Yeni Üyelik
35.
Bölüm

33.BÖLÜM

@mavissrgt

Ameliyathane kapısının önünde tam beş saattir volta atıyordu. Yüreği ağzında, gelecek iyi bir haber için nefesini bile tutmuştu adeta. Yüzünden akan kanlara ara sıra dönen başını umursamadan sevdiği kadının o ameliyathaneden sağ çıkması için Allaha dua ediyordu. Ağzından sadece "Ne olur onu benden alma Allahım nolur." Kelimeleri dökülüyordu. Emre'nin, doktor ve hemşirelerin ısrarı bile onun kafasında ki kurşun yarasına müdahale etmesine ikna etmemişti.

 

 

Evet Emre'nin son anda ki müdahalesi sayesinde kurşun Mert'in sol kulağının dört santim yukarısından sıyırmış ve çektiği o acı ve kurşun yarasından dolayı da fazla dayanamamıştı. Sevdiği kadını kaybetmenin verdiği acı kalbine ağır gelmiş oracıkta kalbi durmuştu. Doktorların ambulansta ki müdahalesi sayesinde kalbi tekrar çalıştırılmıştı. Kafasını sıyıran kurşuna sadece tamponla müdahale edebilmişlerdi. Hastaneye varmadan bir hışımla gözlerini açmış ilk başta neler olduğunu kavramaya çalışmıştı. Olanlar beynine hücum etmişti. Yaşadığı acıyı tekrar ve tekrar yaşamıştı. Sevdiği kadın ölmüştü. Yattığı yerden hızla kalkıp bir anda doktoru kenara itmişti.

Mert deli gibi ambulansın içinden çıkmak istiyordu. Sevdiği kadını görmek için can atıyor ve ambulansta ki doktor ve hemşirelere saldırıyordu. Ama bilmiyordu ki sevdiği kadın onun haykırışına geri döndüğünü doktorlar onun yaşadığını her ne kadar söyleseler de Mert onları duymuyor sadece sevdiği kadını görme isteğiyle yanıp tutuşuyordu. Ambulans şoförü bir terslik olduğunu anladı ve hemen ambulansı sağa çekip ne olduğunu anlamak için arada ki paravan camı açtığında gördüğü manzarayla hemen arabadan çıkıp arka kapıya yöneldi. Emre onları takip ettiği için ambulansla beraber o da durmuş arabasından hızlıca inip ambulansa doğru kopmuştu. Arkadaşına birşey olma düşüncesi onu deli ediyordu. Ambulansın arka kapısının açılmasıyla gördüğü manzarayla yerine çakılıp kalmıştı. Sevinse mi üzulsemi bilememiş ikilem arasında kalmıştı. Mert ambulans doktorunu yumrukluyordu. Yaşadığına sevinmiş ama sinir krizine girdiği için girdiği hale de üzülmüştü.

 

"Nerede lan nerede naptınız Buketime söyle." Sinir krizine girmiş yine kendini dış dünyaya kapatmıştı. Doktoru doktor olarak değil düşmanlarından biri olarak görüyordu.

Emre hızlıca ambulansa binip Mert'i doktorun üzerinden zorda olsa çekebilmişti.

"Mert kendine gel kardeşim bak bana." Ama Mert Emre'yi bile duymuyor ısrarla doktora saldırmaya çalışıyordu.

"Bırak lan beni o piç kurusu Buket'i aldı benden. Ölüyor lan ölüyor onu kurtarmalıyım. Söyle lan yoksa seni lime lime parçalarına ayırırım." Emre Mert'e sert bir yumruk atıp kendine gelmesine sağladı.

"Kendine gel artık Buket yaşıyor hastaneye gidiyor şuan ambulansla. Yeter artık bu kadar çabuk kendini bırakma sen Mert Korkmaz'sın o sert, soğuk kanlı arkadaşımı geri istiyorum anladın mı. Şimdi adam akılı dur hastaneye gidelim. Buket'i görmek istiyorsan sakin olmalısın." Mert duyduklarıyla saldırgan hali bir anda yok olmuş Emre'nin dediklerini kavramaya çalışıyordu.

 

"Biliyordum beni bırakmayacağını biliyordum. Benim onusuz yapamayacağımı biliyor beni bırakmadı Emre." Hızla ambulanstan inip Emre'nin arabasına bindi Emre ne kadar arkasından seslense de durmamış gazı sonuna kadar köklemişti. Kafasindaki derin yarayla cok tehlikeli birşeye kalkışmıştı.Ara ara gözü kararıyordu ama bunu dert etmiyordu sevdiği kadın onu bekliyordu ileride son sürat giden ambulansı görünce yüzünde acı bir tebessüm oluşmuştu. Bırakmamıştı onu, o kadar ağır konuşmasına rağmen canının içi onu terk etmemiş geri dönmüştü.

 

Ambulansın önüne geçip yolda ki tüm arabaları korna çalarak ambulansa yol açması için arabaları uyarmıştı.

Bitmek bilmeyen yol Mert'e on yıl gibi gelmişti. Sonunda hastaneye gelmiş ambulansın gelmesini bekliyordu.

Ambulans kısa bir süre sonra geldiğinde hemen arka kapıyı açıp sağa sola doktor yokmu yardım edin diye feryat ediyordu. Şuana kadar tek gördüğü şey sevdiği kadındı. Onun iyi olmasıydı.

 

Sevdiği kadını cihazlara bağlı bir şekilde kana bulanmış bir şekilde gördükçe kandan nefret eder olmuştu. Hayatı kan olan adam kan akıtmaktan zevk alan adam şuandan itibaren kandan nefret ediyordu.

Sevdiği kadının pamuksu yüzü kana bulanmıştı. Ölümü andıran hali Mert'in nefesini kesiyor kalbine inanılmaz bir acı veriyordu. Onu o halde görmeye dayanamıyordu.

 

 

Buket acil ameliyata alınmıştı. Mert beş saattir ameliyathanenin önünde bir ileri bir geri gidip geliyor. Bir dakika bile oturmuyordu. Emre ne derse desin bir saniye bile gözünü kapıdan ayırmıyor sürekli olanlardan kendini suçluyordu.

 

Can yakmak isterken küle dönmüştü...

 

 

" Niye hayla bitmedi bu ameliyat Emre yoksa birşey mi oldu ona?" Ona birşey olma düşüncesi bile kafayı yemesine sebep oluyordu.

 

"Bu ameliyatın kritik olacağını ikimizde biliyoruz. Uzun sürmesi iyiye gidiyor demek birşey olsaydı çoktan doktor çıkmıştı. Sakin ol kardeşim dua etmekten başka çaremiz yok." Emre'nin endişesini ağlıyordum ama benim kadar değildi. Geçen her saniye daha da çok sinirlenmeme sebep oluyordu.

 

İçeriden çıkan hemşireyle hemen yanına gidip, "Ne olur iyi diyin. İyi değil mi?"

 

Hemşire kısa bir süre bana ve Emre'ye bakıp, "Geçmiş olsun zorlu bir ameliyatti ama hayatı tehlikeyi atlattı. Diğer gerekli açıklamayı doktor bey size söyleyecektir. Tekrardan geçmiş olsun." Duyduklarimla resmen karanlık olan dünyam renklenmişti. Sevinçten hemşireye sarılıp "Çok teşekkürler." Demiştim ki son anda naptığımı fark edip geri çekildim. "Şey özür dilerim anlık sevinçle oldu." Hemşire tebessümle "Sorun değil olabilir böyle şeyler." Diyip gitmişti. Emre, "Ben sana demiştim bak iyi olacak diye." Sıkıca sarıldım. "Iyiki varsın kardeşim." O da aynı samimiyetle sarılmış, "sende kardeşim. Hadi gel seni muane ettirelim çok ciddi atak yaşadın nolur benim için gel bi baksınlar sana da bak iyi Buket'e." Bir anda ondan ayrılıp, "Olmaz onun iyi olduğunu doktordan duyana kadar onu bir an bile yanlız bırakamam." Emre onu ikna edemeyeceğini bildiği için yanında durmaktan başka çaresi yoktu. Arkadaşı için çok endişeliydi. Ama Mert çok inatçıydı.

 

 

******

 

BUKET'EN

 

"Anne anne nerdesi? Neresi burası?" Koca bir karanlığa hapis olmuş gibiydim.

"Buradayım canım sesime doğru gel korkma sakın olurmu?"

"Anne bulamıyorum seni nerdesin gel yanıma nolur çok korkuyorum."

 

"Babanlayım canım ben gelemem yanına artık. Senin benim yanıma gelmen gerekiyor."

 

"Anne gelemiyorum her yer çok karanlık."

 

"Buket gelme birtanem. Daha zamanı değil." Bu ses babamın sesiydi ama nasıl olur.

 

"Babamm nerdesin? Anne beni de alın yanınıza ne olur."

 

"Daha zamanı değil birtanem seni bekleyen biri var. Daha değil şimdi değil kızım."

 

Koşmaya başladım ama ne babamı ne annemi göremiyordum. Çok korkuyorum.

 

"Baba anne ne olur benide alın yanınıza ben çok korkuyorum. Seni çok özledim babam ne olur gel al beni. Ben bulamıyorum yolumu kayboldum." Göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Yoğun bir ışığın belirmesiyle elimi gözüme siper ettim.

Bu babam ve annemdi el ele bana gülümseyerek bakıyorlardı.

 

 

Tam onlara doğru bir adım atmıştım ki elimin tutulmasıyla bir adım arkamda duran kişiye baktım.

 

"Gitme Buket beni bırakma ne olur ben sensiz yapamam." Mert dolu dolu gözlerle bana bakıyordu. Ama o beni çok yaralamıştı.

Elimi çekmeye çalıştım ama izin vermiyor daha çok sıkıyordu elimi.

 

"Sen benim canımı çok yaktın Mert ben ailemle gitmek istiyorum ne olur bırak beni ben babamı çok özledim."

 

"Bunu yapamam Buket affet beni."

 

Babama yönümü çevirdiğimde bana gülümseyerek bakıyordu.

 

"Baba bir şey yap ben seninle gelmek istiyorum."

 

"Daha zamanı değil prensesim." Gözlerim dolmuştu. İstemiyordu beni. Ama ben onu çok özlemiştim. Bakışlarımı anneme çevirdim.

 

"Anne sen birşey söyle."Dedim çaresizlikle.

 

"Kendine dikkat et olur mu güzel kızım." Babam anneme ve bana bakıp, "gitmemiz gerekiyor prensesim. Seni çok seviyorum. Bunu unutma olur mu."

 

"Hayır baba anne ne olur bırakmayın beni." Elimi Mert'in elimden çekmeye çalışıyordum ama bırakmıyordu beni.

O ışık tekrar belirdi. Feryadımı duymadılar bırakıp gitmişlerdi beni.

 

"Babaaaa annee ne olur benide alın yanınıza." Gitmişlerdi beni bırakıp gitmişlerdi.

 

"Babaaa!?"

 

Gözlerimi açtığımda bir odadaydım. Neresiydi burası ben neredeydim.

Gözüm kolumda ki seruma kaydı. Neler oluyordu annem babam neredeydi. Sol kolumda ki ağırlığı hissedince sol tarafıma bakmamla irkilmem bir olmuştu. Bu kimdi? Bir adam elimi tutmuş başını baş ucuma koymuş uyuyordu. Hızla elimi çektim. Annem babam neredeydi. Bana ne olmuştu. Bir anda gördüğüm rüya gözümün önünden filim şeridi gibi geçmişti. Rüyamda ki adamdı bu.

 

Bana ne olduğunu hatırlamak istedikçe başımda şiddetli bi ağrı oluşuyordu.

En son babamın aldığı ihaleyi kutlamak için evden çıkmıştım. Sonra ne oldu hatırlamıyorum. Telefonumu aradım ama yoktu. Duvarda ki saate baktığımda gece yirmi ikiydi. Eyvah geç kaldım. Babam gil merak etmiştir beni. Büyük ihtimal bir kaza olmuştu. Benim partiye gitmem gerekiyordu. Babam gil çok merak etmiştir beni. Telefonumu da kaybettim. Offf tüm aksilikler beni mi bulur. Solum da yatan adama baktığımda hayla uyuyordu. Başı bandajlıydı. Galiba o da benimle kaza yapmış olmalı. Odadan çıktığımda masabaşın da ki hemşireye doğru ilerledim. Beni gören hemşire şaşkınlıkla bana bakıyordu.

 

"Buket hanım ama nasıl olur iyimisiniz lütfen odanıza geçin ben hemen doktoru çağırıyorum."

 

"Ben iyiyim babamı arayabilir miyim? Galiba telefonumu kaza yerinde kaybettim."

 

"Evet kazada telefonunuz kullanılamaz haldeydi. Siz iyisiniz değil mi?"

 

Neden böyle sürekli sorduğunu anlayamıyordum.

 

"Evet gayet iyim sadece başım ağrıyor biraz. Telefonu kulanabilir miyim?

 

"Tabi buyrun siz telefonu kullanın bende doktor beyi arayayım." Başımla onaylayip babamın numarasını çevirdim. Duyduğum sese şaşırmıştım. Kullanılmamaktadır diyordu. Nasıl olur bu daha evden çıkmadan geliyorum diye haberleşmiştik.

 

"Hatlar da sorun var galiba. Bir de annemi arayayım." Annemin numarasını tuşladığım da çaldı çaldı çaldı ama annem açmadı. Neler oluyordu. Neden kimseye ulaşamıyorum. Kaza yaptım ve kimse fark bile etmedi mi? Hayal açardı kesin hemen onu aradım. İlk çalışta açtı.

 

"Ayyy nihayet neredesin sen kanka anneme ve babama ulaşamıyorum sen yanlarına geçtin mi? Kaza yaptım. İyim ama birşeyim yok. Babama haber verirmisin Hayal, gelsin beni alsın." Hayal cevap vermiyordu.

 

"Hayal oradamısın?"

 

"Bu- Buket sen iyimisin?"

 

"İyim dedim yaa annemde açmıyor. Beni nasıl merak etmişlerdir. Tamam tamam ben geliyorum parti alanına beni karşıla birşeyde deme sakın iyi geliyor falan de ben gelince açıklarım. Beni görmezlerse çok korkarlar."

 

"A-ama nasıl olur bu. Sen iyi değilsin Buket." Konuşmasına fırsat vermeden, "İyim canım hadi kapat geliyorum ben." Telefonu kapatıp. Hemen odaya geri döndüm. Ses çıkarmadan üzerimi değiştirip dolapta duran çantamı da alıp hastaneden çıktım. O çocukta her kimse uzak dursun benden zaten rüyamda annem babamdan ayırıyordu beni. Hastane önünde bekleyen taksilerden birini çağırıp parti yerinin adresini verdim.

Vücudum ve başım çok kötü ağrıyordu. Önce bir eczanede durup ağrılarım için ilaç aldım. Ardından bir mağazaya girip çok şık bir uzun abiye aldım. Kabinde üzerimi değiştirip taksiye bindim. Bu bana çok yakışmıştı. Babam bu ihale sayesinde iflasın eşiğinden döndüğümüzü söylemişti. Bunun şerefine büyük bir parti hazırlanmıştı. Tüm önemli iş adamları ve aileleri davetliydi ve ben çok geç kalmıştım. Yirmi birde başlayacak olan partiye ben yirmi üç te anca yetişebilmiştim. Takside hastalıklı yüzüme makyajla canlılık vermiş saçlarımda çok sıkı olmayan bir topuz yapmıştım. Saçlarımın yanlarından birer tutam saçlarımı serbest bırakmıştım. Her ne kadar mükemmel olamasa da idare ederdi.

 

Parti alanına geldiğimde şoförle aynı şaşkınlıktaydık. Geldiğim yer bomboştu. Şehirden uzak bir yerdi. Ama burasıydı emindim. Ben ayarlamıştım bu yeri. Taksiciye parasını verip taksiden indim.

 

"Abla burası pek tekin değil istersen bekleyebilirim."

 

"Çok teşekkürler babam beni içeride bekliyor. Siz gidebilirsiniz." Dedim samimi bir sesle.

 

Taksici tereddüt etsede gitmişti. Ama nasıl olur çok mu geç kaldım acaba? Hayal de yoktu kapıda.

 

 

İçeri girdiğimde gördüğüm manzarayla küçük dilimi yutacaktım az daha, burası bomboştu hatta harabeydi.

Neler oluyordu? Kendimi zorlayarak neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.

 

"Sakin ol Buket şimdi en son ne olduğunu hatırla. Baban aradı ananle partiye geçeceğini senide alacaklarını söyledi ama ben ben tek gelirim dedim. Sonra ne oldu offf hatırlayamıyorum. Bende hazırlanıp evden çıktım. Sonra ne oldu. Kaza yaptım ama nasıl yaptım kazayı?" Başıma giren ani ağrıyla olduğum yere çöktüm.

 

Kesik kesik şeyler gözümün önüne geliyordu ama anlamlandıramadığım şeylerdi. Duvardan destek alarak oturduğum yerden kalktım. Dışarı çıkmak için bir adım atmıştım ki yüksek bir gürültüyle çığlık atmam bir oldu. Sesin geldiği yere döndüğümde duvarın yıkıldığını görmemle gözlerim kocaman açıldı. Hemen çıkmalıyım buradan. Hızlı adımlarla dışarı çıktığımda kendime gelemem için eleride ki ağacın altına oturdum. Hava çok soğuktu. Bir anda gözlerim yola kaydı. Burada sevmediğim birşey vardı ama ne? Başım ağrıyor ve dönmeye başlamıştı.

 

"Anne baba neredesiniz neler oluyor?"

Ani bir gürültüyle korkudan yerimden sıçramamla gözümün önüne gelen bir kaza anıyla dona kalmıştım.

Babamın annemin ve benim içinde olduğum araba sağa sola direksiyonu çeviriyordu. Bir silah sesi ve babamın direksiyon hakimiyetini kaybedip takla atmıştık hemde ard arda.

 

Oturduğum yerden hızla kalktım.

 

"Yo yo hayır yok yaa rüyaydı Buket sen rüyanı hatırladın." Beynim patlayacak derecede ağrıyordu ağaçtan destek alıp gözlerimi kapadım. Yine o lanet an.

 

"Sana demiştim uzak dur ihaleden yolumdan çekil diye. Bedelini ailenle ödersin demiştim ama beni umursamadan o ihaleye girdin. Böyle olmasını sen istedin."

 

Bu ses tanıdık değildi. Araba ters dönmüştü. Babam annem baygındı. Her yer çok bulanıktı gördüğüm silik bir yüz bir kaç saniyelik göz göze geldiğim o kişi. Kendimi daha da zorlayarak o kişiyi görmeye çalıştım.

 

"Şuan değil Buket bırakma kendini hatırla kimdi o katil?"

 

Olanlar filim şeridi gibi gözümde canlanıyor canlandıkça canım kat kat yanıyordu.

 

Bir erkekti. Diz çökmüş babamın yanında babama bakıyordu. Ara ara beni ve annemi yokluyor tekrar babama yöneliyordu, birseyler diyordu ama anlamıyordum.

Zihnimi daha da zorladım. O yüz git gide netleşti. Kanım donmuştu. Olduğum yere dizlerimin üzerine düştüm.

 

"Nasıl olur hayır yaa olmasın bu nolur. Ne yani ben şimdi babamın katilinin oğluyla mı sevgili oldum?

Affet beni babaaa...!?

 

 

 

 

 

 

Yeni bölümlerde görüşmek üzere canlarım..❤️

 

Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli canlarım.💋

 

SEVİLİYORSUNUZZZZ..❤️💋

Loading...
0%