Yeni Üyelik
62.
Bölüm

62. Bölüm

@mavperikal

(62) Hayal Küresi

 

 

 

"Lütfen bağışla, bebek ben de biraz unutkanlığa yol açtı. Bunun bahçenin ortasında ne işi var?"

 

"Demek hatırlamadığın için öylece bunun içine girdin? İşte şimdi keyfim yerime geldi. Bu küre benim Valericiğim ve bakalım sen neler hayal ediyormuşsun?"

 

Tam şu an havada asılı duran küre yer çekiminin farkına varsa ve düşsek ne güzel olurdu. Cam küre gece göğü gibi yıldızlı bir arka plan oluşturduktan sonra ekrandaki görüntüde kucağında bebek olan bir Valeri oluştu. Onu kucağımda severken yavaşça büyüyor ve el ele tutuşup etrafımızda dönüyorduk. Sonra arkada yüzü belli olmayan insanlar geliyor ve bizi neşeyle izliyorlardı. Valeri ve çocuk dansını bitirdikten sonra onlara neşeyle sarılıyordu. Evet içten içe bebeğin büyümesini merak ettiğim doğruydu. Arkada yüzü belli olmayan insanlar ise aslında benim gerçek ailemdi. Ne yazık ki hem burada hem de orada olamazdım. Onları özlediğim kabak gibi açıkken görüntüye bir de Alex eklendi ve biz öpüşmeye başladık.

 

"Ah! Tamam yeter, bitmiyor mu bu?"

 

Violet gülümserken bana baktı ve görüntü durakladı. "Gerçekten abimi seviyorsun, bebeğini merakla bekliyorsun ama aile sevgisiyle birlikte büyümedin değil mi? Bu görüntü kalabalık ve neşeli bir aile istediğini gösteriyor. Ne yazık, bazen küçük bir ailem olsaydı nasıl olurdu diye düşünürüm."

 

Küre bu sefer ay ışığının altında yalnız başına oturan kısacık sarı saçlarıyla Violet'ı gösterdi, ağlıyordu. Sonra beyaz atıyla biri geldi ve ay ışığı yerini başka bir gezegenin gökyüzüne bıraktı. "Beyaz atlı prensini mi bekliyorsun yani?"

 

"Hayır seni sersem? Gerçek aşkı bekliyorum ve bu yalnızca başka bir evrende var olacak demek."

 

"Bunun yalnızca hayal küresi olduğunu sanıyordum, sen böyle düşündüğün için gelişme bu şekilde oldu. Yoksa kehanet de mi içeriyor?"

 

"Hayır, hayallerimde bile kavuşamayacağım bir aşkın içinde olduğumu gösteriyor işte." Hayalinde bile biriyle kavuşamamayı düşlüyordu.

 

"Bence sen biriyle kavuşmayı değil, biriyle kavuşamayıp amansızca aşkın acısını çekmenin hayalini kuruyorsun," dedikten sonra sessizleşti ve cam küre eski haline dönmeden yemeğimi bitirip içeri geçtim. Violet'ın biraz durup düşünmeye ihtiyacı var gibiydi. Herkesin garip hayalleri bulunabileceğinden içsel eleştirimi kendime saklıyordum. Alex'le öpüşmeyi hayal ediyormuş gibi gözükmek kahrolası bir duyguydu. Umarım bu küre Valeri'nin bizzat kendisinden ilham almıştır ve ben de rahat bir nefes alırdım.

 

Unutmamak adına tekrar hatırlamaya ihtiyacım vardı. Alex benim yalnızca en yakın arkadaşım olabilirdi. Onun hayatına sadece uçurumdan atlayana kadar dahil olacaktım.

 

Odaya çıktığımda Ella suyu hazırlamış çoktan beni bekliyordu. En son hamamda kendimi çitiletirken bu narin dokunuşlara atlamayı başarmıştım. Vücudumu koku süngeriyle bir güzel ovduktan sonra sıra giyinmeye ve saç yapmaya geldi. Tepemde bir taç oluşturup örgünün kuyruğunu omzuma doğru bıraktığında bu konuda ağzını aramaya başladım.

 

"Örgü bana çok yakışıyor değil mi? Sen ne düşünüyorsun Ella?"

 

"Ben de yakıştığını düşünüyorum efendim. Keşke daha önce de buna izin verseydiniz?"

 

"Ne demek istedin?"

 

"Daha önce saçınızı ne zaman örsem anında sinirlenir ve kendiniz yapardınız. Çok nadir toplamama izin verirdiniz. Bebekle birlikte duygularınız da değişip yumuşadı bence."

 

"Teşekkür ederim Ella, çıkabilirsin." Kahretsin ki Alex'e gördüğümü söylediğim görüntüde saçımı sormuştu ve ben de örgülü olduğunu söylemiştim. Bunun geçmişten bir görüntü olduğunu belirtirken Valeri'nin saçını örmeyi sevmediğini nereden bilebilirdim? Utanç yüzümü kızartmadan pencerenin önüne geçip biraz hava alsam iyi olacaktı.

 

Uzun camın arkasından bakarken Alex'i ve yardımcı kolu Victor'u gördüm. Konuşma arasında Alex'in gözleri bana takılırken kapının önüne bir at arabası yaklaştı ve kızıl saçlı neredeyse Tanrıça kadar güzel bir kadın indi. Bu Valeri'nin annesi Regina'ydı. Alex onun kibrinden bahsetmişti.

 

Göbeği kendinden önce giden ne artık saçları kalmamış adam ise babası Henri olmalıydı. Annesinin o kadar dişli görünüp adamı söndürdüğüne inanamadım. Anaerkil sistem her evde mevcuttu fakat bu işin içinde başka bir şey olduğunu sezdim. Vernon Harvey gayet bakımlı bir adamdı çünkü.

 

Güleç yüzlü ve siyah saçları arkasından kurdele ile toplanmış genç kız Adeline'dı. Onunla konuşmanın bana iyi geleceğine emindim. Hem bilgi toplamak için kardeşimden daha iyi kimi bulabilirdim. Üzgünüm Adeline, ablan bu sıra çıkarcı biri.

 

Yardımcılar getirdikleri birkaç hediye kutusunu taşırken gözlerimi yeniden Alex'e taşıdım. Başıyla güven veren bir harekette bulununca derin bir nefes alıp omuzlarımı kaldırdım ve nihayet camdan ayrılıp odadan çıktım. Merdiveni ineceğim sırada gördüğüm James nazikçe elini yukarı bakacak şekilde uzatıp bana eşlik etti. Kendimi süslenmiş bir hediye paketi gibi hissediyordum.

 

Odaya girerken James'in yerini alan Alex hafifçe kolumu sıvazlayıp rahatlamam gerektiğini söyledi. Bize gülümseyen onlarca yüz arasına girince önce annesi Regina'nın yanına gittim. Ellerimi tutup iki yana doğru kaldırdı ve başını temas ettirmeden havadan öpücük atarak "Ah tatlım, çok geçmiş olsun kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu. Aldığım samimiyetsiz hava ciğerlerime kadar işledi.

 

"Gördüğünüz gibi gayet iyiyim teşekkürler." Benim annem olsaydı nasıl özledim seni kuzum diye alıp bağrına basar ve oradan oraya taşırdı. Valeri'ye böyle bir duyguyu tatmadığı için üzülerek babası Henri'nin yanına geldim. Elimi tutup sıcaklığını hissettirirken "Çok endişelendik Val, bebekte sende iyi olun. Sana en sevdiğin şekerlemelerden ve bonbonlardan getirdim," dedi gülümseyerek.

 

"Bu akşam aldığım en güzel haber," deyip söylerken gözleri ışıldayan bonbonlara sevinmiş gibi yaptım. Sevinebilirdim de zira çoktan aklıma kazınmıştı. Arkamı döndüğüm an minik kollarıyla bana sarılan kıza sevgiyle sarıldım. Eh, en azından birileri selamlaşmayı unutmamıştı. "Ah, ablacığım seni ne çok özledim. Sen ve tatlı kavgalarımız olmadan ev o kadar boş ki..." Hüzünlü gözleri neredeyse ağlayacak gibiydi. Onu biraz olsun neşelendirmek adına "İstersen senin için hemen bir olay çıkartabilirim," diye bir öneri sundum.

 

"Tamam tamam iptal şakaydı."

 

"Herkes selamlaştıysa o zaman sizin için hazırlanan masaya geçebiliriz." Layla Harvey de garip bir sakinlik vardı. Belki de bu ikisi iyi anlaşamıyordu ve kendine bir sakinleştirici yapmıştı, sonuçta her şey ihtimaller dahilindeydi.

 

"Abini hiç sormuyorsun Valeri?"

 

"Ah, o nasıl? Çok üzgünüm sizi görünce öyle mutlu oldum ki bir an için aklımdan çıktı."

 

"Gayet iyi sana öpücüklerini yolladı. Bu işe işleri çok yoğun suçlularla uğraşıyor."

 

"Eminim ki yoğundur, rica ediyorum benden de ona öpücükler yollayın." Anne Regina'nın gözleri bir an ışıldar gibi olsa da normale döndü. Her zaman ki yemek odası yerine malikanenin başka bir yerine gelmiştik. Uzun dikdörtgen masa yer kalmayacak şekilde doluydu. Basillan sınırları içinde açlık çeken insanlar var mıydı acaba? Eğer varsa ve biz bu kadar yemeği ziyan ediyorsak vay halimizeydi. Kapitalist sistem evren falan dinlemiyor çoğalıyordu.

 

Önceliği misafirlere vererek oturmalarını bekledim, bunu daha çok Alex'in yanına konumlanmak için yapmıştım. "Yeni yuvana alışmış gibi görünüyorsun Valeri?"

 

"Elbette alıştım, yakında bu yuvada bir de çocuk büyüteceğim."

 

"Aslını isterseniz bizimkiler büyüdüğünden beri evde bir çocuk sesi dolaşsın istiyorum," deyip gülümsedi Bay Harvey.

 

"Sence hangi gruptan olacak Vernon?"

 

"İnan bana tahmin edilmesi çok güç Henri. Diğer grupları asla küçümsemiyorum ama ateşin içinde büyüyenler ateşten olmalı."

 

"Yüzlerce yıl önce atalarımız birleşmeyi önermeseydi şu an bizler de hayatta olmazdık. Su, ateşle; hava, toprakla olmasaydı ya da tam tersi durum çok vahimdi. Şimdilerde bazı gruplar saf grup olmayı hedeflese de genler içimize işlemiş durumda. Yalnızca senin annenin, onun da annesinin saf grup olması yetmez nesiller öncesinden gen aktarımı yapıyoruz."

 

Yani karnımdaki bebek ben derinlerde böyle hissetmesem de gerçekten su grubuna ait olabilirdi.

 

Loading...
0%