@mavperikal
|
(61) Eş Yemini
Umuyordum ki Valeri bu akrebin iğnesini bana sokmak için hazırlanmıyordu. Zira eğer bundan haberi yoksa onun bedeninde kocasının yanında olmam ve çocuğunu taşımam problem olabilirdi. Ancak benden haberdar olmasa bile sonuçta bir amaçla bu yola çıkmıştı ve sonuçlarına katlanacak olan yine oydu.
Alex elinde büyüyle bir iğne oluşturdu ve dövmesinin tam ortasına batırarak bir damla kan akıttı. "Sinek ısırığı gibi olacak," dediği an bileğimi ona çoktan uzatmıştım. Tavus kuşu dövmesinin boncuk kısmına iğneyi batırıp çekti ve o sıra karnımda bir darbe hissettim. "Seninki annesinin canını yaktığını düşündüğü için kızdı," dediğim an elini karnıma bastırdı ve bedenime bir sıcaklık dalgası yayıldı.
"Sorun yok evlat, ufak bir anlaşma yapıyoruz."
Elini bana uzattığında tokalaşır gibi sıktım ve bileğimi avcunun içine aldı. Böylece dövmelerimiz temas haline geçti. "Tekrar et, sponsalis juramentum. (eş yemini)"
"Sponsalis juramentum."
"Eşimin sırrını koruyacağıma ve evlilik sözümüze sadık kalacağıma yemin ediyorum."
"Evlilik sözü de ne demek?"
"İyi günde kötü günde muhabbeti."
"Eşimin sırrını koruyacağıma ve evlilik sözümüze sadık kalacağıma yemin ediyorum." Bunu söylemeyi bitirdiğimiz an turuncu alevden bir iplik bileklerimiz üzerinde dans ederek etrafını sardı ve bileğime doğru geri çekilerek kayboldu. Bu büyülü anın içinde olmak bana oldukça tuhaf hissettirmişti. Bileğime yeniden baktığımda tavus kuşu tüyünün ince bir çizgisi turuncu olmuştu. Alex'in ise tacının sivri ucundan bir nokta turunculaşmıştı.
"Başlıyorum o halde, bunu birine söylemezsin ama ben yine de sonucundan bahsedeyim. Eş yemini evlilik gibi kutsal bir mertebe sayıldığından bozulduğu zaman Tanrıça Hera tarafından lanetlenirsin."
"Doğru ya Hera evlilik, bereket ve aile Tanrıçası olarak geçer."
"Aynen öyle. Bana bahşedilen özel yetenek -mış gibi yapmam. Mağarada olanı gördün taşların oynaması mümkün değildi ama ben uzaklaşır uzaklaşmaz bunu yapıyormuş gibi göründüm. Biri benden büyük bir büyü istese, onu bilmesem bile elimi sallarım ve karşıdaki onu yaptığımı görür. Bundan birine bahsetmek istemiyorum. Yemin ederim alfalığı da zamador hücum komutanlığını da bileğimin hakkıyla aldım. Birinin bunu öğrenmesi demek tüm başarılarımın çöp olması demektir."
Eğer dediği gibiyse çok berbat bir durum olurdu. Aslında hiçbir şey yapmadan buraya gelmesi fakat insanların zihnine bunu yaptığını göstermesi... Daha korkunç bir düşünce beynimde gezdiğinde duraksadım. Beni kocasıymışım gibi büyüleyebilir miydi? Buraya yeni gelmemişim ve her şey yolundaymış gibi...
"Peki, yani olmayan bir büyüyle acı çekmelerini sağlayabilir misin?"
"İnsan beyni çok garip bir yapıdadır. Bunu yaptığıma kendini inandırdığı an acı çekmeye başlayacaktır."
"Demek istediğim birini bu şekilde öldürebilir misin?"
"Böyle bir şeyi yapmayı hiç düşünmedim ama bu mümkün. Sıra sende. Detayları anlatacaktın?" Dünya'da yapılan deneyler ve bu konu hakkında yazılan makaleleri okumuştum. Hatta korkunç bir düşünce olsa da müebbet hapse mahkum kalan kişileri rızaları dahilinde deneyler yapmak için toplayıp para veriyorlardı. Serumun içine boyalı su koyup bunun zehir olduğuna inandırıyorlar ve şiddetli bir ağrı çekeceksin diyorlardı. Mahkum gerçekten fiziksel olarak bir ağrı yaşamasa da zihnine onu kodladığı için ağrıdan çıldırabiliyordu. İşte Alex tam olarak bunu yapıyordu.
Derin bir nefes alıp açıklamaya başladım. "Bazen birini ilk kez gördüğümde ve göz göze geldiğimizde gözümün önünde bir fotoğraf patlıyor ve görüntüsü geliyor. Bu oldukça kısa ve nadir oluyordu ancak bugün aynada kendimle göz göze geldiğimde uzun, upuzun bir anın içine girdim. Bir görüntü gibi değildi, bizzat yaşayıp o duyguyu tadıyordum." Alex'in gözleri ilgiyle açıldı. Bu kadarını karısı açısından tahmin edebilir miydi bilmiyordum.
"Valeri geri gelmişti ve ben de bedenime kavuşmuştum. Sizi uzaktan izliyordum ve ailecek sarılıyordunuz. Bebeği doğurmuştum, her şey yolunda gözüküyordu ta ki Valeri'nin değişen göz rengini görene kadar. Ela gözünün biri siyaha bulanmıştı. Siz beni fark etmeden oradan uzaklaşmak isterken muhafızlar çevremi sardı. Onlara haber veren ve beni yakalamalarını isteyen oydu. Sonra kaçarken bir uçurumdan atladım ve kendime geldim."
Oda sessizdi, garip tıkırtılar bile çıkmıyordu. "Şeytanla anlaşma yaptığını öğrendikten sonra bunu gördün. Bu sanırım bir gün boyunca neden kendine gelemediğini açıklıyor. Büyü gücünün yoğun tüketimi seni de tüketir."
"Bunun bir ihtimal olup olmadığını bilmiyorum. Sanki diğer görüntüler geçmişten geliyor gibiydi."
Alex'in yoğun düşünceler çevresinde gezdiğini gördüm. "Geliştirilirse insanların yaşadıkları hakkında bilgi toplanabilir. Bunu kaç kere yaptığını bilmiyorum bile."
"Karını yargılayacak konumda değilsin çünkü sen de ondan gizlemişsin."
"Haklısın. Bana baktığında bir şey gördün mü?"
"Evet geçmişten bir öpüşme sahnenizdi."
"Saçın toplu muydu yoksa açık mı?"
"İkisi de değil, saçım örülüydü."
Gözlerimin içine garip bir ifadeyle baktı. "Anladım. Bir toplantıya davetliyim akşam Valeri'nin ailesi gelmeden dönmüş olurum. Kız kardeşine bol bol soru sorup günü kurtarmayı unutma." Acı çeker gibi bir gülümseme işliğinde odadan çıkıp gittiğinde arkasından bakakaldım. Daha öncesinde ailesi hakkında ufak bilgiler vermiş ve ben de bunu defterime not almıştım. Şimdi tekrar gözden geçirme zamanıydı.
Öğlen yemeğinde evde yalnızca Violet vardı. Diğer herkesin nereye kaybolduğunu anlamamıştım. Umarım Valeri'nin ailesinden kaçmıyorlardır diye düşünürken mutfağa Violet girdi. Kollarını kavuşturup yaptığım sandviçe bakarken düşünceli gözüküyordu.
"Çok acıkmış olmalısın, neden Ella'dan istemedin?"
"Benim de odanın dışında biraz vakit geçirip oyalanmaya ihtiyacım var. Sana da yapayım ister misin?"
"Bana da mı yapacaksın? Bu bir şaka mı?" Gerçekten şaşkın görünüyordu.
"Evet birlikte atıştırır ve biraz sohbet ederdik."
"Onun bir atıştırmalık olduğuna emin değilim, ne bulduysan koymuşsun fazla kalorili gibi duruyor?"
"Tamam seninkini biraz seyreltebilirim. Fiziğine bu kadar dikkat ettiğini bilmiyordum."
"Yakın bir zamana kadar sen de öyleydin. Bebek oldukça iştahlı sanırım." Bu sefer onda yakaladığım gülümseme gerçekti.
"Violet, sana daha önce çok güzel olduğunu söylemiş miydim?"
"Delirdin herhalde, Bebek seni duygusallaştırıyor olmalı. Saçlarımın sürekli bakımsız gibi durduğunu yüzüme çarptığını ne çabuk unuttun?"
"Ah, belki de sinirli bir anıma denk gelmişsindir. Bir daha böyle bir densizlik yaparsam sakın aldırma. Çünkü kahverengi iri gözlerin ve bal sarısı saçların muazzam bir uyum içinde. Bir erkek olsaydım bakışlarım sana mutlaka birden fazla değerdi." Yanakları kızarırken elimde onun için hazırladığım ekmeği aldı.
"İyi bunun hepsini bitireyim de bakmasınlar o zaman."
"Baksana herkes nerede? Ailem gelecek diye kaçmadılar ya?"
Kahkaha atarken boğazına takılan ekmekle sırtına vurmaya başladım. Umarım bunun için benden büyü falan beklemezdi. Sakinleşip bir yudum su aldığında gülmeye devam etti. "Her zaman bu kadar komik miydin sen? Daha sık konuşmalıyız bence. Alt kattaki kileri denetliyordur annem, kontrolün elinde olmasına bayılır."
Elimdekileri küçük bir tepsiye koyup bahçeye çıktığımda ağaçların arkasında daha önce görmediğim bir salıncak dikkatimi çekti. Camdan geniş bir kürenin içinde yumuşak kumaşlar vardı. "Gerçekten buraya oturacağımızdan emin misin?" Violet bugün şaşırmaya doyamamış gibi bana bakarken omuz silktim.
"Düşmeyeceksek evet," derken cam küreyi inceledim. Havada asılı duruyordu ve büyülü dünyanın biraz da olsa tadını çıkarmaya ihtiyacım vardı. İçine geçip yerleştiğimde verdiğim tepsileri ondan geri aldım ve girmesi için yer açtım. Prenseslere layık elbisesinin eteklerinden tutup narince yanıma süzüldü. Cam pembe ışıkları bir şekilde muhafıza ediyor ve bizi yakmasına engel oluyordu.
Violet içeri girip yerleştikten sonra cam küre şeffaf halinden çıkıp renklenmeye başladığında ona baktım. "Niye şaşırıyorsun? Hayal küresi bu, sana görmek istediklerini gösteriyor."
Hassiktir! Görmek istediklerimi görmemde bir sorun yoktu, sorun bunları Violet'ın da görecek olmasıydı...
|
0% |