@medineka2010gmail.
|
Enes'in ağzından Kendini çok kötü hissediyordum. Sanki kalbimi, aklımı, zihnimi çalmışlardı da sadece bedenim kalmıştı. Sabaha doğru arabaya binip eve gittim. Asansöre binince içimde kocaman bir boşluk oluştu. Aselsiz ve sessiz asansörden indim ve karşıma Asel'in evi çıktı. "Daire :10 . " İçimden okuduğum kapı numarası beni dahada boşluğa düşürdü. Bu bina sayesinde tekrar yollarımız kesilmişti. Tekrar ona uzun uzun bakabilmiştim. Ama şuan evi bomboştu. Kafamdaki sesler susmuyordu. "O gün onun gülme sesinden rahatsız olan kafamı... " Diyordu iç sesim çok haklıydı. O gün sessiz olması için gittiğim kapıya şuan yalvarmak istiyordum. Ne olursun konuş, gül, gürültü yap demek istiyordum. Çaresizce eve girdim. Kerem uyumuştu. Bende odama gidip yattım. Ama uyuyamıyordum. Gözümün önüne sürekli o geliyordu. Biraz daha düşünürsem kafayı yiyecektim. Yataktan kalkıp balkona çıktım. Bir sigara yaktım. İçerken saatin nasıl geçtiğini anlamadım. Saat 8 olmak üzereydi. Sonra içeriden Kerem geldi yanıma o da sigarasını yaktı. "Gece boyunca nerdeydin? " Diye sordu dışarıyı izleyerek sigarasının keyfini çıkartırken. "Sahil kenarına gittim. "Dedim kısık bir ses tonuyla. " Neden oraya hiç gitmiyordun ki sen? " Aselden ayrıldıktan sonra hiç gitmemiştim. Ve kimsede götürememişti beni oraya. "Asel'i ararken gittim orada mı diye bakmak için. " "Asel'i neden arıyordun abi benim bilmediğim bir şey mi var? " O da telaşlanmıştı soran gözlerle bana bakıp bir cevap bekliyordu. Bense hala dışarıyı seyrediyordum. "Asel kayıp Kerem. Hiç bir yerde yok heryere baktım anasını satayım ama yok. " Elimi yumruk yapıp balkon demirine vuruyordum bir yandan da. "Ne demek kayıp oğlum koca kız nasıl kayıp? " Kafamı sonunda Kerem'e çevirdim. "Başına bir iş geldi diyorum aptal. Issız bomboş bir sokakta kolyesini bulduk tek iz o. " "Ne işi varmış abi ıssız sokaklarda? Polise haber verdiniz mi? " "Ah bir bilsem ne işi olduğunu o sokakta bilmiyorum ki. Yok Kerem polise haber vermek gelmedi aklımıza. " Dedim. Zaten sinirliydim bide Keremle uğraşıyordum. "Tamam abi meraklanma sen bulunur o zaman . Kötü düşünmeyin hemen. " "Selin'nin numarası varmı sende? " "Neden ki abi? " "Ver ulan varsa boş sorular sorma?" "Veriyim Enes var. " Dedi ve telefonu çıkarıp numarayı söylemeye başladı. Hemen yazıp aradım bende. Ama açmıyordu. Sessizce söylendim. "Of ya Selin haber verecekti polise telefonu açmıyor. Unutmamıştır inşallah. " "Kız da mahv olmuştur şimdi. Benim onun yanında olmam lazım. " Diye birşeyler dedi Kerem ama aklım Aseldeydi. Çok anlamamıştım. "Ne zırvalıyorsun oğlum. Hadi git üstüne bir şeyler giyin benimle birlikte karakola geliceksin. " "Tamam abi. " Dedi ve gitti. Asel'in ağzından Uyandığımda başım çok fena ağrıyordu. Kafamı kaldırıp etrafıma baktım. Hiç bir şey hatırlamıyordum. Depo gibi karanlık ve büyük bir yerdeydim. Sandalye de bağlı bir şekilde oturuyordum. Biraz hatırlamaya çalıştım. Bu hale nadıl geldiğimi ama tamamen bir boşluk vardı kafamda. Sonra pes edip ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğu ipleri çözmeye çalıştım. İp dediğime bakmayın resmen halatla bağlanmıştım. Bileklerimi kızartana kadar çalıştığıma emindim. Ama açılmaya niyeti yoktu bu halata benzer iplerin. Sonra bağırmaya başladım. İçerisi o kadar büyük ve boştu ki sesim yankılanıyordu. "Kimse yok mu? Bırakın beni ne istiyorsunuz benden? " Diye bağırıyordum. Ama kimse duymuyordu. Sinirim iyice bozulmuştu. Korkmaya başlamıştım. Kimdi bunlar, ne istiyorlardı benden hiç bir bilgim yoktu. Çaresizce burada öylece bekliyordum. Hatta belkide ölümü bekliyordum gelip öldüreceklerdi beni. Ya da bundan sonra hayatıma hiç eskisi gibi devam edemiyecektim. Bunları düşündükçe aklımı yitirecek gibi oluyordum. Sinir bozukluğuyla kafamı eğip ağlamaya başladım. Burda beni kimse bulamazdı. Buradan çıkışım varmıydı bilmiyorum ama çıkarsamda beni kimse bulamazdı. Veya burası benim şehrim bile olmayabilirdi. Bu belirsizlik çok zordu. Başımda çatlıyordu. Bu sebepler hüngür hüngür ağlamama değerdi bence. Öyle de oluyordu zaten. Hüngür hüngür ağlıyordum. Birazda bağırıyordum. Belki sesimi duvarlarda acıyıp bırakırlar diye. Bir yandan da hala çırpınıyordum. Sonra demir kapı açıldı ve içeriye bir adam girdi. "Yeter be bacım kafa beyin bırakmadın sus da artık. " İçeriye giren adama en korkunç bakışlarımı atıyordum. "Bırakın beni vicdansız köpekler ne istiyorsunuz benden? " Diye bağırmaya devam ettim. "Ben hiç bir şey bilmiyorum zamanı gelince öğrenirsin. Ha o çeneni kapatmazsan öğrenemeden ölürsün haberin olsun. " Dedi ciddileşerek bu beni biraz daha korkuttu ama belli edemezdim. "Susmuyorum gerekirse akşama kadar bağırırım bırakıcaksınız beni." "Bağırırsın bağırırsın tabi ömrün yeterse. " "Beni bu şekilde korkutabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun o yüzden bırak da gideyim. " "Son kez uyarıyorum sus ve bekle birazdan neden burada olduğunu öğreneceksin. " Dedi ve çekip gitti. Bende arkasından bağırdım. "Çok pişman olacaksınız sizi hapislerde çürüteceğim bir kurtulayım elinizden görüceksiniz. " Diye tehdit ettim ama umrunda bile olmadı öküzün. Birkaç saat geçti aradan hala gelen giden yoktu. Ama elimi çözmek üzereydim. En sonunda dayanamadım ve bağırmaya başladım. Ve aynı kişi geldi. "Benim lavobaya girmem gerek. " Dedim direkt. "Dayan biraz şuan olmaz. " "Ne demek dayan ya kaç saat oldu oturuyorum burada yeterince dayandım zaten. " Diye kızınca çaresizce gelip ellerimi çözmeye başladı. Sonrada hemen ayaklarımı çözüp ipleri toplamak için sandalyenin arkasına geçti. Fırsatı kaçırmadan o yere bakarken sandalyeden kalkıp koşmaya başladım. Demir kapıya vardığım da hızluca açtım ve dıśarıta çıktım. Adam fark edip beni yakalayasıya kadar dışarıya varmıştım. Ama kapıda beliren iki adam beni tutup geri götürmeye başladılar. Olamaz kurtulamamıştım. Yine yakalanmıştım. İkisinde birer kolumdan tutarak beni içeriye taşıdılar. "Bırakın nolur yalvarırım. Ben daha çok gencim kıymayın bana lütfen. " Son çareyi yalvarmakta bulmuştum. Yoksa burada öldürüvereceklerdi beni. Yalvarmam bir işe yaramamış aynı sandalyeye tekrar oturtmuşlardı beni. Ellerini bağlamaya başladı birisi diğeri de kapıyı açmakla uğraşıyordu. Biri gelmişti. Adam ellerimi bağlayıp ayaklarıma geçerken içerisi bir topuklu ayakkabı sesi ile yankılandı. Başımı kaldırıp gelen kişiye baktım. Serpil gelmişti. Tabi ya oydu beni kaçırtan başka kim olacaktı. "Gidebilirsiniz." Dedi Serpil bana doğru yürürken içerdeki adamlara. Adamlarda hemen toz oldu. Ayağımı bağlayamamışlardı. Serpile baktım sinirle ve bağırmaya başladım. "Ne istiyorsun lan yine benden neden buraya getirttin beni? " Diye direk konuya girdim. "Sakın ol güzellik. Konuşucağız. " "Ne sakini Serpil sen ne yaptığının farkında mısın hemde bir kadına. Ya gün yüzü göstermedin bana neden Serpil neden yapıyorsun? " Artık tam karşımdaydı. "Neden acıyım ki sana bana acıdılar mı? " "Hasta mısın ya sen? Sen evli bir kadının , benim, Enes'in, hepimizin hayatını mahv ettin Serpil . Ne istiyorsun hala doymadın mı ya yaşattıkların yetmedi mi? " "Yetmişti ama sizin Enes ile komşu olduğunuzu öğrenince yetmediğini anladım biraz daha acı iatiyorsunuz belli. " "Sanane ya ayırdın işte bizi tamamen ve kullandın beni. Amacına ulaştın Serpil sal artık bizi." "A aa olur mu hiç Aselcim daha yeni başlıyoruz. Hem sen buraya neden geldiğini merak etmiyor musun? " "Ediyorum Allah'ın belası ediyorum." "Eğer ki Enes'e benimle ilgili bir şeyler anlatmaya kalkarsan o zaman tehdit edip yapmadığım şeyi yaparım Asel. Enes hakkın rahmetine kavuşur. " Söyledikleri bana o zamanki yaşadıklarımı hatırlattı ve ağlamaya başladım. Ama kendini hemen toparlayıp devam ettim konuşmaya. "Hayır kanmam sana da tehditlerine de hiç bir şey yapamazsın ona. " Güldü. "Emin misin tatlım? Peki o zaman sen bilirsin sonuçlarına katlanırsın." "İnanmıyorum sana bu da pis tehditlerinden biri. Sadece blöf yapıyorsun sende öyle bir cesaret yok. Görmediğimi mi sanıyorsun Enesten nasıl korktuğunu? Yaprak gibi titriyorsun ona hiç bir şey yapamayacağını da biliyorsun beni de bu yüzden kaçırdım zaten. " "Enesten korktuğun için değil biraz daha oynamak istediğim için bu yaptıklarım. Ayrıca istesem Enes'i şuan ortadan kaldırabilirim. Seni nasıl kimsenin ruhu duymadan buraya getirdiysem onuda öyle bitiririm. " Artık söz bitmişti çünkü doğru söylüyordu istese her şeyi yapardı. Enes'in hayatıyla bir kez daha tehdit edilmiştim. Hemde aynı kişi tarafından kendimi o kadar güçsüz ve çaresiz hissediyordum ki kabul etmek zorundaydım. Kaderimiz buydu Enesle asla mutlu olamıyacaktık. Benim onun sırrını intikam için değil zorunda olduğum için açıkladığımı asla öğrenemeyecek ve beni affetmeyecekti. Beni hep ona yaptığım ihanetle hatırlayacak, suçlayacaktı ve bende aynı o gün yaptığım gibi başımı eğip öyle kalacaktım. Keşke beraber kaldığımız o gün söyleseydim şuan burada olmazdım. Mutlu olurdum. Ama aptal gururum yüzünden her şey bitmişti artık hiç bir gerçeği öğrenemeyecekti.
🔆🔆🔆 İyi geceler arkadaşlar . Benden uzun bölüm istediğiniz için biraz uzattım bölümü umarım hoşunuza gider. Beğendiğiniz bölümlere oy vermeden geçmeyin lütfen. Hepinize iyi okumalar ve geceler diliyorum .
|
0% |