@mavperikal
|
(68) Büyüyen Bebek
Parıltılı bir ışık gözümü aldığında içimden gelen gülümsemeyi bastıramadım ve kirpiklerimi araladım. İki parmağını mengene gibi sardığım Alex'in parmaklarını sakince bıraktım ve aramıza koyduğumuz yastığı düzelterek yataktan kalktım. Yukarı sıyrılan Hint ipeği geceliğim bacaklarımdan aşağı kayarken içimi hoş bir dalga kapladı.
Pencereyi açıp çıplak adımlarımla balkona adımladığımda derin bir nefes aldım. Nihayet mavi bir gökyüzünün altındaydık ama mavinin bu tonu fazla büyüleyiciydi. Üzerine elmas tozları serpilmiş enfes bir pasta gibi dururken farkında olmadan dudaklarımı yaladım. Gökyüzünün insanı acıktırdığını da ilk defa görüyordum.
Aşağıda bir kıpırtı gördüğümde merakla hafifçe eğildim. Zira görünmez bir varlık yoksa James elindeki tuhaf aletle kendi kendine savaşıyor gibi duruyordu.
"Ne yapıyorsun orada deli?"
Dikkati dağılınca başını yukarı kaldırıp baktı. Nefes nefese kalmış görüntüsü bayağıdır orada olduğunu anlatıyordu.
"Niye uyanıksın bu saatte?"
"Saat kaç ki?"
"Bilmem ben dörtte kalktım, en fazla iki saattir çalışıyor olsam altı falandır."
Doğru ben kendiliğimden uyanmıştım, Ella yanıma gelmemişti.
"Bugün bir değişik hissediyorum kendimi ve açıkmış," dediğimde kahkaha attı.
"Cancrie ayı mutluluk verir doğru ama acıkmanın sebebi karnında gittikçe büyüyen velet olabilir."
"Olabilir, sence kahvaltıda pasta var mıdır?"
"Yoktur, annem buna katiyen izin vermez." Suratım düşünce başımı salladım ve görünmez varlıklarla ona kolaylıklar dileyip içeri geçtim.
"Bebeğim pastayı sonra yiyelim olur mu?" Elim karnımı okşamak için havalandığında gayet normal bir şey gibi gelmişti ama karşıdaki boy aynasına bakınca hiç de öyle olmadığını anladım. Karnım bariz bir şekilde büyümüştü, evet hafiften belli oluyordu ama şu an neredeyse beş aylık hamile gibiydim. "Bebeğim bir gecede nasıl böyle ilerleyebildin?" Şaşkınlıkla solurken onu daha iyi görmek için geceliğimin kollarını sıyırdım ve karnımın altına inmesini sağladım. Şaka gibi ama bu görüntüyü sevmiştim.
Yüzümdeki gülümsemeyi aynada onu okşarken nasıl görünüyorum diye bakarken fark edip duraksadım. Onu içten bir şekilde seviyordum. Anneler genel olarak bebeklerini görmeden sevip bağlanırdı ama şartlar göz önünde bulunduğunda ben onun annesi değildim. O halde nasıl böyle bağ kurabiliyordum? Yatmadan ona ninni söyleyip masal okuyorum bazen yanımda olsa nasıl olurdu diye düşünüyorum. Evlilik hayali bile olmayan bir kadını bebek sevme hayalleri olan bir kadına dönüştürdüğün için teşekkür ederim ufaklık.
İçimdeki bu his oldukça şeffaf olduğundan kendimi daha huzurlu hissederken aynadaki yansımadan arkama baktım. Alex yatağa yaslanmış yüzünde saklamadığı bir gülümsemeyle beni izliyordu. Ne ara uyanmıştı bilmiyordum. Karşısında yarı çıplak durmamı umursamadım ve kızıl saçlarım sırtımı saklarken ona arkamı döndüm.
"Bu ay döngüsü içinde insanlar olduğundan fazla huzurlu hisseder kendilerini. Sevgi, tıpkı gökyüzü gibi sarar tüm benliğimizi. Bunu hisseden bebeklerin gelişimini ilerletmesini oldukça normaldir."
Omzumun üzerinden ona dönüp baktım. "Anladım, başka böyle bir ayınız var mı? Bir anda uyanıp karnım burnumda doğuma hazırlanmak istemem."
"Bazen geleceğe dair her şeyi öğrenmek istemeyiz. Bir saniye gitmesen olur mu? Bana ayıracak birkaç dakikan varsa onunla temas kurmak isterim.
O dediği karnımdaki bebekti ve şu an kıyafetsiz sayılırdım. Yine de onun babasıydı ve bazı şeyleri yapmaya hakkı vardı. Evet ufak bir merhabadan bir sorun çıkmayacağını düşünüp yanına gittim. Yatağın ucunda bacaklarının açık olduğu aralıkta beklerken odaklandığı tek şey büyümüş karnımdı.
Ellerinin soğukluğu karnıma değdiği an ürperdim ve bunu hemen anladı. "Soğuk muydu affedersin," deyip ellerini birbirine sürtüp bir müddet ısıttıktan sonra yeniden karnıma dokundu. İki avucuyla birlikte karnımı komple kaplaması tuhafıma gitse de öylece bekledim.
"Günaydın ufaklık, artık sabahları anneyi rahatsız etmekten vazgeçtin demek."
"Ay, sus ne olur eşeğin aklına karpuz kabuğu getirme," dediğimde kaçlarını çattı.
"Ondan eşek diye mi bahsediyorsun?" diyerek garip bir çıkarım yaptığında kahkaha atmaya başladım. Bu dünyada duyduğum en komik şeymiş gibi gülerken neler olduğunu anlamadan beni izledi. Gülüşlerim arasında açıklama yapıp tekrar güldüğüm için keza anlayamadı da. Ama bir anda soluğumu kesen şey bebeğin oldukça kuvvetli bir tekme atıp tepki vermesiydi. Alex'in elleri kasılırken sevinçle gözlerime baktı.
"Sen de gördün mü?"
"Hissettim evet."
"Diğerinden farklıydı."
"Öncekinden daha büyük olduğu için daha güçlü tekme attı sanırım."
"Ya da babası gibi ona eşek demene bozulup seni uyarmış olabilir."
"Oov bebeğim, sana eşek demedim ki babana kendi dilimde bir atasözü iması yaptım, aklına böyle şeyleri getirip hatırlatma demek istedim."
"Neden bunu demek yerine onu tercih ettin o zaman?"
"Off ne bileyim. Benim geldiğim yerde atasözlerimiz çok kullanılır ve önem verilir."
"Bunları öylece kullanma dikkatleri üzerimize çekmeyelim," dediğinde uslu uslu başımı salladım. Elleri hala karnımdayken bunu unutmuş gibi davranıp ona biraz alan açtım. Bebeğiyle konuşurken ona komik komik seslenmesiyle tekrar güldüm ve yeni bir tekme daha kazandım. Bu ikimizin de duraksamasına yol açtı. "Bence senin gülüşüne tepki veriyor, hoşuna gidiyor sanırım. Öyle mi evlat, annen gülsün mü istiyorsun, evet evet baban da bunu tercih ediyor," deyip kaldığı yerden konuşmasına devam etti ve sessiz kaldım.
Annesi gülsün istiyorsa gece odaya geç gelmeyip onunla biraz sohbet edebilir. E ben de sıkılıyorum dört duvar arasında tek başıma.
Kendi kendime düşündüğüm cümleden sonra bunu duymuş gibi gözlerime baktı. "Dün gece geç geldim çünkü ay dönümleri çiftlerin libidosunun yüksek olduğu anlardır."
"Siktir sesli mi düşündüm?" Bana sırıtarak bakıp cevapladığına göre öyleydi. Aptal Lily sana ne! "Bir dakika, ne? Libido derken? Biz seninle kaç ay dönümü geçirdik ki böyle bir şey hissetmedim."
"Çünkü başlarda ruhun bedene adapte olmaya çalıştığı için aynı şey senin için geçerli değildi lakin artık olacak."
Dün gece hafiften ateşim mi çıkıyor diye telaşlanmıştım, korkarım olacak değil oluyordu. Geçen ay dönümünde neler olduğunu düşünmek başımı ağrıtıyordu. Zamador yarışını kazanıp kutlamaya gitmiştik, sonra eve gelip uyumuştum ve huzurlu bir uykuya uyanmıştım. Başka hatırladığım bir şey yoktu ama iması bile bedenimi ürpertmeye yetti. Ben düşünceler eşliğinde boğulurken Alex'in sıcak dudakları her şeyin üzerine tüy diker gibi karnıma öpücükler bıraktı. Bebeğini ne kadar sevdiğini söylerken ben şoka girmiş gibi hissettim. Tam orada kapı hızla açıldı ve Alex'e doğru eğilmem kaçınılmaz oldu. Pozisyonumuz tam olarak şöyleydi; bir anda panikle beni yakalamaya çalışırken bir eli belimde diğer eli de tam kalçamın üzerindeydi. E o otururken ayakta hizasında durduğum için de karnımdan tam ayrılmayan dudakları yeniden orada ve daha aşağısındaydı. Far görmüş tavşan gibi kalırken Ella'nın sesini duymam tüm kanın yanaklarıma dolmasına ve sinirlenmeme yol açtı.
"Ben, çok özür dilerim alfam, efendim, bir şey görmedim, uyuyorsunuz sandım, hayır çıkıyorum."
Ne şok içinde bize bakan Ella çıkabilmişti, ne avucu hala kalçamın üzerinde duran Alex kımıldayabilmişti ne de ben geriye doğru bir adım atıp tüm bunlara bir son verebilmiştim... |
0% |