Yeni Üyelik
38.
Bölüm
@mefmera

☂️

Yeni bir gün, yine bir sabah. Bugün diğer sabahlardan farklı, Alparslan'lı bir sabahtı. O yüzden yataktan büyük bir neşeyle kalktım.

 

Sevdiceğime güzel bir kahvaltı hazırlayacaktım. Bugün izinliydi. Bir haftadır burdalardı. Sabah denk gelemesek de akşam yemeklerimizi birlikte yiyorduk. Poyraz'la anlaşmış, evin anahtarını almıştım dün akşam. Alparslan şimdi misler gibi uyuyorken ben mutfağa geçmiş işlere başlamıştım.

 

Burada hazırlayıp tepsiyle oraya götürecektim. Hazırlığım bittiğinde, çay demini iyice alsın diye beklerken üzerimi giyinip geldim. Yavaş hareketlerle karşı dairenin kapısını açtım ve kendi dairemizden malzemeleri alarak mutfağa bıraktım. Ev bizim evimizden daha düzenliydi. Alparslan bu konuda çok titizdi. Umarım evlendiğimizde problem olmazdı.

 

Evleneceğimizi her düşündüğümde kafayı yemeye yaklaşıyordum. Düşünsenize; hayatınıza bir adam giriyor. Kim olduğunu bilmeden aylarca konuşup aşık oluyor sonra birdenbire onun nişanlısı oluyordunuz. Hep düşünürdüm, acaba nasıl bir adamla evleneceğim diye. Ancak Alparslan hayallerimde bile ulaşamayacağım kadar mükemmel biriydi.

 

"Şu yüzündeki gülümsemeye canımı veririm be ay perisi." yerimde sıçrayarak kapıya baktım. Alparslan, üzerinde sadece şort olan Alparslan, omzunu kapıya yaslamış bana bakıyordu.

 

"Korkuttun! Hem ben seni öperek uyandıracaktım." diye mızmızlandım. Hemen gözlerini kapatıp uyuma numarası yaptığında kahkaha attım. "Gel hadi, mis gibi bir kahvaltı hazırladım sana." Alparslan gözlerini üzerimden çekmeden masaya geçti.

 

"Ben şimdi nasıl kıyacağım bunları yemeye? Sen o minnoş ellerinle bana kahvaltı hazırladın öyle mi?" gülümsedim. Sandalyenin arkasına geçerek kollarımı boynuna sardım.

 

"Şimdiden alıştırma yapayım dedim sevgilim. Fena mı oldu?" Alparslan göğsünün üzerine değen ellerimden öptü.

 

"Bak ben çok yemek yerim. Sonra vay efendim, ben sana sürekli yemek mi yapacağım demek yok." kıkırdadım ve çayları doldurarak yerime geçtim.

 

"Gözüm korkmadı değil şimdi. En iyisi ben fazla alıştırmayım seni." Alparslan, önündeki yemekler sanki hayatı boyunca yediği en lezzetli yemekmiş gibi afiyetle yerken ben hayran hayran onu izliyordum. Yaptığım en ufak şeye bile böyle tepkiler vermesi, kalbimin ayarlarıyla oynuyordu.

 

"Ben sana kıyabilir miyim? Ne yapacaksak beraber yapacağız. Sen benim en değerli varlığım olacaksın o evde. Seni hiç yorar mıyım?"cevap vermek için ağzımı açmışken Alparslan'ın telefonu çaldı.

 

Alparslan yemeğini bölmesin diye koşar adımlarla telefonunu alıp geldim. Bu yaptığıma kaşlarını çatarak bakarken telefonu cevapladı. "Efendim Poyraz. Yemek yiyorum kardeşim. İzin günüm ya hani oğlum. Hadi ya. Bensiz halledemez misiniz? Peki, 20 dakikaya ordayım."

 

Dudağımı büzerek onu izledim. Telefonu kapattığında halinden hiç memnun gözükmüyordu. "Güzelim."

 

"Of ya! Birlikte vakit geçireceğiz diye okulu ekmiştim ben bugün." Sandalyesini yanıma yaklaştırdı. Eli yüzümü nazikçe okşarken o konuşmaya başladı.

 

"İşim biter bitmez geleceğim. Sonra istersen sabaha kadar oturalım. Asma suratını güzel yüzlüm." gülümsemeye çalıştım. Onun yanında sürekli suratım asık gezmek istemiyordum.

 

"Peki sevgilim. Ama çabuk bitir işini olur mu? Ben sana hala doyamadım." Alparslan kalktı ve alnımdan öptü.

 

"Bin yıl yaşasam ben sana yine doyamam birtanem." saçlarımdan derince koklayarak öptükten sonra üzerini değiştirmeye gitti. Aslında iyiydi, manzaram hoşuma gidiyordu.

 

Biraz üzgün, kalkıp masayı toplamaya başladım. İşim bittiğinde Alparslan yeniden mutfağa girdi. "Bir şey istiyor musun gelirken?" kıkırdadım ve ona yaklaşarak gömleğinin yakasını düzelttim.

 

"Böyle sanki evlenmişiz gibi hissettim kendimi." Alparslan da gülüşüme eşlik etti.

 

Onu kapıya kadar uğurladım. "Sen gel yeter. Senden daha güzel bir şey olamaz benim için." Alparslan son kez alnımdan öpüp evden çıktı. Ben de kendi daireme geçtim. Şimdi yapılacak tek şey sıkıntı içinde akşamı beklemekti.

 

☂️

 

#Aslan Parçası: Güzelim. Yarım saate ordayım. Hazırlanıp beni bekler misin?

 

#Mahperi: Nereye gideceğiz?

 

#Aslan Parçası: Dolaşalım istiyorum biraz.

 

#Mahperi: Peki. Yaklaşınca mesaj at ineyim aşağı.

 

Telefonu bir kenara bırakıp dolaba yöneldim. Çoktan akşam olmuş, hava kararmıştı. Açelya eve gelen arkadaşıyla ders çalışıyordu. Onu rahatsız etmek istemediğim için haber vermedim. Zaten son zamanlarda birbirimizle ilgilendiğimiz sayılmazdı.

 

Üzerime rahat bir şeyler geçirdim. Hava akşamları oldukça serin oluyordu. Alparslan'ın dolabından aldığım kazağı giydim. Kesinlikle Alparslan'ın dolabı benimkinden daha zevkliydi.

 

Alparslan geldiğini söylediğinde hemen aşağı indim.

 

"İyi akşamlar yenge." Poyraz beni selamlayarak eve yöneldi. Hızlı adımlarla arabaya geçtim.

 

"Beni acilen öper misin? Çok yoruldum, bana bir sen iyi gelirsin." Alparslan'a gülümseyerek onu kocaman öptüm. Öpüşmemiz, içimdeki en ücra köşeleri bile ısıtmaya başladığında nihayet geri çekilebildim. Hep böyle oluyordu. Masum bir öpücükle başlıyor, gitgide alevleniyordu.

 

"Nereye gidiyoruz?" elimle kendimi yellerken konuştum. Alparslan güldü.

 

"Ben işte sen okulda baya hırpalanıyoruz ne zamandır. Biraz eğlenmek ister misin?" derken sinsice gülümsüyordu.

 

"Korkmalı mıyım?" Kısa bir kahkaha attı.

 

"Hayır güzelim. Eğleneceğiz diyorsam gerçekten eğleneceğiz." kemerimi bağladım ve nihayet yola çıktık.

 

Buraları bilmiyordum. Ama Alparslan gayet ustaca ilerliyordu. Yolculuğumuz kısa bir süre sonra sona erdiğinde şaşırarak etrafa baktım.

 

"Ciddi olamazsın? Hadi ben neyse, ama sen. Sen ve lunapark öyle mi?" yönünü bana çevirdi.

 

"Seveceğini biliyordum. Senin için yapmayacağım bir şey yok." gülümsedim ve arabadan indim.

 

"O zaman sana makyaj yapabilir miyim?" güldü ve elimi tuttu.

 

"Makyaj yapmak dışında." kıkırdadım ve başımı göğsüne yasladım.

 

Lunaparkta pek kimse gözükmüyordu. Heyecanla içeri girdim ve devasa oyuncaklara baktım. Açıkçası korkuyordum da. Ama yanımda Alparslan olacaksa ölüme de giderdim.

 

"İlk önce neye binelim?" Alparslan elindeki jetonları şıngırdatarak yanıma yaklaştı.

 

"Deli gibi korkuyorum ama önce kamikazeye binmek istiyorum." Alparslan elimden tuttu ve alete doğru yöneldik. Bizimle birlikte birkaç kişi daha binmişti.

 

Alparslan'ın elini tuttum. "Vazgeçtim inelim ne olur!" tabiki o anda alet çalışmıştı.

 

İçimden bildiğim bütün küfürleri ederken dışımdan sadece çığlık atabiliyordum. Tur bittiğinde kendimi Alparslan'ın kollarına attım ve kahkaha atmaya başladım.

 

"Of! Midem alt üst oldu. Ama inanılmaz stres attım." Alparslan güldü.

 

"Bir an ödün dışarı fırlayacak sanmıştım." omzuna vurdum.

 

Birlikte birçok alete bindik. Kendimizi lunaparkın yanındaki kafeye zar zor atabildiğimizde hala başım dönüyordu.

 

"Bir şey yemek ister misin?" menüyü karıştıran Alparslan'a baktım. Sanki hiç etkilenmemiş gibiydi.

 

"Midemi düşürmüş olabilirim." sandalyeye yaslanarak gözlerimi kapattım. Alparslan ikimiz için de kahve söyledi. Kahvelerimizi içtikten sonra dışarı çıktık.

 

Yağmur yağmaya başlamıştı. Alparslan hızla arabaya yöneldi. "Hadi hızlan, hasta olacaksın." saçımdaki tokayı çıkardım ve saçlarımın dağılmasına izin verdim. Ellerimi açarak başımı gökyüzüne kaldırdım ve kendi etrafımda döndüm.

 

"Mahperi?" Alparslan şaşkınca bana bakıyordu. Kıkırdadım ve koşarak onun ellerini tuttum.

 

"Sırılsıklam aşık oldum sana işte." güldüm. Alparslan gülüşüme eşlik etti.

 

Yağmur acımasızca üzerimize vururken biz hiç umursamıyorduk. Etraftan gelip geçen, bize garip garip bakan insanlar da umrumuzda değildi. Sadece o ve ben vardık şimdi. Yağan yağmurun altında, yağmuru müziğimiz bilmiş dans ediyorduk.

 

Başımı göğsüne yasladım. Benim için atan kalbinin atışını dinlemek dünyadaki en benzersiz melodiydi. "Gökyüzündeki son yağmur damlası akana kadar seni sevmekten vazgeçmeyeceğim ay perisi."

☂️

Loading...
0%