Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Yumurta-1

@maysaberran

Öncelikle herkese merhaba demek istiyorum. Kitabımı buraya taşıdığım için hem mutlu hem mutsuzum. Okurlarımla burada tekrar buluşmak farklı olacak. Gönül isterdi ki hepimiz özgür olalım. Ama maalesef gittikçe karanlık bir döneme yakalıyoruz. Kitapların ışık olmasını diliyorum.

Başlamadan önce herkes tarih atabilir mi?

Bir de son olarak, kitap daha önce nasıl yayınlandıysa o şekilde yayınlanacak. (Düzeltmeye üşeniyorum 😅)

Keyifli okumalar ❤️

Not: İtalik ön yazılar günceldir. Diğerleri önceden yazılmış şeylerdir. Onları silmiyorum.

***

Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm kurgularımdan biri. Nihayet cesaret edebildim. Kalemim henüz çok güçlü değil. Bu yüzden hatalarım olabilir. Gördüğünüz hataları söylerseniz değiştirmeye çalışırım. Şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederim.

NOT: İlk bir kaç bölüm geçiş gibi olacaktır. Karakter analizlerini birden değil zamanla anlatacağım.

***

Rüzgar tüm şiddetiyle eserken karanlık çöken ormanda tek ışık dolunayın yaydığı ışıktı. Hızlı birbiri ardına koşan adımlar ormanın sessizliğini bölüyordu. Adam elindeki yumurtaya hazineymiş gibi sarılmış, ölümden kaçmaya çalışıyordu.

''Biraz daha, az kaldı.'' kendi kendine mırıldandığı sözler bedenine dayanma gücü vermesi içindi. Bir an önce bu lanet yerden kurtulmalıydı. Ellerinin arasındaki bu yumurtayla tabi. Bu onun hayatını kurtaracaktı. Neden bu kadar değerliydi bilmiyordu ama sonuçta bu önemli değildi. Önemli olan karşılığında alacağı altınlardı. O ona verilen görevi yerine getirmiş ve yumurtayı almıştı. Artık tek yapması gereken yumurtayı teslim etmekti. Fakat hiçbir şey istediği gibi gitmemişti. Tamam kabul ediyordu, ilk başta her şey kusursuz gidiyordu ta ki fark edilene kadar. O lanet adam dedikleri kadar vardı. Onu nasıl fark etmişti. Bu imkansızdı. O büyücü fark edilmemesini garanti etmişti. Ona verdiği kolye işe yaramamıştı. Buradan kurtulduktan sonra o büyücüye hesabını soracaktı. Tabi kurtulabilirse.

Düşünceler dalmış kendi kendine tartışırken duyduğu sesle dikkatini tekrar bulunduğu duruma verdi. Şu anda bunları düşünmenin vakti değildi.

''İlerde yakalayın onu.'' artık sesler çok yakından gelmeye başlamıştı. Adam yakalanacağından korkmaya başlamış adımları karışıyordu. Bir çıkar yolu bulmalıydı. Ama nasıl? Onu kovalayanların ejderhaları vardı. Ejderha! Nasıl kaçacaktı? Etrafına kısa bir göz attı. Sol tarafta bir nehir vardı. Nehire girse şansı olur muydu? Denemekten başka şansı yoktu yoksa bu şekilde yakalanacaktı. Tam sol tarafta nehire doğru gidecekken yanından geçen alev topuyla son anda sağa doğru yöneldi. Lanet ejderhalar! Kaçmasaydı küle dönecekti.

''Nehire girmesin dikkat edin'' Sahn liderine baktı çok öfkeli duruyordu. Nasıl öfkeli olmayacaktı ki? Adamın bölgesinden yumurtasını çalmışlardı. Hemde Ejderha Lider'inin bölgesinden. Bu büyük bir felaketti. Sahn, liderinin emriyle hızla sol taraf yöneldi.

''Nehir kısmı bende, onu ben engellerim.'' Sahn, ejderhasına işaret verdi ve sol tarafa ateşten bir duvar ördü.

''Sağ tarafa gidiyor. Yakalayın artık onu. '' Ahon arkasına baktı ve tekrar emir verdi.

''Liya yüksekten uç, Khan sağ tarafa, Dora sol tarafa, Umur sende Liya ile beraber uç.'' liderlerinin emirleri ile herkes yerlerine dağıldı.

''O yumurta bana ait. Getirin onu bana.'' artık sinirleri son raddedeydi. O adamı ele geçirdiğinde ölmek için yalvaracaktı. Ona ait olan bir şeyi nasıl çalma cürretini gösterirdi.

Ormanda hızla kaçmaya çalışan adam artık bitmek üzereydi. Liderin sesini duyacak kadar yaklaşmışlardı ona. Nefes nefese daha sık ağaçların olduğu tarafa doğru yöneldi. Etrafı sarılmıştı bunun farkındaydı. Yanından geçen alev topuyla bir küfür savurdu. Kendisini bir ağacın altına attı. Sırtını ağacın gövdesine yasladı. Ne yapacaktı? Acaba yumurtayı saklasa kurtulduktan sonra gelip alsa olmaz mıydı? Bu yumurta oldukça ağırdı, taş gibiydi ve onu yavaşlatıyordu. Evet kesinlikle bunu yapmalıydı. Canından önemli değildi sonuçta. Altınların canı cehenneme!

Etrafına baktı az zamanı vardı. Nereye saklamalıydı bu yumurtayı. Yaslandığı ağaçtan bir kaç adım ileri adımladı. Karanlıkta görebildiği kadarıyla ağaçları taradı. İşte oradaki ağaç! Bu ağaç istediği gibiydi. Kalın gövdesi, uzun boyuyla hem diğerlerinden ayrılıyordu hem de gövdesindeki delik ile yumurtayı saklamak için imkan veriyordu. Eğer kurtulursa geri gelip yumurtayı bulması kolay olacaktı.

Ağaca doğru hızla adımladı. Acele etmeliydi. Ağaca doğru ilerlerken vücudundan garip bir akım geçti. Bunu heyecanına verdi. Yumurtayı ağacın gövdesindeki deliğe doğru yaklaştırdıkça garip bir şey oldu. Ağacın gövdesinden parlak bir ışık yayılmaya başladı. Işık o kadar parlaktı ki gözlerini açık tutamıyordu.

Aynı anda bir çok şey oldu önce elindeki yumurta yok oldu daha sonra da vücudu ağaca doğru çekilmeye başladı. Fakat tam o anda vücuduna değen sıcaklıkla bedeni ağaçtan öteye savruldu ve ağaçtaki ışık yok oldu. Şoktan ne olduğunu ilk başta anlamayan vücudu daha sonra bir sıcaklıkla kavruldu. Acıyla inlerken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yumurta neredeydi? O ışık neydi? Daha önemlisi ölecek miydi?

İlk iki sorunun cevabını bilmiyordu fakat duyduğu kelimelerle son sorunun cevabını acı bir şekilde öğrenmiş oldu.

''İşte buradasın ve ne yazık bedeninin yarısı hala sağlam.''

***

Sıcaktı. Yanıyordu. Acı içinde inleyerek gözlerini açmaya çalıştı. Ölmemiş miydi? Sol tarafında büyük bir acı vardı. Derin derin nefesler almaya çalıştı fakat bu acı nefesini kesiyordu. Sanki sol tarafını yavaş yavaş parçalıyorlardı. Gözlerini tekrar açmaya çalıştı. Bu sefer başardığında etrafına baktı ve gördüğü yüzle şimdiden ölmeyi diledi. Lanet gözleri keşke açılmasaydı. Korku büyük bir hızla bedenini sarmaya başladı öyle ki çektiği acıyı bile kısa bir süre unutturdu.

''Sonunda uyandın. Sıkılmaya başlamıştım'' derinden gelen öfkeli sesi duyduğunda yalvarmaya başladı.

''Be- Ben yapmak is- istemedim. Zorladılar. Ben-'' adam zorla konuşmaya çalışırken yaralı tarafına inen yumrukla nefesi kesildi ve bir çığlık kopardı.

''Yumurtayı ne yaptın. Söyle ve öl.'' beyni acıyla uyuşmuştu düşünemiyordu. Son olanları aklına getirmeye çalıştı. Işık vardı. Ağacın gövdesinden çıkan parlak ışık yumurtayı almıştı.

''Ağaç. I-Işık.'' acı konuşmasını engelliyordu.

''Kes. Bana nerede olduğunu söyle.''

''Ben bilmiyorum.'' Ahon öfkeyle karşısındaki adama saldırdı. Artık sabrı kalmamıştı.

''Sence ne kadar dayanır.'' Shan, Umur'a hevesle sordu. Ne istediği sesinden belliydi. Umur derin bir nefes vererek ona baktı.

''Bu sefer bahis oynamayacağız.'' Umur tekrar Ahon'a döndü. Shan her seferinde Ahon'un öldürdüğü adamaların ne kadar dayanacağı üzerine bahis oynuyordu. Bu adam ciddi meseleleri ayırt edemiyor muydu?

''Neden, daha önce yenildiğin için mi? Bu sefer ilk tahmin hakkını sana veriyorum.'' Umur başını iki yana salladı. Bu adam iflah olmazdı.

''Sence şu an da konumuz bu kadar önemsiz mi? 'Son Kara Ejder' yumurtasını çaldılar.'' Shan yüzünü buruşturdu. Bu adam eğlenceden anlamıyordu. Bu sıkıcı ortamı daha da sıkıcı hale getiriyordu. Adam ölecekti işte neyi sorguluyorlardı. Bu salak adam konuşmaktan acizdi. Onlara ne anlatacaktı ki?

''Beş dakika dayanmaz. Ahon sakinleşmezse bir dakika bile çok.'' Shan, Ahon'a baktı. Adam elleri arasında can vermek üzereydi.

''Ahon, sakin ol. Adam ölecek o zaman hiç öğrenemeyeceğiz.'' Umur, Ahon'un koluna sarıldı ve onu geri çekti. Ahon derin derin nefesler alıyordu. Bu adamı yakmak, kül etmek istiyordu. Ama Umur'un dediği gibi sakin olmalıydı. En azından yumurtayı bulana kadar.

''Bana cevap ver. Yumurta nerede?'' Ahon karşısında ki adama baktı. Kan ve acı içinde kalmıştı. Fakat bu içini soğutmaya yetmiyordu.

''Ben bil- bilmiyorum. Ağaç onu aldı. Işık vardı. I- ışık onu içine çek-'' ağzına gelen kanla daha fazla konuşamadı. Öksürerek kanı atmaya çalıştı. Ama kan sanki boğazına yapışmıştı onu boğuyordu.

''Ne ışığından bahsediyor bu?'' diye sordu Sahan.

''Bilmiyorum. Adamın kafası yerinde mi ki? Ona çarpan ateşten bahsediyordur.'' Umur kayıtsızca cevap verdi. Karanlık ormanda ne ışığı olacaktı. Adamın kafası kesinlikle gitmişti. Hiç biri adamın bahsettiği ışık üzerinde durmadı. Hepsinin almak istediği tek cevap vardı. Yumurtanın nerde olduğu?

Adam öksürmeye çalışırken daha fena boğuluyordu. Adamın boğulduğunu anlayan Ahon, hızla kan içinde kalmış bedeni sarsmaya başladı.

''Ölme. Sakın ölme. Konuş nerede?'' hayır şimdi ölmemeliydi, daha bu işin arkasında kim olduğunu öğrenememişti. Bundan da önemlisi yumurtanın nerede olduğunu bulamamıştı. Umur ve Shan, Ahon'u adamın üzerinden çekmeye çalıştı.

''Ahon dur artık. Bırak.'' Shan'ın sesi iki dakika öncesine göre oldukça ciddi çıkıyordu. Az önce bahis oynamak isteyen o eğlenceli adam gitmiş yerine oldukça ciddi bir adam gelmişti.

Khan hızla arkalarındaki askerlere doğru bağırdı.

''Çabuk Şifacı Ak'ı buraya getirin. Acele edin!'' Adam ölürse her şey birbirine karışırdı.

''Hayır ölmeyecek.'' Ahon kendini Umur ve Shan'dan kurtardığı gibi tekrar adam doğru ilerledi. Fakat artık çok geçti adam boş bir çuval gibi sallanıyordu. Ölmüştü. Lanet oslun! Bugün sadece bir şey istediği gibi olsa ne olurdu?

Ahon derin bir nefes aldı ve öylece kaldı. Bulundukları rutubetli zindana derin bir sessizlik çökmüştü. Umur ve Shan birbirine baktı. Şimdi ne olacaktı? O yumurta eşi benzeri olmayan bir canlıya ev sahipliği yapıyordu. Daha da önemlisi Ahon'un kanını taşıyordu.

Ahon tuttuğu nefesini yavaşça bıraktı ve artık nefes almayan adama bakarak emrini verdi.

''Yakın bu adamı. Külleri bile kalmasın.''

***

Liya, bembeyaz ejderhasının boynunu severken zindanın girişine baktı. Daha sonra Dora'ya döndü.

''Ne zaman çıkacaklar?'' Dora dikkatini vermiş olduğu kılıçtan gözlerini kaldırıp Liya'ya baktı.

''Bilmiyorum. Fakat bu sessizlik iyi değil.'' Liya başını sallayarak onayladı. Tam bir şey diyecekken zindan dan çıkanlarla sözlerini yuttu.

''Öğrendiniz mi? Neredeymiş yumurta.'' Dora, Liya'nın aklından geçenleri dile getirdi. Liya 'da merak ediyordu.

''Adam öldü.'' Khan koşunca hepsi ona döndü.

''Adama ne olduğunu sormadık. Yumurtayı sorduk.'' Liya huysuzca söylendi. Khan ve ifadesiz sözleri.

''Adam ölünce öğrenemedik. Beş dakika dayanamadı.'' Shan her zaman ki gibi olayı kısaca açıkladı.

''Bu kötü oldu. Gerçi o yarayla bu kadar bile yaşaması mucizeydi.'' Dora'nın sözleriyle hepsi başını salladı. Her ne kadar alev topu adamı ıskalamış olsa da yine de fazlasıyla zarar vermişti. O yarayla yaşamak mucize olurdu.

''Peki şimdi ne olacak?'' Liya'nın sorusunu karanlık bir sesle liderleri Ahon cevapladı.

''Ormanda taş taş üstünde bırakmayacaksınız. Gidin ve o yumurtayı bulun.''

Liderlerinin sözleriyle hepsi önce birbirine baktı daha sonra ejderhalarına bindiler ve karanlıkta kayboldular.

***

Şafak sökmek üzereydi fakat elleri bomboş geri gelmişlerdi.

''Nasıl bulamayız anlamıyorum. Adamın gittiği güzargah belli, yumurtayı kaçarken atsa bile en fazla nereye kadar gidebilir.'' Umur saçlarını karıştırarak yeşil ve kahverenginin renklerine bürünmüş ejderhasından indi.

''Sonuç olarak yumurta yok. Liderin karşısına ben çıkmam haberiniz olsun.'' Shan hızla kendisini gruptan sıyırarak uzaklaşmaya başladı. Fakat daha bir kaç adım atmışken Liya'nın ejderhası kuyruğu ile onu geri çekmişti.

''Kusura bakma Sahn, bu işte hep beraberiz. Hiç bir yere gidemezsin.'' Liya'nın sözleri ile gruptan onu onayladıklarına dair homurtular yükseldi. Sahn oflayarak liderlerin karşısına çıkmak için grubun arkasına takıldı.

''Hepimize geçmiş olsun şimdiden.'' Shan yüzünü buruşturarak konuştuğunda tüm grup gözlerini ona dikip kınarcasına baktı.

Liderin karşısına geçtiklerinde Khan konuşmak için hareketlendi. Fakat daha konuşamadan Ahon elini havaya kaldırarak ona konuşma hakkı vermedi. Gözlerini, elindeki ateşler içindeki kılıca dikmişti. Ejderha Ateş'inde dövülen bu kılıç sadece bir taneydi ve o da Ahon'a aitti. Ahon'un ellerinden çıkan ateş kılıcı sarmıştı. Bu şekilde kılıç efsanevi duruyordu.

Ahon yumurtanın bulunmadığını anlamıştı. Bir süre sonra ellerindeki ateş artık gözlerinedeydi. Başını kaldırarak karşısında duran dostlarına baktı. Ahon gözlerindeki ateşle onlara bakmaya başladığında hepsi nefesini tuttu. Ahon yavaşça ayağa kalktı kılıcı bıraktı ve konuşmaya başladı.

''Bunun arkasında kim olduğunu bulmadan, ejderhamı bana geri getirmeden kimse ama kimse rahat nefes almayacak.''

Orada öylece duran hiç biri tuttukları nefesi geri bırakmaya cesaret edemedi.

***

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. ❤️


Loading...
0%