Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Yolculuk

@megusell

O gün de diğer günler gibi annesinin yaptığı sebzeli omletin kokusuna uyanmıştı Ellie. Teyzesinin kahvaltı için adını seslendiğini duydu. Uykusunu almış ve dinlenmiş olmanın dinçliği ile yatağından doğruldu, telefonundaki bildirimler kontrol ettikten sonra tavşan figürlü panduflarını ayağına geçirerek banyonun yolunu tuttu. Yüzünü yıkadı bozulmuş olan saç topuzunu yineledi. Dolabını açıp içerisinden kendine rahat bir jean ve askılı bir üst seçip çabucak üzerine geçirdi ve mutfağın yolunu tuttu.
Gün o kadar normal başlamıştı ki neredeyse Bossier konusunu unutuyordu. -Hey lanet, diye iç geçirdi. Bari kahvaltısını yaptıktan sonra aklına gelseydi şimdi bütün keyfi kaçmıştı.
Teyzesi, annesi ve Gilbert'a günaydınlar diledikten sonra masadaki yerini aldı. Omletinden bir çatal aldı ve;

-İmm nefis işte bu bana tüm dertlerimi unutturabilir diye düşündü.

Annesi:

-Ellie tatlım, bana söylemek istediğin bir şey var mı? diye sordu.

-Hayır anne, izin verirsen şu an lise'yi bitirmiş olmanın huzuru ile güzel bir kahvaltı yapmak istiyorum. O konuyu sonra konuşuruz.
-Teyzesi, Benim güzelim artık yetişkin oldu. Ah tanrım bu günleri görecekmiydim dedi. Gayet abartılı bir şekilde. Sonra hepsi birden kıkırdadılar.
Ellie çok küçükken Bossier'den Kanada'ya gelmişlerdi. Annesi ve teyzesi onun eğitimi ve ihtiyaçları için adeta seferber olmuşlardı.Annesi uzun yıllardır hayatına kimseyi almamış sadece kızı için yaşamıştı. Onların hakkını asla ödeyemezdi. Babasının yokluğunu içten içe hissetse de aynadan konuşuyor olmaları bile Ellie'ye yetiyordu. Hoş fazlasını da görmemişti ya.. Bu hayatlarını seviyordu, bu hayatlarından memnundu. Şimdi hiç bilmediği üstelik dünyada bile olmayan tuhaf bi diyara gitme düşüncesi Ellie'yi korkutuyordu. Bu nereden çıkmıştı böyle. Bu düşünceler ile bir anda içi karardı. İşte tam o sırada kapı çalındı.

Ellie ben bakarım diyerek kapıya koştu ve açtı. Karşısında simsiyah giyimli, acayip fit bir vücuda sahip, esmer teni ve geriye taranmış kurşuni siyah renkteki saçları ve tüm bunlarla ahenk içinde görünen kahverengi gözleriyle bir afet bir delikanlı duruyordu. Ellie bu genci süzerken kim olduğunu ve neden geldiğini sormayı unutmuştu. Genç öksürerek Ellie'nin dikkatini toplamasını sağladı. Uykudan uyanmışçasına afallayan Ellie yeşil gözlerini karşısındaki yakışıklının kahverengilerine dikmişti.
-Merhaba küçük hanım, ben Jake, beni babanız: baş cadı ve konsey başkanımız Alex Andersen gönderdi. İçeride konuşma şansımız var mıdır?

Alex Andersen bu babasının adıydı ama baş cadı yada konsey başkanı olduğundan haberi yoktu. Yine de delikanlıyı içeri buyur etti.
Salona geçtiler, teyzesi ve annesi de gelmişti. Sessizlik içerisinde Jake'in söze girmesini beklediler. Jake cebinden mavi ve mor ışınlar saçan, avuç içi büyüklüğünde bir taşı cebinden çıkarıp orta sehpanın üzerine koydu ve söze girdi.

-Öncelikle rahatsız ettiğim için özür diliyorum hanımefendiler.

pekte kibardı..

-Burada bulunma amacım; Bay Anderson'un elçiliğini yapmak. Bırakmış olduğum taş sizin de bildiğiniz gibi geçit taşı. Uzun yıllardır gelmediğiniz için eliniz de taş olmayacağını düşündük.
-Emrivaki mi yapıyorsunuz? Cümleye çok kibar girdiniz ama Bossier denen yere gelmek isteyip istemediğimizi bile sormuyorsunuz?
Ellie dayanamayıp delikanlının sözünü kesmişti.

Jake'in yüzünde tek taraflı bir gülümseme oluşmuştu.Tanrım ne kadar yakışıklıydı, şu an Bossier'e gitmeye ikna olabilirdi. Hemen hemen gidebilirdi. Ama yine de istifini bozmadı. Yeşil gözleri ile adamı delip geçecek gibi bakıyordu.
-Babanızın size bir mektubu var. Bu fikrinizi değiştirir diye umuyorum küçük hanım. Son olarak bayan Maria, oradaki bütün ihtiyaçlarınız karşılanacak hiçbir şey için dert etmenize gerek olmayacağından emin olabilirsiniz.
Jake cevap beklemeksizin kalmıştı ve geldiği gibi yine kapıdan çıkarak evi terk etmişti. Ellie de hiçbir şey söylemeden odasına çıktı ve babasından gelen mektubu okumaya koyuldu.
Benim güzel Elliem, Seni neden aramayıp mektup gönderdiğimi merak ediyor olmalısın. Son zamanlarda sağlığım pek yerinde değil ve ben belki de kalan kısa süredeki ömrümü senden uzakta geçirmek istemiyorum. Benim gözümde hala 3 yaşındaki o kocaman yeşil gözleri olan Elliemsin, çiçek gibi kokuyorsun. O kokuyu tekrar almak, sana sarılmak istiyorum. Biliyorum yıllar oldu ama telafi etmeye değer.

Mektup bitmişti. Ellie şimdi Bossier'e gitme konusuna eskisi gibi katı bakmıyordu. Yatakta gırlayan Gilbert'ı farketti; her zamanki gibi aylaklık ediyordu. Döndü ve ona

-Sence ne yapmalıyım Gilbert? Diye sordu.

-Seni buraya bağlayan ne var Ellie? Bir okul mu? Bir sevgili mi? Bir iş mi? Annen ve teyzen de seninle birlikte gelecek. Ayrıca orası çok güzeldir. Rüya gibidir. Annen buraya babana kızıp geldi, ama senin yurdun orası bence bir şans ver.
Lanet olsun Gilbert bile çok mantıklı konuşuyordu.

Bir hışımla kalktı ve basamaklı birer ikişer atlayarak alt kata indi. Halen salonda oturan teyzesi ve annesine dönerek:

-Eee çalıştırın şu zımbırtıyı, Bossier'e gidiyoruz..

Loading...
0%