@medineuluer
|
Gözlerimi yavaş yavaş açtım...
Başımın ağrısıyla gözlerimi sertçe kapadım ne olduğunu bilmiyordum. Gerçekten ne olmuştu? En son işten eve yorgun bir o kadar da kazanma duygusuyla eve gidiyordum ve sonrası bana karanlık. Ellerimi başıma götürdüm dinmeyecek bir ağrıydı. Biri kafama sertçe vurmuştu. Derin bir nefes aldım ellerimle başıma masaj yaptım çünkü bu ağrıdan gözlerimi dahi açamıyordum biraz da olsa başımın ağrısı geçti gözlerimi açtım etrafa bakmaya başladım . Etraf karanlıktı odayı tek aydınlatan yukarda olan küçük bir pencereden vuran ay ışığıydı. Burası hapishane gibi bir yerdi. Oda küçüktü demir bir kapısı kapının ortasında ise küçük bir bölme daha vardı. Hapishane kapısı gibiydi. Cidden hapiste olabilir miydim? Saçmalama Alev saçmalama kızım sen avukatsın kötüler hapishanede kalır sen değil. Gözlerimi kırpıştırdım ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Neden burda olduğumu neden beni bayılttıklarını ya da benden ne istediklerini anlamaya çalışıyordum.
Etrafa iyice baktım ve gördüğüm şey karşısında şok oldum. Hiç beklemediğim bir şey gördüm. Odada benden başka 3 kız daha vardı. Onlar da benim yaşlarımdaydı. Peki onların burada tutulma sebebi neydi? Kafamda binlerce soru gezinirken gözlerimi kapattım derin bir nefes aldım ve Kızları incelemeye başladım.
Birinci kızın üstünde gelinlik vardı gelinlik pis , çamurlu ve yıpranmıştı. Gelinliğin uçları yeşildi bu gelinliğin kendi rengi değildi sonradan olmuştu. Yüzü dağılmış son kalan makyajı akmış öylece gözleri kapalı yatıyordu. Bu çamur, uçları yeşil ve pis olan gelinlik, dağılmış makyaj orman'dan kaçmış olabilirdi. Peki neden?
İkinci kızın üstünde pijama vardı saçları dağınık gözleri şişmiş yüksek ihtimalle uykudan alındığını gösteriyordu ve gözleri de tam kendini kurtarma esnasında olmuştu. Beni alan kişiler bu kızın evini biliyor üstelik evinden de kızı alıp buraya getirmiş olabilirlerdi bu kız bir şeyler biliyor olmalıydı ama ne yazık ki o da derin bir uykudaydı.
Üçüncü kızın ise üstünde lacivert uzun bi abiye vardı. Yırtılmıştı ,ıslaktı ama makyajı , makyajı daha yeni yapmış gibiydi sanki daha bir kaç önce yapıyormuş gibi tazeydi hiç bozulma ya da bir akma yoktu bu kız buraya yeni gelmiş olmalıydı ya da bu kıza hiç zarar verilmeden alınmış olmalıydı ve büyük ihtimalle bir partiden alınmış olabilirdi çünkü abiyesi şarap kokuyordu şaraplar yüzünden ıslanmış olabilirdi o da uyuyordu.
Ve ben, işten yeni gelmiş yorgundum. Avukattım yeni kazanmış olduğum davanın sevinci ile eve gidiyordum. Üstümde tatlı bir yorgunluk ve davanın kazanılmış zafer duygusu vardı. 27 yaşındaydım ve bu yaşıma kadar bütün davalarımı kazanıyordum. Her şeyin en ince ayrıntısına kadar bakar,araştırır, inceler ve ona göre hareket ederdim bu taktiğim ile bütün davalarımı kazandım. Bu davamda da Adalet yerini bulduğu için seviniyordum ki sonra burda uyandım. Ama biraz düşününce aklıma bir şey gelmişti davayı kazandıktan sonra zanlının bana dedikleri...
1 Ay önce
" Bunu yapabileceğinden emin misin Alev avukat? "
"O bulunmalı ve hapise girmeli başka yolu yok " dedim ve derin bir nefes aldım. Kimliği belirsiz biri bir günde 5 kişiyi öldürdü ve hepsi aynı şehir ama çok uzak ilçelerde yaşandı yetmedi aynı gün büyük bir kaçak silah binası bulundu . Hiç bir avukat bu davayı almadı, basit bir dava diye gözüktü gözümde ama basit değildi, ilk başta bunu bir kişi yapamaz diyordum ama bu olay bir kişi tarafından yapıldı. Ve onu bulmalıydım .
Gece gündüz çalışıyor hatta ofiste bile sabahlıyordum suçlu kimse çok iyi saklanmıştı. Ama onu bulmalıydım.
Suçlu ilk defa bir hatasını bize sundu o kaybetmişti çünkü o bina da bir tek saç kılı bulundu. Evet zordu ama bunu yaptım. Saç kılı bir masanın altında öylece duruyordu tam yanından hiç bir şey olmamış gibi geçecektim ama hislerim beni yanıltmadı. Saç kılı Orhan Ertekin diye birine aitti. Suçluyu bulmuştuk.
Sorgu odası;
"Orada ne işin vardı? "
"Çok önceden gitmiştim avukat bu suçla bir bilgim yok "
"Tüm suçlular bunu diyor ama sonu hep hapishane oldu biliyor musun? "
"Onlar ile aramızda ki terk fark suçlu olmaları. Onlar suçlu ben değilim"
"O kadar emin olma "
"Ne dememi istiyorsun yapmadığım bir şeyi üstlenmemi mi ne beceriksiz bir avukatsın "
"Çevrede bozduğunuz kameralar bunu söylemiyor ama " dedim ve önümdeki bilgisayardan bozulmuş olan kameraların kayıtlarını kurtardık ve olay günü erken saatlerde oraya girenin Orhan Ertekin olduğunu gördüm. Suçlu videoyu izliyordu bende onu izleyip ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordum. Kaşını kaldırdı elleriyle oynamaya başladı. Bacakları titremeye gözlerini kaçırmaya başladı. Videonun hemen bitmesini istedi ancak ben tekrar başa sardırdım çünkü tepkisini merak ediyordum. Sınırlı gözlerle bana baktı.
"Kapat şu videoyu avukat " diye bağırmaya başladı.
"Neden? "
"Sinirlerimi bozuyor "
"Kendi yaptığın bir şey neden sinirlerini bozsun "
"Mecburdum"
"Neye? "
"Boşver sen ne anlarsın hayat acısından hiç yaşamamışsın ki "
"Hayat herkese bir takım acılar yaşatır senden daha acı çekmiş fakat bunların birini dahi yapmamış yüzlerce insan var sen kendi aileni katlettin kimse bu kadar canı olamaz hiç kimse " sinirle kafasını kaldırdı.
"Mecburdum bana ikinci bir şans vermediler hak ettiler kimse bana böyle davranamazdı ailem olsa bile "
"Ne yaptılar sana? "
"Bu kadarı fazla üstüme geliyorsun avukat şikayetçiyim alın beni burdan herşeyi anlattım ama bu kadın benim aklımla oynuyor zihnime girmeye çalışıyor alın beni burdan " diye haykırmaya başladı. Her cümlesinde durmadan sallanıyor ve iki eliyle masaya vuruyordu. Bu adam deliydi. İçeri polisler geldi.
"Hemen dışarı çıkın" diye bağırdım bende bir bana bir de zanlıya bakıp kafasını sallayıp çıktılar. Zanlı yüzüme sert bir şekilde bakmaya devam ediyordu.
"Söyleceklerim daha bitmedi " dedim.
"Kimse beni dinlemedi ben neden dinleyeyim "
"Çünkü buna mecbursun "
"Hiç bir şeye mecbur değilim ben "
"O zaman onları neden öldürmeye mecbur oldun "
"O farklı konu açma onu " diye sesini yükseltti. Derin bir nefes aldım bu hareketin onunda derin bir nefes almasını sağladı.
"O bina peki, onu açıkla" yarım ağız gülümsedi yüzünde pişmanlık yoktu korku yoktu her şeyini kaybetmişti neden korkmalıyım ki diye düşündü.
"Onun her şeyini kendi isteğimle yaptım ve hiç pişman değilim "
"Bir ömür bu dört duvar arasında çürüyeceksin farkında mısın? "
"İşime gelir çünkü dışarda yemek yoktu sıcak yuva yoktu arkadaş yoktu kimse yoktu bi başıma ordaydım ben eğer dışarda olsaydım daha bir çok kişi ölürdü emin ol avukat bunlardan biri sensin. Eğer ben yapmazsam bile sonun yine de benim yüzümden olucak "
"Kendi sonumu ben yazacağım "
"Silgi benim elimdeyken mi? "
"Silgiye gerek yok tükenmez kalemle yazıyorum ben sonumu da onunla yazıcam silemeyeceksin " tekrar güldü bu sefer yüzünde zafer gülümsemesi gibi birşey vardı "
"O zaman bende yakarım çok mu zor sonun adın gibi alev alev olur doğduğun gün konulan ismin sonun olur belki ha ne dersin alevler içinde yanacaksın ve ben sadece izleyeceğim o zaman burada ki gibi rahat konuşamayacaksın Alev avukat " ismini bastıra bastıra söyledi bir anlam vermeye çalışıyordu. Ama bu işler bana göre değildi.
"Şuan elleri kelepçeli olan birazdan hapse girip özgürlüğü gidecek olan ve son kez biriyle konuştuğun kişi ben olan sadece sensin sonuna geldin be Orhan kaybettin bitti artık anla bunu"
"Daha yeni başlıyoruz" dedi ve ayağa kalktı. "Beni burdan alın özgürlüğüme hapishaneme gitmek istiyorum" diye bağırdı. Polisler geldi bana baktılar kafamı salladıktan sonra zanlıyı alıp gittiler.
Bazen özgürlük sadece gökyüzü değil dört duvarda olabiliyor insan nerede rahatsa orada özgür oluyor. Oda demekki burada rahatmış ait olduğu yerde. Hapishanede...
Mahkeme günü ;
Zanlı, suçlu Orhan Ertekin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. İçim rahat bir şekilde ona bakıyordum o ise bana baktı.
"Son gülüşlerini iyi yaşa "
"Daha yeni başlıyoruz"
"Herşeyin bitecek avukat benimle hiç tanışmamayı dileyeceksin "
"İçim rahat Orhan sen orda rahat olucak mısın orası belli değil ama "
"Ben her yerde rahatım sen hazırlıklı ol sonradan demedin deme bana kırılırım bak " dedi ve yapay bi üzgün ifadesi sergiledi ona inat kafamı bir kez daha kaldırdım.
"Kırılan ben değilim sensin şuan durumuna bak bir suçluya göre fazla cesursun "
"Sende bir avukata göre fazla yerlere burnunu sokuyorsun ve bu senin sonun oldu "
"Hata yapıyorsun hem de çok büyük bir hata üzülüyorum sana bir de bu zekayla her davayı mı kazandın yakında herşeyin gidecek esir düşeceksin peki o zaman ne yapacaksın böyle gülebilir yada rahatça oturabilir misin? Hiç sanmıyorum ben içerde olabilirim beceriksiz avukat ama bu ülkede benden binlerce var hangisinde yenileceğini çok iyi biliyorum senin için geliyorlar bunu asla unutma kaybedeceksin ilk yenilgini çok yakında yaşayacaksın , yanacaksın beceriksiz Alev avukat hemde cayır cayır yanmak ". Pis bir gülüş sergiledi ismimi onun adından duyunca yüzümü buruşturdum adım onun ağzına hiç yakışmıyordu hemde hiç . Zanlı tekrar gözlerime bakmaya devam etti. Söyleyecekleri hala bitmemiş gibi duruyordu." İsminin Alev olması senin sonuna benzeyecek alevler içinde yanıp kül olacaksın ve bu senin ilk yenilgin olacak bakma sen kazandığına benimle hiç uğraşmaman gerektiğini yanarak anlayacaksın bende bu güzel hapishanede mutlu bir şekilde kafamı yastığa koyup uyucam ve arkadaşlarıma sonsuz sevgimi gösterip burdan kaçıp gidicem. Sonra puff bende ortadan kaybolmuş olacağım. Üzülüyorum sana ya bu kazanmış olduğun dava senin yenilgin olacak ilk defa bir davayı kazandığın için çok büyük pişman olacaksın ecelin geliyor hemde çok kısa zamanda hazır ol beceriksiz Alev avukat." demişti.
İçimi derin bir ürperti kapladı. Bu o zanlının bahsettiği adam mıydı? O Zanlının bu kadar tehlikeli olduğunu tahmin etmiyordum. Ama ben Alevdim ben yanmayacak onları yakacaktım. Çünkü benim en başından beri amacım bu kötü adaleti yerine getirmekti. Tüm katiller, hırsızlar, suçlular, suçu üstlenenler hepsi dışarda ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor hiç bir şey olmamış gibi gülüyor, geziyor her şeyi yapıyordu tıpkı anneme yapılanlar gibi...
"Asıl sana üzülüyorum bu dediğin şey hiç gerçekleşmeyecek çünkü senin gibi bir canavar ancak hapishanede tutulmalı ya da tüm acını hissetmeli yoksa özgürlük ve ölüm sana hediye olur değil mi? " dedim gözlerim karardı zanlının ufakta olsa korktuğunu hissediyordum ben kolay kolay kaybeden biri değildim ve hiç olmayacaktım "
Şimdiki zaman
Peki bizi buraya kim getirdi? Neden bizi seçtiler? Bu kızlar kim? Birbirlerini tanıyorlar mı? Bize ne olcaktı? Adalet yerini bulacak mıydı? Peki ya bu kızlarla benim ortak noktam neydi?
Neler olcaktı bilmiyorum ama kötü şeyler hissediyordum. Yanlış giden bir şeyler vardı bizi kullanmaya çalışıyorlardı çok kötü şeyler gelecekti...
Ben bunları düşünür ve etrafa bakarken tek bi çıkış yeri vardı yukarıda olan küçük bir pencere burdan geçip çıkamazdım çünkü pencere çok küçüktü dışarı karanlıktı. Geceleri yukarda olan Ay tüm ışığı ile bu küçük pencereden geçip odayı aydınlatıyordu . Oda da hiç bir şey yoktu . Dört duvar arasında dört kız kalmıştık. Dışardan sesler de gelmiyor derken hızlı ayak sesleri buraya doğru geliyordu hemen yere çöktüm . Kalbim hızlı atıyor ve titriyordum normalde asla titremez ve korkmazdım ama şuan şuan titriyor ve korkuyordum çünkü olacakları hissediyordum. Gözlerimi sıkıca kapattım . Açmak istemiyordum eğer gözlerimi açmazsam tüm kötü şeyler yaşanmayacak gibi geliyordu. Sanki gözlerimi kapattığımda herşey normal bir şekilde ilerliyor , hiç bir düzen bozulmuyor, herkes mutlu, huzurlu, herkes gülümsüyor, kahkaha atıyor, oyunlar oynuyor, şarkılar söylüyor, müzikler dinliyor gibi geliyordu ama hayır bu hiç bir zaman böyle olmadı. Hiç bir şey normal ilerlemedi, her düzen bozuldu, hiç kimse artık mutlu, huzurlu değil , kimse gülmüyor, kahkaha atmıyor, oyunlar oynamıyor, şarkılar söylenmiyor, müzikler hiç bir zaman dinlenmiyor. Oysa en sevdiğim şey müzik dinlemekti. Müzik bana huzur veriyor acılarımı alıyordu. Müziklerde sözlere gerek yoktu ritmi bile bana yetiyordu ama o müzikleri çoktan elimden aldılar artık gözlerimi kapatsam da buradan çıkamayacağım hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ya kayıplar verecek ya da kazandığımız şeyler olacaktı. Bu yolun başında sadece ben vardım ve bitişinde de sadece ben olacaktım. Her zaman olduğu gibi...
Bir kaç yıl önce
Bugün doğum günümdü heyecanla pasta üfleyecektim. Sanki ilk defa üflüyormuş gibi bir his vardı içimde. Annem ve babam kardeşlerim hepsi heyecanla salonda bekliyordu içeri girdim. 13 yaşıma giriyordum. Ama sanki ilk defa doğum günü kutluyormuş gibi bir heyecan vardı. Hepsi gülerek bana bakıyordu içeri girdiğim an alkışlar ve kutlamalar başladı. Hepsine tek tek sarıldım, kokularını içime çektim. Sanki onlara son kez sarılıyor onları son kez görecek ve kokularını içime çekecek gibi hissediyordum. Bugün doğum günümdü. 25 Kasım. Ama bugün her şey son olacak gibiydi. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak gibiydi. Çiçekler solacak, yağmurlar artacak, rüzgarlar şiddetlenecek, korkular gelecek hemde büyük korkular bunlar, acılar artacak, insanlar büyüyecek ve daha fazla anlayacak bu hayatın bu kadar değersiz olduğunu, içimde buruk bir acı vardı o da tam doğum günümde gelmişti. Buruk bir gülümseme ile pastayı üfleyecekken kapı çaldı. Annem "ben bakarım " diyerek çıktı mumlar daha sönmedi gülüşler eksilmedi. Annem girdi içeri yüzünde daha iki dakika önceki gülümsemesi , heyecanı yoktu. Korku vardı acı vardı. Babamı çağırdı. Babam askerdi. Annem polisti. Babam annemi anlamıştı sadece gözlerine bakarak salonda ki çekmecelerin içinden bir silah çıkardı bana ve kardeşlerime doğru döndü. 2 kardeşim vardı biri kız biri erkek, ikizlerdi, 5 yaşındalardı annem hep onlar bizden sonra sana emanet derdi ben hep çok güzel bakarım ben onlara derdim. Babam bana baktı. "Alev kızım kardeşlerini al ve saklan kızım " dedi sadece kafamı salladım o an ki hızımla yanan mumlar söndü ışıklar kapandı. Çocuklar saklandı. Ve canlar son nefese kadar korunmaya çalışılacaktı. Nefesler tutuldu ve iki el silah ateş edildi. Korku ilk defa o gün kalbime büründü normalde kötü bir şey olsa anne ve babama sarılırdım ama bu sefer içimde korku bürüdü sadece korku. Kardeşlerim elimi bıraktı sıkı sıkı tuttuğum o elimi bıraktılar ve ikiside çığlık atarak koşmaya başladılar silahtan korkmuşlardı 5 yaşındalardı tabiki korkacaklardı. İki el silah bir kez daha duyuldu ve sonra çığlıklar kesildi herşey bitti hissediyordum. Hareket edemiyor nefes dahi alamıyordum ben ölü bir canlı olmuştum herkes olamazdı ama ben şuan olduğumu hissediyordum. Bir ses duyuldu keskin, kalın ve hiç unutamayacağım bir ses "hadi artık gidelim polisler gelicek " dedi. Diğeri konuştu "evi aramalıyız biri var mı bakmalıyız? " dedi o an içimde tekrar aynı korku ve acı geldi. Başka biri "Yakalanacağız ne araması hadi siktirip gidelim burdan " dedi. 3 kişilerdi. Ve kapı kapandı. O bir kapı hayatımdaki tüm kapıları kapadı. Yaşamımı , ruhunu, ailemi, herşeyimi elimden aldı o bir kapı benim yüzüme kapandı ve ben orada sıkışıp kaldım. Hiç bir şey yapamadım. Saklandığım yerden çıktım salon kapısının başında kardeşlerimi gördüm ilk çığlığım ilk haykırışım onlara oldu. Yerde kanlar içinde acı bir şekilde yatıyordu ikiside. Ağlayarak, haykırarak kardeşlerimin yanına gittim bıraktıkları ellerimle tuttum onları "hadi kalkın gittiler bakın kapı kapandı güvendeyiz " ses gelmedi. "Neden elimi bıraktınız? siz hiç ablanızın sözünden çıkmazdınız şimdi neden çıktınız? neden ellerimi bıraktınız? bunu kendinize neden yaptınız? ben, ben izin vermemeli miydim? " ses gelmedi. "Tabi ya korktunuz siz ondan oldu değil mi? Hiç silah sesi duymadınız ondan korktunuz dimi? " dedim ve yine ses gelmedi. Acıyla kafamı kaldırdım fakat gördüğüm manzara benim kabusum oldu. Annem ve babam, canlarım, onlarda yerdeydi, kanlar içindeydi, boğazım yanıyor nefes alamıyor ölmek istiyordum bu kocaman ailede bir başıma kalmıştım. Babamın aldığı silah dış kapının önündeydi. Silahta kanlar vardı babamın kanı. Bir askerin kanı. Binlerce şehidin arasından bir şehidin kanı. Benim hikayem başlamadan bitmişti...
Şimdiki zaman
Aradan 13 yıl geçti. 26 yaşımdayım. 13 yaşımdan beri doğum günü kutlamıyorum, mum üflemiyorum, pasta yemiyorum, eskisi gibi enerjim yok, sırf ailemin katilini bulmak için avukat oldum ve çok çabaladım ama bir türlü bulamadım ama hiç bir zaman pes etmedim. Hala bulacağımı düşünüyordum. Ben dimdik durmayı babamdan, acılarımı gizlememi ise annemden öğrendim ve bunları çok iyi bir şekilde yapacaktım. Çünkü aileme söz vermiştim içimdeki acıları nasıl gizleyeceğim bilmiyorum ama bunu yapmak zorundaydım
Hızlanan ayak sesleri kapının önünde durdu. İçimde ki korku hafifledi sanki bunu bekliyormuş gibi normalde tam bu anda korku artması gerektiği yerde bende ortadan kayboldu. Garipti.
Kapı açıldı...
🔥
Gözlerim kapalıydı . Titriyor muyum bilmiyorum gözlerim hareket ediyor mu bilmiyorum tek bildiğim şey mücadele sonuna kadar vardım kazanana kadar bu mücadelede olacaktım. Kapı açıldığında bile korku yoktu. Cidden garipti tüm heyecan korku endişe gitti yerine güç gelmişti işte bu benim kazancım olacaktı. Tam bu sırada bir ses geldi.
"Gözlerini aç Alev avukat uyandığını biliyoruz" dedi. Nerden anlamışlardı bilmiyorum ama gözlerimi yavaş yavaş açtım. 4 adam bana bakıyordu. İlki tam önümdeydi. Siyah saçları alnını kapatmış kara gözleri acımasız bir şekilde yüzümde geziniyordu. Uzun boylu iri yapılı biriydi. Onun arkasında ise diğeri 3 adam vardı. Biri kumral kahverengi gözleri boş boş etrafa bakıyordu. Diğer sarışın mavi gözlü olan ise gelinlikli kıza bakıyordu. Bakışında büyük bir anlam vardı gelinlikli kızı tanıyor gibiydi. Sonuncu çocuk da kumral siyah gözlü bir adamdı . O da tam önümde duran adama bakıyordu. Gözlerim bu sefer tam önümde duran adama kaydı. Hala bana bakıyordu. Beni İnceliyordu buradaki kimseyi tanımıyordum. Bu ölüm sessizliğini bozdum. "Ne bakıyorsun? " dedim iğrenir bir şekilde. Güldü gözlerinde hala acımasız bir duygu vardı ne planı yapacağını düşünüyor olmalıydı. Ama gülümsemesi tüm ciddiyeti bozdu acımasız olan gözleri acımasız fakat gülüşü oldukça samimiydi garipti. Yüzü sanki ikiye bölünmüş gibiydi üst tarafı kötü alt tarafı iyi. Ne düşünüyordum ki ben bu durumda garip garip düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve onun söyleyeceği şeyleri dinlemeye başladım. "Arkadaşım " dedi kalın bir sesle ve devam etti . "Kardeşim, dostum şuan hapishanede sebebi ise sensin. Bize bir kaç bir şey yapmamızı istedi onun yapmasına gerek yok biz onun yerine yaparız " dedi. Grubun başı yakaladığım hapishanede olan zanlı Orhan Ertekin olmalıydı bunlarda onların köpekleri idi. Kafamı kızlara doğru çevirdim beni anlıyordum da bu kızların burada ne işi vardı?
"Bana gücünüzün yetemeyeceğinizi anladığınız için bu kızları mı getirdiniz buraya " dedim küçümseyici bir gülümseme ile benim gülüşüm hiç bir zaman samimi olmadı, olmayacaktı da. Kafasını benden çevirdi tek tek kızlara baktı sonra arkadaki adamlara sonra tekrar bana döndü. Bu sefer gülüşü gitmişti. "Sana hesap vermek zorunda mıyım?" dedi ve bir anda önümden çekilip adamları dışarı çıkarıp çıktı. Kapının önüne doğru geldim. Onları dinliyordum. Önümde olan adamın sesini duydum. "Avukat haklı o kızların ne işi var bizim derdimiz avukatla " dedi ve ardından bir ses geldi. "Kızlar bizim işimizi kolaylaştıracak orada gelinlikli olan ormandan kaçırdığımız kız Anıl'ın hoşlandığı kız o istedi" ilk defa birinin adını duydum Anıl. Bu gelinlikli kıza bakan sarışın çocuk. Gelinlikli kıza baktım dudaklarım sevinçle kıvrıldı. Bu kız kaçış biletim olacaktı. Konuşma hala devam ediyordu. "Diğer uykudan aldığımız kız psikolog avukatın doğru mu yalan mı söylediğini anlayıp bize söyleyecek baya tecrübeli olduğunu duydum ve son olarak abiyeli olan partiden aldığımız kız o doktor avukata zarar verirsek iyileştirecek ve böylece hastane ya da polis derdimiz olmayacak " dedi planları iyiydi fakat kaçırdıkları kişi bendim . Beni yenmek kolay değildi. Önündeki adamın sesi tekrar geldi. "Anıl, oğlum gelinlikli kızı napıcaksın amına koyayım " dedi "Ya oğlum aşığız işte " dedi. "Kız bugün evlenicek ve bugün eşi olacaktı amına koyayım ne aşkı " dedi. "Sende aşık ol seni de görelim avukata bakışın herşeyi anlatıyor zaten aman dalgalara kapılıp boğulma benim gibi " dedi. Ses yükseldi. "Bana bak düzgün konuş siktirtme belanı " dedi ve kapı açıldı. Sinirli bir şekilde baktı. "Duydun mu? " diye konuştu sakin bir şekilde . Hayır desem yalan söylediğim anlaşılırdı bu yüzden kafamı evet anlamında salladım. Derin bir nefes aldı. "Geç yerine seninle birazdan uğraşıcaz ". "Dikkat et de uğraşmadan elinden kuş olup uçmayayım " dedim güldü. "O kuşların kanatları bugün koptu be beceriksiz avukat hayatta uçamaz merak etme " dedi. "Asıl sen merak etme, canını sıkma eğer o kuş adalet için yaşıyorsa elbet kaçar " dedim ama o bir şey demedi sadece gözlerime baktı ve oradan çıktılar. Bir kaç saat ya da dakika bilmiyorum ama çok sıkıcı zamanlar geçti. Sadece kızlara bakıyor etrafa bakıyordum. Gelinlikli olan kız gözlerini açtı. Tam çığlık atacağı sırada tüm gücümle ağzını kapattım. Adamların duymasını istemiyordum. "Sessiz ol " diye fısıldadım kafasını yavaş yavaş salladı. Bende yavaşça elimi açtım. "Nerdeyim ben? " dedi. "Bende bilmiyorum ama içeride Anıl diye biri var tanıyor musun onu? " kafasını salladı. "Evet tanıyorum. Yakın dostlarımdan biridir bugün düğünüm vardı ama gelmedi geleceğini söyledi sonra düğünde silahlar patlamaya başladı. Eşimi vurdular " dedi . Kelimeler ağzından zor çıkıyordu ağlamaya başladı. "Tamam sakin ol eşin yaşıyor muydu? " "Bilmiyorum ben o an direkt yanda olan ormana kaçtım ve sonra gözlerim kapandı ve burdayım " "Neresinden vurdular? " "Omzundan " dedi kekeleyerek. "Yanında yardım edecek birileri var mıydı? " kafasını hızlıca salladı. "Evet, bir sürü kişi onun etrafında toplandı " inandırıcı bir şekilde gülümsedim ve elimi omzuna koydum. "Tamam kurtulma şansı yüksek şuan biz buradan çıkmanın yolunu bulmalıyız " dedim ve bu söylediklerim biraz şaşırmasına neden oldu. "Seni de mi kaçırdılar? " dediğinde kafamı salladım ve diğer kızları gösterdim. "Hepimiz kaçırıldık" dediğimde gözlerinde korku vardı. "Merak etme kurtulacağız " dediğimde sadece kafasını sallamak ile yetindi ama hala gözlerinde ki o korku yerini koruyordu.
Ben hala etrafa bakarken pijamalı olan kız bize bakıyordu. Sakin ve boş boş bakıyordu. Ne zaman uyanmıştı? Hafifçe gülümsedim. "Merhaba , iyi misin? " dediğimde uykulu ve yorgun bir sesle konuştu. "Evet iyiyim de burada ne işim var 40. Rüyamı mı görüyorum en son yatağıma yattığıma emindim " dediğinde kahkaha atacaktım ama son anda kendimi tuttum psikolojim çok bozulmuştu. En azından bu kız psikologtu. Ben daha ne kadar delireceğimi düşünürken psikolog kız konuştu.
"Oldukça sakinsin şuan hepimiz kaçırıldık, esiriz ve sen çok sakinsin neden? " dediğinde tekrar güldüm ben asla sakin değildim ortalığı yıkmak veya yakmak istiyordum. Duygularımı, düşüncelerimi çok iyi gizlerdim ve bu kozumu asla kimseye söylemeyecektim. Bu psikolog da çerez çıkmıştı.
"Çünkü ben bir avukatım ve istedikleri sadece benim " dediğinde şaşırmıştı.
"Avukat olman hiç bir ise yaramaz da istedikleri sadece sen olduğunu nereden biliyorsun? " dediğinde tüm sinirimi bu kızdan çıkarmamak için kendimi zor tuttum. Buradaki kızlarla çok iyi geçinmeliydim. "Çünkü daha yeni siz uyurken adamlar geldi ve bunu söyledi ayrıca avukat olmam tam da bu zaman da işe yarıyor " dedim. "Nasıl? " dediğinde tekrar gülümsedim. "Uzun hikaye, buradan çıkalım sonra rahat rahat anlatırım " dediğimde sadece kafasını sallamakla yetindi.
Biraz daha süre geçti ne kadar hesaplayamıyordum. Tek bildiğim bu odada bulunan yukarıda olan küçük pencereden görünen güneşin doğuşu idi . Baya zaman geçmeli olmalıydı ama ne gelen vardı ne de giden. Son kız daha hala uyanmamıştı. Zaten en son onu bayılttılar. Diğer kızlar hem etrafa bakıyor hem pencereye hemde bana. Sonuncu kıza baktığımda kıpırdandığını gördüm uyanıyordu. Gözlerini açtı tek tek bizi inceledi. Tam ayağa kalkıp çığlık atacakken elimle ağzını kapattım. Neden çığlık atıyorlardı. Ya ilk bunlar uyansaydı ne olurdu acaba? Diye düşünürken kızla konuştum. "Sessiz ol elimi çekicem ama sende bağırmayacaksın " dediğimde kafasını salladı. Elimi yavaş yavaş çektim. Ama kız tekrar bağıracakken tekrar elimle ağzını kapattım. "Beni dinle yoksa biteriz anladın mı bağırma her boka " diye sinirli bir şekilde konuştum tekrar kafasını salladı. "Elimi çekicem ama sen hala bağırırsan kötü olur anladın mı beni? " dediğimde tekrar kafasını salladı. Tedirgin bir şekilde yavaş yavaş elimi çektim. Kız bağırmadı derin derin nefesler alıyordu. "İyi misin? " dedim ve sinirle bana baktı. "Şuan bunu söyleyecek son kişi bile değilsin " dediğinde kaşlarımı çattım iyilikte yaramıyor buna. "Şuan seninle uğraşamam " deyip yerime geri döndüm. Kız konuşmaya devam etti. "Bizi neden kaçırdılar? " dediğinde diğer kızlar bana baktı. Abiyeli kız da bana döndü. "Uzun hikaye buradan çıkalım rahat rahat anlatırım yeter ki çıkalım " dedim. Kafasını salladı ama hala konuşmaya devam etti. "Nasıl çıkacağız? " dediğinde yine herkes bana baktı. Tam cevap verecekken gelinlikli kız kulağıma doğru eğildi. Ciddi birşey söyleyeceğini beklerken. "Çok tuvaletim geldi " dedi. Kapıyı işaret ettim. "Bak kapıda ne yazıyor. Acıkanlar 3 kere, tuvalet ihtiyacı olanlar 2 kere, bizle konuşmak isteyen de 5 kere kapıya sertçe vursun yazıyor " dediğimde "Şuan çok halsizim sen tıklasan olur mu? " dedi kafamı salladım ve ayağa kalktım. Kapıyı 2 kez sertçe vurdum. Kapı açıldı. Anıl vardı. Gülerek;
"Ooo avukat tuvalet ihtiyacı olan cidden sen misin? " dediğinde kafamı hayır anlamında salladım. "Kim o zaman?" dediğinde kulağına doğru yaklaştım ve sadece onun duyabileceği bir şekilde konuştum. "Seninki " dediğimde gözleri gelinlikli kıza kaydı. Geriye doğru çekildim. O gelinlikli kıza doğru yaklaştı. Elimi uzattı. "Hadi gel bakalım Asena " dedi. Bir isim daha öğrendim. O içeriye girerken kapı açıktı . Hızlıca kapıdan çıktım. Etrafta hiç bir şey yoktu sadece odalardan ibaretti cidden burası hapishane idi. Ben hızlı koşarken. Anıl arkadan bağırdı.
"ALEV AVUKAT KAÇIYOR DAĞRA " dedi. Dağra kimdi bilmiyorum ama ben daha da hızlı koşmaya başladım. Arkamdan hızlıca biri koşuyordu ama ben arkamı dönemeyecek kadar hızlıca etrafa bakıyordum. Arkadan tanıdık bir ses geldi. "Asla kaçamazsın avukat burayı avucumun içi gibi biliyorum ve sen burayı ilk defa görüyorsun " dedi . Bu önümde duran adamdı. Oldukça sakin konuştu. Bir kişinin daha ismini öğrendim. Karşıma merdivenler çıktı. Yukarı doğru çıkıyordum. Aşağıya giden bir merdiven yoktu. Yukarıya çıktığımda bir balkon gibi bir yer vardı. Hızlıca oraya geldiğimde şaşırmama neden olan birşey gördüm. Onlarca kişi aşağıda yemek yiyordu. Üstlerinde aynı kıyafet ellerinde kelepçe vardı. Tam arkamdan bir ses geldi. "Buradan çıkış yok avukat " dediğinde arkamı döndüm. "Bunlar kim? " dediğimde. Güldü.
"Benim adamlarım nasıl beğendin mi? " dediğinde. Aklımda iki soru vardı.
"Ne yapacaksın bunlarla? " dediğinde
"Bilmem orası bana kalmış ama hiç iyi şeyler yapmayacağım kesin " dedi.
"Sen bir örgüt mü kurdun? " dediğimde daha da korkutucu güldü.
"Tabiki " dedi. O bana doğru yaklaştıkça ben geriye doğru adım atıyordum. Ayaklarım balkonun mermerine takıldı tam dengemi kaybedip düşecekken dağra elimden tuttu ve kendine çekti.
"Ölmek için çok gençsin avukat ölüm sana hediye olur acı çekeceksin acı çekmelisin ki hem kardeşim orada rahat içinde yatsın hem ben burda rahat olayım" dedi . Güldüm çünkü bu hırsı onun sonu olacaktı , sonunu ben yazacaktım.
"O kadar kolay değil beni acı çektirip öldüremezsin buna izin vermem " dedim. Bu sefer o da güldü.
"Küçücük bir kız çocuğuna yenileceğimi düşünme sakın o küçük beynine sok, kaybedeceksin " dediğinde kahkaha attım bu sefer kendimi tutmadım o bana şaşırmış bir şekilde bakarken ben kahkaha atmayı durdurdum.
"Küçücük bir kız çocuğu öyle mi? " dediğimde gülerek kafasını salladı. Bende kafamı iki yana salladım.
"Hayır, küçücük bir kız çocuğu değil. Katledilen ailesinden geriye kalan güçlü bir KADIN " dediğimde gülümsemesi soldu. Yutkundu.
"Küçük bir beynim olduğunu düşünüyorsun öyle mi ? " dediğimde bu sefer kafasını sallamadı tepkisiz ve hareketsiz bir şekilde beni izliyordu.
"Hayır, kardeşine yaptıklarımı sana da yaptığımda anlayacaksın küçük bir beynimin olmadığını. Kaybettin dağra en başından beri kaybettin neden biliyor musun? " dediğimde yine aynı şekilde tepkisiz ve hareketsiz bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu.
"En başından beri bana bulaşmayacaktın " dediğimde sinirli bir şekilde nefes alıp veriyordu. Kolumdan sertçe tuttu. Canım yanmıyordu. Canım en son 13 yaşındayken yanmıştı ama ben ayağa kalktım beni artık kimse durduramazdı benim tek amacım adaletti...
Merdivenden aşağı hızlıca indik ve o kapıya geldik. Kapıyı açtı ve gözlerimin içine bakarak beni odanın içine soktu. Gülmeye devam ettim bu gülüş savaştı, meydan okumaydı, zaferdi ve o da bunu çok iyi biliyordu kapı kapandı. Ama ben hala gülüyordum. Kızlar bana bakarken ben kahkaha atmaya başladım.
"KURTULACAĞIM VE SEN BUNU ELLERİN KOLLARIN BAĞLI GÖRECEKSİN YENECEĞİM VE SEN KARDEŞİNİN YANINDA GİDECEKSİN BAŞARACAĞIM VE BU ÖRGÜT OLAYI SONSUZA KADAR KAPANACAK " diye bağırdım gözümden bir damla yaş aktı ama bir daha akmasına izin vermedim ağlayan ben olmayacaktım. Onlar olacaktı...
|
0% |