@mefmera
|
☂️ ."Hadi birtanem geç kalıyoruz." Alparslan aşağıdan seslendiğinde güç bela merdivenlerden inmeye çalışıyordum.
"Geliyorum hayatım. Anca taşıyorum kendimi." 5 aylık olmuştuk. Bebeklerim ikiz olduğu için karnım normal gebeliklerden fazla büyümüştü.
"Güzelim benim, neden izin vermiyorsun kucağıma almama?" Alparslan merdivenleri çıkıp yanıma ulaşmış, belimden destek alarak inmeme yardımcı oluyordu.
"Çok ağırlaştım çünkü. Bir yerini inciteceksin beni sürekli taşıya taşıya!" Merdivenlerden inip sinirle bir nefes verdim. "Ne diye iki katlı yaptırdık ki şu evi? Canım çıkıyor kaç aydır."
Alparslan'ın bu 5 ayda öğrendiği bir şey varsa o da sinirleyken bana bulaşmaması gerektiğiydi. Arabaya yerleşmeme yardımcı olana kadar hiçbir şey söylemedi. Bugün abim evleniyordu. Orhan babam onlar için de bir ev yaptırıyordu ancak Sude'nin babası düğün konusunda acele ettiğinden henüz hazır değildi. Şimdilik bir dairede oturacaklardı.
Dizimin biraz altında, siyah bir elbise giymiştim. Hamile olduğum için şaşalı abiyeler olmuyordu üstüme.
Bebeklerimizin cinsiyetini yeni öğrenmiştik. Biri kız biri erkek demişti doktorlar. Doğuma kadar değişebilir diye de henüz Alparslan'la isim konuşmamıştık ama kız için aklımda bir isim vardı.
Alparslan düğünün yapılacağı salona yaklaştığında arabada makyajımı yapmaya çalışıyordum. Sürekli ter basıyordu bu hamilelikte beni. O yüzden makyajım akmasın diye son dakikaya bırakmıştım.
Arabayı park ettiğimizde makyajım bitmişti. Zaten çok abartılı bir şeyler yapmamıştım. Doğumdan sonra rica etsem tekrar düğün yaparlar mıydı ki?
Saçma sapan düşüncelerime gülerek arabadan indim. Alparslan sanki ne düşündüğümü biliyormuş gibi gülüyordu.
"Neye gülüyorsun acaba?" dedim kıkırdayarak.
"Senin yanındayken gülmek için sebebe mi ihtiyacım var bebeğim?" koluna girip kedi gibi ona sokularak salona girdim.
Orhan babamlar kapıda misafirleri karşılıyordu. Füsun annem beni görünce gülümseyerek sarıldı. Bir eliyle de karnımı hafifçe okşadı. "Hoş geldiniz yavrularım."
İkisine de sarılarak yerimize geçtik. "Ben bir gelin odasına bakayım, bir ihtiyaç var mı?" deyip çantamı Alparslan'a teslim ettikten sonra annemi de öperek gelin odasına geçtim. Bizim kızlar tam takır buradaydı.
"Oyy, halasının aşk kuşları gelmiş." gözlerimi devirerek Açelya'nın karnıma sarılmasını izledim.
"Biriniz de beni gördüğüne sevinin!" Fulya kıkırdayarak bana sarıldığında ben Sude'ye odaklanmıştım.
"Allah'ım gördüğüm en güzel gelinsin!" derken abartmıyordum. Kabarık gelinliği straplezdi. Üzerinde inci detayları vardı. Saçlarını arkadan hafifçe toplamış, boynuna güzel bir kolye takmıştı.
"En sevdiğim görümcemsin Mahperi." dediğinde gülerek ona öpücük attım.
"Abim nerede?" dedim heyecanla.
"Keşke bilsek." dedi Açelya üzüntüyle.
"Ne? Gelmedi mi daha?"
Begüm omzunu silkti. "Saatlerdir arıyoruz ulaşamıyoruz. Nikahtan kaçtı galiba."
Başarısız oyunculuklarına orta parmak gösterdim. "Doktorlar dizisi mi çekiyoruz burda? Abim Sude'yle evlenmek için bin dereden su getirdi. Nikahı mı kaçıracak?"
"İşte benim kardeşim ya! Kurban olurum." Abim odanın içindeki kapıyı açıp dışarı çıktığında gülerek onu boydan boya süzdüm.
"Çok yakışıklı olmuşsun. Ağlayacağım şimdi çok duygulandım." gerçekten de gözlerim dolmuştu. Abim kaşlarını çatarak bana yaklaştı.
"Niye ağlıyorsun birtanem?" dedi şaşkınca.
"Yeğenlerin ağlatıyor ben ne yapayım?" dedim masumca. Abim gülümseyerek karnımı sevdi.
"Doğsunlar da kulaklarını çekerim ben onların abim. Ağlama."
"Kim ağlatıyor lan benim karımı?" Alparslan gerçekten sinirli bir tavırla içeri girdiğinde kahkaha attım.
Beni gülerken görünce çatılı kaşları gevşedi.
"Ya yemin ediyorum manyak bunlar. Bıktım ya!" Açelya ağlarcasına odayı terk etti.
"Açelya mı ağlatıyordu yoksa seni?" Alparslan'ın hala ciddiyetle olayı araştırdığını görünce bir kez daha güldüm.
"Ya sevgilim kim niye ağlatsın beni? Hormonlar işte." derken koluna girip onu odadan çıkardım.
"Sen niye geldin ki?" dedim gülmemi zar zor durdururken.
"5 dakikadır yoksun. Merak ettim."
"Delisin sen gerçekten." gülerek yerimize oturduk. Birkaç dakika sonra Fulya da masaya katılmıştı. Ardından gelin damat için anons yapıldı ve biz keyifle ilk danslarını izlemeye koyulduk.
Bu düğünde maalesef gönlümce dans edemeyecektim. Yine de Alparslan beni kurmamış, gelin damadın ilk dansından sonraki slow dans için beni dansa kaldırmıştı. Zaten çok çabuk yoruluyordum. En azından içimde ukde kalmamıştı.
Düğün tam gaz devam ederken ben maalesef oturuyordum. Damat halayı çekiliyordu. Fulya ve Açelya başı almıştı. Gülerek onları izliyordum. Alparslan'ı da oynaması için göndermiştim. Bütün gün yanımda oturup benim somurtmamı izlemeyecekti ya.
Düğün yavaş yavaş sona ererken masaya gelen pastaların hepsine el koydum. Zaten kibrit kutusu kadar pasta koyuyorlardı, toplasan iki dilim anca ediyordu. Tabiki de kimse karşı çıkmadı. Çıksalardı ağlardım. Kimse bu riski göze alamazdı.
Misafirler dağılırken biz fotoğraf çekiniyorduk. Bebeklerim büyüdüğünde kuzenlerine hava atacaklardı. Amcalarının düğününe bir tek onlar katılmıştı.
Gülerek geceyi sonlandırdık. Sude'nin annesi ağlıyordu, babası ise halinden gayet memnundu. Neticede istediği parayı almıştı.
Sude ve abimi balayına uğurlarken biz de evlerimize dağıldık. Kızlarla bir saat sonrasına anlaşmış, Sude'yi darlamak için hazırda bekliyorduk.
Evimize geldiğimizde ise aklımda ne Sude ne debaşka bir düşünce vardı. Tek istediğim uyumaktı. Bu afacanlar beni çok yoruyordu! ☂️ |
0% |