@mavissrgt
|
"İşte benim kardeşim yaa. Yolla gelsin bakalım."dedim sevinçle gülümseyerek.
"Bak şimdi ben annenle konuşacağım. Sanki sen bana anlatmışsın olayı. Ama kabul etmiyorsun bunu kesinlikle. Sana sorunca da kızdığın için, benim de meraklı bir yapım olduğu için, annene soruyorum. Annende bir hevesle a dan z ye anlatır işte, biliyorsun anneni sevdiği şeyleri konuşmayı seviyor. Nasıl plan ama kanka." Kendinden emin ve yaptığı plandan da emin bir şekilde gülümseyerek benim tepkimi bekliyordu.
Yüzümdeki gülümseme artarak "arada bir geliyorlar sana Hayal ama iyi geliyorlar. Güzel plan valla kusursuz resmen. O zaman anneme en yakın sürede bu planı uyguluyoruz." Dedim yüzümdeki sevinç ve içimde ki umut az da olsa beni rahatlamıştı. O kişiyi bulmam gerekiyordu. Benim için değildi bu plan. Sevdiklerim içindi. Benim yüzümden onlara zarar gelmesini istemiyordum.
"Annen biraz daha toparlansın o zaman konuyu açarım ben canım" dedi benim onayımı almak istercesine sormuştu. Bende onu onaylar şekilde başımı sallamakla yetinmiştim.
Zil sesiyle konunun şimdilik kapandığını anlamıştık.
Yerimden kalkıp orta sehpanın etrafından dolanıp kapıya bakmaya gittim. Kim olabilirdi ki Hayal'in babası olma ihtimali yüksekti. Çünkü eve dönerken bizi aramış acil bir iş nedeniyle gelemeyeceğini ama biter bitmez geleceğini söylemişti. Her ne kadar annemin iyi olduğunu söylesem de beni dinlememişti. Babam öldükten sonra üzerimize daha çok titremeye başlamış, her kötü, iyi anımız da yanımızda oluyordu.
Kapıyı büyük bir tebessümle açıp "hoş geldin Ali amc-" kelimemi bölen şey şaşkınlık içinde baktığım yabancı biriydi. Büyük bir mahcubiyetle "kusura bakmayın birini bekliyordum. Buyrun" dedim hem sorgulayıcı hemde ufak bir mahcubiyet dolu bir sesle.
"Merhaba burası Gül Demir'in evimi?"
" Evet ben kızıyım neden sormuştunuz annemi?"
"Aa demek kızı sensin. Memnun oldum ben iş arkadaşıyım. Sizden çok bahsetti. Tanışmak bu güne kısmetmiş." Biraz şaşkın biraz da meraklıydı yüz ifadesi. Ama pek önemsemedim.
"Buyrun annem odasında siz şöyle geçin ben anneme haber vereyim. Bu arada isminiz neydi."
"Aras korkmaz" dedi samimi bir sesle. Başımı hafif bir tebessümle onaylar şekilde salladım.
Annemin yanına gidip gelen kişinin ismini söyleyince yüzünün rengi gittiğini fark ettim. Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da fark etmiştim.
Annemin müsait olduğundan emin olduktan sonra Aras beyi annemin odasına yönlerdirdim. Hayal çoktan kahveleri yapmıştı. Bu kızı seviyordum. Kahvelerin ikisini bize ikisini de annem ve misafirine götürmek için tepsiye koyup annemin odasına doğru ilerlemeye başladım. Tam kapıyı çalacakken annemin endişeli ses tonu havada kalan elimi duraklatmıştı.
"Buket senin o kişi olduğunu öğrenmeden git çabuk daha seni kabullenmeye hazır değil. Eğer öğrenirse en ufak bir şansımız varsa da, o da yok olur."
"Seni merak ettim. Kaza haberini alır almaz hiç bir şey umrumda olmadı Gül. Duramadım senin iyi olduğunu gözümle görmek istedim. Hem hazır gelmişken Buket'e beraber olduğumuzu söyleyelim, belki beni dinler. Hem çok sevdi beni. Çok samimi karşıladı."
Duyduklarımla elimde ki tepsiyi kollarım daha fazla taşıyamamış ve yere düşmüştü. Ne yani bir de yüzsüz gibi eve kadar gelmiş benim onu onaylayacağımı mı düşünüyor.
"Kızım iyimisin?" Endişeli gözlerle bana bakan annem ve o adamın ne ara dibime kadar geldiğini bilmiyordum. Tek hissettiğim duygu, sinirdi.
"Anne şu adama söyle çabuk evimizi terk etsin yoksa ben kapı dışarı etmek zorunda kalacağım." Öfkeden gözüm dönmek üzereydi. "Babamın hayla kokusu bile geçmediği bu eve annemle evleneceğini söyleyen bu adam nasıl olurda bu eve girer aklım almıyor. Defol git evimizden bir daha da sakın bu evin etrafında bile gezinme!" Konuşmamın ker kelimesinde ses tonum biraz daha artıyor, arttıkça da daha çok sinirleniyordum.
"Buket sakin ol sadece beni merak ettiği için gelmiş. Gidiyordu zaten. Demi Aras?"
"Hayır Gül konu açılmışken konuşulup hallolmasını istiyorum."
Koca bir kahkaha attım ama sinire bürünmüş bir kahkahaydı.
"Konuşulacak bir konu göremiyorum ben ortada. O yüzden de siz bu evden ve annemin hayatından sonsuza dek çıkıp gidiyorsunuz. Çünkü ben bu birlikteliğe izin vermeyeceğim. Haa anneciğim derse evleneceğim illa diye. Benide o an dan itibaren babamın yanına gömmüş olur. Çünkü Buket diye bir kızı olmayacak."
Annem dolu dolu gözlerle bana bakıyordu.
"Buket kızım yapma böyle çok fevri bir karar veriyorsun."
"Ben mi fevri karar veriyorum! Daha babamın toprağı kurumadan kendine koca bulan sen mi söylüyorsun bunu bana?" Acının ve hayal kırıklığının dolu olduğu bir kahkaha döküldü dudaklarımdan. "Güldürme beni kalbini kırmak istemiyorum anne o yüzden gönder şu adamı bir an önce evden. Sinirden ağlamama ramak kalmıştı.
"Şimdilik gitsem iyi olacak." Dedi annemi ısrarla sevdiğini söylemeye çalışan kişi.
"Şimdilik değil mümkünse bir daha gelmemek üzere çık hayatımızdan."
"Sen benim Gül'e olan aşkımı daha bilmiyorsun küçük hanım. O yüzden ben hep hayatınızda olacağım. istesen de istemesen de."
"Annemle evlenmen için benim ölmem gerek Aras korkmaz. Ben sağ olduğum sürece annemin babamın üzerine bir evlilik yapmasına, babamın yerini dolduracağını sanmasına asla izin vermeyecem. Bunuda unutmayın." Tehtid ve sinir dolu ses tonuma sadece tek kaşını kaldırıp iki elini ceplerine koyup, "cesaretine hayran kaldım küçük hanım. Senin bu halin bana birini hatırlatıyor. Benim oğlumda senin gibi inatçı, asi ve dik başlıdır. İyi anlaşacağınıza eminim." Ses tonu daha çok benim boşa konuştuğumu söylemek ister gibiydi. Ama çok yanılıyordu.
"Beni sizin aileniz ilgilendirmiyor. Sizi de benim ailemde ki kişiler ilgilendirmiyor. Lütfen terbiyemi daha fazla bozmadan çık git evinden ve annemin hayatından." Elimle kapıyı gösterip gitmesi için gözünün içine kararlı bir şekilde bakıyordum.
"Aras gitsen iyi olacak şuan bunları konuşmanın yeri ve zamanı değil." Annemin konuşmasıyla Aras bey başını onaylar şekilde aşağı yukarı sallayıp tekrar bakışlarını bana çevirip, "görüşmek üzere küçük hanım. Tanıştığıma çok memnun oldum." Dedi meydan okuyucu bir ses tonuyla.
"Ben hiç memnun olmadım. Görüşmemek üzre." Nefret ve kin dolu sözlerim annemi tedirgin etmiş olacak ki "Buket tamam gidiyor işte uzatma istersen kızım." Dedi uyarı bir ses tonuyla.
Şaşkın bir şekilde "Nee, ben mi uzatıyorum? Asıl bu adam uzatıyor."
"Tamam ben gittim ozaman" daha bir şey söylememe izin vermeden hızlı adımlarla evden çıkıp gitmişti.
Hayal, "hadi gel canım biz seninle mutfağa geçelim. Gül teyze de dinlensin biraz."
Beni kolumdan tutup mutfağa çekiştirip, daha mutfağın kapısından içeri girer girmez. "Adamın oğlu varmış Buket" dedi heyacan dolu bir sesle.
"Napim Hayal adamın oğlu varsa çok mu merak ettin oğlunu hayırdır." Ses tonum hayla sinirli çıkıyordu. Ama bu sinirimin ona olmadığını Hayal de çok iyi biliyordu.
"Kızım anlasana biz neyin peşindeydik. O adamın çocuğu olup olmadığını öğrenmek istemiyormuyduk. İşte adam kendi dedi, hem oğlu da baya asiymiş. Aradığımız kişi bu çocuk olma ihtimali çok yüksek."
"Nasıl atlardım bu detayı yaa. Salak adam beni sinir etmekte üzerine yok bu adam bu kadar sinir bozcuysa oğlunu düşünemiyorum bile. Yaa o kadar sinirimi bozdu ki oğlu olduğunu söylediğinde bile konu aklımdan çıkmıştı."
"Biliyorum canım o yüzden senin yerine ben varım yaa. Bak şimdi aklıma ne geldi. Şimdi bu adamın adını soyadını öğrendiğimize göre sosyal medyadan oğluna da ulaşabiliriz. Teknolojinin gözünü seveyim. Merak ettiğimiz kişinin tüm bilgilerini ortaya döküyor." Dedi kendinden gurur duymuş bir edayla.
"Bu yorumunu bol bol yaparsın Hayalcim şimdi gir şu adamın hesabında bakalım bizimle oyun oynayan kişi kimmiş."
"Ooo sen adamla tartışırken ben buldum bile." Dedi yaptığı şeyden gurur duyduğu kendinden emin bir şekilde konuşmasından belliydi.
"Adı Mert korkmaz, yirmi bir yaşında, bed boy bildiğin çocuk. Her gün başka kızlarla takılıyor. Sabit bir arkadaş grubu var. Biri kız diğeri erkek iki arkadaşı var. Yaptığı paylaşımlardan anladığım kadarıyla aradığımız çocuk olması çok yüksek. Tam bir psikopat çocuk pitbull ve yılan besliyor. Zaten attığı fotoğraflardan belli manyak olduğu, bakışları da çok ürkütücü."
"Fotoğrafına bakayım o kadar da büyütülecek ne varmış bu çocukta merak ettim." Umursamaz ve alay dolu bir sesle. Her zaman ki Hayal işte olayları büyütmeye bayılıyor.
Telefonu bana verip "al bakalım düşman hedefimiz bu." Gördüğüm resimle fal taşı gibi açılan gözlerimle Hayale baktım. " Ben tanıyorum bunu. Geçen gün bana bilerek çelme takıp hastanelik olmama sebep olan çocuk. Yanında da o iki arkadaşı vardı. Ama bu çocukla hedefimiz aynı gibi. Konuşmalarını duymuştum o da yediremiyordu babasının başka biriyle evlenmesine. Onunda annesi ölmüş yakın bir zamanda. Bence ben bunla anlaşırım gibime geliyor. Ve en ilginç tarafı da aynı okulda olmamız.
" Neee!? Buket bu çocuk bildiğin tüm sinirini senden çıkarmaya başlamış daha onun o çocuk olduğunu bilmeden. Tehlikeli biri bu anlaşamazsın sen bu çocukla. Dinlemez bile seni. Hem biz seninle aynı sınıfta değilmiyiz. Ben niye görmedim bu çocuğu hiç."
"Bilmiyorum bende ilk o zaman gördüm. Yarın ilk işim o çocuğu bulup konuşmak ikimiz bir olursak bu evliliğe engel olabiliriz."
"Buket çok büyük bir hata yapıyorsun normal biri değil onun gözünde düşmansın sen. Zarar verme olasılığı çok yüksek ki senin haberin yokken başlamış sana zarar vermeye. Annene zarar verende seni tehtid edende o kesin."
"Yapacak birşey yok Hayal, ailemin zarar görmesini istemiyorum ne olacaksa olsun artık." İçimdeki korku bunu yapmamamı söylüyordu. Ama başkada çarem yoktu. Korkularla yüzleşmekten başka çarem kalmamıştı artık.
Tüm gece o çocukla ne konuşacağımı aklımda planlayıp durdum. Onun huyuna gitmem gerekiyordu. İkimizin hedefi de aynı. Onu kendi tarafıma çekebilirsem o adamı annemden uzak tutma olasılığım daha da artacaktı.
Hayalle sabah erkenden okula gidip tüm sınıfları gezip Mert denen çocuğu bulmaya çalıştık ama işler pekte umduğumuz gibi gitmemişti. Babasının okulu gibi kafasına estiği zamanlar okula geliyormuş. Zaten böyle birinden de beklenecek hareketti bu.
"Buket gel vazgeçelim bu plandan benim dediğimi yapalım. Bak evren bile bu yaptığına karşı. Bu yaptığın bile bile kendini ateşe atmak demek. Gel bu işi uzaktan Mert'in yaptığı gibi yapalım." Hayal'in endişeli sesi benim için çok korktuğunu belirtiyordu. Ama başka çarem yoktu. Bu hayatta dek varlığım olan anneme zarar vermesini oturup izleyemezdim.
"Ben ne yaptığımı biliyorum Hayal merak etme ortak noktamız var onun gibi düşündüğümü anladığı an benimle iş birliği yapacaktır. Hem en fazla napabilir ki bana öldürecek hali yok ya" dedim alay dolu bir ses ve birazda ortamda ki gerginliğin dağılması için umursamaz bir sesle.
" Valla o psikopat onu bile yapar."dedi ciddi bir ifadeyle.
Tam cevap verecekken birinin kolumdan sert ve sıkı bir şekilde tutup geriye doğru çekince konusmaya fırsatım olmamıştı.
Arkamı dönmemle bir elin boğazımı sarması bir oldu.
"Sen kim oluyorsun da her yerde beni aramaya kalkıyorsun. O haddi nasıl kendin de bulabiliyorsun sen. Babamla tanıştın diye beni kafana göre arama hakkına sahip olmuyorsun." Ses tonu o kadar ürkütücüydiki kitlenmiş kalmıştım resmen. Hayal de benden farklı değildi zaten. Beni sert bir şekilde arkamda ki duvara itti. Çarpmanın etkisiyle sırtımdaki acının etkisiyle nefesimin kesildiğini hissettim. Daha kendime gelememişken üzerime doğru gelmeye başladı. Herkes etrafımıza toplanmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Hayal araya gireceği sırada arkadan biri Hayal'in önünü kesip, "karışmanı tavsiye etmem. Uslu dur o yüzden" diyip Hayal'in iki kolundan sıkıca tutmuştu.
Aramızdaki mesafeyi sıfıra indirip gözlerimin içine ölümcül bir bakış atıp bakışlarını boynuma indirdi. Aniden tek eliyle yüzümü elleri arasına alıp sıktı. "Bana bak sürtük benimle oynamak için daha çok küçüksün. Canını öyle bir yakarım ki aklın hayalin bile almaz yapacaklarıma. Benden uzak dur. O annen olacak kadına da söyle babamın yakasını bıraksın yoksa vadesi doldu dolacak benden söylemesi." O kadar öfkeliydiki sanki bana yaptıkları ben ona yapmışım gibi davranıyordu. Bu hali beni çok korkutuyordu ama belli etmemem gerekiyordu. Artık nasıl baktıysam yada nasıl göründüğümü bilmiyordum. Bir an yüz ifadesi çok garip bi hal aldı. Ama hemen eski korkutucu halini aldı. İğrenir gibi beni boydan süzüp,"İkinizde kendinizi babama yamamış olabilirsiniz ama bana işlemez bu masum ayakların."
Son dedikleriyle sinirle onu itip kendimden az da olsa uzaklaştırmıştım. "Ne yamaması be neden bahsediyorsun sen. Bende çok meraklı değilim senin hadsiz babana senide birlik olup bu evliliği engellemek için arıyordum. Seninle kardeş olacağıma ölürüm daha iyi. Anlayacağın bende sana çok meraklı değilim."
Kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. O kadar hızlı yürüyordu ki yetişemiyordum onun adımlarına. Hayal arkadan bırak kardeşimi diye bağırsa da nafileydi.
Okulun bodrum katına indiğimizi anladığım da korkuyla ellerinden kurtulmaya çalıştım. "Bıraksana beni." Beni duymuyor her çırpınışımda kolumdaki eli dahada sıkılaşıyordu. Bodrum katına indiğimizde beni sert bir şekilde duvara fırlattı. Sırtımda ki ve kolumdaki acıyı sindirmeye çalışırken etrafa bakındım. Karanlık, boğucu ve çok ürkütücü bir yerdi. Daha önce hiç inmemiştim bu kata. İyiki de inmemişim. Korkunç biriyle korkunç bir yerdeydim. Ve bu durum beni çok korkutuyordu.
"Şimdi anlat derdin ne senin?" Sesindeki meydan okuma ve sinir konuşsammı konuşmasam mı diye iki defa düşünmeme sebep oluyordu. Ama ben kendim bu durumu bile bile gelmiştim ayağına. İnşallah Hayal haklı çıkmazdı. Yoksa burada en son gördüğüm yüz bu adamın yüzü olabilir.
"Kime diyorum daha yeni susmuyordun şimdide konuşmama kararımı aldın. Vaktimi harcayamam seninle. İki dakikan var."
Demmeki dediklerim işe yaramış benimle birlik olacaktı. İşte bu güzeldi. Sesimin net ve kararlı çıkması için olduğum yerden doğruldum.
"Bende senin gibi bu evliliğe karşıyım. Birlik olup bu durumu engelleyebiliriz. Bana ve anneme yaptıkların yerine bana gelip adam gibi yüzüme derdini anlatsaydın şuan çoktan engel olmuştuk bile. Ama neyse daha geç sayılmaz. Şimdi bu işte benimlemisin degilmisin." Dedim konuya hemen dalarak iyimi yaptım kötümü bilemedim ama onunla bu ürkütücü yerde daha fazla kalmak istemiyordum.
Koca bir kahkaha sesi boş bodrum katını doldurdu. "Ne kadar salak bir kızsın sen. Bende seni akıllı biri sanıyordum. Ben çabalamayı sevmem küçük kız. Sen anneni kararından vazgeçireceksin. Yoksa sonucunu az çok anlamış olman gerekiyor. Sana bir hafta süre o kadını babamdan uzak tutmazsa ben uzak tutmasını çok iyi bilirim. İnan bana benim yöntemi mi kullanma mı istemezsin. Şimdi defol git bir daha da sakın beni kafana göre aramaya kalkma. Haa anneni vazgeçirdiğin zaman bulabilirsin. Ama sadece o an yokasa olacaklardan ben sorumlu değilim demedi deme küçük hanım."
Tam gidecekken, "sen olmadan ben annemi vazgeçiremem. Vazgeçirsem bile baban durmaz. Yine ikna eder annemi. Dün bize geldi ve anneni asla bırakmam ona ne kadar aşık olduğumun farkında değilsin dedi. Yani anlayacağın ben tek başıma beceremem. Seninde babanı vazgeçirmen gerekiyor."
Arkası dönük bir şekilde dediklerimi dinliyordu ama sinirlendiği ellerini yumruk yapmasından anlaşılıyordu. Hızla arkasını dönüp boğazımı sıkmaya başladı. Bu ani hareketiyle şoka girmiştim adeta.
"Sakın benimle pazarlık yapmaya çalışma küçük kız yoksa aklının alamayacağı şeyler yaşatırım sana anladın mı beni?" O kadar sinirliydi ki her saniye de boğazımı daha fazla sıkıyordu. Cevap vermem imkansızdı. Ama benden cevap bekliyordu. Nefesim tamamen kesildiğinde çırpınmaya başladım ama nafileydi. O kadar güçlüydü ki hiç bir şey yapamıyordum. Gözlerim kararmaya başlamıştı. Son hatırladığım şey ise vücudumun savaşmayı bırakması ve tamamen o sevmediğim, korktuğum karanlığa mahkum olmamdı.
Merhaba arkadaşlar sizce bölümler nasıl ilerliyor. Fikir ve önerilerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum canlarım. 😇 Gelecek bölümlerde görüşmek dileğiyle.💞
|
0% |