@mavperikal
|
Lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Çokça öpücükler 😘 İnanılmaz sevilen bir kurgu oldu çünkü ben fantastik kadınıyım😌
(15) Yara İzi
Ey koca evrende sadece kendi olduğunu düşünen tüm varlıklar, büyüler size sihirler bize, ruhu olan herkese.
Sanma her sihir seni doğru kapıya çıkarır, bazıları öyledir ki kapının eşiğine çakılır.
Bazen yaşadığın şaşkınlığı iliklerine kadar hissederdin. Olması mümkün olmayan şeyler gözünün önünde bir bir olmaya başladığında deliliğin ince çizgisine doğru ilerlerdin. Tüm bunlar olmadan önce sakin bir hayatı olan Lily'nin tek isteği okulunu bitirip bir meslek sahibi olabilmekti.
Ailesinin yanına dönmeyi ne çok istemişti. Eğer o akşam yola çıkıp onların yanına gidebilseydi son bir kez görmüş olurdu. Ailesi de onu... Ortadan kaybolan kızlarından haber alamayan White ailesi dehşet içindeydi. Kızının kötü bir arkadaşlık kurmuş olabileceğini, belki sevgilisi tarafından zorbalandığını bile düşünmüşlerdi.
Lily'nin bazı geceler sessizce akıttığı gözyaşları da bunun içindi. Onlara veda edememişti ve biri sihirli değneğini sallayarak onu bulunduğu yerden almıştı. Lily öyle bir konumdaydı ki ihtimal vermediği bir ejderhaya dokunuyordu. Gözleri şaşkınlıktan hala kapanmazken kendini bir adım geri gitmekte buldu.
Kocasının sert göğsüne yaslandığında, ince elbisenin ardından tüm hatlarını hissedebiliyordu ancak bu durum beynine ulaşmıyordu bile. Zihninde duyduğu kalın erkek sesiyle birlikte kulaklarını tıkayıp bağırmaya başladı.
Ateşi kullanarak kendine bir çember oluşturan Alexander sesinin dışarı çıkmasını engelledi. Onun içinde kolay olmayan bu durumda ne yapması gerektiğini anlamıyordu. Bu diyarda kimse böyle bir şey yaşamamıştı. Buraya dışarıdan gelen bile olmazdı. Peki her şey doğruysa onun ruhu buraya nasıl girmişti, dahası karısının bedeninin içine...
Yere çöken Lily'ye biraz alan tanımak için açıldı. Hala kulaklarını kapatıp bağıran kadına üzülerek baktı.
"Hayır bu doğru değil hayır! Çık zihnimden çık, hepsi bir rüya, kâbus, rahat bırakın beni!"
Söylediği şey hem Mara'yı hem de Harvey'i şaşırttı. Greinner'in onunla hala zihinsel bağ kullanabildiğini bilmiyorlardı, ya da yeniden oluşturduğunu.
"Bu doğru mu Pearly, onunla konuştu mu?"
Bu kadar delirdiğine göre evet! Tanrı aşkına onun neyi var gerçekten?
"Yeni bir ruhu..."
Ne?
Ejderhalar arasında bile bilinmeyen bu olay şaşırtsa da neticede burası büyüyle ve sihirle dolu bir evrendi. Duydukları her şeyin mümkün olması gibi ince bir detay vardı ve bunu kimse göz ardı edemezdi.
Greinner başını biraz yana doğru yatırıp yeni Valeri'yi izledi. Eskisine ne olduğu büyük bir sırdı. Onu ürkütmemek için bir kedi gibi kıvrıldı ayağının dibine. Ancak Lily'nin buna bile tahammülü yoktu. Çöktüğü yerden elleriyle geri geri girmeye başlarken bir yandan "Gelme!" diye bağırıyordu.
Harvey onu yakalayıp yeniden kollarının arasına aldı. "Tamam, sakin ol kimse gelmiyor. Gidelim ister misin güzelim?" Şiddetle başını sallayan Lily için çıkış biraz farklı oldu.
Üzgünüm seni korkutmak istememiştim diyerek zihnine fısıldayan Greinner'ı duyunca korku ve telaştan Harvey'in kolları arasına bayıldı. Mara ile kısa bir konuşma yapan Harvey karısını kucakladığı gibi yeniden odasına götürdü.
Raegiams Rasa Akademisi kuzey kanatta olduğu için ve Harvey alfa olduğu için okulda kalmasına gerek olmadığından Harvey'lerin malikanesinde yaşıyorlardı. Henüz bu konudan ailesinin de haberi yoktu ve ne yapması gerektiği konusunda hiç rahat değildi. En iyisi rahatsızlığı yüzünden odasında dinleniyor diyerek çok ortalarda dolanmasını engellemeliydi.
Odaya geldiklerinde kirlenmiş elbisesini çıkarıp yerine yenisini giydirirken düşünmedi. Neticede onun karısıydı ve daha önce defalarca gördüğü bedendi. Ayrıca yatağa böyle girerek rahat da edemezdi. Şimdi sıradaki işi Valeri'nin en yakın arkadaşının ağzını aramaktı.
Gitmeden önce bir kuşla haber salıp arenada beklediğini yazdıktan sonra ağır adımlarla oraya gitti. Başına gelen şeyler zihninden her geçtiğinde daha normal gibi geliyordu. Sanki ışık hızında evlenmiş, ışık hızında alfa olmuş ve ışık hızında baba olacağını öğrenmişti. Evet Harvey baba olacaktı ama söylentiye göre bebeğinin annesi ortada yoktu.
Aylar sonra arasına katılan minik bir bebek büyüyecek, koşacak ve ona baba diyecekti. Bir süre sonra da soylu biri olması için eğitimlere gidecekti. Harvey de tıpkı Valeri gibi bunu onaylamıyordu ama kurallara uyum sağlamak zorunda olduğunu biliyordu. Yapacağı ve esneteceği şeyler elbette olacaktı. İçine dolan sıcacık hisle bir bebek için hasrete düştüğünü sandı.
Arenaya gittiğinde Olivia Pride'ın henüz gelmediğini gördü. Bir ağacın altında beklemek yerine olduğu yerde gezinmeye başladı. Hatta bu konuşmadan sonra bir koşuya çıksa iyi olurdu zira düşünceleri bir yumak ip kadar karışıktı.
Olivia siyah, kısa, kıvırcık saçlarıyla sallana sallana gelirken, Harvey'in etrafına bakındı ancak en yakın arkadaşı Valeri'yi göremedi. Siyah gözlerini ona dikip durum değerlendirmesi yapmaya çalışsa da Harvey'in sert çehresinden hiçbir şey anlamadı.
"Merhaba," diyerek kollarını iki yana açıp hafifçe eğilerek selam vermeyi uygun buldu. En yakın arkadaşının kocası olması dışında bir de alfasıydı. "Beni neden çağırdığını öğrenebilir miyim sayın alfam?"
"Aklımı kurcalayan birden fazla soru var Olivia ve bana dürüst olacağın konusunda söz vermeni istiyorum."
"Söz veriyorum. Val'e bir şey mi oldu yoksa?"
"Son zamanlarda biraz tuhaf davranıyor ve ben bunun nedenini çözemiyorum. Sana anlatıp bana anlatamadığı bir derdi varsa eğer kocası olarak çözmeye hazırım," diyerek ne kadar ciddi ve aynı zamanda anlayışlı olduğunu belirtti.
"Sizinle ilgili bir problemi olduğunu düşünmüyorum sayın alfam."
"Olivia kes şunu, buraya seni tüm samimiyetimle Harvey olarak çağırdım. Karım için endişe duyuyorum."
"Anladım, umarım sağlığı iyidir. Onunla görüşebilir miyim?"
"Olivia?"
"Tamam son zamanlarda biraz durgundu. Sen eğitimdeyken kütüphanede biraz araştırma yapacağından bahsetmişti. Bir ara gelip bana sarıldı bile, neden üzgün olduğunu anlatmadı."
"Kütüphane de ne araştırıyordu?"
"Bilmiyorum. Sandığın gibi en yakın kız arkadaşlar birbirine her detayı anlatmazlar. Çünkü hafıza her şeydir, ne zaman kimin eline geçeceği belli olmaz."
"Yani sır saklıyorsunuz?"
"Ben ona güvende tutmak derdim. Şimdi onu görebilir miyim?"
Harvey başını salladığında yavaş adımlarla ilerlediler. Kafasındaki sorulara net bir cevap alamamak canını sıkmıştı. Kütüphaneye gidip karısının elinin değdiği her kitabı ateşinin ısısıyla bulmalı ve asıl derdini öğrenmeliydi. Olivia ilerlerken arkasından seslendi. "Uyuyorsa uyanması bekle, kolay bir gün geçirmedi."
"Emredersiniz Bay Harvey."
Olivia kalbi bir kuşunki gibi çarparken hızla arkadaşının odasına koştu. Malikaneye girdiğinde daha temkinli olup dikkat çekmemeye çalıştı. Daha önce buraya gelip gittiğini bilen yardımcılar ona kapıyı açıp içeri aldılar.
"Dilerseniz Bayan Harvey'e geldiğinizi haber edeyim."
"Ella, tatlım buna hiç gerek yok, sürpriz yapmak istiyorum," diyerek gülümseyip adımlarını daha da hızlandırdı. Üzerindeki gömleği ve şeftali rengi kuşağıyla sürpriz yapmaya gelmediğini bir bebek bile anlardı. Malikanelerde daha düzgün giyilmesi bir nezaket kuralıydı. Kapıyı araladığında arkadaşının yorgun yüzünü gördüğünde üzülmeden edemedi.
Onlar Valeri ile çocukluk arkadaşıydı. Birbirlerinin çoğu şeyini gerçekten bilirlerdi. Dostlukları samimi ve değerliydi. Bu yüzden yüzüne düşen saçları tek tek toplayıp yanı başında uyanmasını bekledi.
Lily gözlerini açtığında karşısında tombul yüzlü ve bir koyun kadar kıvırcık saçlı bir kadın görmeyi beklemiyordu. Ona ne sorması gerektiğinden emin değildi.
"Günaydın Val."
"Günaydın."
Valeri'nin şişmiş gözleri hiç hoşuna gitmezken gidip aynanın üzerindeki sihirli karışımı asma yaprağının üzerine döküp yaprağın şişmesini bekledi. Sonrasında kıza yaklaşıp müsaade istemeden yüzünü gözünü silmeye başladı. Bu yüzüne canlılık ve ferahlık verirken şişliklerini yatıştırırdı.
"Neden üzgünsün Val, bir takım işler çevirdiğini biliyorum ama ben senin en yakın arkadaşınım, lütfen bana anlat. Derdine derman olabilirim."
"En yakın arkadaşım olduğunu kanıtlamanı istesem ne yapardın?" diyerek kendince mantıklı bir soru sormuştu Lily. Her gelene tüm detayları anlatacak değildi.
Bu tuhaf soruyu anlamayan Olivia öylece baktı. Şimdiye kadar çoktan boynuna atlaması gereken kadın yatakta öylece duruyordu. Belki de bebek onu yoruyordur diye düşündü.
"Tabii ki birlikte gece vakti ormana kaçarken birbirimizi korumak için düştüğümüzde oluşan yara izimizi gösterirdim," dedi Olivia enerjisini yüksek tutarak. Kendi bacağını sıyırıp izi kalan minik yarayı gösterdikten sonra arkadaşına da bakmak istedi. "İşte seninki de burada," diyerek ince tül elbisesini üzerinden sıyırdı ama yıllardır orada duran yara izi artık yoktu.
|
0% |