Yeni Üyelik
25.
Bölüm

🍷25

@mefmera

 

🍷🍷🍷

Hayatımın en rezil anındaydım. Duyduğumuz seslerin ardından kendimi Demir'den hızla ayırmıştım. Ayağım takılıp düşmek üzereyken Demir yere düşmeyeyim diye beni tutmuş bu sefer de onun kucağına düşmüştüm.

 

Karşımızda bize bakan üç surat vardı. Demir'in kardeşi Derin kahkaha atıyordu. Annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın şaşırarak bakıyordu. Babası olduğunu düşündüğüm adamsa hiçbir şey umrunda değilmiş gibi tekli koltuğa oturup masanın üzerinden aldığı elmayı kemirirken bize umursamaz bakışlar atıyordu.

 

"Of, çok tatlısınız. Yerim şimdi sizi." diyen Derin'di.

 

"Ne tatlısı kızım ne anlatıyorsun sen? Elin eskortuna tatlı mı diyorsun?" gözlerim şokla irileşirken Demir'in arkamdaki varlığını hissettim.

 

"Anne, kendine gel. Ne biçim bir konuşma stili bu?"

 

"Aa! Üstüme iyilik sağlık. Asıl seninki ne biçim bir konuşma? Şu kız için annene böyle mi davranıyorsun?"

 

"Şu kız dediğinin bir ismi var, Gece. Kendisi ağzına aldığın o ucuz hitabı hak etmeyecek kadar değerli birisi benim için." annesi gözlerini devirdi. Sinirden gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Hiçbir şey söylemiyordum çünkü dumura uğramıştım.

 

"Anne şaka yaptığıma pişman ettin beni." diyen Derin suratıma mahcupça baktı.

 

"Ben nereden bileyim? Densiz densiz konuşuyorsun insanın aklına bin türlü şey getiriyorsun Derin." annesi bakışlarını bana çevirdi.

 

"Kızım kusura bakma. Derin bir an da öyle konuşunca ben seni şey sandım." daha hala devam ediyordu!

 

"Anne." diye üzerine basarak konuştu Demir.

 

"Aman tamam." gözlerini devirerek yanımızdan geçip mutfağa gitti. Ben özrünü kabul etmiş miydim ki? Bu ne rahatlıktı?

 

"Evladım üzerine bir şey giyinmeyi düşünür müsün?" diyen babası elmasını kemirmeye devam ediyordu. Demir yerden aldığı tişörtünü hızla üzerine geçirirken ben hala ayakta, olanları çözmeye çalışıyordum.

 

"Gece çok özür dilerim. Ben şaka yapmak istedim ama zamanlama biraz yanlış oldu galiba." Derin yanıma gelerek bana elini uzattı. "Seni tabi ki abimin gönderilerinden tanıyorum. Çok çok affedersin."

 

"Biraz tuhaf bir duruma soktun beni ama neyse, önemli değil." diyerek uzattığı elini tuttum.

 

"Sarılabilir miyim?" dediğinde şaşırsam da sarılmasına müsaade ettim.

 

"Çok güzelsin canım yengem!" kulağıma fısıldadığı şeyi duyduğumda da az önce yaptığı şeyi unutmuştum. Tamam, galiba Derin'i sevecektim.

 

"Kimse bizi tanıştırmayacak galiba." adam konuştuğunda kibar olmaya çalışarak ona gülümsedim.

 

"Böyle çirkin bir durum oluştu kusura bakmayın. Ben Gece, Demir'in arkadaşıyım. Kendisi çok hastaydı ben ona bakmaya geldim."

 

"Sen kusura bakma asıl kızım. Deniz bazen ne konuştuğunu bilmez. Ben Devrim, Demir'in babasıyım." eh en azından babası kibardı.

 

Uyumlu isimlerinin olduğunu fark edince gülümsedim. "Estağfurullah efendim, yanlış anladı sadece."

 

"Efendime gerek yok kızım. Devrim amca de."

 

Gülümseyerek başımı salladım. "Peki Devrim amca."

 

Derin koltukta oturmuş abisiyle ilgileniyor, Demir de söylenip duruyordu. Babası kalkıp karısının peşinden mutfağa gidince yönümü onlara çevirdim.

 

"Kızım bir sal beni! Hem sen niye geleceğini haber vermiyorsun bana?"

 

"Sürpriz yapayım dedim."

 

"Sürprizini seveyim Derin."

 

"Ben kalkayım artık Demir." diye laflarını böldüm.

 

Demir kaşlarını çatarak bana baktı. "Nereye güzelim? Akşam yemeği yeseydik birlikte."

 

"Yok, teşekkür ederim. Biraz tatsız bir karşılaşma oldu annen rahatsız olmasın şimdi."

 

Demir ayağa kalkıp yanıma geldi. "Gece, annem adına özür dilerim senden. Öyle bir kadın değildir normalde." sorun olmadığını belli etmek için gülümsedim.

 

"Önemli değil. Annene karşı beni savundun zaten, o bana yeter." Demir yanağımdan bir makas aldığında utanarak etrafıma baktım. Tam o sırada salonun kapısına yaşlanmış bize bakan annesiyle göz göze geldim.

 

"Sevgili misiniz siz?" Dedi bir çırpıda. Bu kadın da ağzına geleni şak diye söylüyordu!

 

Bir şey söyleyemeden Demir'e baktım. O da ne söyleyeceğini bilmez gibiydi. Sevgili değildik ama arkadaş da değildik.

 

"Değiliz anne." dedi Demir en sonunda.

 

"Sevgili değilseniz ne bu sürekli dip dibe haliniz?" Allah'ım sabır ver kadını yolacağım şimdi!

 

"Ben daha fazla rahatsızlık vermeden gideyim en iyisi." dedim konuyu dağıtmak için. Yoksa gerçekten Demir'in annesi falan dinlemeyecek kadının üstüne uçacaktım.

 

"Güle güle." kadın konuştuğunda içimden ya sabır çekmeye devam ediyordum.

 

"Anne! Gece benim misafirim. Ne zamandan beri eve gelen misafire böyle davranıyorsun sen?"

 

"Misafiri kucağında yakaladığımdan beri."

 

"Hanımefendi." dedim artık çektiğim sabırlar taştığında. Kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Demir'in hatrı için saygımı bozmamaya çalışıyorum ama yeter. Saçma sapan imalar yapıp durmayın. Oğlunuz ateşler içinde yanıyordu ben de kendisine yardımcı olmaya geldim." diye tamamladım cümlemi.

 

"Kucağında mı dindiriyordun ateşini?" pişkin pişkin konuşmaya devam ediyordu.

 

"Anne!" diye konuşmaya girdi Demir. Elimi koluna koyarak onu durdurdum.

 

"Aynen öyle yapıyordum. Çok mu rahatsız etti sizi bu durum?"

 

"Aa, saygısız." dedi elini göğsüne koyarak.

 

Alaycı bir kahkaha attım. Gerçekten sinir krizi geçirmek üzereydim. "Ben mi saygısızım? Teşekkür ederim, oğluma yardımcı olmuşsun diyeceğiniz yerde üzerime yapıştırdığınız yakıştırmaya bak. Demir'i sevdiğim için burdayım ben. Çok affedersiniz ama bırakın da kimi öpüp öpmeyeceğime de ben karar vereyim." cevap vermesini beklemeden masanın üzerinden çantamı alarak çıkışa yöneldim.

 

Demir arkamdan seslenerek yanıma koştu. Kapıyı açıp çıkmak üzereyken kendisi de benimle birlikte çıkıp kapıyı arkamızdan kapattı. "Ne yapıyorsun? Gir içeri, hastasın zaten." dedim şaşkınlıkla.

 

"Gece özür dilerim. Gerçekten çok özür dilerim. Annemin içine şeytan girmiş sanki lütfen affet beni."

 

"Seninle ne alakası var Demir? Özür dileme. Asıl ben özür dilerim. Sonuçta annen, biraz çıkışmak zorunda kaldım kendisine."

 

"Bir daha söylesene." dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Neyi?"

 

"Ne için burdayım demiştin?"

 

Gözlerimi devirdim ama gülümsüyordum da. "Demir, sırası mı şimdi?"

 

"Lütfen, duymak istiyorum." dedi masumca. O kadar tatlıydı ki annesinin yaptığı saçmalığı bile unutturuyordu bana.

 

"Demir'i sevdiğim için burdayım dedim."

 

"Senin o tatlı diline ölürüm ben. Fıstığım çok özür dilerim gerçekten. Annemle konuşacağım o da özür dileyecek senden."

 

Hızla elimi salladım. "Hayır, hiç gerek yok. Zamanla alışır." dedim.

 

"Neye?" dedi bir kaşını kaldırarak.

 

"Beni yanında görmeye. Seni seviyorum Demir, bunu inkar edecek değilim. O da seni seviyorsa beni yanında görmeye katlanmak zorunda kalır." dedim sanki havadan sudan konuşuyormuş gibi.

 

"Gece." dedi iç çeker gibi.

 

"Efendim?" dedim.

 

"Hayatımda senin kadar mükemmel hiç kimseyi tanımadım. Şu an apartmanın içinde olduğumuzun farkındayım ama umrumda değil. Eğer senin için de yer mekan fark etmiyorsa şimdi seni öpeceğim." kıkırdadım.

 

Elimi başının arkasına yerleştirip dudaklarımı dudaklarıyla buluşturdum. Sanki çölde susuz kalmıştı da ben ihtiyacı olan o suydum. Öyle derin öpüyordu ki. Bir insan öpüşmekten şefkat hisseder miydi? Ben hissediyordum. Demir dudaklarımızı ayırdı, alnını alnıma yasladı.

 

"Sana hiçbir zaman doyamayacağım Gece. Güzel bebeğim, seni seviyorum. Bundan sonra seni bir saniye bile ayıramam yanımdan."

 

Kollarımı boynuna sardım. "Yanından ayrılmak istemiyorum da zaten." alnıma sayısız öpücük bırakırken nerede olduğumuzun zerre önemi yoktu. Şu anda şu kolların arasında can vereceksin deseler bile umursamazdım.

 

🍷🍷🍷

Loading...
0%