@mavperikal
|
Merhaba lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sevgilerimle
(70) Dokuyucu Kuralı
Profesör Mara ona olan öfkeli ve daha önemlisi kırgın bakışlarımı görüyor olmalıydı. Eğer bizi oraya bilinçli bir şekilde bunun için gönderdiyse işte o zaman ne yapardık bilmiyorum. İçimde bir yerde bunun olmadığına dair bir his de vardı.
"Öncelikle şunu söylemeliyim ki bazı teoriler sadece teoriden ibarettir. Basillan var olduğu andan itibaren hiçbir saf insan soyunu bünyesinde barındırmamıştır. Burada doğan herkesin mutlaka elementlerle bir bağı vardır. Yani bundan hiçbir zaman emin olamayız. Buraya dışarıdan biri gelemez. Efsaneler sadece gerçek yaşamı konu alan şeyler değildir arkadaşlar, masallar çocuklar için yazılır ve kimisi tatlı rüyalar dilemek içindir kimisi ise onları korkutmak için. Nesilden nesle uydurulup aktarılmış bu masalların kaynağının nereden geldiği unutulduğu ve bir anda kulağa gerçekmiş gibi aşılanabilir."
Yani demek istediği aslında böyle bir şey olmayabilir ve Şahmaran böyle düşünüyor olabilir gibi bir şey miydi? Kafam karışmıştı. Doğruluk payı olmasa bile bizzat tecrübe etmiştik işte, ruhumu yemeye kalkmıştı benim için.
"Başka sorunuz yoksa dersimiz bitmiştir, çıkabilirsiniz."
Öğrenciler yavaş yavaş dağılırken Olivia'ya döndüm. "Benim için Alex'i görürsen burada olduğumu söyleyebilir misin? Ah, ya da boş ver özür dilerim bir an için unuttum konuşmak istemeyebilirsin," derken kolumu sıvazladı.
"Sakin ol Val, o benim alfam. Söylediklerine alınmadım, kim olsa ilk seçeneği karısı ve çocuğu olurdu değil mi? Aksi yaşansa asıl orada bir problem var demektir."
"Ah tamam, daha senin tam olarak gönlünü bile alamadan,"
"Dur dur dur, benim gönlümü beni kurtardığın an aldın zaten. Daha önemlisi yok, bunun benim için anlamını bilemezsin. Teşekkür etmesi gereken kişi benim sen değil," dedikten sonra gözlerimin içine beni anlıyormuş gibi baktı. "Sonsuza kadar dost kalacağız, söz veriyorum." Kollarını bana dolaması yetmezmiş gibi bir de bebeğimi sevip yerinden kalktı. "O baş belası alfayı derhal buraya göndereceğim. Eh, bu söylediğim aramızda kalırsa sevinirim. Mara ile bir derdin var gibi gözüküyor umarım halledebilirsin."
Olivia çok iyi bir dosttu. Ona gülümsedikten sonra, sarmal merdivenden hiç inmeden arkadaki kapıdan odasına geçen Mara'nın yanına gittim. Kapıyı açtığım an kırmızı lazer ışıkları gibi kapıya zikzak çizmiş koruma kalkanı oluşturan altın kobraya baktım. "Bu ne şimdi, ejderhamın tek bir üflemesiyle küle dönecek yılancık bana gövde gösterisi mi yapıyor?"
Biri beni mi andı?
"Greinner, sevgili dostum göz boyuyorum aldırma," içimden coşkuyla söylediğim söze homurtulu bir kükremeyle karşılık verip kayıplara karıştı. Buna gülesim gelse de ciddi durmalıydım.
"Aurum buraya gel," dedikten sonra kobra kendine yakışır bir şekilde kıvrılarak Mara'nın kollarından boynuna süründü ve orada kaldı. Ayrıca ilk gördüğümde fenalık geçirdiğim yılanı, yılancık diye küçüksemem de ayrı bir ironiydi. "Sezgileri çok iyidir, öfkeli olduğunu hissetmiş olmalı, aldırma."
"Aldırmayım, tamam zaten aldırmam gereken daha önemli bir şey var."
"Ne! Bebeği mi aldıracaksın?"
"Ne? Ne saçmalıyorsun bu da nereden çıktı?"
"Aldırmam gereken daha önemli bir şey var dedin?"
"Bir bebek bu büyüklükte aldırılabilir mi yani?"
"Bilmiyorum."
Kafası karışmış gibi bakıyordu.
"Profesör, rica ediyorum ortalığı karıştırmayın, bu bebek benim değil ve öyle olsaydı bile asla aldırmazdım." Onunla nasıl bağ kurduğumu yalnız ben biliyordum. "Aldırmak derken asıl ilgilenmem gereken başka bir konu var diyorum, bizi Şahmaran'ın inine göndermeniz gibi."
"Lütfen biraz otur, su içmek ister misin? Gerginliğinin bebeğine zarar vermesini istemezsin."
"Aa öyle mi? Bunun kaç katı gerginliği Squamea mağarasındayken yaşadım bilmiyorsunuz tabii."
"Seni oraya ölüme falan göndermedim, gerçekleri öğrenin diye gönderdim bir, bir zarara uğramayın diye kanımın damlalarını verdim iki, ben bir dokuyucuyum hiçbir inisiyeye kötü davranmam üç."
"Kötü davranan siz değildiniz teknik olarak o ejder başlı yılanınızdı Profesör!" Alex'in sesini duyduğum an istemsizce omuzlarım geriye doğru esnedi ve bir rahatlama kazandım.
"Şahmaran bana bağlı olmayacak kadar hür bir marandır."
"Öyle mi? Peki bunu bize yolculuktan önce söylemeye ne derdiniz?"
"Harvey otur lütfen!"
Oturmak yerine ellerini masaya yasladı ve Mara'ya doğru eğildi. "Tehlikenin eşiğinden döndük Profesör. Günlerdir karıma belli etmemek için sakin ve sabırlı davranmaya çalışıyorum ama orada bir tür uyuşma geçirdim. Öğrendiğim korkunç bilgiler sayesinde hem de. Beni oradan Basillan'a karşı tecrübesiz ve ne yaptığını bilmediği büyü güçleriyle kurtaran karım oldu!"
"O senin karın değil!"
Bunu duymaya tahammül edemiyormuş gibi çıldırırcasına bağırmaya başladı. "O benim karım! Bakın orada oturuyor ve karnında da benim bebeğim var. Şu lanet şeyi söylemeyi kesin artık." Aurum, Alex'e yükselerek tısladı ve bağırışına karşılık verdi. Mara'nın başını okşamasıyla geri çekilirken çatal dili hala dışarıdaydı.
"Şahmaran bir tür yanılgı yaşamış. Ruh koklaması sandığınız gibi ruhunu emme ritüeli değil. Efsaneyi okudum ama bu sadece bir efsane, ayrıca yanında bulunmasının ona vereceği enerjiden güç alındığı yazıyor. Düşündüğünüz gibi Valeri'nin bedeninin içinden Lily'i bu hayattan çekip almayacaktı. Zaten bunu yapamaz çocuklar, araştırıyoruz dört bir koldan ve buraya bir başka insanın, saf insanın girmesinin mümkün olmadığını biliyoruz."
"Ama girdim, saf insanım ve karşınızdayım. Bunun için kral ve kraliçeniz, ah pardon anaerkil sistem de kraliçeyi önce getiriyorduk, kraliçe ve kralınız sistemde bir açık olduğundan bahsetti."
"Mevsimlerin kayması sistemsel bir açık olarak görülüyor olabilir ama bunun senin saf insan olman ya da olmamanla bir alakası yok. Kendi bedeninde olmamanla bir alakası var."
"Saf insanım bunu size nasıl kanıtlayabilirim."
"Böyle düşünmüyorum Lily, böyle olsa buraya girişin olmazdı."
"Ben Dünyada doğdum ve büyüdüm, Basillan'a ait değilim."
Alex daha sakinlemiş gibi ellerini masadan ayırdı ve kendini yandaki koltuğa bıraktı. "Saf ya da değil, konumuz bu değil. Bu tartışma bizi ileri taşımıyor daha da geriye götürüyor."
"Orada ne öğrendiniz çocuklar? Valeri bunu nasıl, neyin karşılığında yapmış?"
"Şeytanla anlaşmış."
"Ah, Tanrım! Bunun düşüncesi daha basit geliyordu ama doğruluk oranı korkunç."
"Geri gelirse bu tek gelmeyecek demek oluyor. Geceler boyunca bunu düşünüyorum, belirsiz bir gelecekle yaşamak çok zor."
"Seni anlıyorum,"
"Anlayamazsınız Profesör. Karımın ruhu kayıp ve şeytanla iş birliği halinde geri dönebilir, üstelik karnında bebeğim varken."
"Haklısın, anlamaya çalışıyorum. Sana yardım etmek için elimden geleni yapıyorum ve istediğim gerçekten yardım etmek, sizi ölüme sürüklemek değil. Ben bir dokuyucuyum, yeminim var bunu sakın unutma, elime hiçbir şeyin geçmeyeceği gibi lanetlenmeye kadar yolum olabilir."
Sanırım bu detay Alex'in zihninde yoktu çünkü bakışları haklı olduğunu bas bas bağırıyordu. Alfaysanız ve karınız şeytanla kaçmışsa, üstelik bedenini başka bir ruh kullanıyorsa hayat gerçekten çok zor olabiliyordu. Mara, Alex'i anlayamazdı, ancak ben onu çok iyi anlıyordum, bizzat yaşayarak.
|
0% |