@mefmera
|
☂️ #Aslan Parçası: Dünyalar güzelim, günaydın.
#Mahperi: Rüyanda mı gördün adam, saat sabahın 8'i.
#Aslan Parçası: *Üzülmedim ki 😭 yazılı sticker*
#Mahperi: Ya :( #Mahperi: Şaka yaptım be.
#Aslan Parçası: Biliyorum güzelim, takılıyorum. #Aslan Parçası: Sen bir mesaja uyanmazdın, hayırdır?
#Mahperi: İnanır mısın canım çikolata çekti sabah sabah. #Mahperi: Bitmiş ama :( #Mahperi: Markete gitmeye de üşendim, geri uyumaya çalışacağım şimdi.
#Aslan Parçası: Uyu güzelim, uyanınca yersin çikolatanı.
Kulaklıklarımı kulağıma taktım ve asmr açarak yatağa uzandım. Uykumu getireceğine emindim.
Videoyu dikkatlice izliyordum izlemesine ama güneş odaya öyle bir vuruyordu ki uyuyabilmek imkansızdı. Oflayarak yataktan kalktım ve mutfağa yöneldim. Az önce beni hayal kırıklığına uğratan dolabı yeniden açtım. Belki gözümden kaçan bir çikolata olabilirdi.
Yeniden hayal kırıklığına uğrayıp odama yönelecektim ki çalan kapıyla birlikte oraya yöneldim. Kimdi bu sabah sabah.
Kapıyı açtım ve gelen kuryeye şok olarak elindeki kutuyu aldım. Odaya geçer geçmez Alparslan'a mesaj attım.
#Mahperi: Alparslan. #Mahperi: Sen çıldırtacaksın beni en sonunda. #Mahperi: Niye yaptın bunu?
#Aslan Parçası: Güzelimin canı çikolata çekmiş ne yapsaydım?
#Mahperi: Bayılıyorum sana, haberin olsun. #Mahperi: Bekle önce çikolataları yeyim. #Mahperi: Sonra seni yiyeceğim. 😍
Çikolatalarla aşk yaşarken bir yandan da Alparslan'ı hak etmek için ne yaptım diye düşünüyordum. Çikolatalarla ve içimdeki Alparslan'la yaşadığım aşk telefonuma gelen bildirim sesiyle kesildi. Aptal aptal sırıtarak telefonu elime aldım. Alparslan yazmış olabilirdi.
#Aytekin: Mahperi merhaba.
#Mahperi: Aytekin, bir sorun mu var?
#Aytekin: Evet, büyük bir sorun var.
#Mahperi: Ne oldu?
#Aytekin: Böyle olmaz Mahperi. #Aytekin: Yüzyüze konuşmamız gerekiyor. #Aytekin: Öğrenmen gereken bir şey var. Konum atıyorum, gelirsin umarım.
#Mahperi: Gelmeye çalışırım.
#Aytekin: Çalışma Mahperi, gel. #Aytekin: Mümkünse sevgiline geleceğinden bahsetme.
#Mahperi: Alparslan'dan gizli bir şey yapmamı gerektirecek ne olabilir?
#Aytekin: Söyleyeceğim şeyler herkesin hayatını değiştirecek kadar önemli. #Aytekin: Kendisi, senden sakladığı bu gerçeği öğrenmeni istemeyecektir.
☂️
Konumu takip ederek Aytekin'in gönderdiği adrese vardığımda oldukça huzursuzdum. Buraya neden geldiğimi, Aytekin'e neden inandığımı bilmiyordum.
Üstelik Alparslan'ın arkasından iş çeviriyor gibi hissediyordum ve bu berbat bir şeydi. Aytekin kafenin kapısında gözüktüğünde kendimi toparlayarak yanına doğru ilerledim.
"Geleceğini biliyordum." sesinde, o her zamanki neşeli tavrı yoktu. Donuktu, şoka uğramış gibiydi.
"Çok kalmayı düşünmüyorum Aytekin. Bir an önce olan biteni anlatır mısın?" Aytekin eliyle masayı işaret ettiğinde sakince oturdum.
"Bir şey içer misin?" başımı salladım.
"Hayır, teşekkür ederim." bir süre anlamsız bir sessizlik oluştu. "Ee Aytekin? Beni buraya susmak için mi çağırdın?" sessizliği bozduğumda yere diktiği bakışlarını bana çevirdi.
"Tuhaf şeyler oluyor Mahperi. Normal bir hayatım varken bir anda aslında o hayata ait olmadığımı öğreniyorum." durakladı, suyundan bir yudum aldı. "Evlatlık olduğumu öğrendim."
Ağzımın bir karış açıldığına emindim. Şaşırmıştım, böyle bir şeyi beklemiyordum doğrusu. "Bunu sana kim söyledi?"
"Kendim öğrendim. İşin tuhaf tarafı bu değil. Gerçek ailemin yanıbaşımda durduğunu öğrenmek benim için ikinci şok oldu." kaşlarımı kaldırdım. Hiçbir şey anlamıyordum ve konuşmaya devam etmesi gerekiyordu.
"Ben senin abinmişim Mahperi." Birkaç dakika yüzüne aval aval baktım ardından kahkaham kafede yankılandı.
"Ben de ciddi ciddi dinliyorum Aytekin. Fıkra anlatmak için mi çağırdın beni?" Aytekin hiç de şaka yapıyormuş gibi gözükmüyordu.
"Aytekin sen ciddi misin?" başını salladı. "Allah aşkına nereden çıktı bu şimdi?" dedim telaşla. Saçmaydı. Bir kardeşim olsaydı annem onu asla bırakmazdı buna emindim.
"Babamın Alparslan'a 18. yaş gününde hediye ettiği bir ev var. Şehirden oldukça uzak bir yerde. Yolum bir şekilde oraya düştü. Gitmişken eve bir göz atmak istedim. Bir oda vardı, kilitli. Merak ettim, bir şeyler karıştırdığını düşündüm. Doğru düşünmüşüm Mahperi." cebinden telefonunu çıkardı ve birkaç tuşa basarak telefonu bana uzattı.
Bu, bu imkansızdı. Odanın her yerinde benim, Fulya'nın ve annemin fotoğrafları vardı. "Bu ne?" dedim şaşkınca.
"Meğerse benim evlatlık olduğumu biliyormuş. Yıllarca araştırmış; gerçekten evlatlık mıyım, eğer öyleysem asıl ailem kim? Meğerse çoktandır biliyormuş seninle kardeş olduğumuzu." titreyen ellerim telefonu daha fazla tutamadı. Telefon elimden kayıp düştü.
Telaşla ayağa kalktım. "Hayır, hayır Aytekin. Saçmalıyorsun! Bizim tanışmamız bir tesadüftü. Bunu planlamış olamaz değil mi?"
"Böyle olsun istemezdim. Gerçeği bulacak olan sensin Mahperi. Git, annenle konuş. Belki o zaman bana inanırsın." Aytekin kalktı, kapüşonunu kafasına geçirerek kafeyi terk etti.
Kalktığım masaya yığılıverdim öylece. Hayır, bu Aytekin'in bir oyunu olmalıydı. Alparslan bunu yapmış olamazdı. Eline hiçbir şey geçmezdi. Aytekin'in canını yakmak mı istemişti? Beni sırf bu yüzden mi kullanmıştı?
Bilmiyordum. Koca bir hiçlik vardı şimdi beynimde. Ancak hissediyordum, her şey boka saracaktı.
☂️
Kafamın içinde karmakarışık olmuş düşüncelerle eve ne ara vardığımı kestirememiştim. Alparslan yol boyunca en az yüz kez aramış, sürüyle mesaj atmıştı. Bakmamıştım, bakamamıştım.
Ne yapacaktı? Benimle sahte evcilik oyunu oynamaya devam mı edecekti? Gözüm parmağımdaki yüzüğe değdiğinde, yol boyu akan yaşlara bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Kapıyı titreyen ellerimle açtım zar zor. Annem girişte beni gördü, gülümseyen yüzü soldu. "Mahperi'm! Ne oldu annem?" yaklaştı, ancak bir adım geri çekildim. Bu hareketimle kaşları çatıldı.
"Mahperi geldin mi nihayet? Alışverişe çıkalım." Fulya odadan bir şeyler mırıldanarak çıktı ancak beni gördüğünde yerinde dondu.
"Konuşmamız gerekiyor anne." Salona yöneldiğimde peşimden geldiler.
Fulya endişeyle bana bakıyordu. Sahi, onun da bir abimiz olduğundan haberi yoktu.
"Basit bir soru, tek bir cevap istiyorum. Bizim abimiz mi var?" Annem hala elinden bırakmadığı bezi düşürüverdi. Fulya şaşkınca bana bakıyordu.
"Ne diyorsun Mahperi? Kafana güneş mi geçti?" Fulya'nın sorusuna cevap vermedim. Gözlerim annemin gözlerindeydi. Evet ya da hayır cevabını alırken gözlerime bakmalıydı.
"Kızım sen nerden duydun bunu?" işte buydu. Aytekin'in anlattıkları doğruydu. Derin bir nefes aldım.
"Anne ne oluyor, ne diyorsunuz siz?" Fulya'ya döndüm.
"Bugün biriyle buluştum Fulya. Bizim abimiz olduğunu söyledi. Açıklamak ister misin anne?"
Annem derin bir nefes aldı. "Bir gün bunun olacağını tahmin ediyordum." bakışlarımı üzerinde tutmaya devam ettim. Anlatmaya devam etmesini bekliyordum.
"Babanız, benden önce bir kez evlenmişti. Karısı onu aldatınca boşandılar ve bir tanıdık vesilesi ile benimle tanıştı. Bir oğlu vardı. Onu kabul etmeye hazırdım kızım. Ancak babanızın gözü dönmüştü. O kadını hatırlatacak hiçbir şey istememişti hayatında. Bir gece ansızın bıraktı çocuğu yetimhaneye. Sordum soruşturdum ama bulamadım çocuğu." Fulya eli ağzında dinliyordu olanları. Bense duygusuzdum. Ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilmiyordum.
"Kimmiş o Mahperi?"
"Aytekin." Fulya bu cevabımla daha da şaşırmıştı. Esas meseleyi bilmiyorlardı ve ben de anlatmayacaktım.
"Kızım inan ki uğraştım. Yalvardım yakardım kıyma küçücük çocuğa diye. Dinlemedi babanız beni." Ona inanıyordum. Benim annem merhametliydi. Kendi çocuğunu bırakmayacağını biliyordum.
Daha fazla konuşmaya fırsat bulamadan kapı çaldı. Fulya aceleyle kapıya koştu ve dakikalar sonra içeride Alparslan belirdi. Yüzümün aldığı hali fark ettiğinde hızla yanıma geldi.
"Mahperi, ne oluyor? Neden telefonlarıma bakmıyorsun?" alayla güldüm. Elimin tersiyle gözyaşımı sildim.
"Yeter artık Alparslan. Her şeyi biliyorum. Numara yapmana gerek kalmadı." Alparslan'ın yüzündeki kasların seğirdiğini görebiliyordum.
"Ne numarası güzelim? Neden bahsediyorsun sen?" Annem ve Fulya merakla bizi izliyorlardı. Parmağımdaki yüzüğü içim acıya acıya çıkardım. Alparslan'a yaklaştım ve avcunun içine yüzüğü bıraktım.
"Aytekin her şeyi anlattı bana Alparslan. Benimle tesadüfen değil bile isteye tanıştığını, yaptığın bu alçakça oyunu anlattı. Bu yüzüğü taşımanın artık bir anlamı yok."
"Mahperi. Bak o şerefsiz sana ne anlattı bilmiyorum. Ama dinle, kendimi açıklamama izin ver güzelim." burnumu çektim. Ağlamaya devam ediyordum ve bundan nefret etmiştim.
"Ne olur Alparslan. Senin aksine, bunca zaman sana beslediğim tüm duygular gerçekti. Kalbini kırmak istemiyorum, ne olur git."
"Gidiyorum. Şimdi gidiyorum ama bil ki kafanı topladığın an yine burada olacağım. Seni bırakmaya niyetim yok." bir şey söylemedim. Bir şey söylemedi. Bir süre gözlerime baktıktan sonra arkasını döndü, düşen omuzları ile birlikte evden ayrıldı.
Benden uzağa attığı her adımda kalbimi yanında götürdüğünün farkındamıydı? Kısacık bir zamanda hayatımın merkezine koyduğum adam, beni bir aptal yerine koymuştu. Bu ağırdı. Daha da ağır olan, yokluğuna nasıl dayanacağımı bilmiyor olmaktı. ☂️ |
0% |