@mavperikal
|
Kitappad'e giremiyorum bu uygulama sıkıcı olmaya başladı artık Wattpade daha kolay giriliyor. Bölümlerin tamamı inkspired de var oradan devam edebilirsiniz çünkü giremediğim gün oluyor atamıyorum
(81) Çiçek Açan Küçük Dünya
Lily kucağındaki bebeğe evrende gördüğü en güzel şeymiş gibi bakarken Alex'in sözleri kulağında çınlıyordu. Gerçekten bebeğine onun, ismini koymasını istemişti. Sanki bu çektiği tüm o sıkıntıya, strese ve sancıya değecek gibi hissettiriyordu.
Kucağından bir an olsun bırakmadığı bebeği Alex de almadı. Lily'e güveniyordu tüm bunlardan sonra onu sevmek istemesi en doğal hakkıydı. Zaten öyle hayran gözlerle bakıyordu ki ona, aksi düşünülemezdi.
Bayan Gabriel sevgi dolu bir gülümsemeyle yaklaştı. "Annesi, bebeğin üşümesin, onun için aldığın özel ve organik kıyafetlerini giydirmeme izin verir misin?"
Annesi kelimesi Lily'i tetikledi. "Doğru, üşüyebilir, üşümesin," diyerek kendi kendine mırıldandıktan sonra yanağını bebeğin kafasına hafifçe bastırdı ve ona doğru uzattı. Ancak eş zamanlı olarak çığlık çığlığa ağlayacağını düşünmemişlerdi. "Ne, ne oldu? Bir şey mi yaptım?"
"Sakin ol Valeri, saniyeler içinde kokuna alıştığı için senden kopmak istemedi. Hemen giydirip vereceğim, sorun yok. Sorun yok minik bebek."
Alex ile birlikte bebeği izlerlerken, anne Geysis odada yeni tütsüler yaktı. Onları manevi anlamda yükseltip durultması için elinden geleni yapacaktı. Açık kahverengi el kadar kıyafetlerin içinde tavşan gibi olmuş bebeğe gülümsedi. başına taktıkları bereyi bile özenle seçmişti.
Bebeği yeniden ona uzatacakken Lily elini havaya kaldırdı. "Babasına da alışsın istiyorum." Yüzündeki buruk tebessüm sönerken aslında ona kendisi alışmak istemiyordu. Daha doğmadan benimsediği bebeği, doğup kokladıktan sonra nasıl bırakabilirdi?
Alex bebeği şaşkın bakışlar eşliğinde tutmaya çalışırken Lily bakmamaya çalıştı. Tutuşu bile güvenilir gelmiyordu gözüne. "Harvey, bebeğin başını tutmalısın, kolunun girintisine yaslayıp destek ver, aynı zamanda belini de tut. O kendi dengesini kurana kadar destek vermelisiniz. Birkaç saat içinde ilk dışkısını yapar, bunu kontrol edersiniz. Şimdi sütümüz ne durumda bakalım."
Lily'nin başına gelip başıyla onay aldığında çaresizce evet dedi. İlk defa bebek emzirecek olması onu terletiyordu. Bir göğsünü dışarı çıkarıp sıktığında çok acıması dışında bir şey olmadı. Tekrar aynı işlemi yaptı ama yine olmadı. Gabriel parmağıyla sıcak su girdabı oluşturup göğsünü sarmaladıktan sonra yandaki havluyla bastırarak masaj yapmaya başladı. Süt sıcak su sayesinde daha kolay inecekti. Evrenin neresinde olursanız olun bir bebeğin ilk bağışıklığı annesi tarafından verilmeliydi.
Masajdan sonra göğsünü aşağı doğru parmak hareketleriyle yeniden sıktı ve ucunda minik beyaz bir sıvı göründü. İkisi de gülen gözlerle birbirine baktılar. Diğer tarafta kızını kucağında tutup değişik yüz hareketleri yapan Alex vardı. "Babası, annenin sütü geldi artık alalım bebeğimizi." Alex Lily'e bakmamaya çalışarak bebeği uzattı. Gabriel ona nasıl tutması gerektiğini ve memeyi nasıl vermesi gerektiği dışında ek bilgiler de öğretti. "Artık ayrılık vakti, size yeni hayatınızda başarılar dilerim. Bir sorun olursa yine yardımcı olurum. Tebrik ederim, görüşürüz ufaklık," dedikten sonra annesiyle birlikte yine Greinner'a binip ayrıldı. Greinner orada sessizce durup durgun gözlerle Lily'i izliyordu ama kadın onun varlığını çoktan unutmuştu.
Kapı tıklanınca Lily irkildi. "Oğlum biziz, bebeği görebilir miyiz?" Alex Lily'e bakınca şu an buna hazır olmadığını anladığı için kapıdan kendi çıktı. Hem de ona emzirmesi için özel alan tanıdı.
Bayan Layla hala içeri alınmayınca yüzü gerildi. Gözlerini kısarak oğluna ne yapmaya çalışıyorsun der gibi baktı. "Anne, Valeri ve ben bebeğimize alışmaya çalışıyoruz. Şu an, çok kutsal ve önemli. Onu emziriyor. Aynı evin içinde yaşıyoruz diye bunu kendinde hak görüyor olabilirsin ama yeni oluşan ailemizle baş başa kalmaya ihtiyacımız var. En azından birkaç saat bize müsaade edebilirsin değil mi?"
"Oğlum onu merakla-"
"Onu merakla beklediğinizi biliyorum ama biz de bekledik. Ailemizin ilk anının bize özel olması gerekir. Anlayışını rica ediyorum."
"Anneciğim abim çok haklı, biz daha sonra gelelim. Sevmek için sabırsızlanıyoruz abi, tebrik ederim."
Violet, suratı kasılmış kadını kolundan tuttuğu gibi götürürken küçük Rayna da abisini sıkıca kucaklayıp arkalarından gitti. James ona sırıtarak bakıp omzuyla vurdu. Erkeklere özgü kabaca sarıldıktan sonra "Demek baba oldun ha? Alex baba, beni de evlat alır mısın baba değişikliğine ihtiyacım var."
"Siktir git! Duvarın arkasında sevilecek minicik bir kızım var. Senin gibi kart adamı ne yapayım," dedikten sonra yeniden gülüştüler ve Alex içeri girdi.
Lily emzirmeyi bitirmiş, bebeği göğsüne yatırmıştı. Minicik tırnaklarıyla göğsünü tırmalamasını hoş gözlerle izlemişti. Alex kırmızı çizikleri görünce şaşırdı. "Bunu o mu yaptı? Sanırsın bir kaplan yavrusu?"
"Tırnakları biraz keskin ama hemen kesemeyiz, yüzüne bunu yapmasın yeter. Uyanınca eldivenlerini takacağım."
"Anladım, hemen doydu mu?"
"Profesör midesinin kiraz büyüklüğünde olduğunu ve çabuk doyacağını söylemişti ve çabuk acıkacağını."
Lily göğsünde yatan bebeğe içi giderek bakarken şapkanın altından çıkan minik sarı saçları sevdi. Çıplak ayaklarına dokundu. Sonra kulaklarına yaklaşıp adını bebeğe fısıldadı. "Chloe Harvey aramıza hoş geldin benim küçük dünyam." Bebek adını sevmiş gibi Lily'nin göğsüne biraz daha yerleşti. Chloe çiçek açan demekti, Lily bir zambaktı ve tıpkı tomurcuk gibi onu açmıştı. Adında kendinden manalar bulunması kalbine hoş geliyordu. Aynı zamanda çiçekli ve yemyeşil gibi anlamları olan minik bebeğin, gözlerini açmaya çalıştığı o minicik an babası gibi olan soluk yeşillerini gördüğü için bu isim ona iki kat fazla yakışıyordu.
"Chloe Harvey demek, sevdim. Güzel yavrum, hiçbir zaman bu kadar hoş gelip bulmamıştım. Umarım sana iyi bir gelecek vadedebiliriz." Çıplak ayaklarında parmağının tersini gezdirip sevdikten sonra derin bir nefes aldı. Bu an öylesine özeldi ki asıl karısıyla yaşayamamasının pişmanlığını taşıyordu. Lily kötü bir insan değildi ama karısı da değildi. Bu bebeğe kendilerinden katmışlardı şimdi ise annesi ortada yoktu. Ya yerine Lily yerine farklı biri gelseydi ne olurdu diye düşünmek bile istemedi. "Yorulduysan beşiğine koyalım mı?"
"Yok şu an çok rahatım. Hem belki bir daha bu anı yaşayamam bırak doyasıya izleyim onu." Alex anlayışla başını salladı. Sonrasında ise meraklı hareleri kadının üzerinde dolandı.
"Ağrın var mı? Gerçekten bir anda bitti mi?"
"Çok tuhaf değil mi? Sanki o anı yaşamamış gibiyim. Anneliğin neden kutsal olduğunu şimdi anlıyorum. Geldiğim yerde cennet, annelerin ayaklarının altındadır diye duymuştum."
"Annenin ayağı mı?"
"Mecazi anlamda yani, anne taşır, doğurur ve tüm cefaya katlanır ya ondan. Sanki sizin kafatası ağacınız çok normalmiş gibi bir de laf atıyor." İkisi birden kıkırdayınca bebek de kımıldadı. "Ştt sessiz ol da uyanmasın."
***
Günler haftalar geçti ve Lily, Basillan'da bebeklerin çok hızlı büyüdüğünü anladı. Layla Harvey'le o gün biraz düşman gibi takılsalar da bebeği nasıl sahiplenip sevdiğini görünce aradaki sular biraz duruldu. Bebek her gün birer saat diğerlerinde geziyor ve Lily'ye geri gelmesi çok uzun sürüyordu. O da emzirmek ve uyutmak bahanesiyle sık sık bebeğini onlardan kaçırıyordu. İyileşmesi inanılmaz bir hızla devam ettiği için odasına tıkılıp kalmamış malikanenin istediği yerinde dolaşmıştı. Alex ona ve bebeğe özel bir oda bile hazırlatmıştı kendi odalarının yanına. Rahat bir emzirme koltuğu, bebeğin oyalanabileceği özel eşyalar mevcuttu.
Minik Chloe, Lily'nin göğsüne gelince güvenli alanı gibi mayışıp uyuyakalıyordu. Profesör Gabriel buna şöyle cevap vermişti; anne karnındayken senin kalbinin ritmini bol bol dinledi, şimdi de o ritimle sakinleşip dalıyor.
Lily ona tıpkı karnındayken yaptığı gibi kendi bildiği masalları ve ninnileri anlatmaya devam ediyordu. Ufak bir detayla, Chloe'ye küçük dünyam demekten asla vazgeçmiyoru... |
0% |