Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Üç Katil

@medineuluer

Evet ne demiştik, Katmer...

Evet evet o, her şeyi yapan oymuş yangın hariç hepsini ben çıkarmıştım, hepsini ben yapmıştım ama Katmer yangını çıkarıp üstüne bir de benim yaptıklarımı üstlenmişti. Herkes şok içinde hapishanede olan sesi dinlediler. Dağra sinirli bir o kadar da şaşkın bir şekilde dinliyor ve benimle olan göz temasını kesmiyordu hala benden şüpheleniyordu. Ses bitmiş herkes bu kısa sürede ne olduğunu düşünüyordu.

Örgüt üyeleri odalarında olmalarına rağmen KATMER diye haykırışlar yapıyordu.

Kurtar bizi katmer

Diye bağırışları hapishanenin her yerinde yankılanıyordu.

Katmer kimsenin yapamadığını yapıp bir savaş başlatmıştı.

Örgüt üyelerinin onu desteklemesi Dağra'nın sinirlenmesine sebep oldu yumruklarını o kadar sıkıyordu ki parmakları beyazlaşmıştı. Gözlerini hala benim üzerimden çekmiyor aksine bana iyice yaklaşıyordu. Adımları hızlı ve sertti dibime kadar gelip sinirle bana yaklaştı.

"Sorgu odasına avukat" dediğinde sinirlendim.

"Olayları yapan Katmer sorgu odasına giden ben " dediğimde o sinirli ve ürkütücü gülümsemesini yaptı.

"Bunların tüm hepsini Katmer mi yaptı sence? " dediğinde şüpheli gözler üstümde gezindi hala benim yaptığımı düşünüyordu ama neden tüm hepsini Katmer'in üstüne atmayayım ki zaten hepsini o üstlendi.

"Evet hepsini Katmer yaptı bende bunu fırsata çevirip odadan çıktım sende hemen benden şüpheleniyorsun ayıp oluyor ama benimle uğraşacağına Katmer'i bul bence " dediğimde tekrardan gözleri siyaha büründü.

"Onu da bulucam merak etme"

 

"Örgüt üyeleri sana pek sadık değil heralde" dememle arkadan

 

"Off evet sayın seyirciler avukat lafı koydu bakalım örgüt lideri ne diyecek? " diyen Eren'in sesi kulaklarıma doldu. Dağra olduğu yerde kalıp tekrardan yumruklarını sıkmaya başladı.

 

"Eren! " diye sinirle çıkıştı.

 

"Buyur kardeşim benim söyle" dedi Eren dalga geçmeye devam ediyordu. Zaten bu çocuk hiç ciddi değildi. Bir kere adam akıllı bir konuda ciddi olsa ayakta alkışlardım.

 

"Avukatı sorgu odasına kadar eşlik et"

 

"Tabi kardeşim sen iste yeter hadi avukat hanım gidelim biz yoksa bir yangın çıkacak ama bu sefer o yangını Katmer değil Dağra çıkaracak " dediğinde hepimizin gülmesine sebep olduk Eren hala işin dalgasındaydı.

 

"Tabi gidelim hemen Eren yoksa haşlanırız burda biz Katmer gibi tatlı da olamayız kömür olur gideriz " dememle herkes güldü Dağra'nın bile dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı gülecekti ama kendini tuttu.

 

Eren ile sorgu odasına gelmiştik.

 

"Dağra bir tek size kızmıyor neden? " dedim Eren'e.

 

"Bize kızamaz çünkü bu örgütte bizim de payımız var lider o olabilir ama bizde bu hapishanenin temel taşıyız "

 

"Yani siz olmasanız bu örgüt olmayacaktı"

 

"Evet avukat birimiz bile olmasak bu örgüt yıkılır o yüzden birbirimizi koruyoruz "

 

"Nerden tanışıyorsunuz? "

 

"Çocukluk arkadaşıyız kardeş gibiyiz avukat "

 

"Bu örgütün amacı ne peki "

 

"Çok soru soruyorsun avukat çok soru soranın ağzına bok bulaşır "

 

"O replik öyle değildi ama neyse "

 

"Bu da benim repliğim alış avukat daha bunun gibi çok var "

 

"Ya öyle mi söylesene"

 

"Zamanı gelince " dediğinde onun geldiğini gördüm bu sefer oldukça sakindi. Sanki hiç bir şey yaşanmamış gibi davranıyordu. Yanımıza geldi bir süre bana baktıktan sonra Eren'e doğru döndü.

 

"Sen gidebilirsin"

 

"Bir şey olunca söyle" dedi Eren o da kafasını salladı. Eren gittikten sonra bana tekrar döndü eliyle odayı işaret edip " buyrun Alev avukat önden geçin lütfen " dediğinde gülümsedim.

 

"Aa olmaz ama lütfen örgüt liderleri önden siz geçin lütfen " dediğinde hiç bir şey demeden önden geçecek iken elimi göğüsüne koyup ittirdim. Ve önden yürüyüp odaya girdim. Masaya oturdum oda karşıma oturup pür dikkat beni izliyor beni anlamaya çalışıyordu. Ama şunu unutuyordu. Beni kimse anlayamazdı. Beni kimse anlamak istememişti çünkü sonucunda kendi sonlarının olduğunu biliyorlardı.

 

"Eveett avukat anlat bakalım "

 

"Neyi? "

 

"Nasıl yaptığını? "

 

"Neyi yapmışım" dediğimde derin bir nefes alıp verdi sakin kalmaya çalışıyordu.

 

"Bugün yaptıklarını "

 

"Ne yapmışım bugün? "

 

"Sen daha iyi bilirsin "

 

"Hepsini Katmer yaptı işte neden suçlu benmişim gibi davranıyorsun? "

 

"Peki o zaman o odada ne yapıyordun elinde bıçak ile? "

 

"Senin odanı arıyordum sonunun benim elimden olacağını söylemiştim o yüzden hemen sonun olmak istedim. Ama yanlış yerdeymişim karanlıktan hiç bir şey göremedim de " dediğimde gerçek mi diye gözlerimin içine baktı emin bir şekilde duruşum ve bakışım onu tatmin etti. Bana inandı harbi bu da kolaydı birde örgüt lideriyim diye geziniyor ortalıkta.

 

"Dur sen gerçeği söylemeyeceksin ben söyleyeyim daha doğru olsun ailenin katilini bulmak istedin ve tam bu sırada ben geldim değil mi peki bulabildin mi katili pardon katilleri? " dediğinde kaskatı kesildim. Ama bunu belli etmedim rahat bir tavırla.

 

"Ailemin katilini bulsaydım onları hemen öldürmezdim heralde evet amacım onları bulmak ama bugün ki amacım sensin örgüt lideri senin sonun olmak istedim bu akşam ama olamadı " dediğimde tekrar aynı şekilde beni inceledi.

 

"Peki sen ne diyorsan öyle olsun "

 

"Tabiki ben ne diyorsam öyle olacak "

 

"Bu kibir bu ego nereden geliyor böyle "

 

"Senden nasıl iyi öğrenmiş miyim? " demem onun gülmesine sebep oldu.

 

"Baya öğrenmiş hatta fazla bile öğrenmişsin "

 

"E tabi konu sensen böyle örgüt lideri alış "

 

"Neyse sence Katmer kim? " diye hemen konuyu değiştirdi halbuki onunla dalga geçtiğimi biliyordu.

 

"Ne bileyim ben? " dediğimde sinirle bana bakmaya başladı.

 

"Ne? " dedim bana hala dik dik bakıyordu. Bundan rahatsız olmuştum.

 

"Doğruyu söyle avukat " dediğinde hala bana güvenmiyordu. Haklıydı da zaten bana kim güvenirdi ki.

 

"Doğruyu söylüyorum zaten bizde yalan olmaz " dedim onu inandırmaya çalışıyordum.

 

"Öyle mi? " dedi kaşını kaldırıp hızlıca kafamı salladım. Sanki her zaman yalan söylüyor muşum gibi hareketler sergiliyordu.

 

"Kendini benimle karıştırma " dediğimde dudağının kenarı kıvrıldı. Söylediklerim onun hoşuna gitmiş gibiydi.

 

"Hani bu işleri benden almıştın" dediğinde daha yeni söylediklerim onun hoşuna gitmişti utançla yerimde kıpırdanmaya başladım. Yanaklarımın yandığını hissediyordum neden böyle oldu bilmiyorum ama elimde değildi. Bu hareketlerim onu iyice keyiflendirdi.

 

"O sadece ego da başka özellikler için değil " dediğimde

 

"Hıhı tabi yerse " dediğinde hala keyifliydi.

 

"Yemedin mi ki? "

 

"Yok canım yedim yemez miyim " dediğinde hemen lafı çevirdim. Yapmacık bir sevinçle ona doğru baktım.

 

"Canın mıyım gerçekten? " dediğimde güldü ama onun gülüşü yapmacık değildi aksine içtendi. Garipti.

Neden böyle davranıyordu?

Kafasını salladığın da afallamıstım. Evet mi demekti bu?

Hiç bir şey algılayamıyordum .

Bir süre gözlerimin içine baktıktan sonra derin bir iç çekti bir şey diyemeden o dedi.

 

"Yani Katmer'i tanımıyorsun öyle mi anladım avukat "

 

"Hıhı hiç bilmiyorum adını bile ilk defa duydum " dediğimde emin olmak ister gibi bana bakıyordu. Ama ben doğruyu söylüyordum. O da bunu anlamıştı.

 

"Peki sen öyle diyorsan öyledir "

 

"Zaten öyle " dediğimde güldü ve ağzını açıp konuşmaya başladığında daha demin konuştuğumuz sana çekmişim mevzusu açılacağını anladım ve ondan önce ilk ben konuştum.

 

"Evet bu egoyu senden aldım " dedim bende.

 

Bir süre sessizlik oluştu.

 

"Soruların bittiyse çıkabilir miyim? " dedim terlediğimi hissediyorum.

 

"Tabi " dediğinde ayağa kalktım. Kapıyı açtığımda Eren hemen önüme düşüyordu ama kendini tuttu. Kapıyı dinliyordu. Ama neden?

 

"Bu kapı dinleme adeti nerden çıktı? " dedim bir bu eksikti

 

"Yok canım tövbe estağfurullah o nerden çıktı? " dedi salağa yatıyordu.

 

"E kapıda ne arıyorsun o zaman ? "

 

"Tozunu alıyordum çok tozluydu hem sanane avukat ben sana soru soruyor muyum? " yalan söylemeyi bile beceremiyordu.

 

"Elimde bez yok nasıl alıyordun tozunu? " dedim kahkaha atacaktım zor tutmuştum yanaklarımın içini ısırıyordum.

 

"Üzümünü ye bağını sorma demişler hem tekrar ediyorum ben sana hiç bu kadar soru sormuyorum sen niye soruyorsun? "

 

"Soramazsın ki zaten"

 

"Niyeymiş? " dedi kaşlarını kaldırdı. Sinirlenmiş gibiydi ama neden?

Bu çocukta bir gariplik vardı.

Bana farklı mı davranıyordu yoksa ben mi yanlış anlıyordum.

 

"Çok soru soranın ağzına bok bulaşır da o yüzden " dediğimde bu sefer o kahkaha attı.

 

"Benden bir şeyler öğreniyorsun avukat" dedi tebrik eder gibi.

 

"E tabi burada başka ne yapılır ki? " dediğimde onun tam arkamda durduğunu hissediyordum. Ama hiç bilmiyormuş, farkında değilmişim gibi Eren'e yaklaştım.

 

"Biliyor musun Eren ? " dedim

 

"Neyi avukat " dedi göz kırparak

 

"Dağra beni çok üzüyor " dedim gözlerimi doldurdum mükemmel bir yalancıydım. Eren hemen kafasını ona çevirdi. Kaşını kaldırdı ve tekrar bana baktı ağladığımı gördü. Bu onu sinirlendirmişti yalandan ağladığımı bilmiyor muydu?

 

"Öyle mi avukat? " dediğinde kafamı salladım ve gerçekten ağlıyormuşum gibi burnumu çektim.

 

"Öyle mi Dağra? " dediğinde onun tam arkamdan sesini duydum kulağıma eğilip şunları söyledi.

 

"İkimizde biliyoruz Eren onun kılına zarar vermem " dediğinde buz kestim ve hemen devam etti. Nefesi kulaklarıma ve boynuma doğru uzanıyordu bu gıdıklanmama sebep oluyordu ama tepki vermiyordum.

"Ona zarar verene de ne yaptığımı biliyorsundur" dediğinde Eren gülerek bize baktı. Bana zarar verene ne yapmıştı ki?

Ben mi çok malım bu konularda çünkü bu ikisinin dediğinden zerre bir şey anlayamıyorum.

 

"Mükemmel bir çift oldunuz siz he " dediğinde kahkaha atarak hemen kaçıp gitti. Sadece ikimiz kalmıştık . Ellerini omzumda hissettim. Kaskatı kesilmiştim.

 

Beni kendine doğru çevirdi. Gözlerime baktı ve gülümsedi.

 

"Avukat timsah gözyaşlarından ne zaman vazgeçeceksin ben hariç herkes inanıyor da " dediğinde kıkırdadım ve gözyaşlarımı sildim.

 

"Hiçbir zaman "

 

"Sen hep böyle yaparsan gerçek ağladığında inanamam " dedi bu onu sinirlendirmişti.

 

"Ben hiç bir zaman gerçekten ağlamam hepsi sahtedir "

 

"O kadar emin olma istersen " dediğinde ailemden bahsettiğini anladım ve duraksadım o bunu nereden biliyordu?

ondan uzaklaştım ve arkamı dönüp gittim. Fazla söze gerek yoktu. Ben hiç bir zaman ağlamayacaktım o öncedendi. Odama doğru ilerlerken Katmer'i merak ediyordum savaş başlatıp gitmişti acaba kimdi tabi bende başlatırdım ama benim böyle bir amacım yoktu ama Katmer'in amacı neydi?

 

🔥

 

Yarın olmuştu koca bir günü atlatmıştık ama ben hala Katmer'i merak ediyordum acaba kız mıydı erkek mi?

İçimde büyük bir merak duygusu oluşmuştu. Dalıp gittiğim için yere doğru bakıyordum. Birden birilerine çarptım, hemen kafamı kaldırdım bunlar bizim kızlardı. Hemen Defne konuştu.

 

"O nasıldı öyle ama? " dedi yangın olayından bahsediyordu.

 

"Katmer kim acaba? " dedi Asena.

 

"Amacı ne acaba? " dedi Hayal. Hepsi de benim merak ettiklerimi ediyordu. Zaten tüm örgüt tüm korumalar tüm hizmetliler bunu merak ediyordu herkesin ağzında Katmer vardı. Dağra bile gözünü benden çekip Katmer'i bulmaya çalışıyordu. Beni umursamıyordu bile ama bazen bakışları yine üzerimde oluyordu. Belki de kameralardan bakıyordu. Bilmiyorum.

 

"Bende bir öğrensem ama işte kimdir bilmiyorum " dediğimde bana baktılar sonra Hayal gülmeye başladı.

 

"Ama sen öğrenirsin" dedi Hayal

 

"Evet istesem öğrenirim ama benim amacım Katmer değil "

 

"Senin amacın ne? " dedi Asena.

 

"Burdan kurtulmak" dedim evet amaçlarımdan biri buydu ama hemen değildi. İlk amacım o katilleri bulmaktı. Tam konuşacakları sırada anons geldi .

 

'Herkes yemekhaneye' diye bir anons geçti. Bu ses Dağra'nın dı. Odaların kapıları birden otomatik olarak açıldı. Herkes hızlı ve düzenli bir sıra halinde yemekhaneye gitmeye başladı.

 

"Hadi gidelim" dedi Asena kızlar kafalarını salladılar.

 

"Yok siz gidin ben aç değilim " dedim

 

"Emin misin? " dedi Hayal beni merak ediyor gibiydi bu kıza güvensem mi güvenmesem mi bilmiyorum

 

"Evet çok " dedim onlar gittiğinde bende yemekhanede bulunan balkona çıktım o üç katile bakıcaktım.

 

Balkona geldiğimde etrafa baktım gözlerim tek tek örgüt üyelerine dolaştı hepsi normal insanlara benziyordu ve en sonunda onları yine aynı masada yine üçü beraber oturduğunu gördüm. Odalar farklı olmasına rağmen hala grup halinde takılıyorlardı. Arkamdan gelen adım sesleri ile bunun Dağra olduğuna emin oldum onun adımları herkesten farklıydı kendini belli ediyordu. Yemekhanede bir tek o yoktu. Bu da tahminimi doğruladı. Arkamı döndüğümde elinde yemekhaneden aldığı yemek vardı bunu ne ara aldı bilmiyorum çünkü hiç oraya geldiğini görmedim. Gülerek bana uzattığında anlamayarak ona baktım.

 

"Ne bu? "

 

"Sence gözlerinin bozuk olmadığına emin misin geçen revirde de göremiyorum falan dedin de emin olmak lazım " dedi dalga geçerek

 

"Görüyorum da bana mı getirdin? "

 

"Avukat anlamak mı istemiyorsun beni mi sınıyorsun anlamıyorum ama kendime alsaydım odamda yerdim hem sana uzatıyorum kime getirmiş olabilirim? " dediğinde sabırsız gibiydi almamı bekliyordu. Kıkırdamaya başladım. Hoşuma gitmişti.

Bir dakika ne dedim ben?

Hoşuma mı gitti dedim?

Ne oluyordu bana?

Saçmalama Alev bir yemek getirdi diye hemen etkilendin mi?

 

"Tamam teşekkür ederim ama ben aç değilim" dedim. Onun bu hareketleri hoşuma gitmemişti bunu kendime inandırmaya çalışıyordum.

Tabi yersem.

 

"Olsun sen yine de al odanda yersin " dediğinde aldım. Tam arkasını dönüp gidecekken

 

"Dağra? " dedim. Arkasını dönüp bana baktı.

 

"Efendim " dediğinde kafamla şu üç katilin olduğu masayı işaret ettim.

 

"Herkes altı kişi otururken onlar üç kişi oturuyor neden? "

 

"Bilmem hiç dikkat etmedim eğer bir sorun varsa yerlerini değiştiririm"

 

"Hayır hayır gerek yok sadece merak ettim bu örgütün içinde katil var mı yoksa herkes normal mi? "

 

"O gösterdiğin üç kişi katil diğerleri normaller"

 

"Ya cidden mi o yüzden mi böyle oturuyorlar? "

 

"İnanır mısın avukat hiç dikkat etmedim "

 

"Peki kimi öldürdüler? " dediğimde derin bir nefes bıraktı.

 

"Neden bu kadar soru soruyorsun onlar hakkında? " dedi beni sorguluyordu.

 

"Çünkü çok dikkatimi çektiler geçen göz göze geldik ve biraz değişik bakıyorlar " dediğimde sinirlendi ellerini yumruk yaptı.

 

"Nasıl bakıyorlar? " dedi nefesini burnundan veriyordu. Gerçekten bu dediklerim onu sinirlendirmişti.

 

"Ya sen boşver benim soruma cevap ver lütfen" dedim konuyu değiştirdim

 

"Avukat nasıl bakıyorlardı? "

 

"Bilmiyorum sanki beni biliyor gibilerdi" dediğimde derin bir nefes bıraktı rahatlamıştı ama neden başka nasıl bakabilirlerdi ki?

 

"Seni burada sadece en iyi ben tanıyorum avukat rahat olabilirsin "

 

"Kimi öldürdüler ya neden söylemiyorsun? " dediğimde gülümsedi

 

"Merak etme avukat aileni onlar öldürmedi " dediğinde sanki kalbime bir ok saplanmıştı. Nasıl yani onlar değiller mi?

Kimler o zaman?

O onları aradığımı nereden biliyordu?

O gün Dağra gelmeseydi onlar ölecekti ve katil olacaktım. O gün için üzülsem mi mutlu mu olsam bilemedim ama iyiki o akşam Dağra beni bulmuştu .

Yoksa bu vicdan azabı ile yaşayamazdım. Suçlu olsalar bile ben kimseyi öldüremezdim o üç katilden başka.

 

"Ailemin katillerini biliyor musun? " dediğimde kafasını salladı içimde büyük bir heyecan oluştu.

 

"Kim onlar? " dedim zorlukla nefesim kesiliyor ayağım titriyordu.

 

"Onlar öldü " demişti bu sözler ikinci bir darbe almama sebep oldu. İçimde boşluk hissi hissettim. Bocalamıştım.

 

"Nasıl? " dediğimde gözlerim dolar gibi oldu ama zor tuttum kendimi.

 

"Onları biri öldürmüş bende aramayı denedim ama mezarları ile karşılaştım onları öldüren kişiyi de bulamadım "

 

"Doğruyu mu söylüyorsun cidden? "

 

"Bizde yalan olmaz avukat kendini benimle karıştırma " dedi ve arkasını dönüp gitti.

 

O an soğuk bir hava esti yüzüme ürperdim onları kim ölürdü?

Neden öldürdü?

 

"Dur " dediğimde gerçekten de durdu.

 

"Efendim avukat " dediğinde sinirlenmemişe benzemiyordu. Hala sabırla cevap veriyordu.

 

"İsimleri nelerdi? " dediğimde arkasını döndü gözlerime acır gibi baktı.

 

"Ne yapıcaksın avukat? "

 

"O katilleri öğrenmek benim hayatımı aldı, lütfen isimleri neler? " dedim emin olmam lazımdı. Belki yine yanlış kişilerdi.

 

"Odama gel avukat ama ilk önce odana geç yemeğini ye öyle odama gel sorularının cevapları odamda " dediğinde tekrar şok içinde ona bakıyordum. O odaya girmiş ama ailemin katillerini bulamamıştım. Kendimi yetersiz ve berbat hissediyordum ilk defa.

 

Odama geçtim içimde bir boşluk hissi vardı gözlerimden yaşlar akmaya başladı ben hep ailem için ağlıyordum bunu herkes bilirdi diğer ağlamalarım sahteydi.

Gözlerimden yaşlar akmaya başlarken hızlıca yemeğimi yemeye başladım.

 

Özür dilerim anne, özür dilerim baba, özür dilerim kardeşlerim hepinizden özür dilerim kendimden nefret ediyorum. Katillerinizi bulucam kendi ellerimle acı çektire çektire onları öldüreceğim dedim ama onlar zaten ölmüş.

Özür dilerim baba yeterince güçlü olamadım.

Özür dilerim anne yeterince zeki olamadım. Siz daha iyiydiniz, ben ise yetersiz.

Siz o gün ölürken ben yanı başınızda sözler verdim ama hiçbirini tutamadım. Özür dilerim. Onlar ölmüş ama ben öldüremedim. Onlardan hesabını alamadım neden sizi öldürdüklerini öğrenemedim. Neden yaptıklarını hep bilmek isterdim ama ölü birileriyle konuşamam ki ben.

Belki Dağra biliyordur. Hızlıca yemeğimi yedim ama kusmak istiyordum. Ailemin sözünü tutamadım.

Belki Dağra yalan söylüyordur. Umarım yalandır ilk defa bana yalan söylemiştir umarım umarım yalandır.

Hemen odadan çıktım ve odasına geldim. Hızlıca kapısına vurmaya başladım. Kapı açıldığında hemen içeri girdim.

 

"Hadi söyle" dedim zorlukla

 

"Sen iyi misin? " dedi en son bunu bana babam demişti. Birinin bana bu soruyu sorması istemsizce ağlamama sebep oluyordu hıçkırarak ağlarken zorlukla konuştum.

 

"Hadi iyiyim söyle göster hadi " dediğimde sinirlendi.

 

"Avukat eğer böyle ağlarsan hiç bir şey söylemem ve göstermem de sil şu gözyaşlarını " dediğinde kafamı salladım. İlk defa beni böyle görüyordu , bu onun afallamasına sebep oldu. Benim dimdik durmamı istiyordu.

 

"Hani benim ağlamalarım sahteydi, hani timsah gözyaşlarıydı " dediğimde içine birşey oturmuş gibi bana bakıyordu. Gözleri titredi.

 

"Ben" dedi ama ne dediğini bilmiyordu ne diyeceğini bilmiyordu. Bu sözlerimi beklemiyordu. Öylece kalmış bana bakıyordu.

 

"Boşver şuan konumuz bu değil hadi benim zamanım yok" dediğimde ne diyeceğini bilemeyip kafasını salladı.

 

Benim bu hayatta bir amacım vardı o da o katilleri kendi ellerimle öldürüp intihar etmekti...

Ailemin intikamını alıp onların yanına gitmekti.

Ama ben o intikamı alamamıştım. Onların yanına da gidemezdim. Beni kabul ederler miydi?

 

Dağra masanın başına geçtiğinde bilgisayarı ile bişeyler yaptı. Ben ise acıyı iliklerime kadar hissediyordum. Her yerimin yandığını içimin Alev aldığını hissediyordum.

 

"Gel " dedi bana bakıyordu ama ben ona bakamıyordum kafamı eğmiş düşünüyordum. Ne yapacağımı, onları öğrendikten sonra nasıl davranacağımı merak ediyordum.

 

İlk defa kendimi kaybetmiş hissediyordum.

Ben hep babamın kızıyım yenilmem diyorken yenilmiştim. Hem de hayatımın en önemli savaşında ben ölmüştüm.

Ona doğru zar zor adım atarken o bana nasıl bakıyordu bilmiyorum ama ilk defa onun önünde yenilmiş, bitmiş hissediyordum. Yanına gelip bilgisayara baktığımda evimi gördüm bizi gördüm. Doğum günümü mutlulukla kutluyorduk. En son kutladığım doğum günüm bilgisayarda vardı. Ailemi en son gördüğüm günün videosu şuan bilgisayardaydı. Ellerimin titrediğini hissediyordum, gözlerimden yaşlar akmaya başladı ve ardından bedenim titremeye kendimi kontrol edememeye başladım, tekrar kriz geçirme ihtimalim yüksekti hemen gözlerimi kapattım. Sakin kalmaya çalışıyordum ama beceremiyordum.

 

"Ne oluyor? " dedi Dağra korkuyla. Bu halimi ilk defa görmüştü ve alışkın değildi.

 

"O gün, o günü düşünürsem ya da izlersem ya da aklıma gelirse kriz geçiriyorum"

 

"Bunu neden söylemedin demek geçen ki kriz bu yüzdendi bana bunu söylemeliydin " diye bağırmıştı oldukça sinirlenmişti. İlk defa bu kadar sinirli görmüştüm.

 

"Lütfen" dedim zorlukla " sadece adamların yüzünü ve mezarını göster neden yaptıklarını göster buna ihtiyacım var" dedim hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

 

"Tamam tamam ağlama yeter ki " dediğinde ağlamamı zorlukla dindirmeye başladım. Bilgisayardan birşey yapıyordu.

 

"Tamam aç gözlerini" dediğinde korkuyla açtım heyecandan ölecektim ailemin katillerini görecektim. Maskeleri vardı yüzlerinde ama gözleri oldukça belliydi maske o kadar yüzlerine yapışmıştı ki yüzlerinin şekli hemen hemen belli oluyordu.

 

"Maskesiz hallerini gösterir misin? " dediğimde kafasını salladı ve tek bir tuşa bastığında o üç adamın yüzlerini gördüğümde buz kestim. Doğruyu söylüyordu bu maskeli adamlara benziyordu.

Keşke hepsi bir yalan olsa.

Keşke avukat sana yalan söyledim yaşıyorlar dese.

Ama bir dakika bu adamlar bana tanıdık geliyordu.

Bunlar Orhan Ertekin'in adamlarıydı o mahkemede onlarda vardı. Onlarla göz göze gelmiştim. Ailemin katilleri ile aynı ortamda bulunmuştum ve bunu bile bilmiyordum. Bedenimde oluşan soğukluk beni çok fazla üşütüyordu. Beni tek ısıtan şey gözyaşlarımdı.

 

"Amaçları neymiş? " dedim ağlayarak.

 

"Ağlama avukat " dedi sabrını sınıyordum ama bu elimde değildi. Tekrar aynı tuşa bastığında bir video çıktı Babam ve yanında bir kadın vardı. Kadını tanımıyordum ama babamın yaşlarındaydı. Ben kadını incelerken Dağra bana bakıyordu. Sanki kadın hakkında birşey dememi bekliyordu. Ama kadını tanımıyordum bile.

 

"Tamam hadi videoyu aç " dedim ona bakmadan video açıldığında. Kadın konuşmaya başladı.

 

"Orhan Ertekin'i bulmamız lazım "

 

"Evet ama nasıl? " dedi babam.

 

"Bilmiyorum ama adamları peşimizde olabilir " dedi kadın.

 

"Bu umurumda değil ailem tehlikede onu bulmam lazım " dedi babam ve video kapandı. Herşeyi Orhan Ertekin yaptırmıştı. Ve o adam bana gülüyordu . Dağra da onun arkadaşıydı...

 

Sinirle ağlamaya başladım.

 

"Arkadaşın benim ailemin sonu oldu " dedim ellerimde ona vuruyordum. Ama geri gitmesine bile sebep olmuyordu o kadar halsizdim ki vursam bile sanki ona hiç değmemiş gibi bir tepki veriyordu olduğu yerde öylece kalmış bana bakıyordu.

 

"Hayatımızı mahvetti o ve sen onun yüzünden beni burada tutuyorsun " diyerek tekrar vuruyordum o sessiz bir şekilde bana bakıyordu. Yüzünde tek bir mimik gözlerinde tek bir düşünce yoktu öylece gözlerime bakıyordu.

 

"O adam yüzünden herşeyim gitti ve sen bana onu savunuyorsun " dediğimde kafasını iki yana salladı.

 

"Hayır onu hiç savunmadım " dediğinde afalladım ellerim durmuştu bu onun da durmasına sebep oldu.

 

"Nasıl? " dedim.

 

"Boşver avukat ama şunu unutma ben hiç o adamı savunmadım " dedi ve bilgisayara doğru gitti. O sözleri ona inanmam için çabalıyordu . Bana kendini kanıtlamaya çalışıyordu. Ellerimle kulaklarımı kapatıyordum herşeyin bir rüya olmasını istiyordum. Her şey bitsin istiyordum. Ölmek istiyordum.

 

Bilgisayara baktığımda o adamların mezarlarını gördüm. Ailemin mezarlığına gömülmüştüler. Onlar bunu hak etmiyordu bile. Onlar ailemin yanında, mezarında ya da aynı şehirde olmayı bile hak etmiyorlardı , ölmek onlar için çok iyi bir şeydi onların acı çekmesi lazımdı. Acı çekmelerini görmem lazımdı.

 

Ayaklarım tutmuyordu yere düşüyordum. Gözlerimden yaşlar artık akmıyordu kalmamıştı bile gözlerim yanıyordu ve artık kapanmaya başlamıştı.

En son hatırladığım şey Dağra'nın beni kucağına alması oldu...

 

 

Loading...
0%