12. Bölüm

12. Bölüm

Medine karaman
medinekkaraman

Sena çatık kaşlarıyla baktı karşısında ki adama. Aklında ki soruların hangisine cevap arayacağını bilmiyordu. Bu adam kimdi? Neden kendisini takip ediyordu? En önemlisi de neden böyle bakıyordu?

Sena, aklına merak ettiği soruları sıra etmiş boğuşurken, Selim’in dudaklarından dökülen isimle kaşlarını çattı.

“Meltem!”

Karşısında ki adama bakarken, duyduğu isimle aklında yeni sorular belirmeye başladı. Meltem kimdi acaba?

Boğazını hafifçe temizleyip konuşmaya başladı. “Beyefendi sanırım karıştırdınız. Aradığınız kişi ben değilim. Size iyi günler.” diyerek yoluna devam etmek için arkasını döndü.

Bir adım atmasıyla, adamın kolunu kavraması bir oldu. Kolunun kavranmasıyla hızla çevrilmesi arasında saniye bile yoktu. Adamın bir an sallanması kaşlarını çatmasına sebep olurken, aldığı kokuyla yüzü buruştu, korkmaktan kendisini alamadı. Adamdan önce gelen içki kokusu iğrenç gelse de, sarhoşla uğraşmaması gerektiğini biliyordu. Alttan almak en iyisi diye düşündü. Sesine birazcık anlayış kattı. “Bakın beyefendi, beni birisiyle karıştırıyorsunuz. Meltem kim bilmiyorum.”

Doğru bir politika izlediğini anlaması uzun sürmedi. Karşısında ki adam kolunu nazikçe bıraktı. Hemen ardından kurduğu cümleler boşa uğraş verdiğinin kanıtıydı.

“Ne-neden böyle davranıyorsun baana? Üzzdüm, kırdım mmı seni? Hıı… Neden tanızmaktan geliyorsun beni?” dedi ısrarla.

Sena yavaştan gerilmeye başlamıştı. Bu gerginliğini de istemsizce sesine kattı. “Çünkü tanımıyorum… Bakın Meltem falan bilmiyorum. Tanımam görmem. Ben gideceğim yere geç kalacağım ve bu sefer de geç kalırsam, arkadaşım beni çiğ çiğ yer.” Tekrar gitmeye çalışması sonuçsuz bir uğraştı. Bu adam girmesine izin vermiyordu.

“Bu kaadar mı inciitim seni? Çok özzür dilerim. N-ne istersen yaparım valla bak. Haadi iste de yapayıımm ben…” dedi dolmuş gözleriyle. Sarhoşluğun da etkisiyle peltek konuşuyordu.

Karşısındaki sarhoş adamı Meltem olmadığına inandıramayacaktı. En iyisi anlayışlı olup kaçmaktı. Yoksa bu adam Meltem diye okula kadar peşinden gelirdi.

“Allah’ım hala devam ediyor. Sen sabır ver Ya Rabbim.” diye fısıldadı. “Size iyi günler diliyorum beyefendi. Umarım Meltem Hanım yakınlardadır ve en kısa zamanda bulursunuz.”

Yoluna devam etmek için arkasını dönmesiyle, Selim’in tekrar kolundan tutması bir oldu. Sena için bardağı taşıran son damlaydı bu. Sinirle arkasını döndü. “Kardeşim! Ben Meltem falan değilim diyorum, ne laftan anlamaz insansın yahu. Geç kalacağım senin yüzünden. Hadi yoluna.”

Kolunu kurtarıp birkaç adım uzaklaşabildi. Selim tekrar arkasından koştu. “N-neden böyle davıranıyorsun? Baak konujurz halllederiz. Ben s-seni sevi-yorum.”

Sena korkuyla uzaklaşmaya çalıştı. “Kardeşim insanın asabını bozma. Sabah sabah sınav mısın sen bana? Çekil şuradan. Geç kalıyorum diyorum. Git ötede ara Meltem’i.”

Karşısında ki adam hiçbir şekilde laftan anlamıyordu. Korku iyice sarmıştı etrafını. Nasıl kurtulacaktı bu adamdan? Şu anda aklında ne sınav kalmıştı, ne de ders? Şu adamdan bir kurtulursa, zaten en güzelini yapardı.

“Olmazz… Ko-konujacağız. Hadi gel, şuuraya oturalım, konujaım.”

Sena korkunun, sinirin, çaresizliğin getirisiyle elini tekrar hırsla çekti. “Hayır diyorum kardeşim. Allah aşkına git başımdan.”

Ardına bakmadan koşarken birazcık uzaklaştı. Tam kurtuldum, gelmiyor artık dediğinde, Selim kolundan tutup çekiştirmeye, başladı bu kez. Sena’nın diretmesi pek işe yaramadı. Asine karşısında ki adam daha da hırslandı. Selim elini mengene misali bileğine sabitlemiş, arkasından sürüklüyordu.

Sena ayaklarını yerde sürükleyip direndikçe, parmakları bileklerini daha da sarıyordu. Sena düştüğü durumun farkındaydı artık ama nasıl bir anda bu hale gelmişti ki. Daha beş dakika önce güle oynaya okula giderken, şimdi birisi kolundan tutmuş sürüklüyordu.

Çığlık çığlığa bağırırken, etrafta gözlerini gezdirdi korkuyla. Hiç kimse yoktu… İn cin top oynuyordu. “Allah aşkına bırak beni.” diye yalvarmaya başladı. Sesi titrek, gözleri buğuluydu. Bileği kızarmaya başlamış artık canı yanıyordu. Ama Selim bunu idrak edebilecek yetiye, şu anda sahip değildi.

Adamın arkasında sürüklenerek ilerlerken, gözyaşları özgürlüğünü ilan etmişti çoktan. Akan her bir gözyaşı, kalpleri titretecek birer çığlık olarak dönüyordu benliğine.

Etrafta sesini duyurabileceği hiç kimse yoktu. Bu adamı ikna etmekten başka yol görünmüyordu. Son bir gayretle yalvardı tekrar. “Kurbanın olayım bırak beni. Tamam anlaşalım, sen beni bırak vallahi ben geleceğim. Birlikte arar buluruz Meltem’i. Valla yardım ederim sana. Allah aşkına bırak beni.”

Selim, Sena’nın sözleriyle iyice çileden çıktı. Arkasını dönüp Sena’nın gözlerine baktı. “Ne-neden yalan söylüyorsun bana? Ne-ne ya-yaptım ben bu kadar seni kızzdıracak? Hıı…”

Sena derin bir nefes alıp gözlerini sıkıca kapattı. Yeni yaşlarla birlikte tekrar açtı. “Sabah sabah nereden buldun sen beni ya? Sakin sakin, uslu uslu okuluma gidiyordum ben…” dedi isyanla. Birkaç saniye bekledi. “Bak ne yapalım biliyor musun? Sen telefonunu çıkar. Arayalım Meltem’i. Ben senin adına onunla konuşayım olur mu? Onu çağırırım da buraya. Aranızı da bulurum, ne diyorsun?” dedi. Bu sefer ikna edeceğine neredeyse emindi.

“Benii salakk yerine koyma artıkk. Konujacağız dedim… Benimle geleceksin…”

“Gelmeyeceğim, diyorum anlamıyor musun?”

Selim karşısındaki kadının inadı karşısında sinirlenmeye başladı. “Meltem bak… Benim siiniirlerimi tepeme çkartma, pijman ederim seni. Adamın a-asabını bozma...” diye olabildiğince bağırdı. Ardından da tekrar arkasını döndü, yürümeye başladı.

Sena her gözyaşının ucuna bir yenisini bağlarken, sinirleri iyice onu ele geçirdi. “Allah’ım sen bana sabır ver Ya Rabbim. Adamın asabını bozmaymış. Asıl sen benim asabımı bozma. Sabah sabah beni yolumdan etmiş, kolumdan çekip sürüklemiş, Meltem deyip duruyor bir de gelmiş adamın asabını bozma diyor. Asabın bozulması için adam olmak gerekir. Adam mısın da sen?” diye firar etti cümleler dudaklarının arasından.

Selim etrafta gezdirdiği bakışlarını, boynu kırılırcasına bir hızla Sena’ya çevirdi. Sena gözlerine dikilen bakışlarla iyice korkudan sinmişti.

Kasılan çenesi, dişlerini sıktığını gözler önüne seriyordu.

“Benn adam mıyım ööyle mi?” dedi, haykırışlara bedel bir fısıltıyla.

Sena korku ile geriledi. Kalbinin bu kadar hızlı attığını hiç hatırlamıyordu. Kekelemesine engel olamıyordu. “Ba-bak öyle demedim. Ya-yani dedim ama öyle demek istemedim. Özür dilerim… Lütfen… Lütfen…”

Bölüm : 22.08.2025 02:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...