Yeni Üyelik
56.
Bölüm

56. Bölüm

@mavperikal

Aşklarım selam bu bölümlerde bazı şeyler açığa çıkacak. Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın öpücükler😘😘

 

Bölümleri Inksriped da da ayını kullanıcı adıyla yayınlıyorum. Oradan da destek olabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şeytanla anlaşmak korkunç sonuçlar doğurur.

Gaston Passel

Büyü Rehberi Kitabı

 

 

 

 

(56) Şeytanla Anlaşma

 

 

 

Karanlık mağara nihayet biraz daha aydınlandığında kapalı ağzımın arkasından okkalı bir küfür ettim.

 

Hassiktir. Şahmaran ejder başlıydı...

 

Suyun içinden çıkan ağır bedeni hareket ettikçe üzerimizi ıslattığı için geriye doğru birkaç adım attık. Hırıltılı bir tıslama duyduktan sonra hangi ara elini tuttuğunu bilmediğim Alex'e baktım. Sorun olmadığını belli etmek ister gibi parmaklarımı yavaşça sıktı.

 

"Harvey Ailesi sizi burada görmek ne güzel." Kulağıma çınlayan ses o kadar farklıydı ki mağaranın duvarında eko yapıp ürkütücü bir hal alıyordu. Çatal dilinin iki ucundan da farklı bir melodi dökülürken o cüsseden daha az bir şey beklemediğimi fark ettim. Bir de ejderha gördüm diye bayılmıştım, peki yılanına nasıl tepki vermeliydim?

 

"Şahmaran," diye hitap ederken başını eğip saygıyla selamladı onu. Bir yılana bile özel saygı gösteriyorduk aksi halde burada kemiklerimizi bile bulamazlardı. Mağaranın bu kısmına bilerek dönmüştük çünkü diğer tarafında boyutları farklı kemik yığınları vardı. Alex onları görmediğimi düşünüp beni ürkütmek istememiş olmalıydı.

 

"Bedenin koca bir soru işareti gibi duruyor. Hadi dök içindekileri, çıkar dilinin ucundan zihnindeki zehirli kelimeleri?"

 

"Valeri'nin ruhuna ne oldu?"

 

"Maranlarım topraktaki kanının tadını alır almaz araştırmaya başladılar. Toprağın hafızası vardır ve yaşanılanı unutmaz. Karın kan büyüsüyle bu yola başvurmuş ama yaptığı şeyin devamı da var. Sıradan bir kan büyüsü ruhu bağlayamaz. Valeri varlıkların en tehlikelisiyle bir anlaşma yapmış, şeytanla..."

 

Alex'in bedeni geriye doğru sendelerken bu kez ona yardım eden ben oldum. Bir ejder yılanın karşısında onunla konuşmaktan daha kötü bir şey varsa o da gerçekleri öğrenmekti. Valeri şeytanla iş birliği yapmıştı ve bunu nasıl yaptığı muammaydı.

 

"N- nasıl? Bu gerçek mi yani?" Gözlerindeki korkunç hayal kırıklığını görebiliyordum. Onun adına üzülürken buldum kendimi, halime bakmadan.

 

"Toprağa sızan kan bedenin sıcaklığını hâlâ taşıdığı ve beden toprağın üzerinde olduğu için bunu katmanlar halinde hissettim. Ruhu bedeninden ayrılıp yalnızca eterik bedeni kaldı. Bu beden de varoluşunu sürdürmek için şeytanla anlaşma yapmak zorundaydı."

 

"Yani şimdi o bir şeytan mı oldu?" Onu ilk kez bu halde görüyordum. Alex, yıkılmıştı. Duyduklarına inanamayıp sürekli tekrar edip duruyordu.

 

"Saygıdeğer Şahmaran, lütfen bize açık ol. O tüm bunları gerçekleştirirken ben nasıl oldu da bu bedeni doldurabildim?"

 

"Sen söyle buraya gelmeden önce ne yapıyordun? Hoşuma giden bir bilmece gibisin insanoğlu ve ben de bunu çözmeye çalışıyorum." Buna ne cevap verecektim? Elin yılanıyla konuşurken tek başımaydım çünkü Alex bir çeşit transa girmiş gibiydi.

 

"Ben Dünya'da yaşıyorum, yaşıyordum. Sonra bir şekilde zamanda yüzlerce yıl geriye gittim ve şansıma köle devrinde kaldım." Ona kitaptan bahsetmeyi düşünürken içimdeki olumsuz bir his anlatmamamı sağladı. Sanki bir su dalgası sahile yazılmış bu düşünceme çarpmış ve silmiş gibi hissettim.

 

"İşte şimdi açıklanıyor bazı şeyler. Yani zaten ruhun olması gereken yerde olmadığı için ortalıkta geziyordu. Anlaşma ise ortada gezen bu ruhu hemen içine çekti. Onların işini kolaylaştırmış olmalısın."

 

"Peki ruhu, yani Valeri geri bedenine dönebilecek mi?"

 

"Kim bilir, korkarım ki dönse bile yalnız dönmeyecektir."

 

Yalnız dönmeyecek olma ihtimali beni sersemletirken diğer ihtimale tutundum. Bununla Alex ilgilenmeliydi. "Diyelim ki döndü, ben Dünya'ya dönebilecek miyim?"

 

"Sen zaten bahsettiğin yerde değilmişsin insanoğlu. Seni boşluktan buraya çeken şeyin ne olduğunu öğrenmelisin. Belki de buraya gelmen bir tesadüf değildi ya da oraya gitmen." Bilmece gibi konuşmasından sıkılmıştım. Hem cevaplar aramaya gelmiştik hem de bunu labirent gibi çevirip duruyordu. İçimdeki bağı Greinner'a ulaşmak için tıklattım ama sonuç olamadım.

 

"Yani bizi buraya sadece şeytanla bir anlaşma yapıldığını söylemek için mi çağırdın? Bunu Mara'ya da söylebilirdin, bizi bizzat görmek istemenin nedeni ne ve Alex'e ne oldu?"

 

"Bazı duygular bedende şok etkisi yaratır, Alex karısının şeytanlaşma düşüncesine dayanamadığı için beyni onu duygusal donmaya zorladı. Şeytan, kızım basit bir şey değildir ve ben sizi uyarıyorum."

 

"Ben neden buradayım?" Üstüne basarak sorduğum sorunun sonucunda yüksek bir tıslama ve çınlama duydum. Suyun içinden ağır ağır yaklaşmaya başladı. Alex'in elini sıktım ama dediği her ne boksa onu yaşıyordu ve burada devasa bir yılanla baş başa kalmıştım.

 

"Sen insanoğlu, dolunayda gerçekleşecek ruh döngüsü için buradasın. Artık yaşlandım ve yerimi kızıma devretmem gerekiyor. Ben bu bedenin çok derinlerine işleyeceğim. Yeni döngüde kızımın insan ruhu koklaması onu çok güçlendirecektir."

 

Ne dediğini zihnimde tekrar tekrar döndürürken tehlikenin geldiğini hissettim. "Bu da ne demek oluyor? Herhangi bir döngünün parçası olmayacağım, karnımda bir bebek var!"

 

"Sakin ol, yalnızca böyle durman yeterli. Seni temin ederim bir zarara uğramayacaksın."

 

"İstemiyorum, yolunda olmayan bir şeyler var. Alex kendine gel artık," deyip suratına okkalı bir tokat yapıştırdığımda sendeledi. Gözleri bana ne olduğunu anlamak için bakarken oldukça sarsılmış durumdaydı. Ee neticede ben bir Osmanlı torunuydum, tokadımın tadı da Osmanlı tokadı gibi olurdu.

 

"Gidelim buradan başka bilgi vermeyecek, ruhumu koklamaktan falan bahsediyor Alex, beni duyuyor musun?" Dev yılan bunu söyler söylemez suyun içinden kıvrılıp bize doğru gelmeye başladı. Lanet olsun ki odun gibi duran bu adama ulaşamıyordum. "Sıçarım donan beynine de sana da ya? Nedir benim sizden çektiğim?" Elini tuttuğum gibi geldiğimiz yoldan koşmaya başladığımda diğer elimle karnımı tutuyordum.

 

Çatal dilinden çıkan tıslama ve hırlamayla karışık sesi mağaraya vuruyor ve her yerdeymiş gibi eko yapıp duyuluyordu. Yanlışlıkla arkama baktığımda suyun içinde kalan kuyruğunun uzunluğunu gördüm. "Hassiktir!" Buradan kaçmamıza imkan yoktu. Zaten merdiven bozması yerde Alex'i çıkartamazdım. Elini bıraktığım gibi arkasındaki su birikinsine yöneldim ve tüm odağımı ona verdim.

 

"Hadi Lily, başarırsın kızım. Scarlett'in içeceğiyle oynamıştın, küçük ya da büyük fark etmez su sudur ve onu etkileyebiliyorsun. Bebeğim lütfen bana yardım et." İkna konuşmamı yaptıktan sonra yoğunlaştığım suyu parmaklarımı hareket ettirerek yukarı doğru taşıdım. Olmadı.

 

Panik yok, panik yok devam bir kez daha. Belki de biraz daha yoğunlaşmam lazımdı. Ruhuma bir şeyler yapacaklarını düşündüğümde öfkem bir rüzgar gibi saçlarımı havalandırdı. Benden geriye kalan yegane şeye de zarar vermelerine asla izin vermeyecektim. Ben bu evrende ruhumla ayakta kalıyordum! Hızlı ve sert bir hareketle su birikintisini yukarı doğru kaldırırken boynumdaki kolyeden de yardım aldım. Valeri'nin ateş gücünü kontrol anlarında buna yüklediğim iyi olmuştu çünkü gücü geri çeken bu mağara bunun sayesinde büyü yapabiliyordum. Oluşturduğum bu kalkanı mağaranın ağzına doğru kapattıktan sonra ardından ateşi kullandım. Çifte koruma bizi buradan çıkana kadar idare ederdi umarım.

 

Kolunu tuttuğum gibi tekrar tokat attığım Alex'i peşimden çektim. Fırsat bu fırsat tüm kinimi ondan çıkarıyor olmam umurumda bile değildi çünkü beni buraya o sokmuştu. Şahmaran'ın neden özellikle beni istediği belliydi.

 

Loading...
0%