Yeni Üyelik
68.
Bölüm

68. Bölüm

@mavperikal

(67) Elmas Pul Türü

 

"Valeri beni böyle kurtarmazdı," diyen Olivia'ya diktim gözlerimi, uyumaya devam ediyordu. Sırrımı çözmesine ramak kalmış hatta çoktan çözmüş bile olabilirdi. Ancak bu zamana kadar bir problem olmadıysa bundan sonra da olmaz diye düşündüm. Evet rahatlığım dillere destan sayılırdı çünkü yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bu kadar basit, anlaşılır ve net, yapabileceğim bir şey yok! Bu kadar rol yapabiliyorum. En yakın arkadaşlar bizim dünyamızda birbirine dair her detayı bilir, nasıl konuştuğunu da... Eğer Olivia gerçekten beni Valeri gibi görüyorsa bu onların ilişkisinde çok da sağlam olmayan duvarlar var demektir.

Merdiveni dikkatle tırmanıp kırmızı kitaba uzandım. Bedenimi merdivene dikkatle yasladıktan sonra şöyle bir içine göz attım. Yanlış kitaplar için zırt pırt merdiven inip çıkamazdım.

 

İçindeki ejderha çizimleri dikkatimi çoktan çekmişti. Başka bir kitaba yönelmeden bunu alıp merdiveni inmeye çalıştım. Zaten fazlasını alsam bile taşıyamazdım. Kutsal kitabın sıradan bir kütüphanede tutulma oranı da oldukça düşüktü gözümde.

 

Kitabın derisi öyle sert ve yer yer dikenliydi ki bu bana Greinner'in pullu derisini hatırlattı. Siktir! Bu kitap ejderha derisiyle mi kaplanmıştı? "Hayır bebeğim şu an kusmayalım lütfen dur! Annen biraz merakını gidersin." Karnımı okşayıp ortamı kontrol altına aldığımda masalardan birine geçip okumaya başladım.

 

Yeraltı Ejderhası (Boynuz tepe)

 

Başının üzerindeki kürek gibi boynuzlarıyla diğerleri arasında fark yaratan bu ejderhalar genelde bir köstebek gibi toprağı kazıp inşa ettiği yuvalarda kalırlar. Kendi grubunu diğer ejderha türünden daha üstün gördükleri için türü neredeyse ulaşılamazdır.

 

Boynuz tepeler ağızlarından ateş yerine asit püskürtürler bu da kişinin ya da maddelerin saniyeler içinde yok olması demektir. Bu yüzden türümüz yıllar boyunca onlara yaklaşmaktan korkmuş ve iletişim kurmakta zorlanmıştır.

 

Manta Ejderhası (Vatoz Kanat)

 

Deniz şeytanı olarak da bilinir. Su içinde kalabilen bir türdür. Kanatları vatoz balığına benzediği için yüzmekte hiç zorluk çekmez. Çok iyi kamufle olma özelliğinden dolayı hayalet gibi gezinir ve düşmanlarını böyle avlar. Bu sebeple deniz şeytanı olarak kayıtlara geçer.

 

Çizimlere bakarken hayranlık duymadan edemiyordum. Ejderhaların böyle türlerinin var olduğunu bilmek zihnime yeni bilgilerin tatminini yolluyordu. Buradaki her kitabı okumak hatta yalayıp yutmak istiyordum. Kim bilir daha neler okuyacaktım?

 

Pretiosum Ejderhası (Elmas Pul)

 

Bu ejderhalar türleri bakımından en değerli olanlardır. Derisinin altındaki enerji atıklarını emen kristal kabuklar oluşturur. Bunu toz olarak üflemeyi tercih ederse insan türünün ruhunun ışığının dışarı parlamasını sağlar, tabii ruhunda saf ışık kalmışsa. Üflemeyi tercih etmediği zamanlarda bu kristalleri biriktirir ve değerli taşlara çevirir. En çok oluşturduğu taş elmastır bu yüzden elmasın manevi boyutunu da kendi ruhunda taşır.

 

Elmaslar ruha zihin parlaklığı ve aydınlatma yaşattığı gibi ileri seviyedeki güç kullanımıyla birleşirse zihin yetenekleri artırır ve bu karşı taraf için delirmeye sebep olabilir.

 

Pretiosum ejderhaları nadiren bir insanın canlısı olmaya karar verir. Karar verdiğinde ise ruhu ona değdiğinden bağlandığı kişinin güçlerinde inanılmaz bir artış olur.

 

Renksiz Ejderhalar (Duman Deri)

 

Koruyucu derisi olmayan lanetlenmiş ejderhalardır. Havayla kendini bütünleyip derisi olmadığı için duman gibi görünebilir. Bütünlemeye bağlı olarak gezici tür olarak bilinir ve kendisi istemediği müddetçe nerede olduğunu bilinemez.

 

Diğer sayfaya geçip farklı türleri ve ejderhaların maddeler üzerindeki güçlerini okuyacaktım ki kütüphanenin kapısı açıldı. Alex'in telaş içindeki gözleri beni bulduktan sonra koşarak yanıma geldi ve kollarını bana doladı. "Çok korktum, neden kendini tehlikeye atıyorsun?"

 

"Başarabileceğimi düşündüm ve başardım sakin ol, sevdiklerimi tehlikeye atmamaya çalışıyorum."

 

"Sana bir şey olabilirdi ya da ona?"

 

"Ona bir şey olmayacağını benden iyi biliyorsun Alexander Harvey!" İçimden bir ses sürekli bebeği bahane ederek bir şeyleri öne sürüyor diyordu.

 

"Sizden önemli ne var söylesene, neden ben sana sakin dur dediğimde duramıyorsun?"

 

"En yakın arkadaşımın havada saatlerce kalmış ve yorgun düşmüş olması var. Bunu bilirken arkamı dönüp gidemezdim, sessiz ol duyacak!"

 

Kolumdan tutup bir kenara çekse de fısıltılı bir kavgaya tutuştuğumuz için Olivia elbette uyanmıştı. "Bana söyleseydin yardım edebilirdim, ben onların alfasıyım!"

 

"Ama benim değilsin ve hayati konularda durup bekleyerek geç kalmayı sevmem."

 

"Sen ve karnındaki bebek alfa soyu için çok önemli Val. Alfam haklı beni kurtardığın için teşekkür ederim ve bunu bir daha yapmamanı rica ederim," deyip saygıyla başını eğip kütüphaneden çıktı.

 

"Onu üzdün! Bu kadar kaba davranmana gerek yoktu." Beni o kadar çok öfkelendirmişti ki boynumdaki kolyeyi tutup güç yüklemek zorunda kalmıştım. Tüm kütüphaneyi kitaplarla birlikte ateşe vermek istemezdim.

 

"Sana bir şey olacak diye çok korkuyorum bunu mu duymak istiyorsun? Gözümde bir başkasıyla kendini nasıl kıyaslayabilirsin gerçekte senin arkadaşın bile değil!"

 

Gözlerine baktıkça daha fazla sinirlendiğim için kütüphanenin penceresinden dışarı baktım. pembe gökyüzü gittikçe açılmış ve demir yağmuru çoktan dinmişti. Ben kitabı incelerken gerçekten bu kadar zaman geçmiş miydi?

 

"İnan ya da inanma onunla bir şeyler paylaştım ve artık benim de arkadaşım. Karına ve çocuğuna zarar gelmesinden korkuyor olabilirsin ama beni cam bir fanusun içine hapsedemezsin. Ruhum ve düşüncelerim hala benimle ve yaptığım her şeyi tercih ederek yaşıyorum. Karın burada yok ve artık Basillan'a ilk günkü kadar yabancı değilim. Bu yüzden Alexander Harvey kontrol bende! Hiç tehlikeye girmemem, süs köpeği gibi oradan oraya savrulmam anlamına geliyorsa ben yokum! Senin karın, seni ve çocuğunu geride bırakarak en büyük riski ve tehlikeyi almış bile. Ben burada birinin bedenini koruyup diğerini bedenimde taşıyorum."

 

Öfkeli ve haykırmalı konuşmam kollarımı tutup çekmesiyle son buldu. "Her bir şeyler paylaştığın sana da ait oluyorsa, benimle neler paylaştığını tekrar düşün istersen Lilium? Tek istediğim emniyetin, güvenliğiniz. Seninle bir şeyler paylaşmak zorunda bırakıldık doğru ve ben seni hiç görmeden ruhunla tanıştım. Ruhuna değer veriyorum Lilium, Val geri döndüğünde sen de sağ salim bedenine kavuş ve huzur içinde yaşa istiyorum. Bunu hak ediyorsun içimizde en çok sen hak ediyorsun."

 

"Seninle paylaştığım her şey zorunluluktan ibaretti. Aynı yatağı da zorunluluktan paylaştık ama birileriyle arkadaşlık kurmam zorunlulukların en hafif olanıydı, sense çok ağırsın. Zeytini seviyorum ve ona yardım ettim kimseye de bir şey olmadı, bitti! Eğer konuyu uzatmak istiyorsan sabaha kadar burada bağıra çağıra kavga etmeye hazırım!"

 

"İstediğim şey kavga değil kendine dikkat etmen. Lütfen artık malikaneye gidebilir miyiz?"

 

Boğazımı temizleyip sakin bir nefes aldım ve az önce patlayacak bir bomba gibi duran yüz kaslarımı biraz gevşettim. "Evet, gidebiliriz." Ses tonum oldukça normal çıktığı için inanamaz gözlerle bana bakan Alex başını sallayıp eliyle önden buyurmamı işaret etti. Önden yürüdüğüm için yüzümde oluşan narin zafer gülümsemesini görmedi sanmıştım ta ki aynada göz göze gelene kadar. Benim gülüşüm anında solarken arkamda erkeksi kıkırtılar çıkarmakla meşguldü. Asıl inanılmaz olan oydu! Buraya resmen benimle kavga etmeye gelmiş cevabını da alınca rahatlamıştı. Aksi taktirde yüzünde bozulduğuna dair birkaç belirti olurdu.

 

Raegiams Rasa'dan çıkarken gökyüzünün pembeliğinin iyice solduğunu fark ettim. "Mara'yla konuşma şansın oldu mu?"

 

"Hayır kendisi bir tür eğitime gitmiş."

 

"Harika, bizi o deli yılanla baş başa bırakıyor kendisi akademik kariyer peşinde."

 

"Böyle olacağını bilse göndermezdi, o bir eğitmen, bir dokuyucu bile isteye bize zarar veremez yoksa rütbesinden olur."

 

Ona burun kıvırıp yürümeye devam ettim. Valeri'nin gücü sayesinde onun dizlerinde ağladığımı gördüğüm için tedirgindim, umarım bu an hiç yaşanmazdı. Dünya'nın dönüp güneşin üzerimizden gitmesi gibi kısa bir an gölgede kalınca yeniden gökyüzünü kontrol ettim.

 

"Baksana pembe gökyüzü suya vuran dalgalar gibi gittikçe çekiliyor gibi geliyor."

 

"Çekiliyor çünkü felaketini tamamladı ve süresi doldu. Bu ayın erken bitmesinin sebebi biz değiliz yani."

 

"Ee sıradaki ay hangisi o zaman? Parıltı ayı falan mı?" diyerek dalga geçtim. Kız bebeklerin muhteşem oyuncak evlerine ait bir dünyada gibi hissetmekten nihayet kurtulacaktık. Eminim buraya çok küçükken gelsem buna büyülenir hatta bayılırdım. Normal bir gökyüzünün olmaması bana fantastik bir diyardan çok masalsı bir yeri ifade ediyordu. Sanki bir masal kitabının içine tıkılıp kalmışım gibi...

 

"Sıradaki ayımız cancrie ayı. Elmas bir gökyüzünün altında bulunacağız, bu bazı ejderhalar için oldukça faydalıdır. Gerçi diğer canlılar içinde biraz geçerli. Afrodit burçları bu ay doğuyor, elmastan da anlayacağın üzere sevgi ve güzellik ayı."

 

 

Loading...
0%