@meldakzltn
|
Ben Ahu Vera Mangan 25 yaşındayım. Klinik psikiyatristiyim. Bu mesleği isteyerek yapmıyordum hatta isteyerek okumamıştım. Annemin beni sevdiğini düşündüğüm zamanlar o ne isterse yapıyordum.
Neyse annem konusuna bir ara gireriz. Babamla yaşıyorum bir ablam var ablam 34 yaşında ve evli 9 aylık bir oğlu var adı Atlas eniştem Çağan oda bir psikolog hatta bu klinik ikimizin..
Gerçi beni kovsun diye başta çok saçma şeyler yaptım ama bir gün odama bir hışım girip "İyi değilim uyuyamıyorum" diye yakınan yeşil hareli bir adam bütün hücrelerime ket vurmuş gibi düzenli bir şekilde gelmeye başlamıştım.
Aslında kötü bir meslek değildi nefrette etmiyordum sadece insanların acılarını onlardan bir hışımla çekip alamadığım için sevmiyordum.
Eğer alabilseydim babam şu an kendini bir eve kapatmazdı. Eğer alabilseydim çocukluğumu korurdum. Eğer yapabilseydim o adamın huzurlu geceler yaşamasını sağlardım.
Eğer yapabilseydim Kurt'un yaralarını sihirli bir dokunuşla iyileştirirdim.
Uyku sorunu olan adam aldatılmıştı, kadını düşünmekten onu özlemekten kokusunu anımsamak istemekten uyuyamıyordu. Bir kadın neden aldatırdı?
Sanırım bunun cevabını annemden yıllar önce almıştık.
"Birinin beni nasıl seveceğini merak ettim heyecan aradım ve sonra ona aşık oldum"
Midem bulanmıştı nefret etmiştim.
Ben biraz resim çizmeyi, biraz şarkı söylemeyi ve birazda kitap okumayı severdim. Biraz sevemediğim tek kişi Kurttu..
Kalbime koymaktan korktuğum arkadaşım olan, Kurt
Kurt.. Çağatay'dan her gece heyecanla anlatmasını beklediğim tek kişi. Çağatay benim orta okuldan arkadaşım.
Ve evet o da bir asker Kurt timinde Kurt'un timinde. Erlerin görmekten korktuğu Kurt, askeriyeye kök söktüren Kurt.
Görevi bırakıp giden Kurt,
Görevi bırakmak zorunda kalan Kurt..
İçimde ki yangında yer alan Kurt.
Ve ben onu beyaz gördüm diye kuzu sana kuzucuk.
Güldüm bu benzetme çok hoşuma gidiyordu..
Kapı tıklandı seanslar başlamıştı.
"Hoş geldin Ata" dedim, Ata 18 yaşında bipolar bir bireydi.
"Konuşmak istemiyorum Vera Hanım" dedi konuşmak istemediği zaman hanım istediği zaman da abla ya da direkt adımı söylerdi.
"Biliyor musun bende konuşmak ve içimde ki yangını söndürmek istiyorum" dedim gözlerini bir noktaya dikmişti beni dinliyordu bunu çattığı kaşlarından anlıyordum.
"Biri var onu hayata döndürmek istiyorum, bu hayatta güzel şeylerin var olabileceğine inandırmak istiyorum ama sanırım beni istemiyor" dedim dudaklarını konuşmak için araladı derin bir nefes aldı elleriyle yüzünü kapattı.
"Kalbimde kırıldı ama haklı sürekli rahatsız edersem olacağı buydu. Zaten biliyorsun ben çok konuşan biriyim bu da beni itici yapıyor" dedim ne zaman bunu yapsam konuşurdu ayağa kalktı ellerini birbirine alkış yapar gibi çarptı.
"Ben birine yazdım uzun zamandır ruhumu heyecanlandıran beni iyi hissettiren hatta şu son bir ayda ataklarımı güzelliğiyle naif sesiyle dağıtan bir kadına yazdım" sustu bana çaresizce baktı icim burkuldu ama dediklerini not almak için ekrana döndüm.
"Vera Abla bunu not almasan da sana öz ablammışsın gibi derdimi anlatsam sende bana yardımcı olsan olur mu?" dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım gülümsedi ve yerine oturdu.
....
2 saatin sonunda Ata mutlu bir şekilde gitmişti psikolojik rahatsızlığı normal hayatını etkileyecek boyutta değildi çünkü ilaçlarını gerçekten saati saatine alıp onu seven annesi, babası ve küçük kız kardeşi için dikkat ediyordu.
Ata geleceği parlak bir çocuktu.
Bir saat sonra gelecek kişi Kurttu.
Heyecandan midem kasıldı ve bulandı koşarak lavaboya gittim. Sabah ne yediysem çıkarttım, benimde bir hastalığım vardı...
Lavaboda işimi halledip odada ki balkona çıktım.
Ruhumu saran acıyı kalbimde hissetmek istemedim, babamı uzun zamandır görmüyordum bugün onun yanına gidecektim, hem ona çilekli pasta alırdım ikimizde bayılırdık çilekli pastaya. Ve babamda Güzel ve Çirkin masalını okumaya bayılırdı.
Beni sürekli onunla uyuturdu.
Güzel ve Çirkin, acaba bir gün bende bulabilecek miydim kendi Çirkinimi..
"Vera Hanım hastanız geldi" diyen İnci ile odaya girdim başımı sallayıp "Gelsin" dedim ve koltuğuma geçip gözlüklerimi taktım.
Üzerimde vişne çürüğü renginde bir gömlek üsten ilk dört düğmesi açık altımda keten siyah pantolon ayağımda yine gömleğimle aynı tonda bir topuklu vardı.
İçeri giren kokuyla gözlerimi kapatmamak ve derince nefes almamak için zor tuttum kendimi.
"Hoş geldiniz" dedim sert bir resmiyetle yüzüne bakmadım ama tam karşımda ki haki rengi deri koltuğa oturduğunu hissettim her gelişinde aynı yere aynı noktaya oturuyordu.
Ellerini olabildiğince az yere temas ettiriyordu ve temas ettiği an dışarıda ki adamına seslenip yarı hissesine sahip olduğu bir markanın dezenfektanını ve ıslak mendilini kullanıp konuşmaya olduğu yerden devam ediyordu.
Eğer burada biri ona değerse ceketi adama verip atmasını söylediğini bile duymuştum.
Bu adam kafayı yiyecek derece okb hastasıydı.
"Evet nasıl geçti bir hafta?" diye sordum ben konuşmadıkça ya da soru sormadıkça konuşmuyordu.
"Sessiz ve huzurlu" dedi ima dolu bir sesle elimde tuttuğum deftere göz ucuyla ona bakarak onu çizmeye başladım.
"İlaçlar bir yan etki yaptı mı?" diye sordum gözlerimi mavi harelerine kenetledim uzun bir süre inceledi beni sonra konuşmaya devam etti "Araştırmadan içmedim, ilaç şirketinin sahibine kadar ulaştım biraz zor olsa da araya birilerini soktum, gidip ziyaret ettim sonra ortaklık teklif edeceğim bir toplantı düzenledim ve yarıda kesmek zorunda kaldım derken ortaklığı hallettim bundan sonra sadece oradan bir ilaç alırım ona göre bana ilaç yazın sürekli bir şirketle anlaşma yapamam" dediğinde şaşırsamda başımı devam et anlamında sallayıp elimle buyur işareti yaptım.
Gözlerini devirdi "Sıradandı bir etkisi olmadı yine ellerimi 70 defa yıkayıp günde 3 kere duş alıp dışarıda giydiğim kıyafetleri ihtiyaç sahiplerine bağışlıyorum." dediğinde derin bir iç çektim.
"Peki sence bunları neden yapıyorsun?" sorum onu gerdi bakışlarını ilk defa benden kaçırdı soruyu not alıp kenarına yıldız ufak bir kurt çizdim.
"Bu konuyu şu an konuşmak istemiyorum" dediğinde onayladım.
İçine ne sığdırdın Kurt?
"Güzel ve Çirkin hikayesini bilir misin?" diye sordum gözlerime baktı saf merak vardı yiyecektim işte şimdi onu.
"Çirkin sence neden Çirkin oldu?"
"Sevmeyi bilmiyordu?" Emin olamadı bu dediğine.
"Sana ödev Güzel ve Çirkin masalını izle ve oku yarın, üç gün sonra tekrar gel, ilaçlar bir yan etki yapmadıysa şimdilik bu dozdan devam et" dedim.
"Bu kadar mı?" diye sordu sanki fazlasını isteyecekti de soruyordu.
"Evet, gidebilirsin" dedim soğuktu sesim karşımda normal herhangi bir danışan var gibiydi.
"Umarım saçma mesajlarının tribini buraya yansıtmıyorsundur Vera Mangan" dedi alayvari ses tonuyla güldüm samimiyetten uzak gülüşüme takıldı gözleri gözlerimi kısarak masaya doğru eğilip ona baktım, o ise farklı bir noktaya takılmış bakışlarını anında kaçırmıştı.
"Eğer yansıtıyor olsaydım kliniğe gelemezdin Kurt" dedim gözlerime baktı dudakları varla yok arası tebessümle süslendi.
"Sevindim, iyi günler Vera Hanım"
Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi merak ediyorum?
Sizce nasıl?
Yıldıza basmayı unutmayın.
|
0% |