Yeni Üyelik
49.
Bölüm
@mefmera

☂️

"Of belim! Ay boynum! Her yerim tutulmuş Alparslan." gözlerimi arabanın tavanına açtım. İki büklüm yatmaktan her yerim tutulmuştu.

 

Alparslan gözlerini araladı. Gülümseyerek ona baktım. "İlk defa senden önce uyanıyorum. Şaşırdım." dedim kıkırdayarak. Alparslan doğruldu. Onun da benden bir farkı olmasa gerek yüzünü buruşturmuştu. Telefonumu elime aldığımda annemden onlarca çağrı gördüm.

 

"Annem deliye dönmüştür şimdi. Ben onu arayım. Gidelim artık." Alparslan başını salladı ve arabayı çalıştırdı.

 

"Alo, kızım nerdesin sen?" annemin sesi telaşlı geliyordu. Dün akşam buraya geleceğimizden haberi olsa da kalacağımızı bilmiyordu.

 

"Annecim sakin ol. Evle uğraşırken çok yorulduk, sızmış kalmışız." Annem derin bir nefes verdi.

 

"Ah çocuğum. Deliye döndüm meraktan. Hem nerde uyudunuz siz?" dünkü durumumuzu düşününce kıkırdadım.

 

"Annecim sen güzel bir kahvaltı hazırla. Biz şimdi yoldayız." Annem bir şeyler mırıldandı ve telefonu kapattı.

 

Çok geçmeden bizim eve varmıştık. Fulya kapıyı açıp bizi gördüğünde kahkaha atmaya başladı.

 

"Bu ne hal be? Ev yerine kendinizi mi boyadınız."

 

"Sus kız, açlıktan öldüm zaten." Fulya kıkırdayarak bize yer verdi.

 

"Hayatım istersen duş alalım. Öyle geçeriz sofraya." Alparslan'ı banyoya götürdüm. Temiz havluları ve daha önceden bende kalan eşofmanlarını banyoya koydum .

 

Kendim de üzerimi değiştirip mutfağa geçtim. "Ne yaptınız kızım, evin işini bitirebildiniz mi?" sofraya yardım ederken sohbet etmeye başladım.

 

"Galiba o iş bizim boyumuzu aşacak. Birazını hallettik ama kalanını ustalara bırakmaya karar verdik." Alparslan tamamen temizlenmiş bir halde içeri girdi.

 

"Hoşgeldin oğlum." Alparslan annemin elini öptükten sonra sofraya geçti.

 

"Hoşbulduk anne. Nasılsın?" havadan sudan sohbet ederken yemeklerimizi yemiştik bile.

 

"Ben artık kalkayım anne. Eve bir uğrayıp ustalarla konuşmam lazım."

 

"Olur çocuğum. Annenlere selam söyle."

 

Alparslan'ı kapıya kadar uğurladım. "Çok yorma kendini. Sonra da eve git dinlen güzelce." Alparslan alnımdan öptü.

 

"Sen merak etme sevgilim. Ama dinlenmek yok. Sen hazır ol, akşama doğru mobilya seçmeye gideceğiz." gülümseyerek başımı salladım.

 

Bir süre annemlerin yanında oturduktan sonra Alparslan'a mesaj attım.

 

#Mahperi: Ne yapıyormuş benim sevgilim?

 

#Aslan Parçası: Evimizden çıkıyorum şimdi. Her şey halloldu. Bir temizlik kaldı, onun için de temizlik şirketini ararım birazdan.

 

#Mahperi: Aa hayatım. Temizlik şirketine ne gerek var? Ben sana bir kamyon adam toplarım hemen.

 

#Aslan Parçası: Bak sen. Kimi toplayacaksın.

 

#Mahperi: Şöyle yapalım. Mobilya işini yarına bırakalım. Ustalar evden çıktıysa bugün temizliği bitiririz.

 

#Aslan Parçası: E iyi bakalım. O zaman ben direkt seni almaya geliyorum.

 

Sinsice sırıtarak mısırını yiyen Fulya'ya baktım. Ah benim canım ablam, başına geleceklerden habersizdi.

 

☂️

 

Temizlik malzemelerini içeri taşıyan beyler neden burda olduklarını sorgular gibi bakıyorlardı bana. Kızlar ise başına gelecekleri zaten biliyorlardı. Sırıttım.

 

Herkesi aramış, bizim evde toplanacağımızı söylemiştim. Kızlar etrafın halinden zaten anlıyorlardı temizlik yapılacağını. Ama tabi ki ayrımcılık yapmayacak ve beyleri de bu işe katacaktım.

 

"Oh, süper. Her şeyi eksiksiz almışsın hayatım." Poşetleri karıştırırken konuştum.

 

"Evet benim canım arkadaşlarım. Evimizin temizliğine gönüllü olduğunuz için sizlere ne kadar teşekkür etsek az. Değil mi hayatım?" derken ciddi gözükmeye çalışıyordum.

 

"Ne temizliği baldız? Biz ne anlarız temizlikten?" ilk tepki Emre'den gelmiş, diğerleri de ona eşlik etmişti. Alparslan sadece gülüyordu.

 

"Aa ne demek istiyorsun sen? Yani temizlik kadının işidir, erkek adam bunlarla uğraşmaz mı demek istiyorsun?" dedim şaşkın bir şekilde.

 

"Pardon Emre'cim. Evlenince bana yardım etmeyecek misin yani? Gerçekten böyle mi düşünüyorsun bu konularda. Aşk olsun." Fulya sinirle konuştuğunda ben kahkaha attım.

 

"Olur mu hayatım? Onu kast etmedim ben. Dur bir saniye gitme de konuşalım bir." Fulya üst kata çıkarken Emre de peşinden gidiyordu. Şaşırarak bana baktığında kahkaha attım.

 

"Git hadi git. Çabuk alırsın gönlünü merak etme." Emre Fulya'nın peşinden gitti.

 

Yavaşça abime yaklaştım ve kulağına fısıldadım. "Şimdi siz Sude'yle yeni yeni tanışıyorsunuz. Sude senin hakkında yanlış düşünsün istemezsin değil mi abicim?"

 

Geri çekildiğimde abim hemen konuşmaya başladı. "Bu Emre de ne fenaymış. Bu işlerin kadını erkeği mi olur? Sen söyle bana abicim, nereyi temizleyelim?" kıkırdayarak Alparslan'ın yanına geçtim.

 

Fulya ile Emre sarmaş dolaş aşağı indiler. Eh demiştim, çabuk alırdı gönlünü.

 

"Beni neyle tehdit edeceksin acaba yenge? Benim sevgilim yok şu an ortamda." Berk konuştuğunda Alparslan'ı dirseğimle dürttüm.

 

Alparslan'ın gözlerini Berk'in üzerine çevirmesi yetmişti. Berk ellerini teslim olurcasına kaldırdı.

 

"Hadi hadi! Az laf çok iş." ve maraton başlamıştı. Begüm, Berk, Açelya ve Alparslan'ı aşağıda bırakmış diğerlerini önüme katıp yukarı çıkmıştım.

 

"Kızım biz niye temizliyoruz senin evini ya." Abim sessizce söylenmeye başlamıştı.

 

"Yarın bir gün gelirsin. Yok efendim ben senin abinim, bana bir yemek yap dersin. O zaman bu temizliğin hatrına mis gibi sofra kurarım sana şekerim." dedim sırıtarak.

 

Kovaları suyla doldurup önlerine koydum. Kızlar hızlı bir şekilde temizliğe başladılar. "Sude'cim ben diğer odaya gidiyorum. Sen abime yardımcı olursun."

 

Bana dua etmeleri gerekiyordu. Sonuçta onlara birlikte vakit geçirmeleri için fırsatlar yaratıyordum.

 

Yatak odamız olarak kararlaştırdığımız odaya girdim. Önce çöpleri toplayıp, ardından yere oturarak damlayan boyaları çıkarmaya çalıştım.

 

"Güzelim, yere niye oturuyorsun?" Alparslan içeri girdiğinde ona gülümseyerek baktım.

 

"Bir şey olmaz sevgilim. Çok bir şey yok zaten yerde." Alparslan yanıma gelip ellerimi tutarak beni ayağa kaldırdı.

 

"Ben yaparım, yer soğuk hasta olursun." Alparslan dudağımın kenarından öpüp geri çekildi. Geri çekilmesini istemiyordum. O yüzden onu kendime çekip dudaklarımızı birleştirdim.

 

"Oh ne ala! Adamlar burda fingirdeşiyor biz onların evini temizliyoruz." Fulya'ya kızgınca baktım. Aklı sıra benden intikam alıyordu.

 

"Herkes şikayet etsin hadi de sana ne oluyor kızım? Sen benim ablamsın, mecbur yapacaksın bu işi." Fulya gözlerini devirerek odadaki banyoya girdi ve kovasını doldurdu. Ardından odadan çıktı.

 

"Nerede kalmıştık?" diyen Alparslan cevap vermeme müsaade etmeden dudaklarımızı buluşturdu. Öpüşüne tutkuyla karşılık verdim.

 

"Yenge. Çeyiz kolileri geldi, aşağı in bir." Açelya'nın bağırışı ile dudağımı büzerek Alparslan'a baktım.

 

"Bizi rahat bırakmayacaklar değil mi?" dedim üzgünce. Alparslan hala tuttuğu ellerimden öptü defalarca.

 

"Daha birlikte geçirecek bir sürü zamanımız olacak. Hadi sen mutfağa geç." ona hızlı bir öpücük vererek aşağı indim.

 

Mutfak eşyalarımın hepsini getirmişlerdi. Açelya yanıma geldi. "Ay çok heyecanlı. Ben de sana burda yardım edeyim ne olur!" heyecanına gülerek başımı salladım.

 

Aslında benim de en heyecanlandığım kısım burasıydı. Annemin ısrarları ile çalıştığımız dönemlerde çeyizimizi dizmiştik. Üzerinden biraz zaman geçmişti. Bu yüzden aldıklarımı hatırlamıyor ve merak ediyordum.

 

Açelya ile önce dolapların içini silip eşyaları yerleştirmeye başladık. "Yengecim yanlışlıkla kırsam falan dövmezsin değil mi beni?"

 

Yalandan bir sinirle ona döndüm. "Tabi ki kızarım. Çok para verdim onlara ben. Set bozulursa parçalarım seni." Açelya korkarak elindeki tabağı tezgaha bıraktı.

 

Kahkaha attım. "Açelya sen manyak falan mısın? Niye kızacağım canın sağolsun."

 

"Sen ne değişik bir kızsın ya?" dedi gülerek. İşime devam ettim. Alparslan marketten yiyecek bir şeyler de almıştı. İşim biter bitmez yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladım. Sonuçta aç ayı oynamazdı.

 

Makarna suyunu koyduktan sonra Açelya'ya salata yapmasını söyleyip bir de hazır pizzayı mikrodalgaya attım.

 

Çok geçmeden Fulya girmişti mutfağa. "Ne yapıyorsunuz bakalım?" yemek yaptığımızı gördüğünde gözleri sevinçle dönmeye başladı.

 

"Bahçede masa var. İsterseniz oraya kuralım sofrayı." derken makarnanın sosunu hazırlıyordum.

 

"Yok kuzum ya. Şimdi bu öküzler yorgunluktan dikkat etmezler. Eşyaların batmasın." gözlerimi devirdim.

 

"Ay saçmalama Fulya. Döksünler ne olacak sanki?" Ne kadar ısrar edersem edeyim masaya hazırlamama izin vermemişti.

 

Gazeteleri yere sermiş, yiyecekleri üzerine koymuştuk. Alparslan plastik tabak almayı akıl etmişti neyse ki.

 

Yemeklerimizi yeyip bir süre dinlendik. İşin büyük bir kısmı bitmişti. "Çok yordun bizi be." diyen abim sırtını duvara yaslamıştı.

 

"Karnınızı bile doyuruyorum daha ne istiyorsunuz? Hiç kıymet bilen yok canım." diyerek dudaklarımı büzdüm.

 

"Üzmeyin benim güzel gözlümü." Alparslan beni göğsüne çektiğinde gülümsedim. Sofrayı kaldıran Sude oldu. Yavaş yavaş bize alışıyordu galiba.

 

"Bittim ben yenge. Daha da kolumu kaldıramam." Berk kendisini yere atarak konuştu.

 

Etrafa bir göz attım. Pek bir şey kalmamıştı zaten. "İyi be tamam. Siz çöpleri toparlayın, gerisini ben hallederim."

 

Fulya ve Açelya bana yardıma kalkmışlar, el birliği ile kalan yerleri de halletmiştik. Şimdi ise hepimiz yerde oturuyorduk. Kimsenin bir şey yapacak takati kalmamıştı.

 

"Yine mi burda kalacağız?" diyerek Alparslan'a baktım. Alparslan gözlerini bizimkilerin üzerinde gezdirdi. Berk çoktan sızmış hatta neredeyse horlamaya başlamıştı.

 

Begüm de Berk'in omzuna yaslanmış uyukluyordu. "Bilemedim ki güzelim. Kuru yerde yatarlarsa hasta olacaklar." başımı salladım usulca. Berk'i uyandırma çabalarımız maalesef sonuç vermiyordu.

 

"Kardeşim benim araba kullanacak halim kalmadı. Doktor adama amelelik yaptırdınız ya helal olsun size." kıkırdayan Fulya başını Emre'nin göğsüne yasladı.

 

"Siz kabulseniz biz yatarız burda." dedim ne söyleyeceğimi bilemeyerek.

 

"Olmaz öyle güzelim. Ben uyandırırım şimdi Berk'i."

 

"Aman enişte. Boşver uyusun. Bırak da ben de sevdiceğimin kollarında uyuyum." Alparslan bir bana bir Fulya'ya baktığında omzumu silktim.

 

En sonunda montlarımızı yere sererek biz de bir köşeye kurulduk. Alparslan bir tarafına beni diğer tarafına Açelya'yı çektiğinde gülümsedim. Sude garip bir ifadeyle Aytekin'e bakıyordu.

 

"Tamam, biz görmedik hadi." diyerek elimi gözlerimin üzerine kapattım. Alparslan güldü. Sude başını abimin omzuna koydu.

 

Gözlerimi kapatarak bu güzel dostlara sahip olduğum için şükrettim. Ardından yer her ne kadar rahatsız olsa da Alparslan'ın huzur veren kolları arasında kendimi uykuya teslim ettim.

☂️

Loading...
0%