Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@mavperikal

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(12) Raegirams Rasa

 

 

Işığın gücü dön ve parla

 

kıskandır gökteki ve yerdeki yıldızlarla

 

gümüş taşı şeklini çiz ve ışılda

 

kaybet bu yemini sonsuzluğun uçurumuna

 

Sorumluluk ne yerde ne de gökte kaçabileceğin bir şeydi. Bunca zaman verilen eğitimlerde kafanı nasıl boşaltacağın da öğretilmişti. Seni meşgul eden hiçbir şey eğitim sahasında olamazdı. Ne yaşadıysan eşikten geçerken unutmalıydın, zira ancak o şekilde etkili olabilirdin. Sen ne kadar verimli olursan, senden öğrenen de o kadar verimli olurdu.

 

Alfa olmak ciddi işti ve her önüne gelen kabul edilmiyordu. Kabul görenler ise ön elemeden geçiyorlardı. Birçok oyuna tabi tutulduktan sonra kurul seni değerlendiriyor ve oylama ile seçiliyordun.

 

Alexander döneminin en parlak öğrencilerinden olduğundan alfalığın açık ara bir şekilde başındaydı. Bu elbette eğitiminin son bulduğu anlamına gelmiyordu, yalnızca sorumlulukları büyümüştü. Üstelik bir de evlendirilmiş ve dertsiz başına bir dert daha açmıştı.

 

Ejderha üzerinde savaş aleti kullanma dersini ustaca veriyordu. Ancak zihninin derinlerinde karısıyla olan konuşmaları dönüyordu. Aklı aynı anda iki yere de çalışan alfa, kılıcını en güzel şekilde kullandığında tüm beğenileri üzerine topladı.

 

En önemli kural savaş silahını kendine uygun seçmen gerektiğiydi. Hançeri gerektiği gibi kullanmayı bilmeyen biri için olası bir düello durumunu baştan kaybetti demekti.

 

Kılıcı ustalıkla taşımalı ve kendini korumalısın. Ok atacaksan bacak kaslarını kuvvetlendirip canlının üzerinde sağlam durmalısın yoksa düşmana gerek kalmadan bir manevrayla ölürsün.

 

Eğitimin ilk dersi bittiğinde o da bitmişti. Beden yorgunluğu onu zorlamazken zihin yorgunluğu alabora ediyordu.

 

"Pearlynine her ihtimale karşı bana bir kahin daha bul."

 

Bu ne demek?

 

"Karım, kocası olmadığımı iddia ediyor demek.

 

Durduk yere mi?

 

"Durduk yere, başta oyun oynuyor sandım ama değil, büyülenme ya da hafızasını kısa süreli bir şekilde kaybetmesinden şüpheleniyorum."

 

Eh bu olası bir durum olurdu çünkü kim bir alfayla evlenmek istemez ki?

 

Ejderhanın gülümseyen sesi bu sorunu basit bulduğu içindi ancak peşi sıra gelecek olan kaostan her ikisi de ne yazık ki haberdar değildi. Etrafı surlarla çevrili alandan çıkarken Pearly'nin sert derisi yeniden okşadı. Köşede duran içi su dolu şişeyi bedenine döküp rahatladıktan sonra yere attığı beyaz keten gömleğini üzerine geçirdi.

 

Ejderha eğitimlerini kaçırmak istemeyen ateş kızlarıyla kaynıyordu her yer. Aç gözleriyle alfaya bakarken o sabit tuttuğu ifadesiyle ilerlemeye devam etti. Birisinin adım seslerini arkasından duyduğu an hızlanmaya başladı ancak kolundan tutularak yolunun kesilmesine engel olamadı.

 

"Sevgili alfam, nereye gidiyorsunuz böyle acele ederek?"

 

"Scarlett Brave, söylediğin gibi bir alfayım ve acil işlerim var."

 

Scarlett, uzun zamandır gözü Alexander da olan bir kadındı. Mor saçları ve kızıla dönük kahverengi gözleriyle oldukça dikkat çekici biri olmasına rağmen istediğini elde edemediği an hırslanırdı. Alexander'ın hızlı gelişen evliliği de onu elde edememesine sebep olmuştu. Tuttuğu kolunu yavaşça okşarken gözlerinin içine baktı.

 

"Bu kadar yoğunluk arasında biraz ihtiyaç molasının iyi geleceğini düşündüm. Karşılıklı sakinleşmeye ne dersin?"

 

Gözlerinde gördüğü tuhaf parıltılar onun için bir anlam ifade etmezken, aklına karısının havuzun içinde kalması ve korku dolu gözlerle ona bakması geldi. Bu sessizliği ise evet olarak algılayan Scarlett'in eli artık gömleğin üzerindeki kaslarda geziniyordu. Tek bir hareketle kasık çizgisine gelecek ve aylardır istediği şeyi nihayet alabilecekti.

 

Alexander bileğini tuttuğu gibi yakmasaydı tabii...

 

Bir ateş, ateşten etkilenmezdi ancak bu bir uyarı ateşiydi. Scarlett'in elini kendinden uzaklaştırırken bile gülmesine bir anlam veremedi.

 

"Ateşiniz beni yakıyor alfam. Bileğim yerine daha sıcak bir yere dokunmak isterseniz şayet," diye başladığı fısıltı tutulan bileğin fırlatılır gibi bırakılmasına neden oldu.

 

"Scarlett Brave, soy adının cesurluğunu antrenmanlarda kullan benim üzerimde değil. Evli ve karısına sadık bir adamım. Bu alfa olmamdan çok daha yüksek bir mertebe."

 

"Karının hamile olduğu bilinen bir gerçek. Fazla kilolarıyla görüntü kirliliği oluşturmadan önce tam ayarında alev alev yanan bedenimden faydalanabilirsin." Aç gözleri hala alfayı süzerken kızın cüretkarlığına asla anlam veremiyordu.

 

"Fazla sandığın kilolar karımdan ve benden bir parçayı içinde geliştirirken ona kattığı seksiliği neyse ki yalnız ben görebiliyorum. Kendine gel ve bir daha bu konuşmanın yakınından bile geçme. Yoksa seni kurula şikayet etmekten bir an bile çekinmem," diyerek öfke dolu gözlerini kıza dikti ve sert adımlarla oradan ayrıldı. Ardından ise kenardaki otları tutuşturup yavaşça yükselen bir ateş bıraktı.

 

Scarlett şimdi de hamile kadına kafayı takmak üzereydi. Hamilelik bu kadar güzel bir duygu muydu diye düşündü. Kocasının onu bırakıp farklı bir bardaktan su içmesine engel olacak kadar hem de. En yakın zamanda ondaki değişimi görmek için Valeri ile görüşmeliydi.

 

Alexander gerilen bedenini ateşle yatıştırmaya çalışırken akademinin büyük surlarını aşıp içeri girdi. Bu devasa taş yapı gelmiş geçmiş en büyük eğitim binasıydı; element akademisi. Raegiams Rasa. Kısaltması ise genellikle RARA ya da R&R olarak kullanılırdı. Tüm öğrencileri bir araya topluyor ve en kaliteli eğitimi almalarını sağlıyordu. Önemli olan güç değil onu yönetmekti.

 

Logosu ise ortada duran kocaman bronz bir "R" harfi ile başlıyor, sağ alt kısmında denizkızının kuyruğunu, sol boşluğa anka kuşunun kanadını, çubuk kısmına bir yılanın kıvrılmasını ve yuvarlak kısmına bir ejderin başı ve püskürttüğü alevi yer alıyordu.

 

Etrafa dağılan öğrenciler arasından bir an önce köprüden karşı tarafa geçmeye çalıştı. Öğrencilerin grupları, giydikleri beyaz uzun gömleğin üzerine taktıkları korseden belli oluyordu, en azından hava sıcak olduğu için ceket giymiyorlardı. Çubuk çizgileri olan ceketin asıl rengi beyaz, ancak gruplara bölmek için bazı çubukları renkliydi.

 

Ateş grubunun rengi beyaz üzerine şeftali ve kayısı tonlarındaydı. Su grubu beyaz ve pembe, toprak grubu beyaz ve krem, hava grubu beyaz ve açık maviydi. Tüm renkler beyaza yakın açık bir tonda olduğu için bütün öğrenciler formalarını çok seviyordu. İsteyen etek, pantolon ya da savaşçı aksesuarları takabilirdi. Çıkaramayacağı tek şey belindeki renk belli eden korse ve rozetleriydi. Rozetler her grubun canlısına özel olarak üretilmişti; ejderha, yılan, deniz kızı ve anka kuşu. Her bir öğrenci rozetlerini büyük bir gururla taşıyordu.

 

Dar köprüyü geçip ahşap yuvarlak kapının önüne gelen Alexander durdu ve soluklandı. O alfa olduğu için bel korsesi takmasına gerek yoktu ancak rozetini asla çıkarmazdı, ignis olmak ayrıcalıktı. Kapının önündeki rozete takılan gözleri temkinliydi.

 

Boyutsal Sihirler ve Kehanet

 

Mara Lawson

 

Güçlü eliyle yumruğunu tahta kapıya birkaç defa vurduktan sonra içeri girdi. Masasında oturan ve saçları sayısız bir şekilde örgüyle dolu eğitmenle göz göze gelince hafif bir baş selamı verdi. Masanın üzerinde duran yer elmalarından birini Alexander'ı da attıktan sonra dikkatle incelemeye başladı.

 

"Anlatın Bay Harvey, sizi bana getiren nedir?"

 

Profesör Mara terraların hükümdarıydı. Toprak ondan sorulurdu. İşinde bir hayli iyi ve bilgiliydi ancak uzmanı olduğu alan daha uçuk kaçık bir şeydi. Boyutsal sihirler ve kehanetler... O koca evrende yalnız olduklarını asla düşünmemiş ve yıllarca bu konuda araştırma yapmıştı. Lily'nin anlattıklarından sonra gelmesi gereken ilk isim Mara olmuştu bu yüzden.

 

Yer elmasından bir ısırık alan Harvey, o ana kadar kursağından hiçbir şey geçmediğinin farkına vardı. Hoş, bir ısırık bile üzerindeki tembelliği aldığına göre Bayan Mara özel olarak ilgilenmiş olmalıydı.

 

"Profesör sizi rahatsız ettim çünkü karım bedeninin değiştiğini iddia ediyor..."

Loading...
0%