Yeni Üyelik
34.
Bölüm
@mefmera

☂️

"Aman kızım, kendinize çok dikkat edin. Sakın ola evden çok uzaklara gitmeyin. Her gün arayın olur mu?" bitmeyen bir nutuk merasimi, gözlerimden akan uyku, Alparslan'ı bırakıyor oluşumun siniri birleşmişti ve patlamak üzereydi.

 

"Anneciğim, sakin olun artık ne olur. Merak etmeyin, evden dışarı çıkmayacağız. Hem ben artık başı bağlı bir insanım." Annem bana güldüğünde rahatça nefes verdim. Onlara kalsa akşama kadar bizi tembihleyeceklerdi.

 

Anneme sıkıca sarıldım. Her an ağlayacak gibiydi. O yüzden ortamı yumuşatmaya çalışıyordum. Annemden ayrılıp Fulya'ya da sarıldım.

 

"Emre'yle ilgili detayları her gün istiyorum, haberin olsun. Ben yokken de enişten sana emanet." Fulya gülerek beni öptü.

 

"Korkma yavrum, o daha baldızını tanımıyor." Emre'yle işleri iyice ilerletmişlerdi. Sık sık bize geliyordu ve annemle sohbet ediyorlardı. Kim bilir, belki benden önce evlenirlerdi.

 

Bu kez Füsun anneme sarıldım. "Güzel kızım, aman bizim kıza da dikkat et olur mu?"

 

Gülümsedim. "Merak etme anne, önce Allah'a sonra bana emanet inşallah."

 

Sıra babama geldiğinde elini öperek ona sarıldım. "Güzel gelinim, bir şeye ihtiyacın olduğu anda önce beni arayın tamam mı?"

 

"Tamam babacım, eksik olmayın." diyerek gülümsedim.

 

Açelya da ailesiyle vedalaştı. Bizi Alparslan bırakacaktı. Aytekin de bizimle gelmek istemişti. O yüzden onlarla vedalaşmadan arabaya bindim.

 

Ön koltuk tabiki de benimdi. Aksi düşünülemezdi bile!

 

Yolculuğumuz sabah erkenden başlamıştı. Bu sabah yola çıkma olayını da hiç anlamıyordum.

 

"Uyu güzelim, gözlerin şişmiş." Telefondan kendime baktım. Doğru söylüyordu. Aslında maymuna benziyordum da Alparslan'ın terbiyesi öyle söylemesine müsaade etmiyordu herhalde.

 

"Olmaz, seni doya doya izlemek istiyorum." Alparslan güldü.

 

"Dünyanın ucuna gitmiyorsun ya güzelim. Vallahi geleceğim yanına, inanmıyor musun?"

 

"İnanıyorum, tamam uyuyacağım tamam." Ona hayır diyememenin verdiği üzüntüyle gözlerimi kapattım. Aslında çok uykum vardı, kabul ediyordum. Ama onu biraz daha görmek istiyordum.

 

Yine de ona güvenerek kendimi uykuya bıraktım.

 

☂️

 

"Hayda! Yine çalışmadı. Bas oğlum bir daha marşa." Kulağımda otoban gürültüsü ile uyandığımda, Aytekin'i sürücü koltuğunda Alparslan'ı ise kaputun başında buldum.

 

"Ne oluyor ya?" dedim telaşla ve dışarı çıkıp Alparslan'ın yanında durdum.

 

"Bir şey yok meleğim. Neden uyandın ki sen?" kaşımı kaldırdım. Gayet de bir şey vardı. Çocuk mu kandırıyordu?

 

"Araba mı arıza yaptı?" Alparslan başını salladı.

 

"Hararet yaptı galiba. Hallederiz birazdan." sesindeki ton sanki halledilmeyecek diyordu ancak üstelemedim.

 

Ona arkamı dönüp gidecekken beni kolumdan tutup kendisine çevirdi. "Güzelim, gerçekten ciddi bir şey yok. Kırılma olur mu?" güldüm. Bunu düşünmesi o kadar tatlıydı ki.

 

Dayanamadım ve onu kocaman öptüm. "Kırılmadım sevgilim. Sana güveniyorum." Gülümseyip rahatlamış bir ifadeyle kaputa döndü. Kıkırdayarak arka koltuğa geçtim.

 

"Kalk kız, bu gürültüde nasıl uyuyorsun?" Canım sıkıldığından Açelya'yı dürtmeye başladım.

 

"Yav yenge karısı, sal beni de uyuyayım."

 

"Kalksana Açelya, yolda kaldık bak." Açelya telaşla uyandı. Arabanın yolun kenarında öylece durduğunu görünce sersem bir halde aşağı indi.

 

"Cidden yolda kaldık gibi duruyor. Araba çalışmıyor." Aytekin konuştuğunda ben de aşağı indim. Alparslan umutsuzca arabaya bakıyordu.

 

"Çalışmayacak gibi. Çekici çağırmak lazım." Aytekin hemen arkamdan inmiş, konuşmuştu.

 

"Kızlara bir otobüs ayarlayalım o zaman. Biz de şehre girer arabayı yaptırırız." Alparslan'a kaşlarımı çatarak baktım.

 

"Olmaz, sizi burda yalnız bırakmam." Alparslan gülümseyerek bana döndü.

 

"Doğru söylüyor abi. Yola birlikte çıktık birlikte döneceğiz."

 

"Tamam, tamam! O zaman birlikte gidiyoruz şehre."

 

Merakla sordum. "Neredeyiz ki şu an?"

 

Cevap Aytekin'den geldi. "Afyon'a yakınız. O yüzden mükemmel bir teklifim var."

 

Hepimiz meraklı bir şekilde yüzüne bakmaya başladık. Sinsice sırıttı. "Üniversiteden bir arkadaşımın burda termal oteli var. Hem bir kaçamak yaparız hem de arabayı tamir ettiririz." Hevesle Alparslan'a baktım.

 

"Gidelim mi? Nolur Alparslan, nolur!" gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Bu halime güldü.

 

"Ne dersem diyeyim ikna edemeyeceğim nasılsa. Gidelim bari."

 

Açelya ile birlikte çığlık atarak birbirimize sarıldık. Otel falan bahaneydi. Alparslan'la biraz daha vakit geçireceğim içindi bu sevincim.

 

"Geçin arabaya, çekici gelince taksiyle geçeriz otele." Alparslan'ı dinleyerek tıpış tıpış arabaya geçtik üçümüz de. Kendisi de telefonla konuştuktan sonra yanımıza geldi.

 

Torpidoya koyduğum poşeti çıkarıp içindeki saklama kabını aldım. Madem burada bekleyecektik o zaman yemek yiyebilirdik.

 

"Yolda acıkırız diye börek yapmıştım."

 

"Of efsanesin Mahperi! Ben de şuradan çay alıp geleyim o zaman." Aytekin yandaki benzinliği göstererek arabadan indi.

 

"Abi beni de bekle! Bunlar birazdan vıcık vıcık öpüşmeye başlayacak." Açelya koşar adımlarla Aytekin'in peşine düştü.

 

Hayretle arkasından baktım. "Aa terbiyesiz!" söyledikten sonra başımı Alparslan'a çevirdim. "Aşkım, biz hiç bunun önünde öpüştük mü?" Alparslan kahkaha attığında ancak ne söylediğimi fark edebilmiştim.

 

Utansam da gülmeme engel olamadım. "Hmm, biz hiç öpüştük mü güzelim?" omzumu silktim.

 

"Bilmem, sence?" gülümsedi ve usulca bana yaklaşmaya başladı.

 

"Hatırlamama yardım eder misin?" titrek bir şekilde başımı salladım. Ateş mi basmıştı?

 

Alparslan dudaklarını nazikçe dudaklarıma kapattı. Başta nazikçe başlayan öpücük tutkulu bir hal almaya başladığında camın sertçe tıklatılması ikimizi de bu tutkudan uzaklaştırdı. Başımızı cama çevirdik ve bize öfkeyle bakan bir trafik polisi gördük. Alparslan hemen camı açtı.

 

"Hem otobanda araba durdurun kurallara uymayın, hem de yoldan geçenlere saygınız olmasın. Ne yapıyorsunuz siz burda?" neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde bir adama bir Alparslan'a baktım. Alparslan sinirli bir şekilde arabadan indiğinde ben de onu takip ettim.

 

"Öncelikle bir sakin olalım. Aracımız arıza yaptı çekici bekliyoruz. Ayrıca nişanlımla nerede ne yapacağımı çevreye soracak halim yok memur bey." Alparslan yüzündeki öfkeye rağmen sakin bir sesle konuştu.

 

"Çıkarın hemen kimlikleri." Alparslan cebindeki polis kimliğini çıkardığında adamın yüzü biraz soldu.

 

"Pekala, aracınız arıza yaptıysa sorun yok. Biraz daha dikkatli olun lütfen komiserim." Adam usulca yanımızdan uzaklaştı.

 

"İyi misin birtanem?" Alparslan beni kendine çekip alnımdan öptü.

 

"İyiyim sevgilim. Biraz sinirlendim o kadar." Alparslan gülümsedi.

 

"Sinirlenme güzelim. Çocuklarımıza gururla anlatacağımız bir başka anımız daha oldu, fena mı?" kollarımı Alparslan'ın boynuna doladım.

 

"Bu kadar ince ruhlu olman o kadar hoşuma gidiyor ki." Alparslan hiç beklemeden beni sıkıca sardı.

 

"Hak ettiğin gibi bir adam olmak için uğraşıyorum ay perisi." Başımı kaldırarak Alparslan'ın gözlerine baktım.

 

"O kadar mükemmelsin ki bazen ben seni hak ediyor muyum diye düşünüyorum. Seni çok seviyorum Alparslan." Alparslan bir kez daha alnımdan öptü.

 

"Ben de seni çok seviyorum, dünyalar güzelim."

☂️

Loading...
0%