Kendimi az da olsa toparlayıp konuştum.

 

"Naptıysa yaptı bunu yapmaya hakkın yok bırak onu dedim." Mert beni duymuyordu adeta Hayal'e kitlenmisti.

 

"Ne verdin ona çabuk söyle."

Hayal nefes alamamaktan konuşamıyordu.

 

Mert sert bir şekilde itekleyerek Hayal'i bıraktı.

"Konuşmak için on saniyen var."

 

Hayal'in kurduğu kelimeyle kanım çekilmişti adeta.

 

"Uyuş-turucu verdim."

 

 

Evettt arkadaşlar yeni bölüm nasıldı. Son bir kaç gündür rahatsızım bu bölümü şiddetli baş ağrısı ve mide ağrısıyla yazıyorum. Umarım beğenmissinizdir canlarım. Yeni bölüm bomba gibi gelecek.

Yeni bölümde görüşmek üzere oy ve yorumlarınız benim için çok değerli canlarım.

 

SEVİLİYORSUNUZZZ...💋

Loading...
0%