Yeni Üyelik
82.
Bölüm

82. Bölüm

@mavperikal

(80) Bir Bakirenin Doğumu

 

 

 

"Doğuruyorum."

 

Tamam derin bir nefes alayım, G.G böyle öğretti. Olumlu enerjiyi üzerine çek ve bekle bakalım doğum başlamış mı?

 

Bekledim ve karnım top gibi yeniden kıvrıldı. Birazdan efsanelere konu olan bir şey yaşayacaktık; bir bakirenin doğumu... Derin bir nefes al ve bekle sancı giriyor mu?

 

"Giriyor. Ah!" Giriyor ve çıkıyor, Tanrım ne garip bir şey bu. Bir an acı çekerken diğer an yavaşça yok oluyor. Gözüm ejderli saatten ayrılmadığı için tam yarım saat boyunca beş dakikada bir giren sancının geçmesini ve korkulu bir şekilde yeniden başlamasını bekledim. Sancı giderek sıklaştığı zaman ise Greinner'la tüm bağlarımı açtım. Yakın zamanda onu etkisiz hale getirmeyi öğrenmiştim ve çok işime yaramıştı.

 

Zambak, neler oluyor iyi misin? Huzursuzluk ve karmaşa hissediyorum.

 

"Greinner sancım var, doğuruyorum."

 

Ne? Tamam. Kimi getirmemi istersin?

 

"Profesör Gabriel Geysis ve annesi."

 

Derin bir nefes al ve kolyeyi tut, yatışmanı sağlar. Korkma birazdan yanında olacağız, o uyuşuk kocan nerede?

 

"Alex, uyansana. Uyan be adam kış uykusuna mı yattın?"

 

Yeniden sancı girdiğinde kolyeyi tutup yatakta doğrulmaya çalıştım ama nafileydi. Sancılar giderek artıyor ve geri çekildiği anlar çok azalıyordu.

 

"Ahh, Alex? Bu saatten sonra vazgeçsem olur mu? Ahh! Tanrım yardım et." Elimle dürtüp seslenmem yetmiyordu. Bu yüzden gözüme kestirdiğim örgüsünün ucunu avucuma doladığım gibi saçını kendime çektim. Anında gözlerini açtığı için işlem başarılıydı.

 

"Hassiktir ne oluyor?" Gözlerini açmak için yoğun çaba gösterdiğine göre baya derin bir uykuda olmalıydı.

 

"Bunu benim söylemem gerekiyor rol çalma. Doğuruyorum."

 

"Ne? Ne, nasıl? Erken değil mi? Kızım niçin erken geliyorsun?"

 

"Ahh, başlatma kızına bir şeyler yap."

 

"Ne yapayım? Ne yapabilirim şu an?" Kendi kendine dönerek çarşafa takılıp düşünce işi gücü bırakıp kahkaha attım. Kahkaham kısa sürdü çünkü ardından okkalı bir sancı girdi belimden.

 

"Tanrım doğum böyle miydi? Geri alsak, başa sarsak? Ahh! Belim kopacak Alex? Ella'yı çağır."

 

Gidip duvardaki zımbırtıya basıp Ella'ya çağrı gönderdi. "Annemi çağırayım mı ister misin?"

 

"Yok G.G gelecek."

 

"Ona kim haber verdi?"

 

"Ahh! Sana ne be? İnsan insana bunu yapar mı? Neden bir çocuk yaptınız neden?"

 

Olduğu yerde ellerini beline koymuş hayretler içinde bana bakarken yeniden bağırmamla birlikte yanıma gelip elimi tuttu. İki büklüm kalırken arkama sıraladığı yastıklar sayesinde biraz rahatlamıştım. "Havasız kaldım, daraldım. Hassiktir hiç dinmiyor."

 

Beni bırakıp pencereyi açmaya koştu. Sonra içimden kopan bir çığlıkla yatakta bir sıcaklık hissettim. "Alex, sanırım işiyorum. Kendimi tutamıyorum."

 

"Arsız ağzın hiç durmuyor. Sakin ol derin derin nefes al birazdan gelirler. Ayrıca hatırla o bebeğin suyu, kendini doğuma hazırlıyor."

 

"O hazırlıyor ama ben hazırlayamıyorum. Greinner nerede kaldın gavurun ejderhası?"

 

Zihnime sıcaklıkla birlikte alev püskürtür gibi oldu ve homurtuyla geliyoruz az kaldı dedi. Püskürtebilseydim ben de ona alev püskürtürdüm derken içimdeki Valeri'nin gücü devreye girdi ve perdeler anında tutuştu. Suyu çağırıp söndürmeyi denedim ama şu an hiçbir şeyin kontrolü bende değil gibiydi.

 

"İmdat! Yardım edin!" Alex ateş attığım her yere anında müdahale ettiği için şimdilik sorunsuz ilerliyorduk ama doğmaya yakın bir ejderhaya dönüşecek olmamdan korkuyordum. Ella kapıyı tıklayıp koşarak içeri girdi ama beni çarşafları avuçlayarak gördüğünde panikledi. "Ben yapamam, bunu yapamam, Olivia aşağıda, yapamam," diyerek saçmaladıktan sonra Alex onu kenara itip yeniden yanıma geldi. İkimizin de eli ayağı titriyor ve ne yapacağımızı bilmiyor gibi görünüyorduk. Karnım giderek serleşirken Alex bacaklarımı kendime doğru çekmeme yardımcı oldu.

 

"Bakayım mı?"

 

"Bak!" Her cevabımda bağırmak istemezdim ama çektiğim acı beni buna sevk ediyordu. Geceliğimin eteklerini sıyırarak başını aşağı eğdi. Çamaşırım olduğundan bir şey gözükmediği için kendine has yöntemlerle onu oradan aldı.

 

"Bir şey gözükmüyor, demek ki daha var."

 

"Daha ne kadar çekeceğim bu acıyı? Kendimi hiç hazır hissetmiyorum ne olur yardım et. Senin bebeğin değil mi neden sen doğurmuyorsun?"

 

"Haklısın üzgünüm, elimde olsa ben doğururdum." Elimi tuttuğu an onu var gücümle sıkmaya başladım. Bağırtıma ev ahalisi yavaş yavaş toplanırken Layla'nın yüzünde gördüğüm sevinç ve Ella'nın yüzünde gördüğüm korku çok farklıydı.

 

Geldik zambak sakinleş ve kolyeyi tut.

 

Kolye molye tutacak zamanda değildim. Greinner vinç gibi cama yanaştıktan sonra Geysis ailesi içeri girdi. Güvenli taşımacılık teslimatı artık pencereden yapıyordu. Pençelerini malikanenin taş duvarlarına geçirdiği için pencerenin önünden beni izleyen kızıl gözlerini görünce sinirlendim. "Defol git defol, ne geldiyse başıma o aptal sahiben ve senin yüzünden geldi. Acı çekiyorum ve bunu izliyor musun?" Zihnimden ona çığlık çığlığa bağırırken bunu kimsenin duymamasına memnundum.

 

Üzgünüm Lily, keşke acılarını kendime alabilsem. Çok üzgünüm.

 

Anne Geysis odanın içinde tütsü yakıp kötü ruhları ve negatif enerjileri kovmaya çalışırken Gabriel yanıma geldi. "Şu an acı çekiyorsun ama biraz sonra her şey dinecek. Seni özgürlüğüne kavuşturacağım."

 

"Ahh, hiç geçmeyecek gibi. Yardım edin."

 

Eliyle yaptığı o şey bir anda yatağı kaybetti ve yerine su havuzu getirdi. Sıcaklaştırdığı su tüm hücrelerime öyle iyi gelmişti ki kısa bir an rahatlayıp ağlamaya başladım.

 

"Alex! Her şey senin yüzünden."

 

"Evet benim yüzümden üzgünüm, çok üzgünüm."

 

"Üzgün olmanız benim ne sikime yarıyor ha?" Bağırışım yüzünden ayıplar gibi ses çıkaran kişi Layla Harvey'di. "Kızım nasıl konuşuyorsun öyle?"

 

"Sen sus! Sinsi sinsi laf soktuğun anlardan sonra bir anda bebek doğacak diye mi canlandın? Annesine iyi davranmış gibi birde onu hak ettiğini mi düşünüyorsun?"

 

"Aa, terbiyeli ol-"

 

"Bayan Harvey lütfen dışarı çıkın çok kalabalık burası, acı çekiyor lütfen."

 

O ve kızı çıktıktan sonra şok olup bana bakan Ella'yı çağırdım. "Ella, neden bana yardım etmiyorsun? Sanki hiç yıkamamış gibi, gelsene?"

 

"Yapamam, bunu yapamam!"

 

Bozuk plak gibi takılmasını aklım almıyordu. Sanki bir gecede karnıma bir bebek girmiş ve ben de doğuruyormuşum gibi bakıyordu. Olivia aşağıda ne arıyordu? O da mı korkuyor yanıma gelmiyordu?

 

"Ella, çık!"

 

Herkesi kovmuştu Gabriel. Odada yalnızca dördümüz kalmıştık. İpek geceliğim sıcak suyun içinde ıslanıp yüzerken onu tamamen yukarıya sıyırdı. "Şimdi kontrol edeceğim," diye haber verdikten sonra parmağıyla orayı yoklaması Alex'in omzumdaki elini ısırmamla son buldu.

 

"Çok az kalmış Valeri, sabırlı ol, nefesini doğru kullan. Biliyorum canın çok yanıyor ama annelik fedakarlık isteyen bir şey. Biraz sonra onu kucağına verdiğimde her şeyin geçtiğini ve buna değdiğini göreceksin. Yumuk yumuk gözleriyle senden ve eşinden bir parça hayatınıza dahil olacak." Çok güzel konuşuyordu ama hiçbir parçası benden olmayan bir çocuğu doğurmaya çalışıyordum. Yani beni yeteri kadar teşvik edip moral veremiyordu. Bunu düşündükçe sızlanmalarım da daha çok artıyordu.

 

Sancılar artık dayanılmaz noktaya geldikçe kendimi sıkarak bağırıyordum. Uslu uslu evimde oturup üniversiteye giderken Basillan'da bebek doğurma şokunu vücudumdan atamayacak gibiydim. Kendimi sıkmaktan kızarmış yüzüm terden sırılsıklam olmuşken Alex'in sıcak dudaklarını orada hissettim. Elleriyle terimi silip saçlarımı geriye doğru atıp bana yardımcı olmaya çalışıyordu. Benim ise yaptığım şey gözlerine bakarak acıma ortak edip ağlamaktan başka bir şey değildi.

 

Gabriel suyun altına da eğilmeden bakıp, görüp, hissettiği için sevinçle haykırdı. "Başı göründü, çok az kaldı. Hey babası gibi sarışın bir şey geliyor, onu görmeye hazır mısın Valeri? Sevdiğin adama benzeyecek."

 

"Hazırım." Hayır, değilim.

 

"Üç deyince var gücünle ittiriyorsun. Bir, iki, üç."

 

Ikınmaya başlarken anne Geysis yanıma gelmiş ve alnıma basarak güç vermeye çalışmıştı. Bunun büyüyle değil maneviyatla alakalı olduğunu o an anladım. "Bir kez daha." Ikındım. "Bir kez daha, daha güçlü ve uzun ittir. Çok az kaldı, söz veriyorum bitmek üzere, güzeller güzeli annesi. Minicik bebeğin birazdan kucağında olacak."

 

Annesinin bir eli başımdayken diğer elini karnıma koydu ve hafif baskılarla yukarıdan destek olur gibi itmeye başladı. Son bir kez derin nefes aldıktan sonra bağırarak bir kez daha ittim ve içimden bir şeyin balık gibi kayıp gittiğini anladım. Soluk soluğa kalmışken boşluğa düşmüş gibi hissettim ve yorgunluk dışında bedenimde bir şey kalmamıştı. O çektiğim acı hiç var olmamış gibi tık diye kesilmiş ve ne olduğunu anlayamamıştım.

 

Alex yeniden alnımı öptü ve gülümseyerek "Teşekkür ederim, teşekkür ederim Lilium bunu asla unutmayacağım," dedi. Sonra odayı bir ağlama sesi sardı. Suyun içinden çıkardığı bebeğin başını tutup vücudunu yıkadı ve ardından göbek bağını kesti. İşte aylardır taşıdığım bebeğin benimle hiçbir bağı kalmamıştı. Bir makas darbesi her şeyi kesip atabilir miydi böyle?

 

Önceden hazır ettiğim battaniyeye sardığı bebeği göğsümün üzerine bıraktı ve tüm duygularım şelale gibi akmaya başladı gözlerimden.

 

"Kızım, hoş geldin. Hoş geldin aramıza güzelim, seni çok seviyorum. Bakma sen gözyaşlarıma onlar mutluluktan tamam mı? Seni çok ama çok seviyorum, hep seveceğim, bu kalp bende atmaya devam ettiği müddetçe sevmeyi bir an bile bırakmayacağım."

 

Ben onunla ilgilenirken Alex'in gözlerinden duygularını okuyordum. Çekiniyordu. Bayan Geysis farklı ot ve ilaçlarla beni iyileştirirken, Gabriel su havuzunu yeniden yatak haline getirdi ve daha rahat bit yüzeye geçiş yaptım.

 

Yanıma oturan Alex, gözleri yumuk kızının saçlarını korkar gibi hafifçe koklayarak öpüp çekildi ve dolu gözleriyle bana bakıp yutkundu. Sonra da kalbimi pare pare edecek o şeyi söyledi. "Lilium, yaptığım hiçbir şey bu fedakarlığın yerini dolduramaz ama ona adını sen koymak ister misin?"

 

Loading...
0%