@mehir29
|
Alarm çalmasıyla telefonu kapatıp kafamı geri koydum. Yastığa... Telefona baktım. Hayır hayır geç kalamam. Masada uyuyakalmışım. Kağıtları hızla toparladım. Havalar sıcaktı. Daha yeni Ekim ayına giriyorduk. Tşört pantolon giydim. Aynada kendime bakınca morarmış gözlerim dikkatimi çekti. Hadi ama bu kadar kötü başlanılmaz gün. Kapatıcı rimel ruj allık sürüp hızla çantamı topladım. Evdekiler kahvaltı yapıyordu. Çantama son kontrolleri yapıp anneme baktım. Çayını alıp ayağa kalktı. "Kızım gidiyor musun? " "Evet anne. " Duvardan destek alarak ayakkabımı giydim. Düşen çanta sapını düzelttim. Annem koşarak yanıma geldi. Ağzıma yaptığı pişiyi verdi. Gülerek aldım elinden.
"Bugün yağışlı olacakmış annem. Üstüne bir şey al. " Aman boş ver der gibi baktım. Yanağından kocaman öptüm. Elime tutuşturdu kabı. Vedalaşıp çıktım apartmandan. Hızlı adımlarla yokuşu indim. Hava gürlüyordu. Cidden mi?
Bu kadar kötü başlanılmaz ama ya. Ben kalın giydiğimde hava sıcak olır da üstüme bir şey almadığım da neden yağmur başlıyor? Yağmur hızla çisilemeye başladı. Elimle başımı kapattım. Ben bugün yağmur yağmaz gibi bir vibe almıştım arkadaşlar. Islanmayacakmışım gibi.
Otobüsü görünce koşmaya başladım. Binemeyecekken bir anda durdu. Şans benden yana. Sanırım.... Kartımı basıp boş koltuğa oturdum. Saçlarımın ıslak suyunu peçeteyle almaya çalıştım. Telefon kılıfımın ayna kısmından baktım kendime. Sıçana döndüm bildiğin. Telefonuma mesaj geldi.
Toprak: Ben geldim. Seni bekliyorum. Siz: Çok özür dilerim. Yağmurdan kaynaklı biraz geç kalabilirim. Anında çevrimiçi oldu. Toprak: Hiç sorun değil. Ben beklerim. Kalp atıp telefonu kapattım. Bir dakika neyy? Kalp mi attım? Allah'ım gerizekalıyım. Ben kadar belli eden olmamıştır. İneceğim durak gelince koşarak kütüphaneye gittim.
Beni görür görmez ayağa kalktı. Ve sarıldı. Yutkundum. Islak saçım çenesine yapışmıştı. Eliyle saçımı duzeltti. Ya neyle düzeltecek? Gerizekalı! Şaşkınca ona bakarken arkasından bir buket çıkarttı. "Bu senin için. " Kırmızı gülleri görünce sırıttım. "Teşekkür ederim. " O da benim gibi güldü. "Geçelim mi? " "Ha? " Gamzesini göstererek güldü. "Oturalım mı yani? " Kendine gel Yaz. "Ha tabi. " Arkama geçerek sandalyemi tuttu. Oturdum ve notları çıkardım. Kütüphane cafe gibi bir yerdeydik. Yani herkes kendi hallerindeydi. Ben konuyu anlatmaya koyuldum. "Anladın mı? " Kafamı kitaptan kaldırdım ama o zaten bana bakıyordu. "Afedersin dalmışım.... Sana. " İstemeden dudaklarımı yaladım. Bakışları indi. Yutkundu. Ortamı kırmak için çantadan kabı çıkardım. "Annem yapmış. " Kabı ona verdim hemen ağzını açtı. "Ellerine sağlık. Efsane gözüküyorlar. " Diyerek hüpletti. Bu halini gülümseyerek izledim. Aradan birkaç saat daha geçince artık kalkmam gerektiğini anladım. Ayaklanınca o da ayaklandı. "Teşekkür ederim hem ders hemde pişiler için " Gülerek saçımı kulak arkası yaptım. Çantamı taktım ve yürümeye başladık. " Ne demek. Ne zaman istersen. " "Ama o zaman buradan çıkamayız. " Ensesini kaşıyarak konuştu. Güldüm. Elimdeki gül buketine bakıyordum sürekli. "Çok mu seversin gülleri? " "Yani evet. Babam sürekli anneme alır. " "Peki sevgilin sana alır mı? "Gözlerimin içine bakıyorken gözlerimi kaçırdım. Gülleri kokladım. "Benim sevgilim yok ki. " Derin bir nefes alarak gülümsedi. "Oh. Öyle mi sevindim. Yani gülleri sevmene sevindim. " Saçmalamasına güldüm. "Hey! Gülme. " Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gülmemek için çabalıyordum. Demek ki tek saçmalayan ben değildim. "Görüyorum hanımefendi. Burada bir alay var. " Diyerek dudağıma dokundu. Elektrik çarpmış gibi olduk. Geri çekildi. "Tamam tamam. " Otobüs durağına gelmiştik. Gitmesini bekliyordum. "Seni ben bırakabilir miyim? " Kabul etmeyecektim fakat rica etti. "Lütfen rica ediyorum. Hava zaten soğuk. Hastalanmanı istemem. " Gülümsedim ve arabasına yürüdük. Birkaç tuşa bastı ve gazladı. "Klimayı açtım. Birazdan sıcacık olur. " Bir şey söylemedim. Yolu izledim. "Şey acaba adresi versen mi ? Boş dolanıyorum da. " Gülerek bana baktı. "A... Tabi. " Konumu telefonuna girdim. Allahım ben cidden salak mıyım. Saçlarımı açtım ve yüzümü gizlemeye çalıştım. Utanarak yere eğdim bakışlarımı. Aynadan bana baktı. "Utanma. İnsanlık hali. Gerçi utanmakta yakışıyor ama. " Kısık sesle söylemişti ama duymuştum. Eve yaklaşınca sağa çekti. Arabadan çıkma desemde dinlemeyip benimle yürümek istedi. "Pazartesi görüşürüz o zaman. " Elini uzattı. Bende elimi uzattım ama kolumdan çekerek sarıldık. Kokusu ne kadar güzeldi böyle. "Görüşürüz." Yokuşu çıkmaya başladım. Arada arkama bakıyordum. Orda mı diye ama evet hala bekliyordu. Hadi git der gibi elimle gösterdim. O da apartmabı gösterdi. Anlaşılan bekleyecekti. Daha fazla üşümesin diye apartmana girdim. Hızla merdivenleri ikişer ikişer çıktım. Hızlı atan kalbime elimi koydum , nefeslendim. Kapıyı açıp içeriye girdim.
"Anneee ben geldimm. " Buketi odama götürdüm. Kokladım. Bu benim babamdan sonraki ilk çiçeğimdi. "Heh kızım geldin mi? " Elinde ki bulaşık suyunu beze sildi. "Beni görüyorsun ya validem. Kütüphane de olamam ya. " Gülerek yanına çağırdı. Ellerini duruladı ve salona gitti. Anlaşılan bana kitlendi. Bulaşıkları güzelce duruladım ve kahve yaptım ikimize. Babam evde değildi. "Eee nasıldı ders? " Aklıma olanlar gelince sırıttım. '"Güzeldi anne. Baya ders çalıştık. " Annemin keyfi yerine gelmişti. Yerine sinerek köpüklü kahvesinden bir yudum aldı. "Ellerine sağlık kızım. " "Afıyet olsun annem. " Diyerek kocaman sarıldım. Biraz vakit geçirdikten sonra odama geçtim. Ekrana mesaj düştü.
|
0% |