Yeni Üyelik
79.
Bölüm

79. Bölüm

@mavperikal

(77)Venüs Ayı

 

Madem ki her şeyi bildiğini iddia eden bir ejderham vardı buna da cevap vermeliydi. Buraya gelmeme büyük ölçüde o sebep olmuştu bu sorumun cevabı da ondaydı.

 

Çaresiz gözlerimle ona yeniden baktım. "Greinner, benim bedenim nerede, bildiğini biliyorum söyle."

 

Güvende, bakma bana böyle melül melül.

 

"Çok özledim," diye fısıldayınca başımı yan tarafa çevirdim. Birden burnum direği sızladı ve ağlamamak için kendimi tutmam gerekti. "Kendimi, kendim olmayı öyle çok özledim ki..."

 

Kendini görmüyorsun bile, aynaya bakmamaya çalış.

 

"Tek sorun bu mu?" diye bağırınca bunu beklemiyor olmalı ki yüzünü değişik hallere sordu. "Ben artık kendimi hissedemiyorum, kimse bana Lily diye bakmıyor. Rüzgarda uçan tek şey bu kızıl saçlarım! Gözlerimdeki bakış bile aynı değil. Çok özledim lütfen bir kere göreyim. Nasıl muhafaza ediyorsunuz? Umarım benim içime de başka bir ruhu sokup ortalığı karıştırmamışsındır."

 

Yavrularımızı kuluçkaya nasıl özenle yatırıyorsak seni de öyle saklıyoruz Zambak. Göremezsin çünkü oldukça steril bir alanda. Kapılar açılamaz, kapanamaz, kimse girip çıkamaz.

 

"Yoksa ne olur?"

 

Ölürsün!

 

Bir süre daha oturduktan sonra onunla konuşmayacağımı ve hareket etmeyeceğimi anladığı için beni pençeleriyle malikaneye taşıyıp güvenli bir yolculuk yaptırmıştı. Akşam ne yediğimi bile anlamadan yemek yemiş odaya çıkınca olanı biteni Alex'e anlatmıştım. Artık şaşırma duygusunu mu kaybetmişti bilmiyorum bunu sakince karşılamış, ejderlerin atasını onaylamıştı. Sonra biraz daha içine kapanmıştı, tüm bu şeylere erişemediği için ipuçlarını toplayamadığı için. Bir alfa olarak herkesin işine koşup tüm problemleri çözebiliyor ama terzi kendi söküğünü dikemiyordu.

 

Günler geçerken Alex'in Valeri'den adım adım soğuyuşunu izliyor ve bu konuda bir şey diyemiyordum. Tek yapabildiğim bu açık boşlukta bana tutunmasını engellemekti. Bazı anlar yoğun olarak onunla bir çekimin içine giriyor ama kendimi sıyırmanın bir yolunu buluyordum. Yaşadığımız bu şey gerçekti ve Valeri geri dönecekti! Ona yapacağım tek iyilik sağlıklı ve ruhsal açıdan temiz bir çocuk bırakmak olacaktı. Peki ya bu çocuk sonrasında ne olacaktı? Tek kişi dönmezse ve bir şımarıklığında ona kötü cezalar verirse ne olacaktı? Ben burada olacak mıydım? Onu kim koruyacaktı?

 

Günler sorularla geçerken bir sabah kalktım ve tüm bunları ardımda bırakmaya karar verdim. Varsayımlarla yaşamak pek bana göre bir şey değildi ama bulunduğum ütopik durum da bir gerçekti. Ya bedenime geri dönemezsem diye düşünüp, şu anki varlığımı ikinci bir hayat olarak algılayıp son günlerimmiş gibi mutlu yaşamaya karar verdim. Ben üzgün ve karamsar olunca kimse mutlu olamayacaktı, ben de dahil. Bu yüzden her şeyden zevk alarak kendim için yaşamaya karar verdim. Yedim, içtim, gezdim, öğrenebildiğim kadar şey öğrendim.

 

Bu konuya Valeri'nin güçleri de dahildi, yakın temas kurduğum kişilerin kişiliğine bakıyor bazı anlarına ortak oluyordum. Bu onlar için anı hırsızlığı olabilirdi ama benim için hayati önem taşıyordu. Burada kendi bedenime dönüp yaşamaya devam edersem kime güvenip güvenmeyeceğimi seçmem gerekecekti.

 

Alex, bebeğini sevdiği bir an gözlerimin içine bakınca biraz geçmiş anılarını, nasıl bir insanlığı olduğunu sorguladım. Dürüsttü, ama bazı susmaları vardı, onun iyiliği için olan susmalar. Çevresi tarafından sevilip sayılıyordu. Gerçekten alfalığı zekası ve bileğiyle hak etmişti. Sahip olduğu mış gibi büyü gücüyle değil. Valeri'yi seviyor ve ona sadakat yemini sunar gibi bir başkasıyla o anlamda asla konuşmuyordu. Başka bir anda bunu sorgulamış ve aptal Scarlett'in onu gerçek anlamda bunalttığını ve yüz vermediğini görmüştüm. Karısına karşı artık kalbi hem kırgındı hem de kırıktı, bundan sonra onları neyin düzelteceğini bilemezdim.

 

Onun zihnine kendimi de sormuştum, içinde bana karşı bir sevgi birikintisi vardı biraz da güven. Çocuğuna zarar vermeyeceğimden emindi en azından. Sonrasında diğer duyguları kurcalamadan çıkmıştım zihninden.

 

Cancrie ayı çoktan bitmiş yerine Venüs ayı geçmişti. Artemis burcu olanların doğduğu bu ay kuru hava olarak nitelendiriliyordu. Bazen keskin bir ayaz gelip tenini ısırıp kaçıyor gibi cildini etkiliyordu. Bu ayda öğrendiğim şey ise avcılığın yaygın olduğuydu. Ormandaki geyikler çoğalmış hatta bazılarıyla karşılamıştık bile. O güzek gözleriyle bana bakarken avlanmalarına gönlüm razı gelmiyordu. Buradaki herkes bu durumu doğal karşılıyordu ve bir pankart açıp kendimi Raeigams Rasa'ya zincirleyesim geliyordu.

 

Yine bir sabah uyanmış ve her şey yolundaymış gibi neşeli neşeli gülüp pencereye gittim. Temiz havayla güne başlayıp ciğerlerimi bayram ettirdikten sonra kendimi gecelikten sıyırdım. Suyun içinde temizlenene kadar kaldıktan sonra ayağa kalkarken ufak bir sendelesem de Alex'in küvetin kenarına ekstra eklediği kollar sayesinde tutunup düşmedim.

 

Hamilelik ara sıra dengemi bozuyordu. Bornozumla birlikte odaya girerken Ella kapıyı tıklayıp içeri girdi. Alex hala uyanmamıştı ama normal olan onun yaptığıydı. Ben sanırım korkularıma kapılıp hayatı kaçıracağım diye erkenden kalkıyordum.

 

"Günaydın efendim."

 

"Günaydın Ella, nasılsın?"

 

"İyiyim, teşekkür ederim ya siz, bu sabah daha rahat uyandınız mı?"

 

"Uyandım ama az önce başım döndü. Lütfen bana formamı çıkarır mısın?"

 

"Elbette ama rahatsızsanız evde kalıp istirahat etmeniz daha iyi olmaz mı?"

 

Tam cevap vereceğim sırada "Kim rahatsızmış?" diye tek gözü kapalı yatakta doğruldu. Cümlenin içinde önemli bir şey sezince alarm varmış gibi uyanması ürkütücüydü.

 

"İyiyim hayatım, duşta kalkarken başım döndü o kadar, anlık bir şeydi."

 

"Emin misin? Seni eve hapsetmek istemiyorum biliyorsun ama kahvaltıya kadar biraz düşün öyle git istersen."

 

"Olur." Uzatmadım, bebeğini de düşünüyordu ve o önemliydi.

 

"Saçlarınızı da yapayım Valeri?"

 

"Yok bugün açık dursunlar istiyorum."

 

Hızlıca hazırlanıp aşağı indim ve çeşitleri görünce keyiflendim. İştahım hemen açılmıştı ama yerken midem bulandı. Sanırım bu öyle geçecek gibi değildi. Hamileliğin bu yanı çok sıkıcı olmaya başladı. "Anneciğim ne güzel yiyecektik neden böyle yapıyorsun?"

 

Herkes masaya oturup kahvaltısına başlarken ben çatalımla oynayıp duruyordum. "İyi misin?"

 

"İyiyim de seninki yersen kusarım diyor."

 

"Bu bulantıların kesilmemesi normal mi acaba?"

 

"Bilmiyorum, şu durumda ne desem boş." Hamilelik gerçekten çok kutsaldı, içinde yoktan var olan bir canlı büyüyor büyüyor ve en sonunda doğuyordu. Tabii gelişirken çektirdikleri, doğumda ve sonrasında çektirdikleri cabasıydı. Eh kucağına alıp o sevimli yüzünü gördükten sonra tüm acılara değiyor diyordun.

 

"Neye karar verdin? Bugün önemli bir işim yok sana eşlik edebilirim."

 

"Öyle mi? Birlikte gidelim öyleyse orada Olivia'yı bulurum."

 

"Tamam."

 

Birlikte malikaneden çıktıktan sonra sohbet ederek ve yürümeyi tercih ederek akademiye gittik. Kardeşleri önden çıkmıştı. Akademi sınırları içine girince sanki yüksek rütbeli bir asker gibi davranıyor ve anında tepkileri topluyordu.

 

"Sayın alfam bir konuda maruzatım olacaktı müsaitseniz?"

 

Alex cevap vermeden önce bana bakınca "İyiyim, iyiyim git sen. Buralardayım," dedim ve başını bir kez sallayıp biraz ileride konuşmaya gittiler. Saat henüz erkendi sanırım bahçede bir yoğunluk yoktu. Bir iki adım daha atınca yorulduğuma karar verdim ve oturmak için bank aradım. O kadar uzak geliyordu ki bir anda dermanım kesilmiş gibiydi. Okula gelmekle haya yaptığımı şu an anlıyordum.

 

Heykellerden birine tutunup soluklanmak istediğim zaman uzun zamandır görmek istediğim kişiyi gördüm, Profesör Laith'i. Bana bakıp halimi gördükten sonra bir adım attığında gidecek sandım ama omuzlarını şişirip geri döndü.

 

"Neyin var iyi görünmüyorsun?"

 

"Bilmiyorum, Alex ileride gelir birazdan, vaktinizi harcamayın gidebilirsiniz."

 

"Zor durumda gözüken bir öğrencime harcayacağım vakit beni ilgilendirir. Yüzün solgun gözüküyor, hasta mısın?"

 

"Hamilelikten sanırım."

 

Kolumu tutup beni bir banka oturtmak için yardımcı olduğunda minnettardım. "Aylardır hamilesin Valeri Harvey, bu seni bir hayalete çevirmemişti."

 

"Doğrusu aşırı bir moral kaynağısınız," deyip hafifçe gülümsediğimde nihayet göz göze geldik ve ona sormam gereken kilit soruyu zihnine yansıttım.

 

Göz bebekleri git gide büyürken içine doğru çekildim ve o ana gittim. Valeri'nin ona kurduğu çocuksu tuzağı, onu öpmek için girdiği çetin ve aptal mücadeleyi, adamı çekim iksiriyle uyuşturup ondan bir öpücük kopardıktan sonra ise Laith'in kendine gelir gelmez orayı sinirle terk ettiğini gördüm. Birkaç kere de bu konunun aralarında kalması gerektiğini basit ve aptal bir hata olduğunu konuşmuşlardı. Hatta Valeri'nin özür dilediği kısacık bir anı bile görmüştüm. Benimle uğraşması ona yeniden tuhaf tuhaf bakmamla anlaşmanın bozulmuş olduğunu sanmasıydı sanırım.

 

Genç kızlık döneminde birine takıntılı bir hayranlık duyar ve neler olacağını merak ederdik, sanırım Valeri'nin de tehlikeli cesareti bunun gibi bir şeydi.

 

En önemlisi bileğinde dövmesi yoktu, yüzü daha genç duruyordu. Yani bu olay evliyken olmamıştı ve Alex'i aldatmamıştı. Laith'in korktuğu tek şey bir öğrenciyle öpüşmesinin duyulması ve itibarının zedelenmesiydi, her ne kadar kontrolü dışında olsa da.

 

Sadakat bozulmamıştı ve dürüst bir açıklama yaparsa, sebep olduğu şeyleri ortadan kaldırabilirse belki bir şansları daha olabilirdi.

Loading...
0%