Yeni Üyelik
12.
Bölüm

🍷12

@mefmera

Bölüm şarkısı: Melanie Martinez - Soap

🍷🍷🍷

 

"Dur dur! Şeyi bir daha anlatsana. Hani videonu saklamış ya. Ayy ne tatlı adam ya! Acaba hala açıp bakıyor mudur?" Sonunda(!) Ela Bursa'dan dönmüştü. 1 haftadır defalarca anlattırdığı hikayeyi, şimdi elinde çekirdekle yeniden dinlemeye çalışıyordu.

 

"Ela, içim şişti ha! Kızım aç da dizi film bir şey izleyelim ya. Bin oldu anlattığım."

 

"Filmden farkı yok ki! Çok tatlısınız shipliyorum. Twitter'da #foreverDemGe başlığı açmamak için zor tutuyorum kendimi." gözlerimi devirip çekirdek poşetinden biraz daha çekirdek doldurdum tabağıma. Bu illet de yedikçe yediriyordu!

 

"Saçmalama artık. Seçiyorum film." elimi kumandaya uzatmıştım ki Ela'nın elime şaplak atmasıyla geri çektim.

 

"Ne filmi ya? Söz vermiştin ben gelince Amaris'e gidecektik."

 

"Geleli en fazla bir saat oldu. Eve bile uğramadan buraya koştun her şeyi baştan anlatsana diye. Ayağının tozu bir kurusaydı." çekirdek tabağını bırakan Ela coşkuyla ayağa kalktı.

 

"Sana kalırsa bu iş yatar. En iyisi seni sürükleyerek götürmek. Hadi kalk giyineceğiz. Ben de şirketler sahibi koca bulmak istiyorum." elimi pes dercesine kaldırdım.

 

"Ya ne diyeceğim adama?" Bu kez göz devirme sırası Ela'daydı.

 

"Demir'e hesap vermek zorunda mısın? Herkese açık değil mi bu kulüp? E eğlenmeye gidiyoruz işte." pekala, haklıydı. Benim ikna olma hızım kayıtlara geçsin, giyinmek için odaya yöneldik. Ela'yla bedenlerimiz aynı olduğundan ona da benden bir şeyler seçecektik.

 

"Bence şimdi o kırmızı elbiseni giyebilirsin." elindeki kırmızı elbiseyi bana uzattı.

 

"Demir'in orda olduğu ne malum?" omzunu silkti.

 

"Demir'in orda olup olmaması, güzel giyinmemize engel değil. Git de bir dene yahu her şeyi ısrar kıyamet yaptırıyorum!" Ela'yla daha fazla uğraşmak istemediğimden elbiseyi üzerime geçirdim.

 

"Çok güzel oldun. İtiraz istemiyorum giyeceksin."

 

"Tamam giyeceğim Allah'ını seversen, sen yeter ki beni sal." Ela gülerek kendisi için koyu mor bir elbise seçti. Kıyafetime uygun dalgalı bir saç yapıp, eyelinerli bir göz makyajıyla nude tonlarda bir ruj tercih ettim.

 

Aynadan son kez kendime bakıp hazır olduğuna kanaat getirdim. Çıkmak üzereyken telefonuma mesaj geldi.

 

Demir: Merhaba Gece. Arabanı hala almamışsın. Bir sorun yok değil mi? İstiyorsan ben göndereyim sana.

 

Gece: Merhaba Demiir. Evet alamadım ama oradaki arkadaşlardan rica ettim arayıp. Uygun bir yere park edelim demişlerdi. Sorun mu oldu?

 

Demir: Yok ne sorunu. Araban da sen de başımın üstüne. :)

 

Gece: Şimdi geleceğim almaya zaten.

 

Demir: Uygun değilsen, ben sorduğum için geliyorsan darılırım. Arabanı kendi park yerime bıraktım zaten.

 

Gece: Yok yok. Arkadaşım çok ısrar ediyor gelmek için.

 

Demir: Sadece araba için gelmiyorsun yani.Kulübe geleceksin.

 

Gece: Evet. :)

 

Cevap gelmeyeceğini anlayınca yola çıktık. Çağırdığımız taksi çoktan gelmişti. Taksiye adresi verip telefonumla oynamaya başladım. Ela'ysa çoktan taksiciyle bu sene hangi takım şampiyon olur konuşmasına başlamıştı.

 

Demir: Ben şu an il dışındayım. Yoldayım ama geliyorum. Sizinle arkadaşım Ayaz ilgilenecek. Ben gelmeden gitme olur mu?

 

Gece: Ya, işin mi vardı? Bilseydim başka zamana denk getirirdim.

 

Demir: Vardı ama iptal ettim. Yarına ertelenebilecek bir iş.

 

Gece: Aa, ne gerek vardı? Ben başka zaman yine gelirdim.

 

Demir: Orda olmak istiyorum Gece. :) Sen eğlenmene bak.

 

"Huhu! Geldik yavrucum kaldır telefondan başını." Ela taksiciye ücreti ödemişti bile. Aşağı inip Amaris'in girişine yöneldik.

 

"Taksiyi sen ödedin, giriş ücretini ben vereceğim." itiraz etmeye kalktı ki elimi kaldırdım. "Sus, itiraz kabul etmiyorum."

 

Güvenlik görevlisine kimliğimi uzatmak için çantamı araladım. "Gerek yok hanımefendi."

 

Anlamadım dercesine ona baktığımda, iri cüssesini kapıdan çekerek bize yol açtı. "Kim olduğunuzu biliyoruz Gece Hanım. İyi eğlenceler."

 

Ela kıkırdayarak koluma girip beni içeri doğru yönlendirdi. "Tebrikler kızım. An itibariyle koskoca Amaris'in vip müşterisisin." hoşuma gitmiş miydi? Tabi ki de gitmişti!

 

Geniş holden geçip ana salona vardığımızda uzun boylu, sarışın, takım elbisesiyle bir adam karşıladı bizi. "Merhaba Gece. Gece diyebilirim değil mi?" derken elini uzatmıştı.

 

"Merhaba, tabi. Sen Ayaz olmalısın." el sıkışırken başını salladı.

 

"Evet, Demir birazdan burada olur. Size eşlik etmemde bir sakınca yok değil mi?" cevabını beklemeden elini Ela'ya uzattı. "Böylesine zarif bir kadının ismini bilmediğim için beni bağışlayıp, isminizi bahşeder misiniz?"

 

Ela gülümsedi. Avına yaklaşan bir avcının gülümsemesine benziyordu bu. "Ela ben, memnun oldum." Ayaz, Ela'nın elini dudaklarına götürüp hafifçe öptükten sonra tekrar bana döndü.

 

"Lütfen buyrun. Üst kata çıkalım." Ayaz önde biz arkada onu takip ederken, pek çok bakışı üzerimize toplamıştık.

 

Üst katta, geçen sefer Demir için kurulduğunu düşündüğüm; tüm salonu görebilen locaya geçtik. Arkamızdaki bar alanında, geçen sefer bana eşlik eden sarışın barmaid duruyordu.

 

Bizi gördüğünde selam vererek yanımıza geldi. "Hoş geldiniz şekerler. Ne içeriz?"

 

"Bana yine alkolsüz bir şeyler hazırlayabilir misin?" sarışın kız hay hay dercesine başını sallayıp Ela'ya döndü. "Ben de bir vişneli likör alabilir miyim?" kız başını sallayarak içkileri hazırlamak üzere bara döndü.

 

"Bugün de bir şarkı duyar mıyız senden?" Ayaz'ın samimi hallerini yadırgamak hiç gelmemişti içimden. Sanki yıllardır tanışıyor gibiydik.

 

"Sen de burdaydın demek. Aman, bu sefer kalsın lütfen." Ayaz güldü.

 

"Siz de ilgili misinizdir şarkı söylemeye?" bu kez yönünü Ela'ya çevirdi. Ela bacak bacak üstüne atıp gülümsedi. Dikkatimden kaçmayan bir şey vardı ki o da Ayaz'ın, Ela'nın açıkta kalan bacaklarına bir an olsun bakmamasıydı.

 

"Yok, o işi Gece üstlendi. Ben resim severim." ikisi bir anda koyu bir sohbete daldılar. Benim varlığımı unutmuş gibilerdi. Muhabbetlerini bölmemek için arkadaki bar taburelerine oturdum.

 

"Hemen getiriyordum içkileri." sarışın kıza gülümsedim. Işıl ışıl mavi gözleri vardı. Benimle aynı yaşlarda gözüküyordu.

 

"A, yok. Onun için gelmedim. Sohbetleri sarmadı da pek."

 

"Sen de barmaid kızdan hayatının tavsiyelerini duymak için geldin değil mi?" güldüm. "İçeçeklerini bırakıp geliyorum hemen." hızla masaya içeceklerini bıraktı. Ela bakışlarını bana çevirdiğinde, elimi kaldırarak sorun olmadığını belirttim.

 

"Evet, geldim. Söyle bakalım benden ne duymak istersin?"

 

"Öncelikle ismini." derken kokteylimden bir yudum aldım.

 

"İsmim Sıla. Sen de meşhur Gece'sin. Memnun oldum."

 

Kaşlarımı şaşkınlıkla havaya kaldırdım. "Meşhur derken?"

 

Sıla bir sır verir gibi eğilerek konuştu. "Demir Bey buraya nadiren birilerini getirir. Gelenler de zaten iş arkadaşları olur. Yani, seni de ilk kez onun özel misafiri olarak gördüğüme göre meşhur Gece olmak üzeresin."

 

Geri çekilip bardakları silmeye başladı. Üst katta kimse yoktu ama mesleki deformasyon olsa gerek eli bardaklara kaymıştı.

 

"Belki ben de iş arkadaşıyımdır."

 

Omzunu silkti. "Demir Bey'in hiçbir iş arkadaşı sahneye çıkıp da şarkı söylemedi bugüne dek. Yani, ya eşsiz performansından etkilendi, ki bence gayet başarılı bir performanstı, ya da daha önceden tanışıyordunuz."

 

"Vay canına. Gerçekten de inanılmaz bir gözlem yeteneği!" derken gülüyordum.

 

"Şaka yapıyorum, sen bakma bana. Demir Bey iyi biridir. Aranızda bir şey varsa şayet senin adına sevinirim." sildiği bardakları arkasındaki raflara yerleştirmeye başladı. Sanırım konuşma bitti anlamına geliyordu bu.

 

Kokteylimi elime alarak aşağıyı izlemek üzere trabzanlara yöneldim. Bedenimi trabzanlara yaslayıp etrafıma göz gezdirdim. Saat henüz gece 12'ydi. Mekan yeni yeni dolmaya başlıyordu. Bakışlarımı girişe çevirdiğimde gülümseyen bir yüzle göz göze geldim. Demir ona baktığımı görünce elini hafifçe kaldırarak bana selam verdi. Otuz iki diş gülmemek için kendimi zor tutarak el salladım.

 

Demir ceketini vestiyere bırakıp gömleğinin kollarını hafifçe yukarı katlayarak merdivenlere yöneldi. Allah'ım, bir adamın her hareketi etkileyici olabilir miydi?

 

Fazla hevesli görünmemeye çalışarak locaya geçtim. Ela ve Ayaz'da Demir'i fark edip sohbetlerine ara vermişlerdi. Kalp atışlarımı Demir'in duymamasını ümit ederek locaya yaklaşmasını izledim. Hani filmlerde esas karakter kadraja girdiğinde saçları uçuran, gömleği havalandıran bir rüzgar efekti olur ya? Sanki öyle bir anın içindeydik.

 

"Merhaba Gece. Geç kalmadım umarım." uzattığı eli sıkarken gülümsedim. Sıcacık elleri, hiçbir zaman ısınmayan ellerimle buluştuğunda hafifçe ürperdi.

 

"Merhaba Demir. Geç kalmadın." sanki ne konuşacağımızı bilmiyor gibiydik. Gözlerinin buram buram kahvesinde takılı kalmıştım. Masadan bir öksürük sesi yükseldiğinde elimin hala Demir'in elleri arasında olduğunu fark edip kendimi geri çektim.

 

Ela sinsice bana bakıyordu. Sanki Ayaz'la saatlerdir kahkahalarla muhabbet eden kendisi değilmiş gibi!

 

"Siz de hoş geldiniz. Demir." diyerek elini Ela'ya uzattı.

 

"Size bize hiç gerek yok. Memnun oldum Demir, ben Ela." selamlaşma faslı bittiğinde yerlerimize oturduk. Demir benim yanıma, Ela ile Ayaz da karşı koltuğa oturmuştu.

 

Demir, Sıla'ya bir el işareti yaparak içeceklerimizi tazelemesini istedi. Ela ile Ayaz sohbetlerine geri döndüğünde Demir yönünü bana çevirip, kolunu koltuğun başlığına yasladı.

 

"Çok hoş gözüküyorsun." Demir'in ani iltifatıyla utangaçça gülümsedim.

 

"Teşekkür ederim, sen de öyle." gerçekten de öyleydi. Siyah pantolonu, siyah ve vücuduna yapışmış gömleğiyle gerçekten etkileyiciydi.

 

"Ee, anlat bakalım. Hiç kendimizden bahsetmeye fırsatımız olmadı. Çalışıyor musun?" pekala, o nasıl rahat davranabiliyorsa ben de başarabilirdim.

 

"Şimdilik çalışmıyorum. Okulum yeni bitti. Staj için birkaç yerle görüştüm, dönüş bekliyorum."

 

Sıla'nın henüz getirmiş olduğu içeceğini yudumladıktan sonra dudaklarını hafifçe yaladı. Bakma Gece, bakma kızım! Adamı yiyecekmiş gibi bakma sakın.

 

"Ne üzerine okudun. Belki stajın için birkaç yer önerebilirim."

 

"İngilizce tercümanlık üzerineydi ama çift anadal yaparak Almanca mütercim tercümanlığı da bitirdim." başını salladı.

 

"Hangi üniversiteden mezun olmuştun."

 

"Marmara."

 

"Güzel bir üniversite. İş ararken büyük fark atar."

 

"Öyle, şimdilik haber bekliyorum. Beklerken de ingilizce ve almanca özel ders veriyorum."

 

"Baya tempolu bir hayatın var anlaşılan." derken gülümsüyordu.

 

İçkimden yudumladım ve, "Seninki kadar olmasa da." diyerek güldüm.

 

"Gece, seni bilmem ama ben oturmaya gelmedim. Dans edeceğiz biz." Ela bana seslenip el sallayarak Ayaz'la birlikte aşağı indi.

 

Onları aşağı inene kadar gözlerimle takip ettikten sonra bakışlarımı Demir'e çevirdim. Gülümseyerek bana bakıyordu.

 

"Ne?" derken gülmeme engel olamadım.

 

"Hiç, çok tatlı gülüyorsun. Ona bakıyordum." utanarak başımı öne eğdim. Demir'den bir iç çekme yükseldi, ardından konuştu.

 

"Sen de dans etmek ister misin?" kokteylimin son yudumunu alıp masaya bıraktım.

 

"Eline yeni video kayıtlarım geçsin diye mi?" kısa bir kahkaha attı.

 

"Hiç aklıma gelmedi ama fena bir fikir değilmiş."

 

Tam cevap vermek üzereyken, asla olmasını ummayacağım bir şey oldu. "Gece değil mi o? Gece, yalvarırım aşağı in konuşalım." şaşkın bakışlarımı aşağı çevirdiğimde bana doğru seslenen Berkay'ı gördüm.

 

Demir hızla ayaklandı. "Bu itin ne işi var burada?" hızlı adımlarla aşağı inerken ben de onu takip ettim. Güvenlikler ve Ayaz çoktan Berkay'ın yanında bitmişti.

 

"Ben size bu herif içeri alınmayacak demedim mi? Bu ne şimdi?" Demir güvenliğe doğru, bağırsa daha az ürkeceği bir ses tonuyla konuştu. Adam mahcupça başını eğdi.

 

"Demir Bey, beş dakika molaya çıkmıştım. Yeni güvenlik bilememiş, almış içeri." Demir bu kez de yanındaki güvenliğe yöneldiğinde, hafifçe bileğine dokundum.

 

Başını bana çevirdikten sonra derin bir nefes aldı. "Çıkarın bunu buradan. Bir daha da buraya almayın!"

 

"Bırak lan bırak! Ulan Gece, bu adam için mi cevap vermiyorsun telefonlarıma sen?" Berkay'ın sesi öylesine yüksekti ki herkes bize bakıyordu. Demir de bunu fark etmiş gibiydi. Bir el işaretiyle susan müzik yeniden çalmaya başladı. Birkaç kafa çevrilse de çoğu hala buraya bakıyordu.

 

"Tabi, paranın köpeği olmayı tercih etmek daha çok işine geldi." ağzım açık Berkay'a bakakaldım. Ardından kendimden bile beklemeyeceğim bir hızla, tokatım yanağıyla buluştu.

 

"Senin dilinin kemiğine sağlam bir ayar çekerdim ama dua et yanımda hanımlar var." Berkay iğrenir bakışlarını Demir'e çevirdi.

 

"Sen mi ayar çekeceksin lan bana? Korumalarının arkasına sığınan budala! Söyle kaç paraya satın aldıysan kızı ben vereceğim sana parasını!" öyle şiddetli bir gürültü koptu ki kendimi sıçrayarak geri çekilirken buldum.

 

Berkay, Demir'in suratına attığı okkalı bir yumrukla yere devrilmiş; devrilirken de bar masasındaki bardakları beraberinde götürmüştü. Pek çok kişi çığlık atarak mekanı terk ederken kalanı film izler gibi bizi izliyordu.

 

Düştüğüm konum o kadar canımı acıttı ki sinirden ağlamama engel olamadım. Hıçkırık sesime önce Ela döndü, ardından Demir. Gözümdeki yaşları hızla silerek kulubün çıkışına yöneldim. Arkamdan seslenerek gelen Ela ve, "Seni öyle bir süründüreceğim ki, Gece'yle asla tanışmamış olmayı dileyeceksin." diyen Demir'i duyuyordum. Ancak durmadım.

 

Valeye arabamın plakasını verip, kimsenin beni göremeyeceği bir köşeye sindim. Ancak Ela beni görüp koşarak yanıma geldi. "Bebeğim, bebeğim iyi misin? Özür dilerim, çok özür dilerim! Asla ısrar etmemeliydim buraya gelmek için"

 

Cevap vermeme kalmadan Ela'nın omzuna bir el dokundu. "Ela, biraz izin verir misin?" Ela önce Demir'e sonra bana baktı. Başımla onayladığımda ise Ayaz'la birlikte yanımızdan uzaklaştılar.

 

"Ben özür dilerim Demir. Seni böyle bir rezilliğin içine sokmak istemezdim." Demir eğdiğim başımı kaldırmak için çeneme hafifçe dokunup geri çekti.

 

"Gece, asıl ben senden özür dilerim. Böyle bir şey yaşamana izin verdiğim için çok kızgınım kendime. Lütfen ağlama o it için." hala ağladığımın farkında bile değildim.

 

"Onun için ağlamıyorum zaten. Konuştuğu cümlelere bak. Sen olmasan ben ne kadar daha maruz kalacaktım böyle birine?"

 

"Onu doğduğuna pişman edeceğim. İhmali olan herkesi de çıkaracağım işten. Lütfen sen üzme kendini."

 

Elimin tersiyle gözümü silip aceleyle konuştum. "Hayır, hayır! Saçmalama. İnsanlar nerden bilsin böyle bir şey olacağını. Lütfen, kimseye kızma. İşten de çıkarma. Sen zaten rezil oldun benim yüzümden, başkalarına da zararım dokunmasın."

 

Kaşlarını çattı. "Gece, beni rezil falan etmedin. Berkay geldi, kendi kendini rezil etti ve gitti. Çözeceğim ben, ne olur sıkma canını."

 

O sırada vale yanıma gelip anahtarı teslim etti. "Bu halde araba kullanamazsın. Ela kullanabilir mi?"

 

Başımı iki yana salladım. "Ehliyeti yok. Merak etme, ben iyiyim. Kullanabilirim."

 

"Olmaz. Lütfen yardım etmeme izin ver. Taksi çağırayım ya da ben bırakayım seni." Ela'nın endişeli bakışlarıyla karşılaşınca onu daha fazla üzmek istemedim. Ona doğru yürürken Demir de bana eşlik ediyordu.

 

"Pekala, bir daha arabayı almak için dönmeyim. Sen bırakabilirsin." Ela hemen yanıma gelip koluma girdi. "Bize gelmek ister misin Gece?" Ela'ya başımı salladım.

 

"Şeyma Teyze'ye açıklama yapmayalım bu saatte. Kadın bizi evde biliyor, sen bana gel." Ela başını sallayarak Ayaz'la vedalaştı ve arabamın arka koltuğuna bindi. Ayaz'a elimi sallayarak veda edip ön koltuğa yerleştim. Demir de sürücü koltuğunda yerini alıp arabayı çalıştırdı.

 

Evin adresini verip arkama yaslandım. Tam bir sessizlik içinde sürdü yol. Pekala, tam bir sessizlik sayılmazdı. Ağlamaktan akan burnumu çekişim ortamı gayet de bozuyordu ama bunun için sonra utanacaktım.

 

Sitenin önüne geldiğimizde Ela Demir'e iyi geceler dileyerek binaya yöneldi. Arabadan indik. "Taksi gelene kadar bekleyeyim seninle." dedim usulca.

 

İtiraz etmesine fırsat vermeden sırtımı soğuk betona yasladım. "Üşümez misin? Ceketimde yok üzerimde." omzumu silktim. Üşümek en son düşüneceğim şeydi.

 

"İyi misin peki?" hafif bir tebessümle başımı salladım.

 

"Dert etme, iyiyim. Demir bu arada, Berkay'la uğraşma. Başına bela olsun istemiyorum."

 

"Sen bunları düşünme. Böyle insanlara taviz verildikçe senin gibi temiz kalpli kadınların günahına girmeye devam ederler. Onun bana yaratacağı bela bana etki etmez."

 

"Pekala, nasıl istersen öyle olsun."

 

"Böyle bir gece geçirdiğin için çok üzgünüm. Telafi edeceğim söz veriyorum." Bir dahası olur muydu bilmiyordum ancak itiraz etmedim. Durak yakındı, taksi kapının önünde belirdiğinde ben de arabamı içeri park etmek için şoför koltuğuna yöneldim.

 

"Senin suçun değildi. Benim için işini iptal edip geldiğine teşekkür bile edemedim." gülümsedi.

 

"Önemli değil. İyi geceler, Gece. Kendini üzme veyapabileceğim bir şey olursa lütfen haber ver." başımı salladım. Hafifçe el sallayıp taksiye bindi. Taksi çoktan siteyi terk ettiğinde bile hala arkasından bakıyordum. Benim için çabalıyor olması güzeldi. Umarım bir daha görüşür, geceyi güzel bitirmeyi başarırdık.

🍷🍷🍷

Loading...
0%