Yeni Üyelik
12.
Bölüm
@mefmera

☂️

"Ayy nasıl unuttum ya?!"

 

"Ne oldu Açelya? Ödümü patlattın kızım, ne bağırıyorsun?" Açelya kıkırdadı ve yatakta daha rahat bir pozisyon aldı.

 

"Bugün abimin askerden arkadaşları gelecekti. Annem çalışıyor malum, yemekleri ben yapacaktım ama çok hastayım." Açelya birden sinsice sırıttı ve bana dönüp yavru köpek bakışları atmaya başladı.

 

"Ne? Bakma öyle korkutuyorsun beni."

 

"Mahperi, ne olur sen yap yemekleri." dehşetle ona baktım.

 

"Kızım deli misin? Ya beğenmezlerse!" Açelya güldü.

 

"Beğenirlerse ben, beğenmezlerse sen yaptın yemeği." ona gözlerimi devirdim.

 

Tam cevap vermek üzereydim ki odanın kapısı hızla açıldı. Alparslan beni gördüğünde yüzüne bir gülümseme yayıldı.

 

"Merhaba Mahperi, hoşgeldin."

 

"Hoşbuldum." diyerek kibarca gülümsedim.

 

"Açelya, bana yemeklerin hazır olduğunu o yüzden burada kıçını devirip yattığını söyler misin abicim?" Açelya dudaklarını büzdü.

 

"Abi..." Harfleri uzatarak, şirince konuşmaya çalıştı.

 

"Yapmadın değil mi?" Açelya başını salladı.

 

"Abi vallahi çok hastayım, aklımdan çıkmış. Şimdi hemen hazırlarım bir şeyler." Abisi kaşlarını çattı.

 

"Saçmalama, senden önemli değil. Söyleriz dışarıdan bir şeyler."

 

"Ama ilk kez eve çağırıyorsun arkadaşlarını, çok ayıp olur." Açelya üzgünce bana baktı. Ardından abisini gösterdi. Alparslan elini ensesine atmış, diğer elindeki telefonla ilgileniyordu.

 

"Tamam, ben yaparım." birdenbire ağzımdan çıkanlarla bakışlar bana çevrildi.

 

"Her an vazgeçebilirim. O yüzden bakmayın da ne yapacağımı söyleyin." Açelya yine yeniden güldü. Alparslan'ın yüzünde de hafif bir tebessüm vardı.

 

"Gel birlikte geçelim mutfağa. Ben de ufak tefek yardımcı olurum sana." Açelya'ya ölümcül bakışlar attım ve Alparslan'la mutfağa geçtik.

 

"Kaç kişiler? Ona göre hazırlık yapalım." Alparslan sandalyeye oturdu.

 

"İki asker arkadaşım ve eşleri. Tabi akşam annemler de olacak yemekte." Baya kalabalık olacaktık anlaşılan.

 

Buzdolabını açarak şöyle bir inceledim. Ne yapacağım hakkında asla ama asla bir fikrim yoktu.

 

Malzemeleri çıkarmaya başladım. Biraz domates, biraz patlıcan, biraz biber...

 

3 saatin sonunda, yorgunluktan ölmüş bir şekilde sandalyeye bıraktım kendimi.

 

"Ay imdat!" dediğimde Alparslan kahkaha atmıştı. Saatlerdir hem gülmüş, hem yemek yapmıştık. Çok eğlenceli bir adamdı. Bana bazı askerlik anılarını anlatmıştı.

 

"Masaya bir bakayım, eksik var mı?" Ayağa kalktığım anda Alparslan tezgaha dönük vücudunu bana doğru çevirdi ve ışık hızıyla çarpıştık. Ardından kendimi tezgahla Alparslan'ın arasında buldum.

 

O kadar yakın bir pozisyondu ki bu, üflediği nefesi yüzüme düşen saç tutamlarını oynatıyordu.

 

"Şey.." Anlamsız bir nida çıktı dudaklarımdan. Kalbim saniyede 180 kere atıyor olmalıydı.

 

"Mahperi..." İsmim dudaklarından, kutsalmış gibi döküldü.

 

"Aalparslan..." kekelememe engel olamayarak konuştum.

 

"Ne yemek yaptığınızı soracaktım ki mercimeği fırına verdiğinizi gördüm." Açelya'nın sesiyle girdiğim bu transtan çıktım. Alparslan'ı hafifçe iteledim.

 

"Şey, düşecektim ben. Alparslan tuttu beni. Şey yani, abi. Alparslan abi. Masaya bakayım ben." Koşarak salona girdiğimde arkamdan Açelya'nın kahkahasını duyuyordum.

 

Kalbim farklı bir duyguyu tadıyordu sanki. Ama olamazdı. Ben anonimden hoşlanıyordum, bu ona ihanet etmek demek olurdu.

 

Ne yapacağımı bilmiyordum. İçimden gelen sesi dinledim.

 

#Mahperi: Ne olur göster kendini bana!

#Mahperi: Seni görmek, seni sevmek istiyorum.

 

Dakikalardır bekliyordum. Mesajımı ne görmüştü ne de çevrimiçi olmuştu. Mesajı silmeli miydim?

 

"Kuzum harika gözüküyor sofra. Ellerine sağlık." Açelya yanıma geldiğinde telefonu cebime atarak ayağa kalktım.

 

"Afiyetle yeyin. Ben kaçayım artık, geç oldu." Açelya bana sinsi bir bakış attı.

 

"Yine ne yaptın Allah aşkına?" Kıkırdadı ve konuşmaya başladı.

 

"İtiraz edeceğini bildiğim için sana söylemeden Betül teyzeyi aradım. Bugün burada kalıyorsun."

 

Gözlerimi devirdim. "Kızım misafirleriniz geliyor. Benim ne işim var burada?"

 

"Gitmeyi düşünme bile. O kadar hazırlık yaptın. Bu şaheser sofranın mimarı olarak baş köşede oturman lazım." Alparslan omzunu salonun kapısına yaslayarak konuştu.

 

"Burnuma harika yemek kokuları geliyor." Alparslan'a cevap vermek üzereyken Aytekin'in sesini duyduk. Aytekin salona girdi. Gözleri benim üzerimde kaldı ve gülümsedi. Gülümsemesi acı bir inlemeyle kesilmişti.

 

Yüzü yara bere içindeydi. Ağzının kenarı yarılmış gözüküyordu. Kaşında ince bir bant vardı.

 

"Abi! Ne bu halin?" Açelya koşarak Aytekin'in yanına gitti. Başımı başka tarafa çevirdim. Bu görüntü canımı yakmıştı. Ne olursa olsun, anonimin bunu yapmaya hakkı yoktu.

 

Usulca ayaklandım. Aytekin'e doğru yürüdüm. Beni fark etmemişti, Açelya'ya açıklama yapmakla meşguldü.

 

"İtin biriyle kavga ettim abicim. Bir şey yok." Sonra gözleri bana çevrildi. Merakla bana bakıyordu. Aramızdaki mesafeyi bir adım daha azalttım ve elimi usulca yüzüne yaklaştırdım.

 

"Özür dilerim." dedim sessiz bir şekilde. Kimse duysun istemiyordum, Aytekin beni anlardı ancak onlar durumu anlamayabilirdi.

 

"Mahperi.." konuşması, kırılan bir tabak eşliğinde kesildi. Alparslan elindeki tabağı yere düşürmüştü.

 

"Abi ne yapıyorsun?" Açelya telaşla abisine koştu. Alparslan çatılan kaşlarıyla Aytekin'e bakıyordu. Başımı Aytekin'e çevirdiğimde sırıttığını gördüm. Usulca uzaklaştım yanından ve Açelya'ya yöneldim.

 

"Cam batacak, dikkat et." eğildim ve gözlerimin neden dolduğunu bilmeden camları toplamaya başladım. Anonim neden böyle bir şey yapmıştı? Hani psikopat olmadığını söylemişti. O zaman neden böyle psikopatça şeyler yapıyordu?

 

"Mahperi! Mahperi elin kanıyor dur." Alparslan yanıbaşımdaydı. Beni hafifçe silktiğinde elime baktım. Cam elime batmıştı ve hafif kanıyordu.

 

"Önemli değil. Şuraları toplayalım." Toplamaya devam edecektim ancak Alparslan elimi ellerinin arasına aldı. Aramızdan bir elektrik akımı geçtiğine yemin edebilirdim.

 

"Dur diyorum sana, canına kastın mı var güzelim?"

 

"Yarabandı getirdim Mahperi, gel takalım." Aytekin diğer yanıma çöktüğünde bu kez bakışlarımı ona çevirdim. İkisi de dikkatle elime bakıyordu.

 

"Abartmayın, bir şeyim yok." diyerek ayaklandım. Açelya elindeki süpürgeyle camları süpürdü.

 

Mutfağa geçerek elimi suyun altına tuttum ve peçeteyi bastırdım.

 

"İyi misin Mahperi?" Alparslan yine yanıma gelmişti.

 

"İyiyim." hafifçe gülümsedi.

 

"Ondan bahsetmiyorum." derken elimi gösteriyordu. "Yüzün düştü, iyi misin?"

 

"İyiyim, teşekkür ederim."

 

"Ne teşekkürü ay perisi. Sen iyi olduğun için ben teşekkür ederim."

 

"Ne dedin sen?" Alparslan bana ay perisi demişti! Anonim Alparslan'dı.

 

"Ay perisi dedim. İsmin bu anlama gelmiyor mu?" dedi şaşkınca. "Neden böyle bir tepki verdin? Yanlış bir şey mi söyledim?" Yüzüm yeniden düşmüştü. Bir an Alparslan'ın anonim olduğunu hayal etmiştim.

 

"Hiç, öyle şaşırdım sadece." Kapı çaldığında Alparslan son kez elime bakarak mutfaktan çıktı. Yarabandını elime yapıştırdıktan sonra ben de salona yöneldim. Gelenler Açelya'nın annesi ve babasıydı.

 

"Mahperi kızım hoşgeldin." Füsun teyze beni kucaklayıp öptü. Aynı şekilde karşılık verdim.

 

"Of kurt gibi açım. Kızım, duyduğuma göre sen hazırlamışsın yemekleri."

 

"Evet Orhan amca. Elimden geldiğince yapmaya çalıştım." dedim. Birazcık mütevazı olmak lazımdı değil mi?

 

Bir kez daha kapı çaldı. Füsun teyze ve Orhan amca odalarında muhtemelen üzerlerini değiştiriyorlardı. Açelya mutfakta yemekleri ısıtıyor, Aytekin ortalarda gözükmüyordu. Oh, kapılarını da ben açacaktım yani.

 

Utanarak kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtığımda gülümseyen iki çiftle karşılaştım.

 

"Aa yanlış mı geldik? Alparslan'ın evi burası değil mi?" Uzun boylu, gri eşarplı kadın güler yüzüyle sordu.

 

"Yok hayır, doğru geldiniz buyurun." gülümseyerek içeri davet ettim.

 

"Oo devrem, yoksa evlendin de bize mi haber vermedin?" Sarışın kadının yanındaki adam konuştuğunda utançla arkama baktım. Alparslan otuz iki diş sırıtıyordu.

 

"Bırak lan çakallık yapmayı." Sıkı sıkıya sarıldılar. Kadınlar yanıma yaklaştı ve kucaklaştık.

 

Ardından diğer arkadaşıyla da sarılan Alparslan'dan sonra birlikte içeri girdik.

 

Kısa bir hoşgeldinin ardından herkes sofradaki yerini almıştı. Alparslan karşımda, Aytekin yanımda oturuyordu.

 

Havadan sudan sohbetler ediliyor, ben sanki yabancı değilmişim gibi beni de sohbetlere dahil ediyorlardı. Sıcacık bir ortamdı, kendimi inanılmaz mutlu hissediyordum. Babamın ölümünden sonra ilk kez sıcak bir aile ortamında yemek yiyordum.

 

Yemekler yendi, hep bir elden bulaşıkları yıkayarak tatlıları servis ettik.

 

"Ay her şey çok lezzetli olmuş Mahpericim, ellerine sağlık."

 

"Afiyet olsun Büşra." dedim gülümseyerek. Çaylar da içildikten sonra misafirleri uğurladık.

 

"Saat geç oldu kuzularım, biz yatıyoruz." Füsun teyze ile Orhan amca odalarına çekildiğinde biz de Açelya'yla ayaklandık.

 

"Biz de yatalım. Okul var yarın." Açelya abilerini öperek odasına yöneldi.

 

"İyi geceler." diye mırıldandım. Garip miydi biraz? İçimdeki arsız Mahperi iki yakışıklı ile aynı evde kaldığı için sevinirken, diğeri anonimi düşünüyordu.

 

"İyi geceler ay perisi, her şey için teşekkürler." Alparslan göz kırparak gülümsedi. Bana ay perisi demesi garip geliyordu. Sanki o laf sadece anonime özeldi. Yine de gülümsedim ve odaya yöneldim.

 

#Hüzünlü Kekim: Bunu ne kadar istediğimi bilemezsin Mahperi.

#Hüzünlü Kekim: O kadar mükemmelsin ki ben de seni sevmekten alıkoyamıyorum kendimi.

☂️

Loading...
0%