@medineuluer
|
Rihanna- Where have you been
Odamda sınavlara çalışırken annem girdi. Acele ve korku içinde bana bakıyordu.
"Ne oldu anne? "
"Kızım baban seninle çok önemli bir konuda konuşmak istiyor" dediğinde şaşırdım.
"Ne hakkında? "
"Bilmiyorum ama seni çağırıyor hemen" dedi hızlıca ayağa kalktım.
Ne olmuştu? Babam ne diyecekti?
Babamın yanına gittim.
"Ne oldu baba? "
"Kızım bu binada çok önemli şeyler var " demişti.
"Hangi bina? " dediğimde elimi tuttu ve beni balkona çıkardı. Eliyle karşıda ki eski hapishaneyi gösterdi.
"Bu bina"
"Ne var baba bu binada? "
"Katilimiz orada " dediği anda birden kendimi salonda buldum. Yanımda kardeşlerim vardı. Sessizce saklanmıştık. Ne oluyordu? Birden iki el silah patladı. Kardeşlerim bağırarak ayağa kalktı ve koşmaya başladılar. Hayır çıkmamaları gerekiyordu. Tekrar iki el silah patladı. İki adam vardı yüzlerini göremiyorum sadece gölgeleri vardı. Gölgeleri çok korkunçtu. Biraz daha bekledikten sonra ikiside evden çıktı. Ayağa kalktığımda ilk kardeşlerimin cesetleri ile karşılaştım. Hayır onları tutmalıydım. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Salondan çıktım ve annemi gördüm tam kafasından vurulmuştu. Beyni dağılmıştı. Şok içinde çığlık attım anneme ne yapmışlardı? Onun ne günahı vardı ki? En masumumuz oydu. O bunları haketmiyordu. Dış kapının önünde babam vardı. Kalbinden vurulmuştu. Yanına doğru gittim ellerimle kanlarına dokundum. Buz gibiydiler. Yere çökmüş. Dizlerimi önüme doğru çekmiş bağırarak ağlıyordum. Bu ilk defa sesli bir ağlayışımdı ve son olacaktı.
"Alev'im" duyduğum ses babama aitti. Hızlıca kafamı kaldırdım.
"Baba! "
"Benim yarım bıraktığım adaleti sen tamamla kızım o hapishanenin gizemini çöz kızım çöz ki herkes rahat olsun o hapishane hepimizin sonu oldu kızım senin sonun olmasın. Sakın buna izin verme kızım. Ben seni güçlü yetiştirdim. Ayağa kalk Alev'im sen güçlü bir kızsın bunlara yenilme. Onların kazanmasına izin verme sen hep çok özledin kızım seni kendimden bile sakınıyordum. Onların seni bir çırpıda ezmelerine izin verme. Oradaki kimseye güvenme kızım elbet oradan birileri sırtından vuracaktır. Dikkatli ol Alev'im sana güveniyorum kızım " dedi ve gözlerini kapattı. Hayır diye bağırmaya başladım. Babam beni bırakıyordu. Ben tek kalıyordum. Ben sırtımı babama yaslıyordum. Ama o şimdi gitti ve bende düştüm ama babam kalkmamı söyledi kalkacaktım...
"Avukat kalk" sarsılıyordum.
"Alev avukat kalk kabus görüyorsun"
Gözlerimi hızlıca açtım. Karşımda Dağra vardı. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Durmuyordu. Derin bir şekilde gözlerime baktı.
"İyi misin? " dediğinde kafamı salladım.
"Bağırıyordun, ağlıyordun iyi olduğuna emin misin? "
"Kötüyüm desem ne yapacaksın? "
"Sana iyi ne geliyorsa onu yapacağım"
"Neden? "
"Ne neden? "
"Neden yapıyorsun bütün bunları? "
"Çünkü kardeşim senin sayende çıkacak o senin ölmeni istedi. Acı çekerek ölmeni istedi. Birden ölmek sana hediye olur bu yüzden yaşamalısın. Şimdilik" dediğinde bağırdığım kadar sesli bir şekilde kahkaha attım. Delirdiğimi düşünüyordu çünkü bakışı öyleydi. Kahkaham yavaş yavaş bittikten sonra gözlerim tekrar gözlerini buldu.
"Bu hikayede kimin sonu geleceğini bilemezsin bir bakarsın ki son nefesini veren sen olursun " dediğimde güldü. Gülümsemesi savaşa dünden razıyım sonu kimin yazacağını göreceğiz der gibiydi. Hiç bir şey demeden ayağa kalktı. Odadan çıktı. Bende derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışıyordum. O rüya bir işaret olabilir miydi? Buradan kaçmak yerine burada kalmam mı gerekiyordu? Ailemin katili burada mıydı? Bütün bunlar kafamı karıştırırken biraz düşündüm bana zaten burada hiç bir şey yapamazlardı bende bu hapishanenin gizemini çözecektim. Çözene kadar burada kalmalıydım ama eğer rüyam gerçekse ailemin katili buradaysa onu kesin öldürecektim her ne olursa olsun onu ben öldürecektim. Kendime sadece üç kişiyi öldürmek için söz verdim o da ailemin katiliydi. Onları kesin öldürecektim buranın adaletini hak etmiyor direkt ölmeyi hak ediyorlar.
Yatağımdan kalkıp kamerayı kapattım üstümü değiştirdim ve kamerayı açtım. Eğer açmazsam bu salak geri gelirdi kesin. Hiç uğraşamazdım. Odamdan çıktım. Etraf yine oldukça sessizdi. Örgüt üyeleri sadece yemek vakti dışarı çıkıyor geri kalan saatlerini odalarında geçiriyorlardı. Kızlarda odalarında olmalıydı çünkü artık onlarda karşı taraftaydı ve artık ben onların yanında değildim onlara yardım etmeyecektim bu savaşın başında tektim şimdi de öyleydim. Dışarda sadece Dağra, Anıl, Oğur, Eren ve ben olmalıydık. Tabi Asena da istisna dışında olabilirdi ne de olsa Anıl onun için herşeyi yapardı neyse şuan bunları düşünemem. Katili bulup hemen burdan gitmek istiyordum. Bir şekilde Dağra'dan gizli odasına girmem gerekiyordu bunu yemek saatinde yapıcaktım çünkü Dağra o zaman yemek hanede oluyordu. Etrafı tekrar dolaştım çok büyük olduğu için ezberlemeye çalışıyordum. Bu bina 50 katlıydı. İlk katı tüm korumaların olduğu giriş çıkışların sağlandığı kattı. İkinci kat yemekhane. Diğer katlar üyelerin odasıydı ve en üst katta Dağra, Anıl, Oğur, Eren'in odalarının bulunduğu kattı benim odam onların bir alt katındaydı. Kızların da odası benim odamın olduğu kattaydı. İlk önce yemekhaneye geçtiklerinde kameraları etkisiz hale getirmek gerekiyordu. Ama kamera odası neredeydi. Dağra'nın odasına gidip oraya bakmalıydım. Orda olma ihtimali yüksekti. Ama nası yapıcaktım? Biraz düşündükten sonra bulmuştum galiba yemek saatinde odasına girip kameraları etkisiz hale bırakıp dosyaları incelicektim her bir örgüt üyelerinin dosyası olması gerekiyordu bence.
Yemekhane saati geldi. Herkes bir yerde toplanmıştı. Sıra benim sıramdaydı. Hemen Dağra'nın odasına girdim. Kabus sırasında benimle ilgilenirken ondan gizlice anahtarları almıştım. Elindeki anahtara bile sahip çıkamıyorsa suç benim değildi. Tam tahmin ettiğim gibi bir kapı daha vardı odada, bu kapıyı açtığımda kamera odası vardı hemen kapattım ve benim odaya girdiğim görüntüleri sildim ve hemen masasına doğru ilerledim büyük bir dosya vardı onu elime aldığımda tek tek herkesin isimleri vardı. Son 20 dakikam kaldı sonrasında herkes odalarına gidecekti. Dosyaları gizlice saklı tuttuğum saatime aktardım ve kamera sistemini ve onun bilgisayarını da saate ayarladım. Bu hackleme işini avukat olduğum sırada bir müvekkilim tarafından öğrenmiştim. Sandıklarından daha da güçlü bir kadındım. Odadan çıkıp kapıyı tekrar kitledim ve odama gittim yemekhane bitimine son 5 dakika kalmıştı kameraları aktif hale getirip, Dağra'dan gizlice aldığım anahtarları onun geçeceği yerin kenarına fırlatmıştım. Herşey çok güzel ilerliyordu. Saati sütyenimin içine koymuştum. Elime Dağra'nın getirdiği kağıtları alıp karalamaya başladım. Tam bu sırada Dağra geldi. Ona bakmadan karalamaya çalışıyordum. Önüme bir tepsi bıraktı yemek getirmişti. "Ultra inatçı adının hakkını verip ortalağa Alev saçan bir kadın yüzünden düştüğüm şu hallere bak " demişti. Kaşlarımı çattım ve sinirle ona doğru döndüm. "Sana bunları isteyen ben değildim yemek yemek isteseydim yemekhaneye gelirdim" dediğimde dudakları hafifçe sırıtıp. "İşte bu inatçılığın yüzünden açlıktan gebercen al ye işte" Kaşlarımı kaldırıp gözlerimi kıstım. "Zehir koymadığını nereden bilcem" "Eğer birini öldürmek isteseydim çoktan yapardım zehire falan gerek duymazdım " demişti. "İyi tamam rahat bırak beni ve odamdaki kamerayı da al" "Neden? " "Rahatsız edici çünkü" "Peki sen nasıl istersen " deyip kamerayı ordan söktü ve gitti. Bu çocuk harbi süzme gerizekalıydı. Odada başka kamera var mı diye baktım yoktu. Kaçırılmadan önce üstünde çalıştığım bir icadım vardı. Lens görünümünde kamera ve gizli kulaklık yapmış ve bunu saate başlamıştım. Ama daha test etmemiştim çalışmaz ise sıçmıştım.
Hemen lensi ve kulaklığı taktım parmak görünümündeki tuşları parmağıma taktım. Tuşa bastığımda lenste bugün çektiğim dosyalar belirdi ve kulaklıkta konuşmaya başladı. BAŞARMIŞTIM. Merhaba Alev hanım ben Açelya yapay bir robotum benden isteğiniz nedir? Heyecanla yerimde zıplarken kapı tekrar açıldı. Gelen yine Dağra idi. Beni baştan aşağı süzmesi ile lens ve kulaklığı ve parmağındaki tuşu fark etmedi çok iyi kamufle olmuştu. Artık saate gerek yoktu sadece saat benden uzak olmasa yeterdi. "Şu imkansız bir isteğim vardı ya " dedim Dağra'ya doğru kafasını sallayıp "Evet vardı" "Şuan pek mümkün değil galiba " "O dün için geçerliydi " "Sebep? " "Keyfim öyle istiyor" "Neyse neden gelmiştin? " "Kameralarda bir sorun var sen mi bir şey yaptın ? " dedi şüphe ile bakarken hemen rolüme bürünüp salağa yattım. "Ne! Bunun benimle ne alakası var herşeyi de ben yaptım zaten sana göre amına koyayım artık rahat bırak beni normal bir sorundur herşeyi de ben yapamam hem yapsaydım odamdaki kameraya yapar senin almana gerek duymazdım " dediğimde biraz beni süzdü ve kafasını salladı. "Eğer senin yaptığını öğrenirsem kötü olur ayrıca yanımda küfür etme senin gibi nazik bir bayana yakışmıyor " "Bayan babandır kardeşim ayrıca küfürlerimden sanane bir onlar kaldı buyur onlara da karış istersen " "Seninle uğraşmayacağım ne halin varsa gör ben dediğimi dedim yarın tekrar sorguya alınacaksın haberin olsun " dediğinde bir şey demeden önüme döndüm o da kapıyı kapatıp gitti.
"Hey Açelya duyabiliyor musun beni? "
Tabiki Alev hanım siz beni aktif hale getirdikten sonra her seslenmeniz de burada olacağım isteğiniz nedir?
"Bugün çektiğim dosyayı tek tek okuyun lütfen"
Nerden başlayalım?
"En başından"
1.Anıl Kutar 28 yaşında Ankara doğumlu Boyu 1.90 Kilo 65 Mesleği savcı ama işini bıraktı Annesi ve babası ölmüş Kardeşleri yok Hiç bir suçlama ve hapis cezası bulunmamaktadır.
Bu duyduklarım biraz üzmüştü tek başına kaldığı için Aşkına sığındı ve bu yüzden Asena'ya zarar vermeyeyim diye bana yalvardı. Neyse sonuç olarak o da bu örgüttendi o da kötüydü. Herhangi bir hapis cezası olmasada. Buradaki kimseye acımayacaktım kimseye merhamet, şevkat duygusu beslemeyecektim. Ben her zaman tek tabanca olacaktım.
2. Eren Yağız 28 yaşında İstanbul doğumlu Boyu 1.88 Kilo 63 Mesleği yok okumamıştır Anne babası var ama bilinmemekte yetimhaneye bırakılmış Kız kardeşi var Darp etme suçundan göz altına alınıp serbest bırakıldı.
Yorum yoktu ondan beklenen de buydu ama onun zaafinı kullanacaksam kardeşinden kullanacaktım.
3. Oğur Utay 28 yaşında İzmir doğumlu Boyu 1.90 Kilo 66 Mesleği yazılım mühendisliği ama işini bıraktı. Anne babası var Hiç bir suçlama ve hapis cezası bulunmamaktadır.
Temiz çocukmuş ama onunda hatası burada olması buranın üyesi olması.
4. Asena Yazıcı 25 yaşında Ankara doğumlu Boyu 1.68 Kilo 52 Mesleği moda tasarımcısı Anne ve babası var ama konuşmuyorlar Hiç bir suçlama ve hapis cezası bulunmamaktadır.
Masum bir kızdı zaten ama Anıl'ın zaafı olarak kullanmıştım yine kullanabilirdim kendimden her şey beklenirdi.
5. Hayal Hilal Türkcan 25 yaşında Çanakkale doğumlu Boyu 1.70 Kilo 55 Mesleği psikolog Anne ve babası var Hiç bir suçlama ve hapis cezası bulunmamaktadır
Bu kıza güvenmiyorum her bokun altından bu çıkabilir psikolog olmasına rağmen hiç bir şey bilmiyor bu işime gelirdi sorgu anında. Dağra'ya da duygularımı belli etmemeliydim sanki başka bir olay olmuş gibi bakmalı ve anlatmalıydım kendimi buna inandırıp rolüme bürünmeliydim. Beni kimse yenemezdi çünkü ben babamın kızıydım beni o yetiştirmişti.
Bir kaç yıl önce
Daha hızlı vur kızım çünkü düşman sana vurmaktan çekinmeyecek.
"O bir kız ayrıca daha 7 yaşında erken değil mi? " diyen annemin sesi gelmişti babam ona doğru dönüp "Hayatta ne olacağını bilemeyiz yavrum belki şuan bizim son günümüzdür bu hayatta kim bilir, yol yakın iken hemen öğretmeli ve onu güçlü bir kız yapmalıyım kimseye muhtaç olmamalı kendi ayaklarının üzerinde durmalı kendisi için her şeyi yapmalı o güçlü bir kız olmalı " dediğinde annem kafasını salladı. "İkizlere de öğreteceksin sanırım " dediğinde babam güldü "Onlarda büyüsün onlara da öğreticem tabiki" dedi. Annem gitmişti babam bana dönüp "Güzel şimdi silah kullanmayı öğretmeliyiz Alev'im" dediğinde kafamı salladım. Evden uzak ormanlık bir alana geldi karşımda bir kaç şişe onun yanında da ağaçlara asılı elmalar vardı. Babam silahı bana verdiğinde gerileyip korkmuştum. "Korkma kızım eğer silah tutan sen isen o zaman tüm duygularını silmelisin sadece karşındakine ve silahına odaklanmalısın " dediğinde silahı elime aldım. "Karnını sık nefesini tut odaklan ve acıma ateş et" dediğinde dediğini yapıp şişeyi sıkmıştım. Babam gülerek "Devam et " dedi tekrar odaklandım ve hepsini bir kaç saniyede devirdim şişeler paramparça olurken elmalar yarılıyordu. Babam tekrar gururlu bir şekilde baktı. "Aferin kızıma ben bile senden korktum kız" deyip saçımı okşadı gülerek ona bakıyordum başarmıştım. Bunlar benim ne işime yarıcak bilmiyorum ama babam için öğrenmeliyim...
Şimdiki zaman
Artık ne işe yarayacağını biliyordum. Ama artık babam için kullanmayacaktım çünkü o gitmişti. Koca okyanusta tek başıma kalmıştım. Normalde boğulurdum ama babam bana yüzmeyi öğretti... Düşüncelerimden sıyrılıp tekrar dosyalara doğru döndüm. Açelya devam et.
Tabi Alev hanım
6. Defne Yalnız 25 yaşında İstanbul doğumlu Boyu 1.65 Kilo 47 Mesleği doktor Anne ve babası var ve gayet iyi geçiniyorlar. Hiç bir suçlama ve hapis cezası bulunmamaktadır.
Defne'nin bana bir zararı yoktu. Ama herkesten herşey beklenirdi. Daha bir çok kişi vardı ve bu beni çok zorlaştıracaktı. Açelya bu dosyada katil olan bizzat birini öldüren kaç kişi var.
3 kişi var Alev hanım...
3 kişi. O gün eve gelen de 3 kişiydi katil olanda 3 kişiydi...
Bilgileri nedir?
Ozan Çakır 30 yaşında İstanbul doğumlu Boyu 175 Kilo 65 Mesleği eski madenci Anne ve babası vefat etti Bir kaç yıl önce uzman çavuş Murat Soner'i ve onun ordusunu öldürüp hapse girdi ve ordan kaçmıştır yeri bilinmemektedir.
Şerefsiz piç oruspu sizin gücünüz askerlere mi yetecek lan amına koyayım onu bulup belasını sikmezsem. Fotoğrafı var mı Açelya.
Tabi Alev hanım fotoğraf lense aktarılmıştır.
Gözüme taktığım lensin birinde fotoğraf belirdi. Sıradan bir işçi gibi duran bu katil oldukça soluk ve yıpranmış duruyordu normal bir bakış ile dururken yine de tüylerimin diken diken olmasına sebep oldu. Bu büyük hapishanede onu bulup işini bitirecektim. Özellikle de ailemin katili ise bitmişti. Sıradaki kimdir?
Burak Kaya 33 yaşında İstanbul doğumlu Boyu 173 Kilo 60 Mesleği eski madenci Anne ve babasından haber yok Bir kaç yıl önce uzman çavuş Murat Soner'i ve onun ordusunu öldürüp hapse girdi ve ordan kaçmıştır yeri bilinmemektedir.
Bunun öteki ile bir bağlantısı olabilirdi. Zaten öyleydi.
Mert Tunç 30 yaşında İstanbul doğumlu Boyu 175 Kilo 62 Mesleği eski madenci Anne ve babasından haber yok Bir kaç yıl önce uzman çavuş Murat Soner'i ve onun ordusunu öldürüp hapse girdi ve ordan kaçmıştır yeri bilinmemektedir.
Evet bu üçü bir iş birliği yapmış ve aynı işte çalışma ihtimali yüksekti tanışıyorlardı. Ailemin de katili olabilirlerdi. Üçünün de yüzlerini aklıma kazımıştım. O anda kapı bir anda açıldı dalgın bir şekilde duruken ani bir şekilde kapının açılması sıçramama sebep oldu. Gelen kişi tam da olduğu gibi oydu.
"Geç oldu avukat yat lütfen yarın sorgu odasında enerjik olmalısın uykunu almalısın kimse bayılmanı istemez " dedi dalga geçercesine.
"Hiç uyumadan da o sorguya girer çıkarım hiç bir şey olmaz beni tanımıyorsun tanıyamazsın da kaybeden başından beri sendin asıl sen uyu lütfen yarın sorgu odasında soru sorarken uyuma lütfen kimse bunu istemez değil mi? " dediğimde hiç bir şey demeden kapıyı sertçe kapadı. Derin bir nefes aldım lens ve kulaklık hep yanımda olacak hiç çıkarmayacaktım.
Alev hanım kulaklık ve lensten ölçtüğüm sonuçlara göre yorgun görünüyorsunuz uyumalısınız. İyi geceler tatlı rüyalar masal ya da ninni okumamış ister misiniz?
Bu söyledikleri gülmeme sebep oldu şu durum da bile beni düşünen tek kişiydi galiba... Teşekkürler Açelya gerek yok iyi geceler tatlı rüyalar. Ben neden böyle dedim ki? Robotlar uyur muydu? Neyse kafamı bunlara yoramam ben icat ettim zaten neden uyumasın ki? Sabaha mükemmel bir enerji ile girip o katilleri bulucaktım. Bu binayı yıkacaktım. Bu binayı kendi ateşimde alevler içinde yakacaktım. İsmimin önemini onlara gösterecektim...
🔥
Gözlerimin hafif hafif aralanması ile uykumun gitmesi bir olmuştu yavaş yavaş kendime gelirken oda açıldı. Gelen yine oydu.
"Sorgu odasına avukat hanım"
Kafamı salladığım da odadan çıktı. Bir kaç dakika sonra kendime geldiğimde bende odadan çıktım lens ve kulaklık gözümdeydi. Ve asla fark edilmiyordu.
Sorgu odasına geldiğimde sadece o vardı. Kafasını kaldırıp bana baktığında çenesi ile karşısındaki sandalyeyi işaret etti oturmam için. Gülerek ona baktım.
"Ne o bugün baş başayız kimse yok mu? " deyip sandalyeye oturdum. Kafasını ağır ağır salladı.
"Evet bugün bir değişiklik olsun istedim fena mı oldu? " dediğinde dilimi damağıma vurdum.
"Yok çok iyi oldu? " dedim gülerek. Derin bir nefes alıp sandalyeye iyice yaslandı ve gözlerimin içine baktı. Kendimden emin bir şekilde ona bakarken o beni inceledikten sonra konuşmaya başladı.
"Ee avukat hapishane günleri nasıl gidiyor ? " dediğinde yapmacık bir üzüntü ile cevapladım.
"Çok sıkıcı eğlenceli şeyler olması lazım canım çok sıkılıyor "
"Öyle mi? Ne isterdiniz mesela? "
"Hmm, bence bu sorgu işi sadece bana yapılmamalı"
"Başka kime yapalım? "
"Mesela seni de ben sorguya alayım bende sorular sorayım olmaz mı? Hem canım sıkılmaz "
"Aa tabi burda önemli bir kişi duruyor saygıda kusur etmeyelim sıra sıra soralım bir sen bir ben ne dersin? " dediğinde sandalyede sevinçle hareket edip ellerimi çırptım.
"Çok güzel olur"
"Peki o zaman kadınlar önden" dediğinde kafamı sallayıp sormaya başladım.
"Tam adın ne? "
"Dağra Özer "
"Burda bir iş karıştıyor musun? "
"Hayır" dedim kendimden emin bir şekilde aslında yapıyordum ama onun bunu bilmesi gerekmiyordu. Biraz beni inceledikten sonra emin olmuş bir şekilde benden soru bekledi. Artık gözlerimden anlamıyordu. Yine ve yine ben kazanmıştım. Bunlar benim için bir çerezdi.
"Örgütün adı ne? "
"Alev içinde " dedi ve kıkırdadı.
"Yalan söylemek yok " dediğimde gülmekten vazgeçti ve kendinden emin bir şekilde bana baktı.
"Bunu diyen sen misin avukat? Daha bir önceki sorumda yalan söyledin ama ses etmedim " dediğinde oldukça şaşırmıştım. Nasıl bile biliyordu? Bu imkansızdı çok güzel rol yapıyordum.
"Tamam gerçekleri söylicem sen söyle de " dediğinde kafasını salladı.
"Örgütümün adı 25.11"
"Ne alaka şifre mi bu? "
"Sıra bende"
"Tamam sor"
"Orhan Ertekini çıkarma gücüne sahip misin? "
"İçeri ben soktum dışarı çıkaramam bunu benden bekleme "
"Sana yapar mısın demedim o güce sahip misin dedim "
"Ben her güce sahibim "
"Peki güzel sor "
"Bu örgütün amacı ne? "
"Adaleti sağlamak " dediğinde kahkaha attım.
"Siz mi sağlayacaksınız adaleti? "
"Sıra bende " dedi hemen lafı çevirerek.
"Burdan kaçabilirdin o güce sahipsin neden kaçmadın? "
"Çok kalabalıksınız gözüm korktu" bu bir yalandı ama o kadar güzel rol yaptım ki kendim bile İnan'a bilirdim hemen anlamasın diye soru sormaya geçtim.
"Beni ne zaman bırakırsın? "
"Orhan Ertekin ne zaman serbest kalırsa" tam tahmin ettiğim gibiydi. Ayrıca yalanımı anlamamıştı. Şuan bunun için halay çekebilir göbek bile atardım çok iyi rol yapıyordum. Off çok iyiyim.
"Orhan Ertekin ne zaman serbest kalıcak? "
"Hiç bir zaman ben içeri soktuğum birini çıkarmam buna izin vermem "
"O zaman bende burdan çıkmana izin vermem. Dışarda herkes seni arıyor seni seven çokmuş didik didik arıyorlar. Ama malesef bulamazlar burası çok önceden haritadan silindi"
"İstersen herkesi yok et umurumda olmaz ama şunu bil ölümün benim elimden olucak bunun için sana söz veriyorum. Son sözünü düşün çünkü ben beklemeyi sevmem" dediğimde güldü.
"Sorgu bitmiştir" dediğinde kalkıp odadan çıkacaktım ama arkamdaki ses beni durdurdu.
"Ailenin katilini buldun mu? " dediğinde kaskatı kesildim. Kendime gelip arkamı dönüp başımı kaldırdım.
"Hayır ama bulucam sen kim olduklarını biliyorsun değil mi? "
"Ben her şeyi bilirim avukat beni hafife alma " dediğinde güldüm.
"Hafife alma konusunda sen yanılma istersen "
"Görücez"
"Bu hapishanede herşey aydınlığa kavuşacak Dağra örgütün yıkıldığında en üstteki balkondan sevinçle sizi izleyeceğim."
"Herşeye o kadar emin olmayalım belki senin sonunu ordan ben izlerim " dediğinde bir şey demeden odadan çıktım. Herşey lafta olsaydı. Dünya diye bir şey olur muydu?
Bu hikayenin sonu belliydi. O ve örgütü ölücekti ama ondan önce o 3 kişi ölücekti...
🔥
Yemekhane saati gelmişti. Herkes ordayken bende balkondan onlara bakıyordum. Dağra pür dikkat aşağıdan bana bakıyordu yanında yine olduğu gibi Anıl, Eren, Oğur vardı. Ön masada kızlar yemek yiyor bir taraftan bana bakıp konuşuyorlardı. Diğer örgüt üyeleri beni fark etmezken o 3 kişiyi arıyordu gözlerim. Yavaş yavaş teker teker gözlerim hepsinde gezdi. Ve tam ortalarda masada sadece 3 kişi oturuyordu. Normalde bir masada 6 kişi otururken bu masada 3 kişi oturuyordu. Daha dikkatli baktığımda bunlar aradığım kişiydiler. Kıyafetlerinde hangi odada oldukları yazıyordu ama burdan onları görmek imkansızdı. Açelya'dan yardım isticektim ama Dağra pür dikkat bana baktığı için ağzımı açamıyordum. Onu oyalamam gerekiyordu. Gözlerinin içine bakıp karnımı işaret ettim açım diye dudaklarımı oynattım. Gülerek kafasını salladı ve eliyle gel işareti yaptı kafamı iki yana sallayıp. Sen getir dediğimde gülüşü büyüdü. Dudaklarımı okuyabiliyordu bu yüzden oyalamam gerekiyordu. Kafasını ağır ağır aşağı yukarı salladı ve yemek bölümüne gitti gözlerini benden çekti tam o anda. Lensleri büyüt Açelya dedim.
Tabi Alev hanım
Lensler büyüdüğünde sayıları gördüm. 2,5,1 böyleydi. Tam o an aklıma örgütün adı geldi. 25.11 duvarlarda da bu sayı vardı ne anlama geliyordu? Tamam normal haline getir Açelya.
Tabi Alev hanım
Dediğinde normal hale geldi. Bu sırada Dağra yemeği almıştı arkasını dönüp bana doğru baktı. Ve yürümeye başladı ortalıktan kaybolunca geleceğini anlamıştım. Bir süre sonra arkamdan adım sesleri gelmeye başladı. Arkamı döndüğümde tabağı bana doğru uzattı.
"Al bakalım aç avukat? " dediğinde sanki çok sevinmişim gibi içten gülmeye çalıştım artık onu çözmüştüm yalan söyleyebilirdim.
"Teşekkür ederim çok iyisin" dediğimde o da güldü.
"Neden aşağı gelip kendin yemedin? "
"Senin örgütün ile aynı ortamda duramam kusura bakma "
"Korktum demiyorsun da "
"Ne korkucam be senin bütün örgüt bir ben etmez "
"Bak bunda haklısın" dediğinde gözlerimin içine bakıyordu. Sanki bundan etkilenmemi bekliyordu. Onu mutlu edelim değil mi? Garibanı mutlu etmek sevaptır. Etkilenmiş gibi bir tepki verdim o ise buna gülmüştü.
Yemeği yedikten sonra tabağı ona uzattım o da alıp gitmişti. O gittikten sonra yemekhanede ki herkes odalarına dağılma vakti gelmişti. Bir süre burda kalıp içeri girmelerini bekledim. Korktuğum için değildi dikkat çekmemek içindi. Örgütte ki üyeler içeri girdiğinde bende hapishanede dolaşmaya başladım. Yürümeye devam ederken karşıma kızlar çıktı. Hepsi gülerek bana baktı sanki beni arıyorlarmış da sonunda bulmuşlar gibi.
"Biraz konuşalım mı Alev uzun zaman oldu? " dedi Asena.
"Bencede Alev bizi o odadan çıkarıp burada özgür olmamızı sağladın" dedi Defne.
"Tamamen özgür değilsiniz ama" demiştim bu onların sessizliğine sebep oldu.
"Konuşalım tanışalım hepimiz de kaçırıldık yani bir nevi kader ortağıyız hepimiz " dedi Hayal. Kafamı ağır ağır salladım. Ne istiyorlar bilmiyorum ama öğrenmekten zarar gelmez.
"Tamam nerde konuşalım? " dediğimde hepsi gülerek bana baktı sanki bu anı bekliyorlarmış gibi.
"Gel bizle " dedi Asena. Onları takip etmeye başladım. Boş bir odaya geldik etrafa baktığımda tabiki kamera vardı her oda da olduğu gibi bir tek benim odamda yoktu. Odanın içinde bir masa vardı hepimiz oraya oturduğumuz da ellerimi masaya koydum.
"Ee anlatın bakalım" dedim.
"Ne anlatalım? " dedi Hayal hepsi merakla bana bakarken gülerek onlara doğru baktım.
"Niye örgüte dahil oldunuz? "
"Sen olmadın mı? " dedi Defne.
"Hayır asla olmam zorla güzellik olmaz"
"Bizimkisi zorla oldu ama " dedi Hayal. Kaşlarımı çattım.
"Niye? " dedim
"Hepimiz buraya senin için kaçırıldık Alev " dedi Hayal. Bunu biliyordum ilk gün bunu duymuştum. Kafamı salladım.
"Evet ama hepiniz değil" dedim ve çenem ile Asena'yı işaret ettim. "Onun olayı farklı" dedim. Asena kafasını eğdi.
"Tam düğün günümdü rüya gibiydi herşey eksiksiz ve çok güzeldi kocamı aldılar beni kaçırdılar saçma bir aşk uğuruna " dedi Asena.
"İşine karışmak gibi olmasın ama Anıl bence seni seviyor baya belli saçma değil yani " dedi Defne ve haklıydı bariz belliydi. Asena bu duruma sessiz kalmıştı.
"Ben ailem için psikolog oldum kendim de seviyordum mesleğimi ama nedense ailem hep bana karşı çıktılar sen bizim derdimizi bilemedin milletinkini nasıl bileceksin? Beceriksiz olucaksın, yapamayacaksın, olmayacak dediler ama ben başardım her hastam beni severdi en ünlü psikologlardan biriydim sonra senin için kaçırıldım ama çok zeki olduğun için seni anlayamadım bir tek Dağra anladı seni? " dedi Hayal gözleri dolmuştu.
"Hayır o da anlayamadı bir tanesini doğru bildi diye burda bilmişlik yapmasın kimse beni anlayamaz " dediğimde Hayal kafasını salladı diğer kızlar da pür dikkat bizi izliyordu. Kameraya bakmamaya çalışıyordum ama varlığını bilip ona göre konuşmalıydım.
"Neyse ne, o gün seni bilemedim diye Dağra'nın beni aşağıladığını gördün. O da beceriksiz olduğumu düşünüyordu benim tek dayanağım mesleğim ve hastalarımdı daha tanımayan biri beni bu şekilde yargılaması çok zoruma gitti. Ayrıca madem seni anlayamıyorum neden hala burada olduğumu bilmiyorum? " dediğinde güldüm.
"Herkesin dediğini umursama kendisi çok iyi bir psikolog da sanki millete ahkam kesiyor ayrıca önemli olan senin düşüncelerin onun değil ağzının payını verebilirsin hem burdan çıkmamanın sebebi ise örgüte üye olman ve hapishaneyi bilmen dışarı çıkıp bunu birine söylemenden korkuyorlar o yüzden buradasın" dedim.
"Çok saçma değil mi ya eğer o örgüte katılmasaydım şuan tanıdığım herkes ve ben ölücektim buna mecburdum." dedi.
"Neyse olan olmuş bundan sonra çıkmak isteyenler bana yardım etsin o zaman tek başıma olmuyor madem örgüttesiniz bir kaç bilgi toplayın" dedim.
"O üçü bizi bırakmıyor ki dedi " Defne sinirle.
"Kim? "
"Anıl, Eren, Oğur" dedi Hayal.
"Niye? " dedim
"Bilmiyorum örgütte olan kişilere bu kadar yakın olmaları gerekmiş" dedi Asena tam bu sırada kahkaha attım. Herkes bana şaşkınca bakarken.
"Hiç düşünmediniz mi o kadar kişiye nasıl bakabilirler demek ki yakında size bir şey yaptıracaklar ya da sizden bir şey öğrenecekler yoksa sizi buraya onlar mı getirdi benden bilgi almak için" dediğimde herkes nasıl böyle düşündüğüme şaşırırken bana baya mantıklı gelmişti.
"Ne hayır tabiki onlar için neden seni karşımıza alalım sen bize yardım ettin sadece bizim senin yanımızda olduğunu bil " dedi Hayal.
"Peki o zaman dediğim gibi özgürlük için hep beraber mücadele etmeliyiz karşıda bir örgüt var zeki davranın yeter ve her bir şeyi temiz ve gizli yapın sadece biz bilelim o diğerleri sizi takip ederse de onu da siz halledersiniz" dediğimde hepsi kafasını salladı. Bir süre sessizlik olduğunda durumu bozan Defneydi.
"Madem herkes içini döktü bende anlatabilir miyim? " dediğinde hepimiz olur dedik. Ben hariç herkes içini döktü ben içimi dökmezdim duygularımı, düşüncelerimi saklar ve sadece rolümü oynar ve kazanmaya odaklanırdım. Zaaflar herkesi yıkan, yakan tek şeydi bunu kimse bilmemeli ve öğrenmemeliydi. İşte o zaman kaybederdin. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı Defne nereden başlayacağını düşünür gibiydi. Biraz sessizlikden sonra konuşmaya başladı.
"Annem ve babam beni çok severdi bana kıyamazlardı. O gün doğum günümdü kaçırıldığım gün hep beraber partide eğlenirken onları son görüşüm olduğunu bilmiyordum onlara ne yaptıklarını bilmiyordum. Kafayı yiyorum. Ben onları çok seviyorum onlar şuan napıyorlar beni arıyorlar mı bilmiyorum onları gururlandırmak için derece yapıp tıpı kazandım üniversitemin birincisi seçildim en iyi doktordum herşey mükemmeldi ama her güzel şeyin bir sonu vardı ben de senin için kaçırıldım. Naptın bilmiyorum hiçbirimiz bilmiyoruz ama sana güveniyoruz. Sana en başından beri güvendik. Bana da Hayal ve Asena'ya olduğu gibi ailem ve tanıdıklarım ile tehdit edildim. Ve bu siktiğimin örgütüne katılmak zorunda kaldım. Peki sen, sen nasıl hiç örgüte üye olmadın? " dediğinde güldüm. Gülüşüm soğuktu.
"Benim sizin gibi zaaflarım ya da kaybedecek birşeyim yok yani önceden vardı tabi ama kaybettim artık kalmadı bu yüzden beni tehdit edemiyorlar ve benim ne kadar güçlü olduğumu biliyorlar tanıdıkları bir zanlıyı hapishaneye tıktım diye hepimiz bu haldeyiz onu çıkarmamı istiyorlar ama ben bunu asla yapmam kimse kusura bakmasın kendime söz verdim o adam hapishaneyi boylayacaktı. Bu istedikleri asla olmayacaktı eğer ben Alev isem o zaman onların cehennemi ben olacaktım kimseye boyun eğmem ben " dedim hepsi üzgün bir şekilde bana baktı.
"Ailen de mi yok? " dedi Asena buruk bir şekilde güldüm.
"Hayır yok onlar benim doğum günümde vuruldu öldüğü hallerini gördüm hepsinin " dediğimde kızların gözü dolmuştu bu kadar duygusal olduklarını tahmin etmezdim.
"Başın sağolsun" dediler hepsi.
"Teşekkür ederim"
"Nasıl bu kadar güçlüsün" dedi Defne.
"İnsanın herşeyim dediği kişiler gidince duygular ve acılar gider bir zaman sonra hissizleşir ve güçlenir. Ayağa kalkar ama bu sefer sert ve hiç düşmeyecekmiş gibi çünkü artık yaşamanın bir manası yoktu kaybedecek hiç bir şeyim yoktu. Beni babam yetiştirdi sanki bu zamanların olacağını bilerek yetiştirdi ben babam çok zeki bir adamdı çok güçlü bir adamdı ailesi için herşeyi yapardı. Herşeyini verirdi. Bana yenilmemeyi o öğretti onlar gitti diye düşecek bir kız değildim bunu bana babam alıştırdı. Beni o güçlü yaptı. " dediğimde herkes sessizleşti. Lafı değiştirmek istiyorlar ama bulamıyorlardı. Benim üzülmemem için yüzüme bakmıyor konuyu değiştirmek için düşünüyorlardı. En sonunda Hayal bana doğru baktı.
"Bu içeri tıktığın zanlı nasıl bir suç işledi" dedi Hayal.
"Küçük çocuklara katliam, genç kadınlara tecavüz, yaşlıları öldürme, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptı. " dediğimde hepsi bir anda oha dedi bunu beklemiyordu.
"Onu nası yakaladın? " dedi Asena gülerek baktım. Sandalyeye yaslandım. Rahat bir tavırla
"Mükemmel yakaladım. " dediğimde hepsi güldü.
"Hak etmiş inşallah çıkamaz" dedi Defne ve herkes ona katılmıştı çıkmayacaktı zaten o kadar kolay değildi.
Tam bu anda kapı ani bir şekilde, sertçe açıldı. Gelen kişiler Dağra, Anıl, Eren ve Oğur'du. Odaya girdiklerinde Dağra alayla bana baktı.
"Oo avukat kızlarla arayı düzeltmişiz "
"Aramız hiç bozuk değildi ki"
"Öyle mi? "
"Öyle"
"Onlar benim tarafımda yalnız dikkatini çekerim"
"Peki bu benim sikimde mi? "
"Küfür etme avukat"
"Aa neden sinirlendiniz mi yoksa? "
"Geç oldu herkes odasına " demişti. Kızlara doğru döndüm ve alayla konuştum.
"Duydunuz mu emir büyük yerden geldi ay götüm tutuştu napcam ben korkudan hareket edemiyorum elim ayağım titriyor bak çok kötü oldum" dediğimde kızlarla hepimiz kahkaha atmaya başladık. Dağra sinirli bir şekilde burnundan soludu.
"Dediğimi duydunuz " dedi bağırarak.
"Ne bağırıyorsun adam gibi söylesen sanki kalkmayacaz hayret bir şey odun musun evladım sen ne bu şiddet kaba kuvvet karşında bir hanımefendi var dikkatini çekerim" dediğimde kızlar gülerek bize bakıyordu.
"Sakince söylediğimde dinlemedin"
"Hayır sakince demedin emir verdin nerde nezaket cümlesi nerde soru cümlesi burda ünlem bile yok noktayı koyup emiri verdin bu sakince demen mi? "
"Bizde böyle delikanlıyız biz her kıza nezaket cümlesi kursak başımızda tüy kalmazdı. "
"Ha bir kadına nezaket cümlesi kurarım diyorsun yani kim o? Hayırdır aşık mı oldun sen? Ay kıyamam kim o şanssız kız bak ne kadar üzüldüm kıza "
"Ben öyle bir şey demedim yanlış anlayan sensin"
"E doğrusunu anlat o zaman"
"Sanki çok dinliyorsun da anlatmamı bekliyorsun"
"Eğer nezaket cümlesi varsa o zaman dinlerim merak etme"
"Ya öyle mi? "
"Öyle"
"Peki o zaman Alev hanım odanıza geçin lütfen sizde hanımefendiler lütfen geçer misiniz? " dediğinde kahkaha atmaya başladım.
"Heh şöyle ya bak hiçte zor değilmiş değil mi beyefendi olmak? "
"Hıhı ne demezsin sen gel bir de bana sor" dediğinde bir şey demeden odadan çıktım. Arkamdan Dağra geldiğinde ona doğru döndüm.
"Saat kaç? " dediğimde cebinden telefonunu çıkardı ve bana baktı.
"22.22"
"Ee sende telefon var bizimkisini aldın e ama beyfendi haksızlık bu hanımefendiye böyle diğerlerine de böyle yapılır mı ama adaletsizlik bu "
"Bence değil sonuçta benim mekanım telefonum olmalı değil mi? "
"Sadece sende mı var? "
"Yok Anıl, Eren, Oğur'da da var "
"He anladım neyse sen beni niye takip ediyorsun? "
"Benimde odam o yönde ya hani"
"Senin odan bu yönde mı? " dedim salağa yatarak. Yavaş adımlarla bana doğru yaklaştı kafasınj eğdi gözlerimin içine baktı nefesini dudaklarımda hissediyordum.
"Bin beş yüz kez hapishaneyi turlayıp etrafı ezberleyen biri mi diyor bunu? " dedi. Kafamı ağır ağır salladım.
"Evet ben diyorum"
"Peki o zaman evet benim odamda bu yönde" dedi ve gitti.
Odama geldiğimde yatağa doğru uzandım üstümde bir yorgunluk vardı göz kapaklarım kapanıyordu ama buna rağmen hala birileri ile savaşmak ve kavga etmek istiyor birilerini yenmek istiyordum bu benim hayat felsefemdi. Odada kamera olmaması harika bir şeydi.
Eski anıları, 13 yaşımdaki doğum günü videolarımı açar mısın Açelya?
Tabi Alev hanım
Lens'e doğum günü videolarım çıktı ailemin son videosuydu. Gülerek kameraya bakıyor heyecanla beni bekliyolardı. İçeri girip onlara son kez sarılmıştım. Sonra o kapı çaldı o kapının sesi her zaman benim en büyük korkusu nefesim kesilir kalbim duruyormuş gibi hissederdim. Kapı çalması ve annemin ben bakarım demesi ile video gitti. Onların sesini unutmamak için bu videoyu izlerdim. Sevdiğinin sesini unutmak ne kadar kötü bir şeydi. Onlar gidince tek başıma kaldım her şey ile tek başıma yüzleştim. Ayağa kalkamadım. Hep anne baba ikizlerim kardeşlerim diye bağıra bağıra ağlardım şuan alışmıştım. Alışmak... Ne kadar caniceydi insan hiç yaşamaması gereken bir şeye alışıyordu bu da hayatın bir felsefesiydi acımasız bir felsefe.
Ben okula bile ailem olmadan gidemezdim onlar olmadan tek başıma duramazdım birileri ile konuşamazdım. Onlara güldüğüm gibi kimseye gülmezdim. Onlar gitti gerçek gülüşüm gitti. Hayat bitti. Şuan biri gelse seni öldüreceğim dese hiç bir şey yapmadan ölüm anımı beklerdim. Yaşamayı hak eden hiç bir şey hiç biri yoktu. Yaşamanın bir anlamı yoktu. Babamın sesi kulaklarıma doldu en ihtiyacım olduğu zaman gözlerimden yaş akarken babam kulağıma fısıldadı.
Dayan Alev'im sen güçlü bir kızsın biz her zaman yanındayız bunu unutma sen babanın kızısın bunu unutma Alev'im güzel kızım. Bizim için yaşa...
Gözlerimde ki yaş hızlı hızlı akarken nefesim kesiliyordu. Bilinçsizce hareket ediyor nefesimi kontrol edemiyordum. Gözlerim yavaş yavaş kapandığında tek duyduğum şey.
Kriz geçiriyorsunuz Alev hanım...
|
0% |