Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@mavperikal

(20) Psikolojinin Evreleri

 

 

Akşam olduğunda akademide oldukça yorulan Lily aile yemeğine katıldıktan sonra odasına çıkmak için izin istemişti. Masanın önünde bayılarak yediği frenk üzümlerini görünce sevindi. Yemek yemiş olması onları da yemeyeceği anlamına gelmezdi.

 

İpek geceliklerini üzerine geçirip camın önündeki rahat koltuğuna oturdu. Telli defteri eline alıp artık daha aşina olduğu isimleri okumaya başladı. O günden sonra bir daha ejderha görmediği için rahattı ve aklına getirmemeye çalışıyordu. İmkansızlıklarla dolu bir evrende olduğu yetmiyor gibi bir de ultra güçlerle baş etmeye çalışıyordu.

 

Hem ejderhası olanların ne yaptığını anlamamıştı. Olası bir savaş için eğitilip sınırlarını koruduğunu bilmesi şimdilik için fazlaydı. Her türün kendine özel zorlukları vardı. Ancak Lily bu türlerin hiçbirine ait olmayıp evine dönmek istiyordu. Evine dönmek için elinden gelen her şeyi yapacaktı.

 

Karnında bir canlılık hissettiğinde elini çekinerek oraya götürdü. O bebek Lily'ye ait değildi ve dokunması bile olanaksız geliyordu. Başka bir annenin bedenine girip çocuğunu taşımak kimsenin aklına gelmezdi elbette. Bu yüzden onu sevip bağ kurmaya da hakkı olduğunu düşünmüyordu.

 

"Biliyorum istediğin tek şey bir ailen olması bebek. Sana bir sır vereceğim; ben de ailemi çok özledim. Annem karşıma çıksa bir çocuk gibi hıçkırarak ağlamaya başlayabilirim. Anneler çocukları için neredeyse kutsal sayılırlar. İçinde birini büyütmekle başlayan bu serüveni takdir ediyorum," diyerek ağzında bir üzüm daha patlattı.

 

"Rahmimde şekillenmeni kim bilir nasıl karşıladılar? Baban bu haberi duyduğunda annene sarılıp deli gibi sevinmiş olabilir. Ya da annen minik bir patikle karşısına çıkıp ona gerekli mesajı vermiş olabilir. Hisler ve heyecanlar sanırım isteyince harikulade olabiliyor."

 

Derin bir nefes alan Lily ağzına bir üzüm daha patlattı. Posası ona ekşi geldiğinden bu şekilde yiyor ve oldukça eğleniyordu.

 

"Saydıklarından hiçbiri olmadı," diyerek girdiği odanın kapısını kapatan Harvey'in gülümsemesi biraz buruktu. "Bu haberi alan taze anne ve baba mutluluğunu bu şekilde yansıtır değil mi?"

 

Sorduğu soru ve verdiği cevap Lily'yi şaşırtmıştı. "Nasıl yani sevinmediniz mi?"

 

"Elbette sevindik, üzerine alınma evlat," diyerek çocuğuna da cevap vermesi onu komik duruma düşürdü gibi hissetti ancak karşısındaki Valeri gülmüyordu. "Bu bebek zaten bizden beklenen bir şeydi ve yaptık. Öğrenince mutlu olduk, bu kadar. Ne Valeri bana bu haberi özel bir şekilde verdi ve de ben çılgınlar gibi hareket ettim."

 

"Ama siz, evlisiniz? Karını seviyorsun?"

 

Kaşları çatılan Lily neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Eğer istiyorlarsa bu bebek haberine elbet sevineceklerdi. Ama toplumun dayatmasına bağlı kaldığı için sevinç yeteri kadar göğe çıkmamış olabilirdi.

 

"Karımı seviyorum ve onun için endişeleniyorum. Tüm bu saçmalıklara ikna olmak istemiyorum. Ona aşık değilim, o da bana aşık değil. Bizim için önemli olan saygı ve sadakattir. Alfanın soyunun devamı için daha küçük yaşta ona uygun birini bulurlar ve evlenirsin. Hikaye bu şekilde başlar ve devam eder. Yani en azından ben öyle sanıyordum."

 

"Bir sabah kalktın ve bebeğinin annesinin ortadan kaybolduğunu öğrendin, üstelik kanlı canlı karşında dururken," diye alaylı bir ifade kullandı Lily.

 

"Ne yazık ki böyle. Ona ne olduğunu bulmaya çalışıyorum. Karımın ruhu sanılan gibi bir başka yere uçmuşsa elbette arayacağım."

 

Onu bulduğunda Lily'ye ne olacağı meçhuldü. Ya bir daha bu kadının bedeninden ayrılamazsa, aklına gelen şeyle ürperdi.

 

"Üşüdün mü?"

 

"Hayır, eğer bir yıl içinde onu bulamazsan bu bebeği benim doğuracağım anlamına mı geliyor?" Dehşet içinde kalan Lily bir anda ayağa fırladı ve gezinmeye başladı.

 

"Ben yapamam, yapamam Alex, nasıl çocuk doğurulur bilmiyorum bile."

 

Alexander ona ilk defa böyle seslenen karısıyla olduğu yerde durdu ve bakışları titreşti. Adının bu hali ona göre hep özeldi ve ona böyle hitap eden kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Karısının korkularını nasıl yok etmesi gerektiğini bilmiyordu.

 

"Bir yıl çok uzun bir süre. O zamana kadar bir yolunu bulurum."

 

"Ya bulamazsan? Ben bu çocuğu doğuramam, buna hazır değilim."

 

"Teknik olarak sen değil içindeki beden doğuracak. Elimden geleni yapacağıma-"

 

"Tüm acıları sen mi çekeceksin ha?" diye bağıran Lily panikten ölmek üzereydi. "Bu mümkün değil anladın mı beni? Benim kararım değildi, başkasının çocuğunu doğuramam! Ya karın daha uzun süre gelmez ve burada sıkışıp kalırsam?"

 

Harvey karşısında bir dağ gibi durduğu kadının minik yumruklarının bedenine çarpmasına tepkisiz kalıp bekliyordu. O da zor durumdaydı. O Lily'yi anlamaya çalışıyor ama Lily onu anlamaya hiç çalışmıyordu. Yine de durum kritiği yaptığında üstünlük Lily'de olduğu için sessiz kaldı.

 

"Ya onu doğururken bağlanırsam, ya severken hiç bırakmak istemezsem ve bedenin asıl sahibi geldiğinde ona son bir veda bile edemezsem?"

 

Duyduklarıyla beynine bir ejderha ateşi yiyen Harvey gözünü bile kırpamadı. Bu kadın onun çocuğuna bağlandıktan sonra bir veda bile edemeden yok olmaktan korkarken, öz annesi onu belirsizliğe terk edip gidebilmişti. Acı iki insanın da kalbine kademe kademe yayılırken hiçbir şey diyemeden öylece ayakta dikildiler.

 

"Özür dilerim, bunu söylememeliydim," diye ilk çekilen Lily oldu. "O sizin ve buna hakkım yok biliyorum, olmayacak da..." derken gözünden akan yaşı silmek için tüm gözünü hırsla kaşıdı. Sürmesi aşağı doğru dağılırken gidip yatağın içine girdi. "Özür dilerim psikolojim çok yıprandı, senin bir suçun yok. Özür dilerim sana bağırdığım için."

 

Örtüyü üzerine örten ve bir yandan hala söylenen kadına üzülerek baktı Harvey. Hayatının belirsizliği ikisini de tüketecek bir noktaya gelmeden bir şeyler yapmalıydı.

 

"Rahatla ve uyu, sorun yok," dedi yumuşak tutmaya çalıştığı ses tonuyla. Sonra ona uyuyabilmesi için alan açıp geniş balkona çıktı. Taş yapının çıkıntılı duvarlarını boş boş izledi bir süre. Rüzgar tenini yalayıp geçerken yeteri kadar zamanın geçtiğini düşündü ve geri odaya girdi.

 

Valeri'nin kızıl saçları tüm yatağa yayılırken üzülerek uyuduğu için içi ezilmişti. Başına bunların gelmesine hala inanamazken bu kabusun tam ortasına çakılmış kalmıştı. Üzerindeki gömleği ve pantolonu çıkartıp yalnızca çamaşırıyla kaldıktan sonra bu şekilde yatamayacağını anladı.

 

Yataktaki karısı olan bir yabancıydı ve rahatsız oluyordu. Rahat bir alt giyip o şekilde örtünün altına girdi. Onun geldiğini hisseden kadın yavaş yavaş ona doğru çekilirken hiçbir şey yapamadı. Onu itmek içinden gelen bir şey değildi. Hiç değilse uykusunda duygusal bir yükleme kazansın istedi.

 

İkisi de derin uykunun ortasındayken Valeri'nin kıpırdanması işleri farklı bir boyuta taşıdı. Kalçalarını yaslamak için aradığı yer kocasının kasıklarından başka bir yer değildi. Bilinçleri tam anlamıyla yerine gelmediğinden, bu durumun hoşuna gitmesiyle kendini karısına bastırdı. Karnına sarılmış elleri yavaşça yukarı çıkacağı sıra duyduğu çığlık sesiyle kendine geldi ve gözlerini açtı.

 

"Dur! Dur dedim, dokunma bana. Ben senin karın değilim!"

 

Uykuda olmadığını anlamak için birkaç defa gözlerini açıp kapatan Harvey bıkkın bir nefes verdi. Yine hangi ara bu boyuta gelmişler bilmiyordu. Bağıran karısını sakinleştirmek için ayağa kalkıp ellerini öne doğru uzattı.

 

"Özür dilerim, özür dilerim lütfen sakin ol."

 

"Sakin olamam, bana dokunmanı istemiyorum!"

 

"Sadece uyuyordum, lanet olası basit bir erkeğim tamam mı? Sen gelip sarıldıktan sonra olaylar bu şekilde gelişti, bilincin uerinde değildi. Üzgünüm lütfen bağırma."

 

Odanın bir köşesine geçip sanki orası daha güvenilir gibi ağlamaya başladı Lily. Ona dokunmasını istemiyor ve kendi yanaştığını kabul etmiyordu. Yaptığı tek şey bozuk psikolojisiyle bana dokunma demekten başka bir şey değildi.

 

Daha fazla burada duramayacağını anlayan Harvey üzerine bir tişört aldıktan sonra hızla odayı terk etti. Ancak geride öfkeyle kalan karısının içindeki ateşi kontrol edemeyişi yüzünden tutuşan perdeyi görmeyerek...

 

Loading...
0%