@mavperikal
|
(7) Taş Kağıt Makas
Bilinen tek doğru Lily'nindi, ancak işler oradan bakıldığında karmakarışık duruyordu. Karşısındaki adama başka bir zamandan geldiğini anlatacak fakat anlaşılmayacaktı. Onu kurtarmasını kendi ağzıyla isterken bir dalga makinesi olmak zorunda değildi.
Adam hala gülmesini kesemezken, aslında yılların acısını çıkarıyordu. Hayatına dokunacak bir kadın istememişti, çünkü biliyordu ki bu sakat haliyle elbet bir gün ondan sıkılacak ve kendini üstün görecekti. Bu yüzden güzel kalbine kimseyi almamakta kararlıydı Ruddy Bennet.
"Yalanların bitti mi?"
"Yalan değil, yemin ederim. Gözlerime bak ve gerçekleri gör, bu yalan değil."
"Büyücülere hiç işim düşmedi bu zamana kadar, ancak var olduklarını biliyorum ve kötü şeyler yaptıklarını da."
"Hayır, hayır büyücü değilim. Bir ailem var, okulum var. Bir gece yatağımda uyudum ve gözlerimi açtığımda ormandaydım. Üzerimde şimşekler çakıyordu."
"Şimşekler bilinmeyen olaylarda çakar."
"Biliyorum, yani beni kaçıran adam söylemişti."
"Yani başka bir zamandan geldin öyle mi? Büyülere rağmen burada buna kimse inanmaz."
"Gerçek bu, gerisi sana kalmış."
"Neden benden yardım istedin? Sakatım ve kaçabilirim diye mi?"
Kırgın ve oyuncu bakışları adamı buldu Lily'nin. "Hayır iyi biri gibi görünüp bana yardım edebileceğin için."
"Yani sakat olduğum için! Bu döneme ait değilim diyorsun, peki kölelerin neler yaptığını biliyor musun?"
"Sana bakarım, gerçekten. Güzel yemek yaparım, ilaçlarını veririm, bulaşığını yıkarım."
"Bunu yapacak kişiler emrimde zaten var."
Bir ürperti baştan aşağı esir altına aldı Lily'yi. Ondan istediği farklı bir şey olursa yapmayacaktı. Bu yüzden yutkunarak kapıya doğru baktı. Ruddy de bunu gördü elbette.
"İlk fırsatta buradan kaçmaya çalışacağını biliyorum," dediğinde gözlerini kaçırdı. Bu adamın bu kadar zeki çıkacağını kim bilebilirdi ki?
"Benimle evlenirsen hayatımı ve evimi hiç bilmediğim bir kadınla, yani seninle paylaşırım. Üstelik bir gün gideceğini bilerek. Kaçıp gittiğinde yakalanırsan karım olduğunu söylersin ve bir daha kimse seni satmaya cüret edemez, çünkü hatırı sayılır bir ismim var.. Benimle gönül bağı kurmak zorunda değilsin, işlerimi hallet yeter. Bir başkasının beni yıkaması yerine karımın yıkamasını tercih ederim."
Lily bu teklif karşısında şaşırsa da ağzını açacak tek kelime bulamadı. Ya evlendikten sonra hiç çıkmamasına sebep olursa ne olacaktı? Peki kendi zamanına döndüğünde bu evlilik başına bela olacak mıydı? Böyle bir şey mümkün değildi.
"Sana düşünmen için süre vereceğim. Şimdi beni soy ve yatağın içindeki kıyafetlerimi giydir."
Lily şok içinde adamın cüretkarlığına baktı. Onun kölesiydi ve ne istese yapmak zorundaydı, onu bunun için almıştı ancak adam ona bir evlilik vadediyordu. Gideceğini ön görüp yakalanırsa başına gelecek şeylerin şimdiden önünü kesmek istiyordu. Peki buna inanabilir miydi? Bunu zaman gösterecek ve Lily şimdilik bu adamın yanında kalacaktı.
Sandalyeden zorlukla kaldırdığı adamı yatağın üzerine oturttu ve üzerindeki gömleği sıyırdı. Yatırdıktan sonra altındaki pantolonu da çıkarıp pijamasını giydirdi. Yatağa da yerleştirip üzerini örttükten sonra odadan çıkacaktı ki adam buna engel oldu.
"Burada kalman gece sana kolay ulaşmama neden olur," dediğinde odadaki küçük koltuğa doğru kıvrıldı Lily.
"Ben Ruddy Bennet, tanıştığıma memnun oldum Lily."
"Geç bir tanışma oldu Ruddy," derken geriye adamın silik bir tebessümü kalmıştı.
***
Aradan geçen bir aydan sonra Ruddy ve Lily birbirlerine az da olsa alıştılar. Lily adamın ona zarar vermeyeceğine ikna olduğunda onların yöntemiyle kimseye duyurmadan bir nikah kıydılar. Kalın parşömen kâğıdının üzerinde yazan isimleri ve mühürleriyle birlikte katlayıp, çengel bir iğneyle tutturduktan sonra, onu Lily'nin taşımasına izin verdi Ruddy.
Bir gün gidecekti, bunu biliyor ve kendini buna hazırlıyordu. Kendinin iç hastalıktan zamanının az kaldığını biliyordu, bu yüzden son günlerinde kıza bir iyilik yapmak istemişti. Kimsesiz bu kız ona iyi davranırsa şayet mal varlığının bir kısmını da ona bırakacaktı. Bu kadar para en nihayetinde bir işe yaramalıydı.
Ruddy'nin banyo saati geldiğinde onu tekerlekli sandalyeyle taş odaya taşıdı Lily. Bu süreçte sandalye sabundan kayıyor diye çimento malzemesi bulmuş ve taş zemine bir kasis bile yapmıştı elleriyle. Onun için yapılan bu basit şey, Ruddy'yi öyle sevindirmişti ki içten içe mest olmuştu. Lily onu tamamen soyduğunda başka bir sandalyeye taşıdı. Bu sandalye de daha geniş ve konforluydu. Bu zamana kadar bu adama kimse bakmamış diye düşündü. O ise yaptığı iyiliğin karşılığını veriyordu sadece.
Bedenini köpüklerken adamın ona olan bakışlarını görüyor ancak karşılık vermiyordu. Sonunda beyaz elbisesi ıslandığında ve önüne gelen saçları çekmek istediğinde Ruddy bunu kendi yaptı. Neyse ki ellerini kullanabiliyordu.
Hareketlenen erkekliği hakkında tek bir yorum bile yapmadı Lily. Sadece yüzü biraz kızararak köpükleme işine devam etti. "Üzgünüm dersem yalan söylemiş olurum sevgili zevcem. Hala genç bir adam olarak, genç ve güzel karımın ıslak elbisesine tepki vermek benim suçum değil."
"Evet, tamam, seni anlıyorum," diyerek konuyu kapatmak istedi Lily. Yıkama iş bittiğinde ise onu kurulamasına hemen izin vermedi.
"Lütfen beni biraz dışarı da bekle, kalmayı tercih etmezsen tabii," diyerek gülümseyen adamı taş odada tek başına bırakıp çıktı. Tanrım neyin içine düştüm böyle diye düşünürken içeriden gelen sese kulaklarını tıkadı. Bu durumda yapabileceği bir şey yoktu.
Bu zamana kadar ciddi düşündüğü bir erkek bile olmamıştı. Bir kere sevgilisi olmuş ancak ileriye gitmesine asla müsaade etmemişti. Özel anını özel bir şekilde geçirmek isterdi hep, alelade biriyle değil.
"Lily, gelebilirsin."
İçeriden onu çağıran kâğıt üzerindeki kocasının sesini duyunca derin bir nefes aldı ve kurulamak için yeniden içeri girdi. Odasına götürüp yemeğini verdikten sonra birlikte konuşarak yemeğin sonuna geldiler. Onunla sohbet etmeyi seviyordu Lily. Keskin kuralları olan bir adam değildi, kesinlikle bu dönemde yaşamayı hak etmiyordu.
Zaman geçtikçe aynı odada daha rahat olmuşlardı. Öyle ki Lily artık koltukta değil, Ruddy'nin isteğiyle birlikte yatakta yatıyor ve bazı geceler ona sarılmasına izin veriyordu. Bir gün gideceğini bilse bile karısının kokusu hoşuna gidiyor ve bundan mahrum kalmak istemiyordu.
Lily ara ara yanındaki adamlarla, gözünü açtığı Toi ormanına gidiyor ve bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordu. Ruddy onun için bir kahin ayarlamıştı ancak hiçbir işe yaramadan zırvalayıp gitmişti. Gitmesini hiç istemiyor ama bir anda ölüp giderse diye tüm çareleri onun önüne sermek istiyordu. Kalbini görmüştü Lily'nin, hissetmişti, bütün güzellikler onun olmalıydı.
***
Aradan geçen birkaç ayın sonunda bazı geceler Lily'nin sessiz gözyaşlarıyla, bazı geceler Ruddy'nin onu teselli etmesiyle sonlanıyordu. Gözyaşlarının dudaklarına dolduğu bir an bir anlık cesaretle dudakları karısının dudaklarına değdi. Lily geri çekilmedi ama şaşkındı da. Dudakların arasında bir tuzlu gözyaşı daha değince geri çekildi Ruddy. Sadece dokunmuş, öpmemişti bile, ancak bu kimse olmayan kalbine neredeyse kriz geçirtecekti.
"Affedersin," dediğinde başını iki yana sallayarak kollarını yatan adama doladı Lily. Ona karşı kurduğu tek bağ sevgi olmuştu ama bir öpücüğü esirgemek istememişti işte. Hem bulunduğu duruma bakıldığında kocasıydı da. En başından onu bir köle gibi kullanmadığı için ne kadar teşekkür etse azdı. Böyle bir hakkı yoktu elbette ama bu dönemde dönen şeyleri görüp duydukça içten içe şükranlarını iletecekti hep.
Bu süreçte ilk gün gördüğü rahibe kılıklı kadını evden yollamıştı. Onun yapacağı işlere ve kontrollerine hiç ihtiyacı yoktu. Zira onu ayak üstü taciz ettiği için nefretini böyle kusmuştu Lily. Aynı evin içinde iki kişi kalmışlardı, diğer çalışanlar evin çevresinde duruyor ve arka girişi olan ama eve bağlanmayan bir odada sırayla kalıyorlardı.
Lily bildiği tüm masalları geceleri uyurken Ruddy'ye anlatıyordu. Adam bu ilgiden oldukça memnundu da. Günler birbirini kovalarken evde sürekli farklı şeyler deniyorlardı. Taş kağıt makası öğretmişti mesela. Kazanan bazı ödüllere tabi tutulmuştu. Kendi kendine kağıtlara nesneler ve yasaklı kelimeler yazıp tabu bile oynamışlardı.
Bu süreçte eve birkaç defa şifacı gelmiş, ara ara kötüleşen Ruddy'yi kontrol edip gitmişlerdi. Gün geçtikçe Lily'nin umutları sonbaharın yaprakları gibi hüsrana uğruyor ve dalından bir bir düşüyordu.
O gece artık masal anlatmayı bitirmiş, okuduğu romanların özetini anlatırken Ruddy'nin uykulu sesini duydu.
"Sana sarılabilir miyim Lily?"
Lily sessizce başını salladıktan sonra adama doğru biraz yaklaştı. Bir süre sonra Ruddy'nin öpücüğü omzuna konsa da ses etmedi. Kadınsal dürtüleri olarak bu durum hoşuna gidiyordu, beğenilmek ne olursa olsun ruhuna iyigeliyordu. Bu yüzden ara ara onu öpmesine isin veriyordu.
"Lily, senden çok hoşlanıyorum."
|
0% |