Yeni Üyelik
21.
Bölüm

19🦢

@melankolilibiri

 

Gözlerimin üzerindeki ağırlık, sırtımdaki sızı ve boncuk boncuk terlemem her şeyi zorlaştırıyor olsa da avucumu hapseden elleri sıktım.

Gözümü usulca açtığımda bir aracın arka koltuğunda olduğumu fark ettim, “Leyla?” Endişeli sesin sahibi yüzüm ile yüzünü aynı hizaya getirdiğinde, Eflah’ın bal hareleri ile karşı karşıya kaldım.

“Eflah?” Dedim bende zor çıkan sesimle.

Bedenimim yarısı Eflah’ın kucağındayken kafam kolunun ayağının üzerindeydi.

“Söyle,” dedi bana iyice yaklaşırken. Zorlukla yutkundum ve kapanmak üzere olan gözlerimi zorlukla açık tuttum; “Bir kurşunla ölecek değilim, değil mi?” dediğimde kafasını iki yana sallayıp, “benden böyle hızlı kurtulamazsın.” Dediğinde acıyla gülümsedim.

“Kurtulmak isteyen kim?” doğrulaya çalıştığım an sırtımdaki yangın artarttı ve inleyerek yine kendi konumuma geçtim; “hareket etme!” dedi acıyla. Kurşun benim bedenimdeydi ama oda en az benim kadar terlemiş ve acılı gözüküyordu.

“Eflah...” dedim yutkundum sonra tekrar konuştum, “kurşun adres sormazmış gerçekten.” Dediğimde gözümü hafifçe kapattım.

“Kapatma, kurban olayım kapatma. Konuş benimle.” Eflah’ın sesi mi titriyordu? Muhtemelen.

“Uykum var ama.” Dedim mayışık sesimle, “sen yanımdayken hep uykum geliyor zaten.”

“Yapma, aç gözlerini Lütfen.” Açmak istedim yine bal gözlerine bakmak istedim ama gücüm yoktu.

“Hani gelecek hakkında bir şey söylemeni istemiştim bir kere,” bir kaç saniye durduktan sonra devam ettim, “evlenemeyiz biz Eflah, bu mümkün olmaz.”

Evlenemezdik, yaşamaya devam edecek olsam bile evlenemezdik.

Farklı dünyalarımız vardı, o dünyalar da farklı insanlarımız vardı. Hülya vardı.

“Herşeyi bilen benim, Leyla sen değil.” Dediğinde gülümsemeye çalıştım.

“Doğru.” Dedim kısık sesimle. Sonra sustum. Çünkü dilim damağım kurumuştu, zaten nefes alsam da her nefesim ciğerime işkenceydi.

“Leyla?” dedi Eflah bana öyle yakındı ki anlı anlıma değiyordu, efendim demek yerine agzımdan belli belirsiz bir, “hıı?” sesi çıktı.

“bende kal.”

“sendeyim, zaten” dedim gülmeye çalıştım ama olmadı.

“Kaç dakika lan bu yol!” dedi Eflah, az önce benimle konuşurken sesi bu denli sert değildi, ama şimdi ön koltuktakilere bağırırken adeta kükrüyordu.

“Abi 5 dakikaya bilemedin 10 dakikaya ordayız.”

“Hızlı!” dedi yine gür sesiyle.

Arabada kasvetli bir hava vardı, önde kim oturuyordu bilmiyordum ama onlardan da çıt çıkmıyordu.

Aslında konuşsalar bile artık duymazdım, bilincim git gide zifire boyandığında tuttuğum nefesi son kez verip bilincimi de gözlerim gibi kapattım.

Bugün Leyla bana bir duyguyu tekrar hatırlatmıştı, onsuz kalma korkusu.

Artık böyle bir şeyin mümkün olabileceğini düşünmüyordum, onsuz olmazdı çünkü yapamazdım.

Bu güne kadar, o kadar çok kadın gelip geçti ki ne her biri geldiğinde irkildim nede gittiğinde.

Ama Leyla, o yanımda yokken bile vardı sanki. Ama tam anlamıyla yanımda olduğunda arızalandım, kafayı yiyormuş gibi oluyordum.

Yolum hep o küçük mahalleye düşüyor, o apartmanın dördüncü katındaki, loş beyaz ışıklı odaya bakarken buluyorum.

Her yanımdan geçtiğinde, bu kokudan mahrum kalmadığım için şükrediyordum. Onunla uyuduğum o gece ise sanki hiç uyumamıştım da ilk defa Leyla’nın yanında gözlerimi kapatıp uykuyu tadıyordum.

Zaten ondan sonra tek tük uyuduğum geceler olmuştu, onsuz olmazmış.

Leyla yanımdayken içimdeki her bir duygu köklenip filiz veriyordu; mutluluk, o yanımdayken yüzümde hep bir tebessüm oluşuyordu. Korku, o yanımdayken bile onu kaybetmekten korkuyordum. Kıskançlık, hiç kıskanç olduğumu düşünmezdim takı Leyla’ya her Hangi biri yanlış bir anlamda dokunduğu an kendime hakim olabileceğimi düşünmüyordum.

Leyla her şeydi, herkesti.

Tüm renklerdi, gözündeki mavi ile saçında ki sarıyla, yanağında ki pembe ile.

Tüm kokulardı, saçındaki farklı süt aromalı kokuyla, sıktığı parfümle karışık vanilya korkusuyla, kahve içtikten sonra hafif kahve kokusuyla.

Tüm çiçeklerdi, papatya gibiydi , gül gibiydi.

Her şeye daha yeni sahip olmuşken kaybedemezdim.

“Abi?” dedi Umut yanıma gelip oturuken, hastane koridorunda öylece oturmuş saatlerdir bekliyorduk. “Bir gelişme var mı?”

Kafamı iki yana salladım ve dizlerime dayadığım dirseklerimi çekip doğruldum.

“Yok, bir gelişme.” Dedim sertçe şuan benim için önemli olan Leyla olsa da Cevdeti mahvedecektim.

“Cevdet bu sefer bana gelsin, o orospu çocuğu bana yalvaracak, ölmek isteyecek; bırak diyecek ama bırakırsam adam değilim!”

🌷🎗️

 

Oy atıp yorum yapmayı unutmayın sevgiyle kalın öptüm 💐

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%