@mavissrgt
|
Duyduklarımı idrak etmeye çalışırken Mert kolumu tutarak, "hadi hastaneye Buket."demişti. Ama bana kal gelmiş gibi olduğum yer de çakılı kalmıştım. Hayal'e baktım gözlerim de hayal kırıklığı vardı... Zoraki bir şekilde konuşarak "Hayal" dedim. Sesim de kırgınlık vardı. Hiç beklemediğim kişiydi. Neden yapar ki bir insan en yakınına.
Hayal bana çaresizce bakarak. "Özür dilerim Buket yapmak zorundaydım." dedi.
"Ne özürü ne diyorsun sen ya ben sana ailemden daha çok güveniyordum." diyerek yükseldim.. "Kim yakın arkadaşına, kardeşine böyle bir şey yapar yaa! " Tam hayale büyük bir adım atmıştım ki Mert önüme geçti.
"Buket şuan sırası değil" dedi. "Hastaneye gitmemiz gerek hemde hemen." Yüzünde ki korku ve endişe bana birşey olacak diyeydi.
Tam bir şey demek için dudaklarımı aralamıştım ki. Lafımı keserek yüzümü avuçlarının arasına aldı.
Güven veren bir sesle "Ben İlgileneceğim Hayal'le. Lütfen beni dinle olurmu?" dedi. Sesinde ki o endişe beni rahatsız etmişti.
Sinirden gözlerim doldu. Son kez nefret dolu bakışla Hayal'e baktım ve hızla kapıdan çıktım..
Arabaya bindiğimiz de, araba da sessizlik hakimdi.. O da bana kızgındı ondan izinsiz ilaç içtim pardon uyuşturucu içtiğim için. Ama neden bilebilirdim ki böyle olacağını.
"Ben sana kaç kere dedim ne olursa olsun benden habersiz ilaç içme diye. Ah be güzelim bir kere de beni dinlesen ne olurdu. Birşey biliyorum ki söylüyorum bunları." Sesinde ki sitem mahçup olmama neden oluyordu. Tam bakışlarımı ellerimden çekip ona çevirdiğim esnada beynimde uğultulu bir ses ve gözlerimin kararmaya başlaması bir olmuştu.
Uyuşturucu yavaş yavaş etkisini göstermeye başlamıştı galiba. Ne kadar iğrenç birseymiş bu.
Zoraki bir sesle konuştum. "Mert.. ben... iyi değilim." Kendi sesimi dahi duymakta zorlanmıştım resmen.
Endişeli sesiyle "Geldik güzelim geldik korkma sakın iyi olacaksın güven bana olurmu." dedi. Bir şeyler daha söylüyordu ama ben duyamıyordum.
Hastaneye geldiğimizi arabanın ani duruşundan anlamıştım. Gözlerimi açamıyordum. Vucudumu istemsiz bir titreme sarmıştı.
Bir elini bacağımdan bir elini kolumun altından geçirip kucağına aldı.. Koltuktan havalandığımı hissetmemle bilincimin karanlığa hapsoluşu çok can yakıcıydı. Artık soğuk soğuk terler döküyordum..
Mert "Sedye!!!" diye bağırdı.. Soğuk bir sedye'ye yatırıldığım da Mert durumu anlatıyordu. Sesler çok kesik kesikti. Sesi artık o kadar net değildi.. En son hatırladığım sedye 'de koluma giren iğne acısıydı
***** Gözümü yavaş yavaş açtığım da ilk baş her yer bulanıktı.. Bir kaç defa gözümü arda arda kırptığım da görüşüm de netleşti. Annem ve Mert'i görünce kuruyan dudaklarımla zoraki bir şekilde "Mert" dedim. Boğazımda ki keskin ağrı sesimin çıkmasına engel oluyordu. Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile zor duymuştum. Sertçe yutkunarak "Mertt" dedim.. Bu sefer sesimin duymuş olacak ki, hemen yanıma gelerek "Buket güzelim, iyi misin?" Eli saçlarıma gitti. Küçük bir çocuğu sever gibi saçlarımı koşuyordu. Yüzü bembeyaz gözleri kıpkırmızıydı.
Annem endişeli sesiyle "Kızım!! İyi misin? O kız sana ne yaptı?!!" Sesin de öfke vardı. Dikkatim anneme kaymıştı. Neler oluyordu annem ne ara olanları duyupta gelmişti.
İyi miydim gerçekten, en yakınımın sırtımdan bıçaklaması, uyuşturucu vermesi dışında cidden çok sorun yok. (Hiç iyi değilim kandırmaktan vazgeç kendini Buket.)
"N'oldu bana?" dedim. İç sesimle konuşmayı bırakarak. En son olanları hayal meyal hatırlıyordum.
Mert çaresizce derin bir nefes aldı.
"Uyuşturucunun etkisiyle kriz geçirdin. Dozunu çok fazla vermiş. Onu öyle bir hale sokacam ki köpeğim olacak. O daha beni tanımamış belli ki." Sesinde ki öfke beni korkutmuştu. Her ne kadar Hayal'in yaptıkları canımı yaksa da ona zarar gelmesini istemiyordum. "Doktorların erken mudahelesiyle vucuduna tam yayılmadan önlediler çok şükür. Miğdeni de yıkadılar" dedi.
Bakışlarım anneme döndüğün de, boş gözlerle duvara bakıyordu. Büyük ihtimalle Hayal'in yaptığını öğrenmişti..
Bakışlarım kapıya diktim.
Çaresizce "Hayal bunu bana nasıl yaptı?" dedim
Annem öfkeyle "O kızı Öldüreceğim, geberteceğim, bir de en yakın arkadaşmış, yıllarca koynumuzda yılan beslemişiz."
Öfkesini kusarken hızla ayağa kalkıp yanıma geldi. "Çok korktum kızım." Sesinde ki hüzün çok netti. Benim için cidden korkmuş ve endişelenmişti.
Ona hayla kırgındım. Cevap vermeyerek bakışlarımı Mert'e çevirdim.
"Kızgın mısın hayla bana?" dedim. Mahçup ve suçlu bir kız çocuğu gibi.
Bir kaç saniye yüzüme baktı.
Haklıydı, onu dinlemeden etmeden hap içmiştim. Yapma dediği halde.
Derin bir nefes alıp verdi. "Sen şimdi bunları düşünme. Kendini toparla sonra konusuruz." Saçlarımın arasına ufak bir öpücük kondurdu.
Neden bu kadar merhametli biriydi bu oğlan. Yada sadece bana karşı böyleydi. İlk başta tanıdığım o vahşi acımasız kişiyle şimdi ki kişi arasında dağlar kadar fark vardı.
"Özür dilerim" dedim çatallaşmış sesimle. "Ben seni dinlemeliydim. Ama baş ağrım o kadar kötüydü ki Hayale de çok güveniyordum. Hiç aklıma gelmezdi böyle birşey yapacağı." Gözlerim dolmuş ve sesim titremişti. Canım çok yanıyordu. Hayatım altüst oluyordu ve ben sadece izlemekle yetiniyorum.
Mert derin bir nefes aldı. "Ben Doktorla konuşayım durumuna göre tedavini evde devam edelim güzelim". diyerek elimin üzerine öpücük kondurup yanımdan kalkarak kapıdan çıktı..
Anneme baktığım da yanıma gelerek ayak ucuma oturdu.
"Kızım senin böyle yancı ellerde olmana içim el vermiyor. Nolur gel kendi evinde kal. Söz ne istersen onu yapacağım."
Ağlamaklı sesimle "Niye anne yine beni evlatlıktan red edesin diyemi. Sana çok kırgınım beni kimsesiz bıraktın. Bu olanlar senin yüzünden. Sen benim arkamda olsaydın şuan bunlar yaşanmayacaktı."
Annem titreyen bir sesle "Kızım şu zaman da artık kimseye güvenmemen gerektiğini sana her zaman söylüyorum. Kimin dost, kimin düşman olduğunu bilemezsin. Bazıları öyle bir rol, yapar ki, asla gerçek yüzünü görmezsin. Ben seni kötülüklerden korumak istedim. Bir anne asla evladını silemez. Sen anı tepkin beni çok şaşırtmış ve kırmıştı. Yine gelir hiçbirşey olmamış gibi konuşursun sanmıştım. Ama sen bir anda koca bir duvar ördün aramıza. O duvarı aşmak istedikçe sen buna engel oldun. Ne kadar acı çektiğimi görmüyormusun. Senden başka kimsem yok benim." Ağlamaktan kısılan sesi içimi acıtmıştı. Onu hayla çok seviyordum. İkimizde yanlış anlaşılmalar yüzünden birbirimize kırılmıştık. Hayal'in son yaptıklarıyla onu daha iyi anlamıştım. Annelerin evlatlarının bilmediği özel bir güçleri vardı. Tehlikeyi önceden anlayabiliyorlardı. "Barıştık mı?" Dedi çatallaşmış bir sesle. "Ben sana küs kalamam ki annem affet beni fevri kararlar verdiğim için." Yanıma biraz daha yaklaşıp bana sıkıca sarıldı. "Anneler evlatlarına hiçbir zaman küsemez birtanem." İkimizde birbirimize sıkıca sarılıp ağladık. Bu ağlama sadece hasret değil bu zamana kadar ona ihtiyacım olduğunda yanıma yaklaşmasına izin vermediğim her anın acısı da vardı. Benden ayrılınca iki yanağımdan da kokulu şekilde öptü. Aklıma gelenlerle yüzüm düştü.
"Hayal nasıl böyle birşey yapar anne hayla aklım almıyor inanmak istemiyorum. Mutlaka bir sebebi olmalı. O beni benden daha çok düşünen biriydi."
"Hayal zaten küçükken de hep seninle kavga ederdi ve herşeyini kıskanırdı. Bir insan yedisin de neyse yetmiştinde de öyle olur" dedi.
Haklıydı Hayal çocukluktan, bugüne kadar her zaman kavga çıkaran, kıskanan, küsen biri olmuştu.
Derin bir nefes aldım "Haklısın anne ben ona olan sevgimden bunları hep görmezden geldim sanırım." Dedim yorgun ve kırgın bir sesle.
Kuruyan dudağımı Islattım..
Annem bunu fark etmiş olacak ki,
"Su alıp geleyim sana kızım" dedi.
Tebessümle "Teşekkür ederim anne" dedim.
Annem çıktığın da pencereden dışarıya bakarak son yaşadıklarım filim şeridi gibi gözlerimin önünden akmaya başladı. Olayları, hayali, Onuru napacaktım. Düzelecekmiydi bu olanlar.
Hava bugün çok güzeldi. Penceremin önüne iki kumru konmuştu. Yüzüm de istemsizce bir tebessüm oluşmuştu.
Kapı açılma sesi duydum ama o tarafa doğru yönümü çevirmemiştim. Manzaram çok güzeldi çünki. Ya Mert'i ya da Annem ayak sesleri dibime kadar gelince kafamı çevirmle gördüğüm kişiyle şok oldum.
Sertçe yutkundum korkuyla geri çekilmeye çalıştım. Ama serumlu olan kolum buna engel oldu.
Çünkü karşımda doktor önlüğüyle Onur duruyordu.. Ve elinde bir iğneyle bana sinsice sırıtıyordu. Derin nefes aldım. Onun o korkunç yüzü sertçe yutkunmama sebep olmuştu.
"Geçmiş olsuna geleyim dedim. Birileri çok darılıyormuş." Sesinde ki alay dolu ton ve gözlerinde ki sinir birbiriyle çok zıttı. Bir insanın ifadesi ayrı, gözleri ayrı olabilirmiydi bunda oluyordu.
"N-e ne işin var senin burada?" Dedim endişeli bir sesle.
Yüz ifadesi bir anda sertleşmişti. Hızlı adımlarla yanıma geldi ve boğazıma yapıştı. Korkudan çırpınmaya başladım.
"Ben sana ne dedim beni uğraştırma demedim mi? O siktiğimin telefonu her aradığımda açılacak demedim mi sana." Kurduğu her cümlede boğazımda ki elini daha da sıkıyordu.
Ben çırpındıkça o bundan zevk alıyordu. Bir anda elini boğazımdan çekip, "Sen beni fazla hafife almışsın anlaşılan o kırdığın telefonun hesabını ödetecem sana." Korkudan olduğum yere sinmiştim. Hayla nefes alamıyordum. Öksürmekten konuşamıyordum.
"Mert sevkiyatı erkene çekmiş ama yer mekan belli değil onu bugün en geç yarın akşama kadar öğrenmen gerek. Beni ayağına getiren tek kişisin bu arada. Bunun bedeli olarak sana bir görev daha vereceğim." Kolun da ki saate bakıp üzerime eğildi.
"Tık tak tik tak. Zamanın daralıyor küçük sürtük. Sakın beni bir daha kızdırma yoksa olacaklardan ben sorumlu değilm." Korkunç sesi nefesimi kesiyordu.
Benim birşey söylememe izin vermeden odadan çıkıp gitmişti. Olayın şokunu hayla atlatamamıştım ki Onur hızlı bir şekilde odaya tekrar girdi.
"Allah kahretsin!?" Dedikleriyle şaşkınlıktan dona kalmıştım.
Onurun gözünde korku vardı. Ellerini saçlarına geçirip, "napacam ben şimdi." Hızla dolaba girmesiyle kapının açılması bir oldu. İçeri giren kişiyi görmemle şaşkınlığım daha da artmıştı.
Ne yani Onur Mert'ten ölesiye korkuyormuydu. Öyleyse neden bunları yapıyordu.
Neler oluyordu? İşler iyicemen karışmaya başlamıştı...
Evetttt yeni bölümle karşınızdayım canlarım. Nasıl buldunuz bölümü? Yorum ve oylarınız benim için çok önemli. Yeni bölümde görüşmek üzere...❤️ Seviliyorsunuzzzz...💋❤️ |
0% |