@mavperikal
|
(6) Rahibe Kontrolü
Umut neydi? Hayatımız bir göz kırpmamızda böyle acımasızca değişebilir miydi? Gözlerini kapatıp açtığında köle olarak satılacağı bir yere gelmek kime nasip olurdu? Küçük bulduğu odasında kendi dertleriyle boğuşan Lily, küçücük bir kafeste yaşadıklarını nereye haykıracaktı? Dertlerinin aslında düşündüğü kadar büyük olmadığını, hayatın kısa ve anlamına göre yaşanması gerektiğini mutlak bir aydınlanma ile anlamıştı.
İşte o an düşmüştü yeniden gözyaşları bir inci gibi süzülerek.
Kafesin kapısı açıldığında sarı dişleriyle gülümseyen adama baktı. Gözleri aldığı parayla deli gibi parlıyordu. "Hadi bakalım yavru kuş yeni yuvana uç," dediğinde kafesten çekiştirmek için kolunu yakalamıştı.
"Dur, dur, bir yere gitmiyorum ahlaksız köpek. Kadınları böyle bir obje gibi kullanamazsınız! Herkes kendine gelsin kimse kimseyi satamaz! Bırak kolumu dedim gitmiyorum bir yere."
"Ben paramı alır keyfime bakarım güzelim. Defol git ne bok yersen ye bundan sonra, zaten bir garip konuşuyorsun..." diyerek kızı yeniden itekledi. Kafesin içinden çıktığı için bacakları yeni doğmuş bir ceylan gibi titriyordu. Tam düşecekken kolunu tutan kişiye bakmak istedi fakat adam kolunu büktüğü için bu mümkün olmadı. Saldırgan tavırları adama vurmasıyla başlayıp, hareket etmesiyle devam etse bile onu bırakmadılar.
"Bırakın beni, lütfen bırakın, yardım edin. Ben buraya ait değilim lütfen." Bağırmaktan boğazı tahriş olup geniş bir at arabasının arkasına bindirilirken tüm öfkesiyle binmemek için direniyordu. Sonra o ışık yeniden gözünü aldı ve dikkatini dağıttı. Arabanın içinde tekerlekli sandalyede oturan o adam vardı. Gitti sanmıştı Lily, ona yardım etmeyeceğini düşünmüştü ama almıştı işte.
Satıldığı için neredeyse hastalıklı bir şekilde mutlu olacaktı. Adam tek kelime etmeden kadına bakarken, sessizce geçip oturdu karşısına. Onunla güzel güzel konuşursa belki geri bırakırdı. Ama geri bıraksa bile nereye gidecekti ki? Ya yine köle tüccarlarının içine düşer ve başkasına satılırsa ne olacaktı? Bütün uçları boklu değnek olan tüm düşünceleri kafasında eledi. Şimdilik bu adamla gidecek ve sonra bir yolunu bulacaktı.
At arabası taşlı toprak yolda tıngır mıngır sallanırken, gözleri dışarıya takıldı. Gördüğü tüm detaylar zihninde kırmızı bir ünlem işaretiyle yanıp sönerken korkunç gerçek kendini fısıldadı. Nasıl olduğunu bilmiyordu ama bir şekilde geçmişe gelmişti. Bu tuhaf giyimli insanlar aslında kendi dönemine ait giyiniyordu. Kendi soyundan sopundan bu dönemde yaşayan birilerini bulmak samanlıkta iğne aramak sayılırdı. Kaldı ki birini bulsa bile, bulduğu kişinin nasıl çıkacağını bilmezdi, ona inanmazlardı bile. Bu dönemde tımarhane var mıydı bilmiyordu ama başına geleni birine anlatsa beyaz gömleği tersten giydirirlerdi. Kimseye güvenemezdi artık.
At arabası yavaşlayıp geniş ve büyük bir taş yapının önünde durduğunda kadını sürükleyerek adamı da kucaklayarak indirdiler arabadan. Tekerlekli sandalyesine binerken ona tek bir bakış bile atmamıştı. Geniş bahçe de güzel güzel çiçekler vardı, ne yapacağını bulana kadar onlarla bile ilgilenebilirdi. Kölelik kavramına zihninin bir ucunda çözüm arıyordu sadece.
Kolunu tutan adam onu bir kadının önüne getirip bıraktığında gözleriyle gereken açıklamayı yapmış gibi geri gitti. Kadın da sessizce kızı teslim aldığı gibi küçük bir odaya getirdi. Taş odanın içinde mini bir kuyu vardı.
"Soyun ve içine gir, seni yıkayacağım."
"Ben kendim yıkanırım," dediğinde attığı bakış acımasızdı.
"Sözlerimi aynen yerine getirmezsen, seni getireni çağırırım ve seni zevkle yıkar, köle."
"Kadın, kadını bu şekilde küçümsememeli. Yerim de siz de olabilirdiniz? Biraz empati kurun lütfen, sizin karşınızda yıkanmak istemiyorum."
Onu anlamaz gibi baktıktan sonra dışarıya bir adım atıp birini çağıracak gibi yaptı. "Tamam, tamam lanet olsun!" diyerek üzerindeki elbiseyi çıkardı ve kuyunun içine girdi. Rahibe kılığında duran bu kadın bir kova dolusu suyu metal tasla başından aşağı döktü. Elindeki küçük sabunla başına vura vura yıkarken, Lily sabırlı kalmaya çalışıyordu. Burada taşkınlık çıkarmazsa kurtulabilme umudu vardı.
Suyu tekrar üzerine dökerken diğer eliyle kuşağından çıkardığı çakıyla sütyenini bir çırpıda ortadan kesip çıkardı. Lily bir çığlık atıp eliyle tuttuktan sonra hışımla kadına döndü. "Sen ne yaptığını sanıyorsun, kişisel haklarımı daha fazla ihlal etmene izin vermeyeceğim. Defol çık buradan!"
Kadın onu dinlemezken alt çamaşırına da aynı hareketi yapıp onu da çekip aldıktan sonra Lily utançtan ve sinirden ne yapacağını bilemedi. İki büklüm olup Vücudunu saklamak için çırpınırken dolan gözlerini kadına sapladı.
"Akıllı ol ki hakkında olumlu bir karar vereyim," diyen kadına hala öfkeyle bakıyordu. Kadın sütyeni ondan çekince artık tamamen çırılçıplak kalmıştı. Onu iten kollarına aldırmadan yeniden ve sakince sabunla vücudunun her yerini köpürtüp yıkarken kadını inceliyordu. Mahremiyet adına hiçbir şey kalmadığı için sinirden ağlayacaktı. Kadın eline aldığı keseyle tüm derisini yüzer gibi keseleyip yeniden beden kontrolü yaptı.
Göğüslerine dokunduğunda bileğini tuttuğu gibi istemediğini belirtti. Soymuş, yıkamış, her yerini görmüş, şimdi bir de dokunacak mıydı? Ne sanıyordu bu kadın onu?
"Eh! Yeter be, bu aptallığın bir sonu gelmeyecek mi? Bir de rahibe gibi giyinmiş, size bunları mı öğütlüyorlar? Nerede masum ve iyilik dolu saf kalbiniz? Köleleri taciz etmek için mi buradasınız? Lanet olsun hepinize! Tanrım gör beni, kurtar buradan ne olur," diyerek haykırarak ağlamaya başladığında kadının gözünden tek damla yaş bile düşmemişti. Asıl amacı ona dokunmak değil, vücudunda değişik bir büyü var mı yok mu onu öğrenmekti.
"Bırak kızım, kontrol edip çıkacağım."
"Zaten onurumu yeteri kadar ayaklar altına altın, neyi kontrol ediyorsun sen? Senin kızın yok mu? Aynısını ona ya da sana yapsalar böyle odun gibi durabilecek misin?"
"Dışarıdaki erkeklerin mi kontrol etmesini istiyorsun anlamadım?"
"Hiçbirinizi istemiyorum. Lanet parmaklarını çek üzerimden."
Gözlerinin içine korkusuzca baksa da kadın istediğini yapıp diğer göğsüne de dokunmuştu. Bu devirde kadınlar hamamlarda bu şekilde incelenirdi ancak Lily'in umurunda değildi. Çekiş kakışla süren yıkanma serüveni tek parça bez elbiseyle sonlanmış ve el mahkum giyeceği tek şey olduğu için onu giymişti. Şimdi ak pak bir şekilde onu alan adamın karşısına çıkabilirdi.
Sofraya oturduklarını gören Lily kaşlarını çatarak bir köşede durmaya devam etti. Yedikten sonra orayı kaldırması istenebilirdi ama adam gözleriyle oturmasını işaret etti. Lily şaşırsa da aç karnının sesine kulak verip gururu bir kenara bırakıp hemen oturdu ve yemeye başladı. Buradan kaçmayı kafaya koyduğu için mantıklı davranıp güç toplaması lazımdı. Ancak dikkatleri üzerine çeken bir hızla yiyor ama bunun farkına varmıyordu.
Yedikten sonra orayı diğer kadınla kaldırıp, bulaşıkları yıkarken hiç ses çıkarmamıştı Lily. Çünkü şimdilik ona iyi davranıyorlardı ve başını sokacak bir ev bulmuştu. Burası o kafesten daha büyüktü ve köle tüccarından daha sakin...
Gece olup kaldığı odaya gidince arkasından tekerlekli sandalyesindeki adam gelince sarsıldı. Köle demek hangi anlamlara geliyor emin değildi ama bunun içinde seks kölesi olmak varsa dediğini yapar ve adamı burada boğardı.
Gözleriyle emir veren adam oldukça sakin bir bir şekilde ona doğru ilerledi. "Otur ve anlat, kimsin sen?" Lily sonunda güzel güzel konuşacağını düşündü. Eh, en azından karşısında bir sapık olmamasını diliyordu.
"Adım Lily, bu zamana ait değilim," dediğinde adam uzun zamandır yapmadığı bir şeyi yapıp kahkaha atınca, odadan dışarı taşan sesi Lily dahil tüm duyanları şaşırttı.
|
0% |