Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@mavissrgt


Başım ve vücudumda ki ağrıyla yerimden doğrulmaya çalıştım. Gözlerimi açtığımda ise hiç tanımadığım bir odadaydım. Elim ağrıyan başıma gittiğinde ise dün olanlar beynime hücum etmesiyle olanların şokuyla yerimden fırladım. Kıyafetlerim hayla üzerimdeydi. Ama bu o sapık herifin bana dokunmadığı anlamına gelmiyordu. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Hızlı adımlarla odanın kapısına doğru yöneldiğimde kapı açıldı. Korkuyla geri geri ilerledim. (Allah'm nolur yardım et bana.) Korkunun bedenimi sarmasına engel olamamıştım. Göz yaşlarım dahada şitetlenmişti ve göz yaşlarımın arasına hıçkırıklarımda eklenmişti.

Kapı tamamen açıldığında gördüğüm kişiyle korksam mı sevinsem mi bilememiştim. Mert beni görünce endişeli gözlerle bana bakıyordu. Bir anda dün mağzada dedikleri aklıma gelince onun yaptırma olasılığı aklıma gelince hızlı adımlarla üzerine yürüdüm.


"Sendin demi. Sen planladın. Sen o adamı tuttun. Adi adam. Allah senin belanı versin." Yumrukları göğsüne sert bir şekilde vuruyordum. Hıçkırıklarım konuşmalarımı kesik kesik çıkmasına neden oluyordu. Nefes alamıyordum. Canım acıyordu.


"Şiittt sakin ol. Sana kimse bir şey yapmadı. Buna bende dahil. Sakinleş ilk önce anlatacağım sana herşeyi." Bana sıkıca sarılarak söylemişti. Dediği kelimelerle çırpınmayı bırakıp olduğum yerde kala kaldım.

Sakinleştiğimi anlayınca geri çekildi. Omuzumdan tutup beni yatağa doğru yönlendirdi. Oturmamı sağladıktan sonra kendine yanıma oturdu. Hıçkırıklarım ve gözümdeki yaşlar hayla kesilmemişti.


"Sakin ol dün sandığın gibi bir şey olmadı. O adi herife hak etti cezayı verdim. Bizim okuldan birinin kuzeniymiş. Dün seni o adamla tartışınca görünce müdahale etmedim. Malum beni görmek istemediğin için. Ama bayıldığında iş bana düşüyordu. Hayal falanda sonradan fark etmişler zaten ama baya sarhoş olduğu için fazla ilgilenemedi seninle. Emre eve götürdü onu. Bende seni benim evime getirdim." Yüzündeki öfke o kadar net anlaşılıyor ki ama bana değildi bu öfke o adamaydı. Bunu çok net belli etmişti.


"Peki senin ne işin vardı partide ben sana gelmemeni söylemiştim. Hem ben partide göremedim seni." Son cümlemi söylememem gerekiyordu sanırsam. Dediklerimin ardından yüzünden belli belirsiz bir gülümseme belirdi. Aşırı utanmıştım.


"Demek beni aradı gözlerin. Ben hep seni izliyordum küçük kız ama sen beni göremiyordun sadece. Bunu sakın unutma ben istediğim her an her saniye her salise seni görebilirim naptığından ve her adamından haberim olur benim. O yüzden beni her görmek istediğinde bir mesajın yeter. Beni bu kadar özlediğini bilseydim en baştan görebileceğin bir yerde olurdum."

Yüzünde ki müzip gülümseme sinirimi bozmuştu. Resmen dalga geçiyordu benimle.


"Ne özleyecem be seni malum senin dediğin gibi her an dibimde bittiğin için yine geldin mi diye bakındım öyle etrafa." Olmadı be Buket fena faka bastın bu sefer.

Dediklerime yüksek bir kahkaha attı. İlk defa onu bu kadar içten gülerken görüyordum. Hipnoz olmuş gibi öylece gülüşünü izliyordum. Bir insan her haliyle nasıl bu kadar tatlı ve karizmatik olabiliyor. Bir andan gülümsemesi soldu. Aniden kendime gelip ayağa kalktım.


"Ben gitsem iyi olacak. Bu arada yardımın için sağol. Ama bu o mağazada dediklerini unuttuğum anlamına geldiğini göstermiyor. Tam arkamı dönüp gidecekken kolumdan tutmasıyla adımım yarıda kalmıştı.


"İlk önce şu üzerinde varla yok arası şeyi çıkar bu halde dışarıdamı dolaşacaksin. Birde şey, dün dediklerim için" dedi ve durakları. Benden özürmü dileyecekti yoksa bana mı öyle geliyordu.

Devam etmesi için susup bekledim.


"Dün dememem gereken şeyler dedim kusura bakma. Ben öyle demek istemedim. O anki sinirle ağzımdan çıktı. Sana açıklanacaktım. Ama sen bir anda gidince diyemedim." Şok olmuş bir şekilde Mert'e bakıyordum. O kaba, psikopat adama nolmuştu.


"Sor-sorun değil." Diyebildim sadece bu bile onun için çok büyük bir adımdı zaten fazla zorlamanın anlamı yoktu.


" Barıştık mı yani!" dedi yüzündeki gülümseme bir tuhaftı. Ama önemsememeye karar verdim.


"Hı hı ama bu çok yakın olacağımız anlamına gelmiyor." Dedim uyarırcasına bir bakışla.


"Peki bana bir can borcun var bunda unutma derim. Sonuçta hayatını kurtardım. Adam tam bir deliymiş zaten, ben olmasam Allah bilir seni doğrarmıydı yoksa sata-"


"Ayy tamam sus daha fazla zırvalamana katlanamıyacam ben gidiyorum."


"Gidemezsin!?" Şaşkınlıkla baka kaldım.


"Pardon ama nedenmiş o" dedim ellerimi göğüsümde bağlayarak.


"Uzerindekilerle çıkarsan bir sonraki vakada ben kurtaramıyabilirim senide ondan." Camın oradaki gardolabın aynasından kendime baktığımda haklı olduğunu anladım zaten aşırı rahatsız oluyordum bu kıyafet içinde.


"Giyecek bir şeyim yok taksiyle giderim."


" Ben aldım sana bir kaç bir şey onları giyersin" gözleriyle yatağın yanında ki komedini işaret edip "orada giy aşağıya gel kahvaltını yap sonra gidersin." Dedi ve bir şey dememe fırsat vermeden odadan çıkıp gitti. Hiç normal değil bu adam.

Şaşkın bir şekilde arkasından baka kaldım.

Bir anı bir anına uymuyordu ve bu hali beni korkutuyordu. Bir an önce bu evden gitmem gerekiyordu. Annem beni çok merak etmiştir. Komidinin üzerinde ki telefonumu alıp ekranı açtığımda annemin on beş cevapsız aramasını gördüğümde şaşırmıştım. Hemen annemi arayıp açmasını bekledim. İlk çalışta da açmıştı telefonu.


"Alo Buket kızım neredesin öldüm meraktan iyimisin?"Sesinde ki endişe beni üzmüştü.


"Gayet iyim annecim. Özür dilerim. Dün parti sandığımdan fazla uzadı, geç oluncada bir arkadaşımın evinde kalmak zorunda kaldım, sana haber vermeyi unutmuşum. Telefonda sessizdeydi." Umarım yemiştir bu yalanımı. Telefonun diğer ucunda derin bir nefes aldı.


"Bir daha olmasın böyle bir şey kızım. Ne kadar korktuğumu farkında bile değilsin. Bir şey geldi başına sandım. Dünden beri içimde ki sıkıntı geçmek bilmedi. Hayal'e sordum seni bilmiyorum partinin sonuna doğru görmedim diyince iyicemen korktum." Tabi hanım efendi eylenmekten ve içmekten başıma ne geldiğini nereden bilsin ki.


" Hayal biraz fazla içmişti hatırlamaması normal. İki saate evde olurum annem." Sesimi oldukça neşeli ve iyi tutmaya özen gösterdim. Anlaşılan inanmıştı bana.


"Tamam canım bende birazdan çıkacağım işlerim var yemek var dolapta acıkınca yersin. Akşam geç gelebilirim. Eve geçince mesaj at bana aklım sende kalmasın."


"Anlaştık annem öptüm kocaman dikkat et kendine." Annemin sesini ne zaman duysam tüm dertlerimi unutuyordum. Tüm dertlerime devaydı. Telefonu kapattıktan sonra hızla üzerimi değiştirip mutfağı aramaya başladım. Ne kadar da büyük bir evdi burası böyle. Kapsı diğer odalara göre farklı renkte olan siyah kapılı oda dikatimi çekmişti oraya doğru yöneldim niyeyse dikkatimi biraz fazlaçekmişti. Kim olsa benim yerime onunda dikkatini çekerdi zaten, tüm odaların kapıları beyazdı ama bu kapı tam tersi siyahtı.

Kapıyı yavaş ve dikkatlice açmaya başladım. Bu psikopatın evinde her şey olabilirdi. O yüzden dikkatli olmalıydım. Odanın kapısını tamamen açtığımda gördüğüm şeyle şaşkınlıktan ağzım açık odayı izliyordum. Adam bildiğin hayvanat bahçesine çevirmişti odayı. Ama buraya oda demeye de bin şahit isterdi. Neredeyse evin yarısını buraya ayırmıştı. Merakıma yenik düşerek içeriye girmeye karar verdim. Dikkatli baktığımda kafesin içindeki yılanı görmemle iki adım geriledim. Sim siyah çıngirakli bir yalandı. Korkudan yutkunmadan edemedim. Resmen yılana bildiğin ufak bir ev yapmıştı. Bir yılan için ne gerekiyorsa eksiksiz herşey vardı.

Diğer kafese baktığımda boştu. Her halde yeni bir hayvan alacak düşüncesiyle diğer hayvanlara göz gezdirdim. Kocaman boydan bir kafesin önüne geldiğimde iki tane timsah görmemle bu odadan çıkmamın benim için çok iyi olacağını anladım. Tam çıkacakken büyük bir akvaryum dikkatimi çekti. Akvaryuma dikkatli bakınca içinde ki köpek balıklarını görmemle şaşırmalara doyamadığımı anladım. Bu adam hiç normal değildi. Dikattimi en köşedeki yer çekti. Uzaktan dikkatli bakınca yüzümde ister istemez bir tebessüm oluştu. Bu kadar vahşi hayvanların içinde bu tatlı şeyin olması beni yine şaşırtmıştı. Tavşanları görmemle o tarafa doğru yöneldim. Kafesi açıp içlerinden bir tanesini kucağıma alıp sevmeye başladım. Çok tatlıydı tüy yumağıydı adeta.


"O kadar çok sevme istersen sonra çok üzülürsün." Mert'i görmemle utanmadan edemedim. Mahçup bir şekilde "Kusura bakma dikkatimi çekince giremeden edemedim."


"Sorun değil ama benden sana bir tavsiye elindekini fazla sevme." Dedikleri bende merak uyandırmıştı.


"Neden öyle dedin ki?"


"Çunki onlar timsahın sabah kahvaltısıda ondan." Yüzündeki müzip gülümseme dehşete düşmeme neden olmuştu kucağimda ki tavşana dahada sıkı sarıldım.


"Sen tam bir psikopatsın biliyorsun demi. Ya bu hayvana nasıl kıyıyorsun, birde canlı canlı mı atıyorsun önüne! Ben buna izin veremem hepsini alıyorum parası neyse veririm sana. Ya hem git kasaptan et falan al zevk mi alıyorsun bu zavallı hayvanın canlı canlı yenmesine."


"Yapacak birsey yok doğanın kanunu bu." Gözleri boş olan kafeste takılı kaldı kısa bir süre. Sonra dikkatlice etrafına baktı. "Noldu neden öyle etrafına bakıyorsun" dedim meraklı bir sesle.


"Sen içeri girdiğinde bu kafes açıkmıydı"dedi endişeli bir sesi vardı ama belli ettirmemeye çalıştığı çok belliydi.


"Evet yeni hayvanını seçemedin herhalde."


"Bırak onları çık hemen buradan" dedi sinirli bir sesle.


"Hayatta bırakmam bunları yem etmene izin vermem hepsini alıyorum parası neyse veririm sana."


"Tamam senin hepsi ama çıkman gerek yılanım kafesinden kaçmış ve benden başkası bu odaya girmesi tehlikeli saldirabiliyor. Hemen çık bu odadan her an saldırı altındasın." Kolumdan tutup hızlı bir şekilde odadan çıkarmak için hamle yaptığımızda ayağımda hissettiğim anı acıyla bağırıp arkama baktığımda gördüğüm siyah kocaman yılanla göz göze geldik resmen. Mert ani bir atakla beni arkasına aldı. Yılanı alıp kafesine koydu ama galiba çok geçti. Vücuduma yayılan acı ve uyuşma dengemi kaybetmeme neden oluyordu.


Mert bana bakıp "Buket iyimisin ısırmadı demi seni." Konuşamıyordum sadece başımı yılanın ısırdığı yöne doğru çevirip gösterdim. Beni kucağına alıp yan odaya götürdü.

Yatağa uzatıp "Sakın uyuma ben panzehiri alıp geliyorum. Uyursan zehir daha hızlı yayılır" kemerini çıkarıp ayağıma sıkıca bağladı. İki eliyle yüzümü avuçlarının içine alıp "Korkma ben yanındayım birsey olmayacak." Sadece başımı aşağı yukarı sallamakla yetindim. Hızlı adımlarla odadan çıktı. Ama gözlerimi açamıyordum adeta uyku beni esir almıştı. Yılanın ısırdığı yere baktığımda morardığını gördüm. Gözlerim git gide kapaniyordu ve soğuk soğuk terlemeye başlamıştım. Kapının açılma sesiyle gözlerimi açmaya çalıştım ama olmadı. Sadece Mert'in sisini duyabiliyordum. O da sesi git gide boğuklaşmaya başlamıştı.


"Buket kendine gel uyuma nolur." Sesi o kadar derinden geliyordu ki duymakta güçlük çekiyordum.


"Allah kahretsin biteceği tuttu panzehirin. Buket nolur aç gözlerini." Beni kucağına alıp hızlı adımlarla bir yere götürüyordu.


Galiba sonum gelmişti. Vücudum titremeye başladı. O kadar çok üşüyorudum ki sanki beni buz dolu bir havuza atmışlardı. Vücudum o kadar kasılıyordu ki dişlerimi biraz daha sıksam kırılacaklardı adeta.

Hissettiğim son şey ise vücudumun bir anda rahatlaması ve derin bir uykuydu.


Arkadaşlar ben bölümü attım sanıyordum. Meğersem yayınla butonuna basmayı unutmuşum kusura bakmayın biraz unutkanım da.😊

Loading...
0%