@mehirinkalbi
|
Ölüm o kadar yakın ki bizlere hemen yanı başımızda hatta o kadar yakın ki en yakın dostumuz odur , insan alışmalı ölüm ile beraber yaşamaya sanki hiç bir zaman ölmeyecekmiş gibi yaşamamalı .Tam da şu an da olduğu gibi silah sesleri hiç durmadan devam ediyordu bense masanın arkasına saklanmış ellerim ile kafamı koruyarak bir yere sinmiş bir vaziyetteydim Volkan elinde silah ile yanıma gelerek o da benim gibi eğildi yanıma elleri ile ellerimi ayırarak "Mehir iyi misin bir yerinde bir şey var mı ?" Volkan benimle konuşmaya çalışıyordu aynı zamanda elindeki silah ile ateş edenlere karşılık veriyordu ben olayın şoku ile ne yaptığımı bilmiyordum ne bir ses çıkıyordu ağzımdan ne de hareket edebiliyorum Volkan beni kolumdan çekerek bizi otelin dışına çıkardı hemen arabaya bindirdi bizi , ben hala kendime gelememiştim Volkan hem arabayı sürüyor hem de benim ile konuşmaya çalışıyordu "Mehir lütfen bana bir şey söyle konuş benimle " Volkan yan tarafında bulunan suyu açarak bana verdi zorda olsa sudan bir kaç yudum alarak kendime gelmeye başlamıştım Volkana dönerek tam bir şey söyleyecekken omuzunda ki kanı fark ettim vurulmuştu ve ben daha yeni fark ettim "Volkan omuzun kanıyor yaralandın mı sen iyi misin ?" Volkan daha yeni fark etmiş olacak ki "omuzum mu ? fark etmemişim " hızlıca omuzuna baktım kurşun sıyırmıştı omuzunu ama pansumana ihtiyacı vardı "kurşun sıyırmış ama pansumana ihtiyacın var arabada ilk yardım çantası var mı ?" kafasını olumlu anlamda salladı arabayı şehir dışına bir yere sürmeye başladı "nereye gidiyoruz " bana dönerek "başka bir yere bu akşam eve gidemeyiz tehlikeli olur o yüzden bildiğim bir yer var bu akşam orada kalırız yarın döneriz eve senin içinde uygun mu ? " kafamı evet anlamında salladım çok sessiz ve sakin bir yerde küçük bir evdi burası ve o kadar tatlıydı ki burası benim olsa keşke ömür boyu burada kalırdım asla da sıkılmazdım arabadan inerek Volkan arabadan ilk yardım çantasını alarak evin kapısını açtı içerisi biraz havasızdı Volkan pencereleri açarak içerisinin hava almasını sağladı , Volkanın yarası hala kanamaya devam ediyordu ilk önce yarasına bakmam lazımdı "Volkan yarana pansuman lazım " volkanın koltuğun üzerine bıraktığı ilk yardım çantasını açarak içinden gerekli malzemeleri alarak Volkanın yanına geçtim "koltuğa otur da omuzuna pansumanı yapayım mikrop kapmasın " Volkan üzerindeki ceket ve gömleği çıkararak koltuğa oturdu , koltuğa oturunca benimle aynı boya geliyordu ne kadar da uzundu ve ben yanında çocuk gibi kalıyordum omuzuna pansuman yaparak üzerini yara bandı ile kapattım kollarında çok fazla kesikler yara izleri vardı aynı şekilde göğsünün üzerin de de vardı uzun bir bıçak yarası gibi derin, yavaş yavaş bakışlarım yüzüne doğru çıktı o keskin çene hattı dolgun dudakları elmacık kemiği uzun kirpikleri ve bakışlarım gözleri ile buluştu o da bana aynı şekilde bakıyordu derin bir nefes alarak ağırca yutkundum o da aynı şekilde yutkundu bakışlarım yerinde bir aşağı yukarı inen adem elmasına takıldı hızlıca toparlanarak etraftaki eşyaları toparladım o da hemen üzerini giyindi "ben bir markete gideyim sen rahatına bak hızlıca gedip gelirim " ,,"tamam dikkatli ol omuzunu da fazla hareket ettirme " tamam anlamında kafasını sallayarak evden çıktı bi yarım saat sonra ellerinde bir sürü poşetlerle eve geri geldi ondan önce davranarak hemen kapıyı açtım elleri dolu dolu içeri girdi mutfağa giderek ellerindekileri yere bırakarak omuzunun ovuşturdu omuzunu zorlamıştı "ya volkan sana demedi mi ben omuzuna dikkat et diye ya neden dinlemiyorsun beni bakayım mı çok acıyor mu ? " hayır anlamında kafasını salladı "acımıyor merak etme ayrıca alışkınım ben bunlara unutun mu ben bir askerim ? " gülerek söylemişti ama hiç de komik değildi farkındayım alışıktı ama canı acısın istemiyordum zaten görevdeyken canı yanıyordu fazlasıyla birde burada yanmasın beni düşüncelerimden ayıran şey Volkanın aldıklarını yerlerine yerleştirmesiydi bende ona yardım ederek el birliği ile hemen yerleştirdik sonra beraber yemek yapıp yedik daha doğrusu Volkan yaptı şimdi ise bize güzel bir çay demlemişti Volkan şöminenin karşısında çaylarımızı içiyorduk aramızdaki sessizliği bölen Volkanın telefon zil sesi oldu telefonu açarak yanımdan uzaklaştı uzun bir süre telefonda konuştu çok sinirli görünüyordu bakışları belli ki bir şey olmuştu telefonunu kapatarak tekrardan yanıma geldi "kötü bir şey mi oldu sinirli görünüyorsun ?" bıkkınca derin bir nefes verdi "önemli değil sen kafana takma , uykun geldi mi ? " evet anlamında kafasında salladım "biraz geldi senin gelemdi mi ?" ,,"yok sen geç odada uyu istersen , dolapta benim giysilerimden var eğer rahat edemezsen " tamam anlamında kafamı sallayarak yerimden kalktım odada volkanın dediği dolaptan bir eşofman ve kısa kollu aldım kısa kollu dizlerimin üzerine kadar geldiği için eşofmana gerek duymadım yatağa geçerek uykunun kollarına kendimi bıraktım … Odanın içinde tıkırtı sesleri geliyordu hızlıca ışığı yakarak yere baktım ve kocaman fare ile göz göze gelmem ile bağırarak yatağın üzerine çıktım Volkan bir hışımla elinde silah ile içeri girdi "ne oldu Mehir biri mi var iyi misin ?" ağlayarak Volkana yaklaştım "fare var Volkan ben yatamam burada " Volkan yerde ki fareyi görünce gülmeye başladı "yani tüm her şey şu parmak kadar fare için miydi ?" ,,"parmak kadar fare senin parmağın kadardır o kürek gibi elin var " elini havaya kaldırarak eline baktı "yoo çok tatlı minnoş bir elim var benim bir kere " sinirle Volkana dönerek konuştum tabi ki yine şivem kaymıştı "ula gavat gebert da şu fareyi gorkiğim diyim sana sen bana elunden gonişin oldur daha şuni niye inat edeysin ?" artık sinirle ağlamam durmuştu Volkan fareye tam terliğini fırlatacakken fare kaçtı yatağın altına ben yine daha güçlü çığlık atarak kendimi yatağın üzerinden Volkanın kucağına atladım anında beni tuttu "off becerüksüz bi fareyi öldüremedin nasi akersin sen yahu " Volkan üsten üsten bana bakarak "bir ben beceriksiz değilim iki fare zaten küçücük bir şey yapmaz üç senin şu anda benim kucağımda ne işin var ? inatçı keçi olduğun kadar korkak tavuksun da" tam beni yere bırakacağı sırada daha çok sarıldım boynuna "Volkan bırakma beni yere basamam ben lütfen çıkar beni buradan " Volkan içinden bir sabır dileyerek boşta olan elini bacaklarımın altına attı soğuk eli tenim ile temas edince önce bir irkildim beni odadan çıkararak yere bıraktı burnumu çekerek "teşekkür ederim " onu arkamda bırakarak içeri şöminenin yanına oturdum , eli tenim ile temas edince bir an dünyadan ayrıldım o erkeksi kokusu beni başka bir diyara götürdü nasıl da bu kadar mükemmel olmayı başarıyordu üzerime bırakılan battaniye ile irkildim "korkutmak istemedim üşüme diye " ,,"teşekkür ederim " oda benim yanıma oturarak şömineye odun attı, şu an o kadar güzeldi ki sessiz sakin sadece şöminede yanan odunun sesi ve Volkan kafamı koltuğa yaslayarak kendimi dinlendirmeye çalıştım ama yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu birden havalanmam ile sırtım soğuk yumuşak bir yüzeyle buluştu Volkan beni büyük ihtimalle koltuğa yatırmıştı zaten odaya yatmazdım . 'katil sensin Mehir ' bir anda babam karşımda belirdi ve bana bağırıyordu bir yanında kardeşimin cansız bedeni diğer yanımda ise annem 'duydun mu beni katil sensin hem anneni hem de oğlumu aldın benden keşke onların yerine sen ölsen ' elinde kanlı bir bıçakla bana doğru geliyordu ' gelme ben yapmadım baba kazaydı ben hiçbir şey yapmadım hatırlamıyorum bile çok küçüktüm ben ' ağlayarak babamdan kaçmaya çalışıyordum ama nafile adım atıyordum ama olduğum yerdeydim sonra Volkan geldi bana bunların rüya olduğunu söylüyordu ' Mehir kalk gerçek değil uyan ' sarsılarak uyandım o kadar çok gerçekçiydi ki yine benim kabusum olmuştu nefes nefese Volkanın bana uzattığı bardaktan bir kaç yudum su alarak bardağı Volkana geri verdim ama gözyaşlarım durmuyordu her seferinde yenileri ekleniyordu Volkan beni kendine çekerek başımı omuzuna yasladı nedenini bilmiyorum ama birden ona sarıldım çünkü şuan tek ihtiyacım olan birine sarılmaktı o da ilk başta bana sarılmadı ama sonra o da kollarına bana sardı bir eli belimi sararken diğer elini saçlarımın arasına daldırdı ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama yavaş yavaş gün ışımaya başlamıştı buradan güneş çok güzel doğuyordu Volkana sarılı halde güneşin doğuşunu izledim o kadar güzeldi ki güneş , kendimi toparlayarak yerimde doğruldum "kusura bakma kötü bir rüya gördüm o yüzden yoksa yani" kendimi anlatamıyordum nedense çok utanmıştım ben dünyada en son utanacak olan kişi şimdi o kadar çok utanmıştım ki yanaklarım domates gibi olmuştur buna eminim "sorun yok iyi misin ? devamlı sayıklıyordun katil ben değilim diye , eğer anlatmak istersen dinlerim seni " o kadar çok ihtiyacım vardı ki birisi ile konuşmaya ama o kişi Volkan olamazdı ona anlatamazdım "teşekkür ederim ama gerek yok " tamam anlamında kafasını salladı "o zaman kahvaltı yapalım sonra çıkarız olur mu ? " ,, ".olur ama bu sefer bende yardım edeceğim dün her şeyi sen yaptın zaten , sen dün uyumadın mı ? " ,, "hayır uyuyamazdım ne olur ne olmaz ", beraber kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtik " eee üsteğmenim menüde ne var ? " Volkan da benim gibi gülerek "menemen yapacağım sever misin ? " menemen der demez gözlerim parladı menemene bayılırdım "soğanlı menemen tabi ki eğer yapacaksan " ,,"soğansız menemen mi olur Mehir ?" tabi ki de olmazdı menemen dediğin soğanlı olur "olmaz soğansızsa zaten ona menemen denmez " beni onaylarcasına kafasını salladı sonra gerekli malzemeleri çıkararak bana döndü "domatesleri doğrar mısınız öğretmen hanım ? " elinden bıçağı ve doğrama tahtasını alarak "emredersiniz üsteğmenim " diyerek domatesleri doğramaya başladım Volkan da soğanları doğruyordu , Volkan burnunu çekerek bana döndü "bitti mi domatesler ? " gözleri sulanmıştı soğan gözlerini yakmıştı anlaşılan "az kaldı ama senin gözlerin sulanmış soğan mı yaktı ?" kıkırdayarak sorduğum soruya anında ters cevap verdi "hayır toz kaçtı yakmadı yakamaz da " domatesleri bitirip Volkana verdim "doğru nasıl yakabilir koskoca üsteğmenin gözünü yakmaya hangi soğan cesaret edebilir değil mi ? " Volkan bana ters ters bakarak elinden soğanları aldım itiraz etse de soğanları doğrayıp tavaya aldım "biberleri doğrar mısın bende çay suyu koyayım " ,, "tamam doğrayayım Mehir hanım " çay suyunu koyduktan sonra Volkanın doğradığı biberleri tavaya aktardım ,mübarek bu nasıl biber doğramak hepsi aynı eşitlikte yok bu normal insan olamaz sonra doğradığım domatesleri alarak tavaya aktardım tuzunu attıktan sonra pişmeye bıraktım Volkan da o sırada omleti yapıp diğer kahvaltılıkları hazırlamıştı güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra etrafı toparlayıp evden ayrıldık . Dün telefonumun şarjı bittiği için Gülseren'e haber verememiştim ve tam tahmin ettiğim gibi defalarca kez aramış aynı zaman da bir sürü mesaj vardı eve gidince ona her şeyi anlatırdım acelesi yok onun zaten . Apartmana gelerek otoparka girdik arabadan tam ineceğim sırada Volkan kolumdan tuttu "Mehir dün için hem özür dilerim hem de teşekkür ederim beni yalnız bırakmadığın için " kemerimi açarak ona döndüm "rica ederim beraber güzel bir macera yaşadık ama o adamlar kimdi seni vurmak istiyorlardı " Volkan kapıların kilidini açarak "sana bu konu hakkında bilgi veremem ama merak etme hepsi yakalandı " tamam anlamında kafamı salladım arabadan ineceğim sırada Volkan yine bana seslendi "Mehir eğer müsait olduğun vakit sana bunu telafi etmeme izin verir misin ? sessiz sakin bir akşam yemeği ?" tekrardan Volkana dönerek "bilmem daha Cem'in kahve teklifine bir şey demedim "
|
0% |