Yeni Üyelik
47.
Bölüm
@mefmera

☂️

Gümüş'ü saklandığı valizden çıkararak biraz mıncıkladıktan sonra onu yatağına bıraktım. Hızlı bir şekilde valizimi hazırlamaya devam ettim.

 

Güz dönemi bitmiş, kısa süreli bir tatile gitmiştik. Bu sürede Alparslan'a söz verdiğim gibi İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi'ne yatay geçiş başvurusu yapmıştım. O sonuçlanana kadar İzmir'e dönecektik. Alparslan bu konuyu bizimkilerle konuşmak istiyordu.

 

Gümüş'ün eşyalarını da hazırladıktan sonra Açelya ile Alparslan'ı beklemeye başladım.

 

Beklerken belki de kırkıncı defa camları, ocağı, balkon kapısını kontrol ettim. Annemden huy edinmiştim iyice. Çok geçmeden Alparslan geldi. Açelya da odasından çıkarak bavullarını koridora sürükledi.

 

"Hazır mısınız güzellerim? Geç olmadan çıkalım yola." Alparslan bavullardan ağır olanları aldı. Biz de bir iki eşya alarak evden dışarı çıktık.

 

"Sonuçlar ne zaman açıklanırmış sevgilim?" Açelya çoktan arabaya yerleşmişti. Alparslan'la birlikte bavulları bagaja yerleştirirken konuştu.

 

"Bir iki haftaya kadar açıklanacak hayatım. İnşallah kabul edilirim." Alparslan beni alnımdan öperek arabaya oturmam için kapımı açtı. Gülümseyerek arabaya girdim.

 

"Alparslan, evimiz ne durumdaymış? Babamla konuştun mu?" Alparslan arabaya biner binmez elimi tuttu.

 

"Dış tadilatı bitmiş. İçini hazırlamak için de senin fikrini bekliyorlar. Gitmişken hallederiz." başımı salladım. Radyodan güzel bir şarkı açtıktan sonra arkama yaslanıp camdan dışarıyı izlemeye başladım.

 

Öğlen yemeği için bir tesiste durmuş, sonrasında hız kesmeden yola devam etmiştik. Yolun bir kısmında uyuduğum için gözümü açtığımda hava kararmıştı.

 

"Daha gelmedik mi sevgilim?" dedim bir yandan esnerken.

 

"Geldik sayılır. 15 dakikalık yolumuz kaldı." Açelya çoktan uyanmış telefonuyla oynuyordu. Arkadaki Gümüş'ün seyehat evini kucağıma aldım.

 

Gümüş'le oynarken vakit geçmiş, evimizin önüne gelmiştik. Arabanın sesini duyan annem önce pencereyi açtı. Bizi gördüğünde kapıya koştu.

 

Arabadan inerek anneme koştum ve sarıldım. "Güzel kızım, hoşgeldin."

 

Annemle hasret giderirken eşyalarımla birlikte Alparslan geldi. Annemin elini öptükten sonra konuştu. "Çok geç olmadan eve gidelim biz de anne. Yarın görüşürüz."

 

Annem kaşlarını çattı. "Bu saatte bir yere göndermem sizi oğlum. Açelya'yı da çağırın da içeri geçelim hadi."

 

Alparslan ısrar edecek gibi gözüküyordu. Tabi bunu engellemek bir bakışıma bağlıydı. Bana başını usulca salladı ve Açelya'yı da alarak içeri geçtik.

 

Annem çoktan yatakları hazırlamıştı. Açelya'ya kendi yatağımı verip yer yatağına ben geçtim. Alparslan da salonda yatacaktı.

 

Yol yorgunu olduğumuzdan hemen yataklara geçtik. Açelya çoktan uykuya dalmıştı.

 

Telefonumla oynarken Alparslan'dan bir mesaj geldi.

 

#Aslan Parçası: Uyudun mu güzelim?

 

#Mahperi: Daha uyumadım. Bir şey mi oldu hayatım?

 

#Aslan Parçası: Özledim.

 

#Mahperi: Kdbksnf daha yarım saat önce görüştük ya.

 

#Aslan Parçası: Fark eder mi? Ben seni yanımdayken bile özlerim.

 

#Mahperi: *Hay ağzını öpeyim yazılı sticker*

 

#Aslan Parçası: Harbi mi? Öpsene hadi.

 

#Mahperi: Jshdjehd Yarına kadar beklemen lazım sevgilim.

 

#Aslan Parçası: Su içmeye diye kalkıp gelsene.

 

#Mahperi: Ya Alparslan nsxbnsnd. Anneme yakalanırsak gözde damatlıktan düşersin, ona göre.

 

#Aslan Parçası: Doğru söylüyorsun. Mecbur sabredeceğim o zaman.

 

#Mahperi: Hıhı, iyi geceler sevgilim.

 

#Aslan Parçası: İyi geceler güzeller güzelim.

 

☂️

 

"Ay annem, çok özlemişim seni." Annemle mutfakta, kıkır kıkır gülerek kahvaltı hazırlamaya çalışıyorduk. Sabah erkenden kalkmış mutfağa geçmiştim. Annem de uyanıp mutfağa gelince beni uyanık gördüğü için duygulanmış, senden ev hanımı olur diyerek beni tastiklemişti. Peki, planladığımızdan erken evleneceğimizi söylesem de tastiklerdi herhalde değil mi?

 

Tabi ki bu işi Alparslan'a bırakıp düğün tarihinden hiç bahsetmedim. Onun yerine bol bol güle eğlene hasret giderdik. İşin sonunda da nefis bir kahvaltı sofrası çıkmıştı ortaya.

 

"Evlenince bana yakın bir yerden tut diyeceğim ama. Issız adada yaşayacaksınız resmen." güldüm.

 

"Annecim, Alparslan bana araba sürmeyi öğretiyor biliyorsun. Hem yazın İzmir'e dönünce ehliyetimi de alacağım. Ben sık sık ziyaret ederim seni." Annem gözlerini devirdi. Bu, tamam tamam inandık deme şekliydi sanırım.

 

"Doğru söylüyor anne. Ayrıca evimizin bir odası da senin için her daim hazır. Biraz biz, bol bol sen gelirsin." Alparslan'ın sesini duyduğumuzda başımızı kapıya çevirdik. Çoktan uyanmış, giyinmiş ve bizi izliyormuş meğer.

 

"Sağ olun oğlum eksik olmayın. Çok mu gürültü yaptık da uyandırdık seni?" Alparslan sanki bu evin oğluymuş gibi rahat tavırlarla sofradaki yerini aldı. Poğaçalara gözünden kalp fışkırtarak bakıyordu.

 

"Vallahi siz uyandırdınız ama sesinizle değil. Mis gibi poğaça koktu burnuma." gülümsedim.

 

Annem Alparslan'a içtenlikle bakıyordu. "Nişanlın yaptı evladım. Ben de şaşkınım ders mi alıyor nedir?" Anneme dil çıkararak diğerlerini uyandırmaya geçtim.

 

Fulya'nın odasına girdiğimde çığlık atarak üzerime koştu. Bazen bana aşık olduğunu düşünüyordum. "Yavaş kızım yavaş. Ben Seyit Onbaşı değilim nasıl kucaklayım seni?" önce şok içinde bana baktı. Sonra bir süre etrafı inceledi. Atacak bir şey bulamamış olsa gerek elindeki telefonu kaldırdı.

 

Gülerek onu durdurdum. "Yapma. Bana değmez. Çok pahalı o telefon." kıkırdayarak kollarımı ona doladım. Siniri hemen geçmişti.

 

Ardından kendi odama geçtim. Açelya yatakları toplamış, camı bile açmıştı. "Gözlerimi yaşartıyorsun."

 

"Ne sandın yavrum. Burası Betül ablamın evi. İyi bir kız olduğumu ispatlamalıyım ona." gözlerimi devirerek odadan çıktım.

 

Şimdi hepimiz mutfaktaydık. Sohbet ede ede yemeklerimizi yiyorduk. Alparslan'a kaş göz işareti yaptım. Konuyu açmasını bekliyordum ancak anlaşılan onun başka planları vardı.

 

"Anne biz kalkalım artık. Bizimkiler merak etmesin. Akşam hepinizi yemeğe bekleriz. Ben gelir alırım sizi." Alparslan ufaktan ayaklandı. Ona kaşlarımı çatarak bakıyordum.

 

"Olur oğlum, geliriz." Onları kapıya kadar geçirdik. Açelya arabaya geçmiş, annem de vedalaşarak mutfağa dönmüştü.

 

"Niye söylemedin." dedim sıkıntıyla. Ağzımdan kaçırırım diye korkuyordum. Annem bunu benden duysun istemiyordum. İşin ucunda dayak yemek vardı.

 

Alparslan sakince alnımdan öptü. "Akşam konuşacağız güzelim. Herkese tek tek açıklama yapmak istemiyorum. Tek seferde söyleyelim bitsin." başımı salladım usulca. Yanağından öperek onu uğurladım.

 

Günün kalanını odamda geçirmeye karar vermiştim. Anneme ev işlerinde yardım ettikten sonra odama kapandım. Psikolojimi akşam için hazırlamam gerekiyordu.

 

☂️

 

"Anne hadi! Çocuk ağaç oldu kapıda." Alparslan 10 dakikadır dışarıda bekliyordu. Annem birkaç bir şey hazırlamıştı. Maalesef onu da son dakikaya bırakmıştı.

 

"Tamam kızım geldik." Fulya ile birlikte annemin elindekileri aldık ve arabaya geçtik.

 

Kısa bir yolculuktan sonra Alparslanlara gelmiştik. Kapıda bizi karşılayan Aytekin abim, bana ve Fulya'ya sıkıca sarıldı.

 

Evet, biz artık abi kardeş olmuştuk. Aradan çok zaman geçmişti. Çok şey yaşamıştık. Onun pişman olduğunu görebiliyordum. Nitekim belki de günlerce yüzüme bakamamıştı. Ancak onunla bir kan bağımız vardı. Bu kan bağı yaşanan her şeyin üstesinden gelmemize yetmişti.

 

Salona girdiğimizde Füsun annem ve Orhan babamla da sarıldım. Ardından Açelya'ya yardım ederek sofranın son eksiklerini giderdim. Nihayet sofraya oturmuştuk. İnanılmaz gergindim. Annem bunun farkındaydı. Şayet ima dolu bakışlarının sık sık benimle buluşması bunu anlamama yetmişti.

 

Bakışlarımı Alparslan'a çevirdim. O da bana bakıyordu. Kaş göz işareti ile anlaşmaya çalışırken Orhan babam söze girdi. "Ne karın ağrınız varsa anlatın artık." onun tok sesiyle bakışlarımız ona yöneldi.

 

Yanımdaki Alparslan'ın derin bir nefes aldığını duydum. İşte başlıyorduk! "Biz Mahperi'yle bir karar aldık. Düğünü bu yaz yapmak istiyoruz." masada bir sessizlik oldu. Herkes birbirine bakıyordu. Ellerimi çırpıp, kendinize gelin bu bir Hint dizisi değil demek istesem de şu an uslu bir kız olmalıydım.

 

Sonra annemin kahkahasını duydum. Füsun annem de ona eşlik etti. "Ben sana demedim mi Füsuncuğum? Bugün değilse yarın, bu iki şaşkın erkenden evlenmek isteyecekler diye." şaşkınca anneme baktım.

 

"Vallahi öyle oldu Betül. Ben de şaşkınım hala." Ne yani, zaten tahmin ediyorlar mıydı?

 

Orhan babam ciddiyetle konuşmaya devam etti. "Peki Mahperi'nin okulu ne olacak? Okulu bitene kadar Ankara'da mı yaşamayı düşünüyorsunuz?"

 

"Aslında ben çoktan yatay geçiş başvurusu yaptım. Birkaç güne açıklanır. Yani hayır, eğitimime İzmir'de devam edeceğim." Orhan babam anneme baktı. Önce onun konuşmasını istiyordu anlaşılan. Annem buruk bir tebessümle konuşmaya başladı.

 

"Rahmetli babanız vefat ettiğinde ne hale düştüğümü, aylarca toparlanamadığımı en iyi siz bilirsiniz. Onunla yapamadığımız o kadar çok şey vardı ki. Hep ertelemiştik hayatı. Günün birinde sizin de aynı pişmanlığı yaşamanızı istemedim. O yüzden Alparslan'la Emre'yi hayatınıza aldığınız an hiç kızmadım size. Rabbimden tek dileğim, sizleri birbirinden ayırmasın. Benim rızam var Orhan Bey. Bırakalım evlatlarımız doya doya yaşasınlar aşklarını." gözlerim doldu. Yerimden kalkıp usulca sokuldum anneme. Fulya'nın da benden bir farkı yoktu. Annem ikimizin de saçlarını okşadı usul usul.

 

"Senin rızan varsa o zaman bu iş tamamdır. En kısa zamanda düğün hazırlıklarına başlarız."

 

İşte bu kadardı. Bu kadar korkmam yersizdi işte. Bir insanı ailesinden daha iyi kimse anlayamazdı. Herkes eski haline dönerken Alparslan'la kesişti bakışlarım. Gözlerinin içine vuruyordu gülümsemesi. Masanın altından elini tuttum sımsıkı. Artık her şey çok daha güzel olacaktı.

☂️

Loading...
0%