1. Bölüm

Kaptanlık Düşleri

Kübranur KARAKAYA
mehlikapinhankaya

 

"Orijinal bir hikaye olması lazım oğlum. İnsanlar duyduğu gibi işte budur demeli"

 

"Öyle deme bence. Kaptan Hımbıl ismi hiç uyar mı ya? Söyleyince bile insanın gülesi geliyor. İnsanlar ne kadar ciddiye alır ki? Kaptan dediğin ağır olmalı, ciddi durmalı yoksa niye kaptan olsun?"

 

"Zaten öyle ağır durdukların için her tarafları yosun tutmuş değil mi? Kaptan dedik de sonuçta bakımsız olacak değil. Hey Ördekseven! Benim güneş kremimi getir. Şu yüz faktörlü olan, mor kutulu."

 

Adam sessizce söylenirken güneş kremi kutusunu getirir.

 

"Bu getirdiğin elli faktörlü ve turuncu kutulu! Seni köpeklerime yem edeceğim. İnsan azıcık modadan anlar! İstanbul'un neminde, sıcağında, bu kavurucu güneşte pişmek istemiyorum. Hemen getir. Koş koş koş!!"

Bu sefer iyice sinirlenen adam aldığı güneş kremini Kaptan Hımbıl'ın başına fırlattı...

Olmuyor olmuyor hikâye bir yerde tıkanıyor böyle devam ederse senaryoyu tamamlayıp gönderemem. Umutsuzlukla iç çektim. Kaptan Hımbıl çocukken oluşturduğum bir karakterdi. En azından şu zamana kadar. Fakat karakter kendine bile yardım edemezken bana nasıl yardım etsin? İsminde meymenet yok.

 

"Hey Ördekseven!" Kendi kendine söylenen adama bu lakap ne kadar uydu bilinmez. Ama onu ilk gördüğümde elinde koca bir ördek kutusu vardı. Yani insan sevmediği bir şeyi neden kutulasın ki? Değil mi?"

Adam derin derin nefesler alırken içinden sayı saydığını anlayabiliyordum. Tabi umrumda mıydı? Tabiki değildi. Sonuçta mürettebat niçin vardır? Kaptana hizmet için. Mürettebat kaptan için vardır diye boşuna dememişler.

"Krem kutusunu şezlongumun yanına koy. Sen! Çığırtkan Papağan. Sen de papatya çayını içmeyi unutma etrafta adam kesecek gibi bakmanın ne alemi var çocuğum? Azıcık sempatik ol yoksa korsan demezler, haydut derler. Sen de hiç fotojenik değilsin be Aygır Fıçısı! Yoksa fırçası mıydı? Ne isim koyduğumu unuttum ya. Neyse ben sana diyeyim sen kendin anla. Şurada bir de mürettebat olacaksınız daha denize bile açılamadık. Yelkenler fora desem üflemek gerekir. Bugün hava niye bu kadar sıcak??"

Birden gemi olarak kullandığımız küvetin asfalta sertçe bırakılmasıyla sarsıldım. Derinden bir ağrı girdi. Acıyla gözlerim kapandı. Gözümü açtığımda mürettebatın kızgın bakışlarıyla karşı karşıya kalmıştım. Niye bu kadar kızgınlar ki? Sonuçta korsan olmak istemişlerdi. E şimdi film dünyasında ünlü olmak isteyen çok kişi varsa ne yapalım yani? Onları işe alan benim. Tabiki dediklerimi yapacaklar.

Şimdi siz diyeceksiniz sen kimsin be adam? Deminden beridir bizi bu muhabbetin içine soktun. Ne olduğunu da anlamıyoruz. Kendimi takdim edeyim. Bendeniz Deniz Çizgisiz. Ünlü olmaya çalışan bir yazarım. Senaryo yazıyorum. Ama gerçek hayatta bunları hangi yayInevine gönderdiysem ret cevabı aldım. İşin sonunda Kaptan Hımbıl'ı kendim oynamaya karar verdim. Tabi bunu size bir ajanstan aldığım başvuru formunu doldururken asistanıma yazdırıyorum.

"Kız Çenebaz! Ne uzattın yazıyı bu anlattıklarımı oraya yazmadın umarım. İş başvurusu yapıyoruz şurada. Eleştiri yaptığım yerleri yazarsan vallahi almazlar bu projeyi. Sonra nereden yayınlayacağız? Benim güneş kremlerimin, tasarımcı güneş gözlüklerimin, uyku maskelerimin, deniz şortlarımın ve parmak arası terliklerimin faturasını nasıl öderim??

"Faturayı gönderdiler. Yanında kira sözleşmesi feshi de var. Cidden 3 aydır kirayı ödemiyor muydun?"

"Kulağımın dibinde car car konuşmayı keser misin? Burada güneşlenmeye çalışıyorum. Sen tepemde konuştuğun zaman odaklanamıyorum. Çenebaz, sen de daha yazma. Hele ver bakayım neler yazdın, uzman görüşü lazım."

Kısa bir inceleme sürecinden sonraa...

"İdare eder. Şimdilik herkes paydos. Benim de uyumam lazım. Hadi gidin artık evinize. Hadi yavrularım. Yarın görüşürüz.

Şimdi sizlere dönelim yavrucuklarım. Kaptan Hımbıl nereden çıktı size anlatayım. Küçüklüğümden beri şu Hımbıl oyununda arkadaşlarımı yenemem. Çünkü hayal gücüm çok aktif olduğu için o üç kartı yan yana getirip de kazanamamışımdır. Hep üşengeçlikten anam. O hırs, azim bende olsaydı... Şimdiye kadar kaç yayınevinden talep gelmişti. Hatta Kaptan Hımbıl isimli bir filmde baş karkater olmuştum. Fakat şimdi kala kala üç beş tane çakma mürettebat ile anca kaptanlık hayalleri kuruyorum.

Hımbıl oyununu bilmeyenler için açıklama yapayım: Kişi sayısına göre oynanır. Efendime söyleyeyim siz diyin 3 ben diyim 5 kişi olmalı, herkese üç tane kağıt düşmeli, sonra kağıtlar karıştırılıp ortaya atılır. Herkes üçer tane kağıt alır. Sonra oyun başlar herkes kağıtlarını üç tane aynı olmak üzere birleştirmeye çalışır. Ama ben bu yaşıma kadar yapamadım. Üşeniyorum yani, kim uğraşacak o kadar hengameyle?

İşte benim de adım Hımbıl diye kaldı. Korsan olmayı çok istediğim için kaptan dedirtiyorum herkese amma, şimdi adım çıkmış Kaptan Hımbıl'a...

Evet,,, İşler biraz garip çünkü şu zamana kadar pek ekrana çıkmadığım için kamera açıları vs ile ilgilenmiyordum. Şimdi elime fırsat geçmişken kullanmam lazım.

Tabi bunu yarın yaparım çünkü güzellik uykusuna yatmalıyım. Malum ekran önünde olmak için cildimin bebeksi görünmesi falan lazım. Bunu yaparken de size özet geçeyim bu gece lacivert pijama takımım ve lacivert ipek uyku bandı takıyorum. Kaptan da olsak modadan anlarız yaani. Neyse öptüm kib baayy...

Derin uykuya geçtiği zaman komodinin üzerine bıraktığı tabletin ışığı tekrar yanmıştı. Herkese İş Var Ajans adında bir menajerlik şirketine gönderdiği mailde projenin açıklamaları yazıyordu:

Karakter adı: Kaptan Hımbıl

Yaş: 25

Memleket: Tabi ki İstanbul çünkü film yıldızları hep İstanbulludur.

Hobiler: Güneş gözlüğünü takıp gemisinde keyif yapıp kaptan olmak

Hedef: Bir gün Kaptan Hımbıl adına bir program sunmak

...

Ekranda yazan yazılar biraz daha göründükten sonra hızla kapandı ve Kaptan Hımbıl'ı yani Deniz Çizgisiz'in göründüğü ekran karardı.

 

"Kaptan Hımbıl kimdiir?"

"Korsanların en orijinalidir. Asla palto giymez korsan şapkası ve tek göz korsan bandı takmaz, asla kimseye sataşmaz, iyilerin ve kötülerin umrunda olmayan, hatta onlardan koşarak kaçan dünyanın en gereksiz ins..."

Kaptan Hımbıl'in gözlerini belerterek bakmasıyla Çığırtkan Papağan'ın sesi kesilmişti. Neler olduğuna gelirsek Kaptan Hımbıl sabah kalktığı zaman kötü bir rüya görmüş, tableti eline alınca da başvuru formunda yazılanları okuyup fenalık geçirmiş. Neymiş efendim Korsanlık dersleri içeriğinde korsan yemini yanlış yazılmış. İyilerin dostu kötülerin düşmanı olacağı yerde kimse onu umursamıyormuş(!)

"Aman efendim siz bizlere aş verdiniz, iş verdiniz, yemek verdiniz... Bir de şu parasız zamanda nasıl kendinize şu tableti aldınız onu da deseniz" "Çok irdeleme onu Çenebaz. Ben o kadar dua ettim. Bir de baktım gökten bir tane tablet kafama vurdu, kucağıma düştü. Tabi yanında bir tane de kadın düştü ama bir kaptan önce tableti alırdı. Bu yüzden ben de tableti alıp geldim. Hem ücretsiz internet var hem de fatura derdi yok. Oh mis. Şükranlarını sunacağın yerde gelmiş yine tepemde car car konuşuyorsun. Seni köpeklerime attırırım bak."

"Ay zaten köpekleri de bir göremedik. Kaptan dediğin köpek balıklarına yem eder. Bizimki iki tane sokak köpeğini yerinde tutamıyor. Varsa yoksa köpeklerime attırırım"

"Kız Çenebaz! Ne bekliyorsun kızım? Asfaltta köpek balığı mı yetiştireydim? İstanbul'un düzünde sana nereden bulayım köpek balığını?"

"Ee o zaman ne diye kaptan hayallerine dalıyorsun? Daha ne gemin var ne de adam gibi kaptansın."

"Kız su bu kaptanı tutuyor bilmiyor musun?" Çenebaz göz devirdi. " Kaptan olacak daa... Kaptana bak su tutuyor, deniz şortuyla geziyor, hele parmak arası terliği demiyorum bile. Sen hangi korsan filminde gördün bunu?"

"Kızım kaptan olunca illa palto mu giymem lazım? İstanbul'un neminde sonra her yerim döksün değil mi?"

"Ya her şeyi geçtim bir şekilde kılıf uydurdun. Ya kemerindeki bıçak nedir? Oyuncak o!"

"E kaptanın silahı olmaz mı? Sonuçta kaptan ya hani, düşmanlar gelince ne yapacak?"

"Kaptan içeri kaçan bıçakla mı kendini savunacak? Karşında gerçek korsan olsa neyle korkutacaksın? Sanki doğma büyüme denizde yaşamış da bir de korsan olacak!?"

"Gerçek bıçağı napayım? Şeytan doldurur falan sonra müebbet yatayım benden kurtulun değil mi? Değil mi?"

Sessiz Fırtına adı gibi sessizce ayağa kalktı ve Kaptan Hımbıl'ı ensesinden yakaladı. "Bak Kaptan Hımbıl. Bu çocukça tavırları bırak. Ya paramı ödersin ya da senin kaptanlığını şu saniyede bitiririm." Kendisi irice olduğu için Kaptan Hımbıl elinde ufacık kalmıştı.

"Y-Yok efendim ne demek. Sizi rahatsız ettik. Şimdi beni indirirseniz size çok güzel bir teklifim olacak." Sessiz Fırtına sessizce baktı, Kaptan Hımbıl yutkundu. "Beni bırak sana baş yaverlik ünvanı vereceğim ve benim gece kremlerimi sen süreceksin. Belki senin kendine sürmene izin verebilirim. Sonuçta yıllardır bir hukukumuz var. Bence kabul etmelisin yoks..." Cümlesini bitirmesine fırsat kalmadan Sessiz Fırtına Kaptan Hımbıl'ı güneş kremi dolu küvetine geri atmıştı. Ardından sessizce söylenerek olay yerini terk etti. Geri kalan mürettebat ise şok olmuş gözlerle olayı izlemişti. Ardından hepsi teker teker ayrıldı. En son Çığırtkan Papağan gitmeden önce son kez yemin etmiş gibi söylenmeye devam etti: "Sen şu saçma kaptanlık oyununu bir filme çevir. Seni bağıra bağıra övmezsem bana da Çığırtkan.. yani şey Sevda demesinler. Bıktık ya aylardır ünlü olacağım bir sürü tanıdığım var dedin durdun. Sonuç koca bir sıfır. Elin delisiyle biz uğraşıyoruz ya."

"Hadi oradan. Kaptan Hımbıl'ı bir gün tüm dünya tanıyacak! Bakalım o zaman gelince ben ünlü olunca sizi kim tanıyacak o zaman görürüz."

"Sen ünlü ol, o Kaptan Hımbıl'ı ünlü et bakalım kimse izliyor mu? İzleyen de kesin sen olursun. Hadi canım sen önce güneş kremini sür, sonra o dağ gibi yığılmış şortları yıka, terliklerini de düzenle sonra ünlü ol. Sonra görüşürüz kib baay."

 

Yeni karakter kilidi açıldı: Kaptan Hımbıl :)

Yeni bölüm yakında...

Bölüm : 14.11.2024 20:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Kübranur KARAKAYA / KAPTAN HIMBIL / Kaptanlık Düşleri
Kübranur KARAKAYA
KAPTAN HIMBIL

3 Okunma

1 Oy

0 Takip
2
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...