Yeni Üyelik
27.
Bölüm

27. Bölüm

@mavperikal

(27) Ejderha Biyokimyası

 

Ejderha biyokimyası ejderlerin kanlarıyla doğrudan ilgilenir. Bilim ve deneyler ışığında bunu yaparken dikkatli olunmalıdır çünkü bazı ejderhalar vampir özellikleri taşıyıp kanla güç kazanır.

 

Yasal olmayan ejderha teorisi/ Anna Marquez

 

Yüzümün değiştiğini gören Harvey bana doğru bir adım attığı an gülümsedim ve hiçbir şey olmamış gibi devam ettim. Tıpkı bundan sonra olacak olaylarda davranacağım gibi. Bana karşı bu kadar iyi ve nazik olması işleri çıkmaza sürüklüyordu. Elbette kötü bir pislik gibi davranmasını beklemiyordum ama yerimde olmayan kimse beni anlayamazdı.

 

Boğazını temizlediğinde omzumun üzerinden dönüp ona baktım ve başıyla diğer tarafı gösterdi. Lanet olsun neyime güvenip önden önden gidiyorsam!

 

"Aslında güç kontrolü üzerinde çalışmamız gerekecek. Bunu çok küçük yaşlarda öğretmeye başlıyorlar ama durumumuz malum."

 

"Bir şey mi oldu?"

 

"Az önce taşları hırsla denize atarken onların alev aldığını fark etmedin mi?"

 

"Siktir, hayır! Ne?"

 

"Ağzı bozuk bir çiçek demek?" diye mırıldandığı şeye odaklanamadım çünkü... bu da nereden çıkmıştı. "Tıpkı evdeki perdeyi yaktığın gibi."

 

Adımlarım duraksadığında gerçeği öğrenmesiyle birlikte gözlerine baktım. "Kusura bakma nasıl-"

 

"Bunu seni suçlamak için söylemiyorum. Bir ignis büyünün izlerini kolayca anlayabilir. Taşa verdiğin öfkeyi görmemişsin bile. Bu yüzden yanlış şeyler olsun istemeyiz. Mesela anneme kızıp malikaneyi yakmanı..." dediğinde içten bir kahkaha attım.

 

"Bu güzel olurdu."

 

Büyüyen gözleriyle bana baktığında ellerimi teslim olur gibi kaldırdım. "Tamam şaka yapıyorum. Bunu yapmıyorsam bil ki karnımdaki bebek içindir."

 

"Bu tuhaf hareket de ne?" diye sordu ellerime ithafen.

 

"Teslim oluyorum demek."

 

"Teslim mi oluyorsun?"

 

"Bizim evrenimizde polisler kötü adamları yakaladığında ateş açmasınlar diye ellerini havaya kaldırır. Yani sana zarar vermeden yaklaşacağım beni tutuklayabilirsin demek için."

 

"Ateş mi açıyorlar? Ejderha gibi mi?"

 

Sorularına afallayarak baktım. O da bana buradaki olan biteni anlattığında böyle mi oluyordu yani? Çok saçmaydı. "Ateşi silahla açıyorlar," diyerek bir yandan parmağımda silah işareti yaptım. "Eğer yaramazlık yaparlarsa bum..." Kalbine doğru hedef aldığım için gözleri parmağım ve kalbi arasında mekik dokudu.

 

"Polisleriniz korkutucuymuş."

 

"Hayır onlar koruyucularımız sayılır. Askerler gibi. Askerler sınırları korurken, polisler iç güvenliği korur. Rahatsız olduğumuz durumları onlara bildiririz ve karşı tarafı yakalarlar."

 

"Peki bununla ne yaparlar?"

 

Hala indirmemiş olduğum elimi tutup bu sefer bana doğru çevirirken.

 

"Bunun adı silah. Hançerin ucunda bir çıkıntı olduğunu ve onu tutabildiğini düşün,"

 

"İyi de hançeri zaten tutabiliyorum."

 

"Bir sus be adam," diye hırla söylemem onu gülümsetmişti. Bu tarz çıkışlar beklenmedik olabiliyordu doğrusu. "İçinde minik bir mermi var ve tetiğe bastığın an ateşleniyor. Eğer karşındakinin kalbini hedef alırsan kurşun kalbi deliyor ve ölüyor."

 

"Bu korkunç bir şey. Neden buna izin veriyorlar? Herkesi öldürüyorlar mı yani?"

 

"Elbette hayır, genelde uyarı ateşi açarlar ya da kaçmasın diye koluna bacağına nişan alırlar. Ayrıca burada devasa ejderhalar varken küçük bir eşyayı korkutucu bulamazsın. Korkutucu olan asıl şey kötü insanların eline geçiyor ve masumlara zarar veriyor olması."

 

"Ejderhalarımız kimseyi öldürmüyor."

 

Ona olan bakışlarımı gördüğünde gözlerini devirdi. "Tamam en azından savaş ve olası tehlikeler dışında." Silah halindeki elimi kalbe değdiği an öldürür dediğim için o an indirmişti. Bunun hayali bile hoş olmadığından daha fazla konuşmadan akademiye geldik. Merdivenlerin başında dört tane büyük heykeli olan canlılara baktım. Gerçeklerini gördükten sonra heykelleri beni o kadar da etkilemiyordu.

 

"Bu eğitimde birlikteyiz."

 

"Gerçekten mi?"

 

"Neden bu kadar şaşırdın anlamadım?"

 

"Bu zamana kadar hiç birlikte eğitim almadık."

 

"Ejderha kimyası eğitimi benim için önemli nadir derslerden ve bunu asamam. Ayrıca birazdan göreceğin kadına çok şaşırma, unutma burada gördüğün her şey senin için olağan."

 

"Tamam en fazla ne kadar şaşırabilirim ki?"

 

Cevaplanmamış sorum sivri kulelerin birinin tepesine çıktığımızda anlaşılmıştı. Kulenin terasındaydık ve kapalı yerde kalırken açıklıkça bir ejderha duruyordu. Greinner'a göre oldukça küçük bir ejderhaydı. Belki de dersin önemini vurgularken onun üzerinden bilgiler almak için buradaydık.

 

İçeriye giren kadınla birlikte küçük dilimi yutmak üzereydim. Alex'in bana olan bakışları ben demiştim der gibi bakarken derin bir nefes alıp sakinleştim. Tanrım kadın dev gibiydi! Kısa saçları kulaklarının üzerine kadar geliyor ve her adımında ahenkle dans ediyor gibi görünüyordu. Tek gözü korsan bandıyla kapalıyken diğer gözündeki makyaj eşsiz duruyordu. Sırtında renklerinin değişken olduğunu anladığım bir pelerin vardı. Makyajşı gözünün altından yanağına doğru inen ayrıca şekiller vardı ancak çözememiştim.

 

Alex elini bacağıma koyup bu kadar dikkatli bakmamam için sessiz bir uyarıda bulunup geri çekildi. Benim için çok zor da olsa bunu başarabildim. Yan tarafıma dönüp "Boyu kaç?" diye fısıldayarak sordum. Dudağının kenarı sorumla birlikte hafifçe kıvrıldı. "İki metre on beş santimetre."

 

"Nee?" Gerçekten devasa görünüyordu ama bunu tahmin etmemiştim. Tekrar ona döndüğümde ağzımı bile açamadan cevap verdi. "Gözünün altındaki pulları ejderhasından aldığı konuşuluyor yani dövme ya da makyaj değil. Ayrıca sırtındaki pelerin de öyle. Ejderha pulundan olduğu için arkadan gelen her darbeye karşı korunaklı."

 

Bu düşünmem için bana bir süre yeterdi. Kadını incelemeyip öylesine bakıyormuşum gibi bir hava yarattım. Herkes ejderha pulu alabiliyor muydu acaba? Yeni sorumu aydınlığa kavuşturmak için yanımdaki sözde kocama döndüm. Bu sefer sormam için bana fırsat verdi, eğleniyor gibiydi.

 

"Sadece ejderhası olanlar bunu yapabilir ancak her ejderha pul dökmez ya da bunu birine vermez. Sen derini sahiplendiğin hayvana ödünç verir miydin?" diye sorduğunda ürperdim. Kedimin benim derimi sökmeye çalıştığını düşünmek bile tüylerimi havaya dikmişti. Gerçi tırnaklarıyla yaptığı çalışmalar sonucu aynı şeyi yapmış olma ihtimali gözümden geçerken onu ne kadar özlediğimi fark ettim.

 

Okuldan gelir gelmez kucağıma kıvrılır ve sevgi isterdi. İşte sevebildiğim tek an buydu çünkü bundan çabuk sıkılır ve savaşmaya başlardık.

 

"Evet, yeni ayın ilk günü ve gecesine hepiniz hoş geldiniz. Ogle size şans getirsin."

 

Öğrencilerden onaylayan mırıltılar dökülürken bu sefer burasının bir laboratuvar gibi gözükmesi dikkatimi çekti. Ejderha kimyası derken onun içine bakmayacaktık değil mi?

 

"Profesör Agatha en son ejderha biyokimyası üzerine konuşuyorduk."

 

"Teşekkürler Iva hem bu ayrıntı hem de dersimi can kulağıyla dinlediğin için."

 

Iva'nın kim olduğuna bakmak için dönerken Olivia'nın yanında olduğunu gördüm. Zeytin göz bana göz kırpıp gülümseyince aynı şeyi yaptım.

 

"Ben olduğum sürece ayrı oturmayı tercih eder," diye fısıldadı Alex. "Profesör Agatha Valentino; ejderha kimyası eğitmeni, iki otuz boyunda, korsan bandını neden taktiğini kimse bilmiyor," diye genel bir özet geçtiğinde ise gülümsedim. Her eve lazımdı işte.

 

"Teşekkür ederim."

 

"Rica ederim, size hizmet evime hizmet etmek gibi," dediğinde dönüp gözlerine baktım. Sanki bir flört aşamasındaydık ve tatlı tatlı sözlerle aklımı çeliyordu. Ancak önüme döndüğüm an büyü kayboldu. Biz flört evresinde değildik, o Valeri'nin kocasıydı ve karısının bedeninde olduğum için bana yardım ediyordu hepsi bu. Eğer Valeri'nin yerine bir başkasının bedeninde olsam bundan haberi bile olmaz hatta umursamazdı bile.

 

Bunun beni üzmemesi ve yeşil gözlerinin girdabına kapılmamam gerekiyordu. Bunu ne kendime ne ona ne de Valeri'ye yapamazdım. Çocuğunu ve kocasını bırakıp neden gitti bilmiyorum ama altında mantık bir sebep yattığına inanmak istiyorum.

 

"Bugün ejderha biyokimyası üzerinde konuşurken aynı zamanda kan özelliklerini işleyeceğiz. Bu minik ejderha ise dersimiz için gönüllü oldu. Teşekkürler Aegut," dedi ve ejderhanın derisini sevdi. "Şimdi kanını alabilirsiniz..."

 

Loading...
0%