@mavperikal
|
Oy vermeyi ve yorum yapıp destek olmayı unutmayın aşklarım öpücükler 😘
(44) Zamador Turnavası
Işıklar her tarafa saçılırken sandığım gibi bir kaos olmadı ve herkes gülümseyerek onlara baktı. Kimileri de ellerini uzatıp ışıkların tenlerine değmesini ister gibi izliyorlardı. Turuncu pelerinli çocukları ve kadınları izlerken vereceğim tepkiyi sınırlı tuttuğum için memnun oldum. Tanrılar aşkına, koca bir pot kırmama ramak kalmıştı. Ben nereden bilebilirdim ki etrafı ateş böceklerinin süsleyeceğini?
Alexander tenime ateşle not kazıyarak artistlik yapacağına keşke önden bir bilgilendirme gönderseydin! İçimden ona ufak bir gönderme yapıp, herkesin yaptığı gibi bana ayrılan yere oturdum. Sanırım burası ayrıcalıklıydı, alfanın ailesi olmak bizi diğer curcunadan uzaklaştırmıştı. Konuşulanlara kulak kabartınca gösteri başlayacağı için ateş böceklerinin böyle bir şov yaptığını anladım. Ben de ters giden bir şeyler olduğunu düşünmüştüm.
Sakalları örgülü cübbeli adam yanında duran yassı bir alete elindeki tokmakla vurdu ve kulakları sağır eden bir gürültü oluştu. Elimle kulağımı kapattığımda kızların bana olan alaylı bakışlarını gördüm.
Bu gong sesi kral ve kraliçenin gelişini haber verdiği için herkes ayaklandı. Ben de onlar özel yerine geçerken bunu anlayabildim. Herkes elini arkasına bağlayarak başını hafifçe eğerek selam verince aynını yaptım ve kraliçe "Turnuvaya hoş geldiniz, sevgili halkım," diyerek elini uzatınca geri yerime geçtim.
Anaerkil sistemde olmanın avantajlarını henüz keşfedemesem de bunu bilmek bile içimin coşkuyla kaynamasına neden oluyordu. Kraliçe orta yaşlarda yanakları hafif tombul oldukça minimal tacı olan bir kadındı. Kralın saçları da tıpkı Alex gibi örgülü ve uzundu. İkisi de tarafsız durmak açısından kırmızı pelerin giymişti. Profesörlerin pelerinleri ise simsiyahtı. Yine de Grefiam Su Akademisi'nden geldiğinş öğrendiğim Profesör Laith yerini belli etmek ister gibi mavi alanlara oturmuştu.
İkinci gong sesini duyduktan sonra havadaki rüzgar ve gürültü oranı değişti çünkü tam on yedi ejderha aynı anda gökten süzülmeye başladı. Gözlerimi hayretle açıp belki de bir daha göremeyeceğim bu manzaranın tadını çıkarmaya çalıştım. Başta onlardan ölesiye korkmuştum evet ama Greinner bu duygumu gittikçe zayıflattı. Neyse ki bir de yarışmıyordum.
Valeri bir zamanlar bunun için çok uğraşmıştı.
Greinner'ın zihnime dolan sesi beni gülümsetirken ben de ona aradaki bağla düşüncelerimi yolladım.
"Valeri'nin yaptığı en mantıklı şey olmuş desene." Alaylı çıkan sesime sadece hormurdanarak cevap verdi. Yoksa bir de ejderha üzerinde tahta kaşıkla kendimi rezil ederdim.
Ejderhalar kükrereyek yere indiğinde üçüncü gong sesiyle, kemerin altından oyuncular çıktı. Turuncu siyah uzun kollu giysi ve pelerinleriyle gelen bizimkileri görünce içlerinden Alex'i aradım. Takımın en başındaydı, arkasında kendi kolu olan siyah örgülü saçıyla Victor ve kıvırcık saçları, zeytin gözleriyle Olivia geliyordu. İşte onu gördüğüme şaşırmıştım çünkü bu konu hakkında hiç konuşmamıştık. Diğer simaları derslerden tanısam da isim hafızamda kalmamışlardı.
Mavi siyah giysili takımda ise tanıdığım tek kişi Ran'dı, aquaların alfası. Saçındaki mavi tutamları peleriniyle uyum gösterirken bu kez kaşlarını da maviye boyamıştı. Seyirciler arasından yüzüne savaş boyaları sürenler vardı.
Ran'ın pelerininin üzerindeki arma dikkatimi çekince iyice inceledim. Ejderha kanatları olan bir top ve topun içinde olan büyük bir Z harfi. Sanırım Zamadorun amblemi buydu ve ben Alex'e bakarken bunu hiç görmemiştim. Eh, pelerinini incelemeye fırsat kalmamıştı.
Herkes geldikten sonra ejderha biyokimyası dersine giren uzun boylu ve kısa saçlı Profesör Agatha sahaya yürüdü. Yüzündeki ejderha pulları onu ilgi çekici biri yapıyordu. Koruyucu gözlüğünü gözlüne taktığında oyuncular da onu tekrar etti.
Alex nerede oturduğumu eliyle koymuş gibi bulup bana baktıktan sonra gülümseyip göz kırptı. Saçlarımdaki zambakları görünce gülümseyişi daha da genişledi ve ben de ona karşılık verdim. Günlerdir eve gelmeyen o değilmiş gibi... Onun karısı değildim ve kırılma hakkım yoktu, tabii aptal tripler atmaya da hakkım yoktu.
Profesör boynundaki geniş düdüğü çalınca oyuncular ejderhaların yanına gidip hızla tırmandılar. Zihnimdeki bağa "Siz neden izlemiyorsunuz? Gerçi onlarca ejderha arenaya sığarsa oynayacak yer kalmaz," diyerek Greinner'dan cevap bekledim.
İzlemediğimizi nereden biliyorsun?
"Neredesin öyleyse?"
Gökyüzünde, ait olduğum yerde. Bizim gözlerimiz sizin aciz insan gözleriniz kadar kör değil. Bu yüzden yanındaki dürbünü alda bir işe yarasın.
"Hakaret ve açıklama içeren yorumun için sağ ol," diyerek bu kez homurdanan ben oldum. Haklıydı, aciz insan gözlerimiz onlar havalandığında hiçbir şey görmeyecekti. Bir sonraki gong sesinde ejderhalar tozu dumana katarak havalandı.
"Kaliteli bir maç olsun istiyorum. Başlangıcı keyifle yapalım, iyi şanslar." Profesörün sözlerinden sonra oyuncular karşı karşıya kaldığı kişilere başını hafifçe eğerek selam verdi. Profesör yeniden düdüğünü tiz bir şekilde çaldığında ise maç başladı. Her şey saniyeler içinde olup biterken havaya atılan topa baktım. Topa bakarkan de iki ejderhanın bir anda ortadan kaybolduğuna şahit oldum.
Onlarca mikrofon bir araya gelmiş de yüksek ses çıkıyormuş gibi konuşmaya başlayan kişi heyecanımı gittikçe arttırıyordu. Şu an en ihtiyacım olan kişi Alex'ti, bana asıl yorumu onun yapması gerekirdi.
"İyi günler sevgili izleyiciler ben zamador yorumcusu Hughie Pride. Dönemin ilk ve heyecanlı turnuvasına hepiniz hoş geldiniz." Coşkuyla bağıran sesine kalabalıktan alkışlar ve ıslıklar duyuldu. "Bugünkü turnuva Basillan'ın kuzey kanadındaki Vatov ve güney kanadındaki Lithas bölgesiyle başladı. Evet evet ateş ve suyun tutkulu buluşmasını bende sizler gibi izleyeceğim. Gölge ejderhalarımız çoktan ortadan kayboldu bile. Ne diyoruz o halde, gölge ejderha ve onun oyuncusunu yakalayan maçı kazanır. Düdükle birlikte başlayan turnuva pataranın havaya salınmasıyla devam etti. İgnislerin hücum komutanı Harvey planı iyi yapmış gibi görünüyor. Süprizler olmazsa eğer, inanamıyorum patarayı nasıl kaptırdın öyle Rio? Aqualardan Rio sağlam bir vuruş gerçekleştiremedi, havadaki patarayı Olivia Pride kaptı."
Hayatımda izlediğim en heyecanlı şeylerde açık ara öndeydi bu maç. Beni bundan sonra sıradan bir futbol asla kesmezdi. Elimdeki dürbünle bir odaya bir buraya bakarken yerimde duramıyordum.
"İzcilerden aqua Diana Jordan ve ignis Martin Aiden gölge ejderhalardan bir iz arıyor. Unutmayın bayanlar baylar gölgeyi bulan skora fark atarak kazanır."
O sırada kükreyen bir ejderhanın ağzından çıkan alevler beni elimde dürbünle titretmeye yetti. Biyolüminesans ışıklarının ne işe yaradığını daha iyi anladım. Zihnimde yakın geçmişi şöyle bir taradığımda Olivia'nın camın arkasından izliyoruz dediğini hatırlıyordum. Ancak bugün bu minik ateş böcekleri hem yıldızlı gecemizi (aslında sabahımızı) aydınlatıyordu hem de bizi olası bir ejderha ateşinden koruyordu. Işıkları ısı geçirmez bir şekilde kamufle olmuş gibiydi, aşırı zekiceydi.
"İlk top atıldı bile, aquanın kalecisi Edward Blaze ne yazık ki patarayı tutamadı ve yirmi puan ignislere geçti. Henüz bunun bir başlangıç olduğunu biliyoruz çünkü patara hareket etmeye başlamadı."
Top bir de kendi kafasına göre hareket ediyorsa vay halimize. Oradan oraya hışımla uçan ejderhalar birbirine çarpmamak için gayret ediyorlardı. Bir ateş daha püskürdüğünde bizim takımdan birinin ejderhası karşı takımın oyuncusunun sopasını yakıp kül etti.
"Ovv, bu hiç iyi olmadı. Aquanın kanat oyuncularından Bianca Sedna'nın lavinası yandı ve diskalifiye oldu. Ona ve ejderhasına güle güle diyoruz."
Demek bu sopaların bile özel bir adı vardı. Benim için devasa boyutlarda tahta kepçe kaşık olarak kalacaktı ancak lavina gibi havalı bir isme sahipti. Ayrıca neden uzun kollu ve eldiven giydiklerini şimdi anlamıştım, karşı takımın ejderhası elindeki sopayı kül etmek için sana ateş püskürtüyordu, eh elini kolunu koruyan koruyucu eldiven bunun için son derece mantıklı bir hareketti. Sihirbaz gösterisine gelmiş gibi her detayda ufak çocuklar kadar şaşırıp heyecanlanmam gerçekten komikti.
Dürbünü yeniden elime aldığımda bu sefer aradığım tek kişi karnımdaki bebeğin babası oldu. "Minik bebek bak baban ne kadar yetenekli, belki sen de büyüyünce bir zamador oyuncusu olursun." Karnını sevip neşeyle şakıdıktan sonra nihayet onu buldum. Bulduğum an yüzüne gelen topla birlikte anında yüzümü buruşturup öfkelendim.
"O da ne? Aqua kanat oyuncusu Malek Martinez pataranın kontrolünü kaybetti ve Alexander Harvey'in suratına yapıştırdı. Beyaz ejderhası Pearlynine buna oldukça sinirlenmiş gözüküyor. Harvey'in aşağı inip suratına baktırması gerekiyor ama gereken izin hakem tarafından henüz verilmedi."
"Ne demek izin verilmedi?" Kendi kendime sinirlenirken James'in dikkatli bakışlarını üzerimde hissettim.
"Koruyucu krem sürdüğü için, bunu her maç öncesi yapar. Asıl soru senin bunu nasıl bilmiyor olman?"
|
0% |