@meledoiess35
|
"Allah sizi ne yapmasın ya!" Diye cırladım salonun ortasında, yerde ki cips kırıntılarına ve bomba patlamış gibi duran savaş alanından farksız olan salona bakarken. "Aman be esmerim, ne bu cırtlak ses sabah sabah." Diyen Caner'in uykulu sesiyle sinirle üzerine örttüğü örtüyü çektim. Ardından Melisa'ya doğru yaklaşıp aynısını ona da yaptım. "Didenaz!" Dedi uykuyla karışık, isteksiz sesi. "Rahat bırak bizi." "Bana bakın ben derse gidiyorum, eve geldiğimde hele bir buraları aynı bu şekilde göreyim ikinizinde üzerine domestos döker bu evi imha ederim." Bana cevap vermediklerinde sinirle göz devirdim. Altıma mini beyaz pileli eteğimi giyinmiş, üzerine de siyah omzu düşük kazağımı giyinmiştim. Üzerime aldığım kısa krem rengi kabanımı geçirmiştim. Bugün hava ciddi anlamda soğuk ve yağmurluydu. Altıma siyah uzun çizmelerimi geçirdiğimde son kez portmantonun aynasından kendime bakıp uzun dalgalı kahve saçlarımı omuzumdan aşağıya bırakıp, perçemlerimi şekillendirdim. Bilgisayarımla, çantamı alıp evden çıktığımda hava buz gibiydi. Kabanına bir tık daha sıkı sarılıp sitenin güvenliğinden taksi çağırmasını rica edip beklemeye başladım. "Günaydın." Arkamdan gelen bir erkek sesi ile birlikte bakışlarımla birlikte bedenimde arkama doğru döndü. Dünkü adamdı. "Merhabalar." Diye mırıldandım. "Hayret bugün daha sakinsiniz." Dedi alaycı sesi. "Sinirimi tepeme çıkaran bir olay olmamış demek ki." Dedim aynı tavırla kendisine doğru. "Anlıyorum, dün için kusuruma bakma lütfen yeniyim burada." Dediğinde başımı salladım. "Sorun yok, zaten birbirimizle daha da muhattap olmayız." Dediğimde elini uzattı. "Asil." Dedi kendini tanıtmak amaçlı. Bir eline bir yüzüne bakarken yanımıza gelen güvenlik abi sayesinde bu saçma andan uzaklaştım. "Taksiniz geldi avukat hanım." Uzattığı eli havada kalırken ismimi söyleyip, tanışma gereği duymadım. Fazla laubali ve rahat birine benziyordu. Hiç uğraşıp başımı ağrıtmak istemiyordum. Taksiye binmek için kapımı açtığımda arkamdan seslenerek konuştu. "Bende çok memnun oldum avukat hanım!" Taksinin içine binip, cevap vermeden kapımı kapattığımda o gülerek bana bakarken hafifçe elini kaldırdı. Göz devirdiğimde taksici abiye okulu tarif edip yolu izlemeye başladım. 15 dakikanın sonunda okula yetiştiğimde, taksinin ücretini ödeyip hızla öğrenci kartımı okutup okula girdim. Dersin başlamasına 10 dakika vardı. Önce kafeteryadan kendime kahve ve bir poğaça alıp dersliğe öyle çıktım. Boş olan yerlerden birine otururken beş dakika sonra yanıma oturan kişiyle gözlerimi devirmemek için büyük uğraşlar içerisine girdim. "Günaydın Naz." Diyen gülen yüzüne baktım. "Naz değil, Didenaz birleşik, beraber." "Bence Naz daha güzel." Dediğinde ya sabır dercesine başımı salladım. "Sırf senin için alttan ders aldığıma inanmıyorum ve üstüne üstlük geçmeme rağmen bu dersi seçtim." Polat, İşletme son sınıf öğrencisi, başıma bela bir arkadaştı. İşletme bölümüyle, Hukuk bölümünün bazı ortak dersleri vardı Borçlar Hukuku dersi ise bunlardan biriydi. Polat ise sırf başıma bela olmaktan ve beni böylesine sıkıntıya sokmaktan zevk aldığı için Borçlar hukuku dersini zorunlu seçmeli dersi olarak alıyor benimle aynı dersliğe giriyordu. "Dersini dinle ve git Polat hatta mümkünse 5-6 sıra arkamda dinle dersini, başım ağrıyor seninle uğraşamayacağım." "Çok güzel olmuşsun bugün, bir kez daha aşık oldum sana." Dedi ellerini sıraya yaslayıp yüzüme bakarken. "Polat Allah'ın adını verdim uğraşma benimle bugün, yarın ek mesai yaparız olur mu kaçırmazsın bir günden hiç bir şey." Dediğimde güldü fakat sustu da. Uğraşıp daha fazla bir şey söylemeden derse giren profesör hoca ile dikkatimizi ona verdik. Maillerimize gönderdiği slaytı açtığımızda kesintisiz 1 saat ders işlemiştik. "Sizden bir ödev istiyorum." Diyen hocanın sesi ile bakışlarımı bilgisayarımdan çekip kendisine odaklandım. "Herkes yanında ki arkadaşıyla veya farklı bir arkadaşıyla fark etmez bana, sebepsiz zenginleşmeyi slayt halinde bir metine çevirip mailime yollayacak, fakat sizden istediğim tam olarak şu partner arkadaşınızla aynı şekilde yapmayacaksınız birbirinizin ödevinden tezat iki slayt hazırlayacaksınız, son kısma ise kiminle birlikte yaptığınızı yazacaksınız, bu sizin final notunuza etki edecek, 3 günlük bir süreniz var." "Kahretsin." Diye mırıldanıp eşyalarımı toparlamaya başladım. Final notumuza etki eden bir ödev veriyorsa, finaller kol gibi girecek demek oluyordu bu. "Naz." Diyen Polat'ın sesi ile ona doğru döndüm. "Ödevi birlikte yapacağız değil mi?" "Hayır tabikide." Diyip derslikten çıkmak için yürümeye başladım. "Naz lütfen." Diye arkamdan bana yetişmek için koşan Polat'la koridorda durdum. "Birlikte yapalım bu ödevi, söz veriyorum ne seni rahatsız eder, bıktırırım ne de saçmalarım birlikte yapalım sadece." Derince bir iç çektim. "Ben ödevlerimi hep Caner'le yaparım Polat, bilmiyormuş gibi davranma." "Ama bugün Caner yok, ne olur bir kez bana güvensen, söz sadece ödev yapacağız." Diyip işaret parmağını bana doğru uzattığında ne hevesini kırmak istedim ne de Caner'den başkasıyla ödev yapmak istedim. "Naz 3 günlük bir süremiz var, hem daha Caner'in stajından müsait olup olmayacağını bile bilmiyorsun ama ben hep müsaitim, yetişemediğin yeri ben devir alırım." Dediğinde köşeye sıkışmış gibi hissediyordum. Çaresizce işaret parmağına, işaret parmağımı dokundurttuğumda içtenlikle gülümsedi. "Sadece ödev, sakın farklı bir anlam çıkarma." "Tamam esmer bombam." Dediğinde kaşlarımı çattım. "Ne Caner diyince sesim çıkmıyor, bir bana pençelerin var zaten." Dediğinde sinirim bozulmuştu. Başımı iki yana sallayarak gülmeye başladığımda Polat'ta yanımda gülümsediğinde fakülteden birlikte çıktık. "Arabam var, bırakabilirim seni." "Gerek yok, sağol." Diyip arkamı dönüp yürümeye başladığımda eve hemen dönmek istemedim. Caddeye inip ufak bir alışveriş yapmak istedim. Biten makyaj malzemelerimin yerine yenilerini aldıktan sonra bir mağazanın vitrininde gördüğüm tatlı bir pembe kazakla Melisa'ya yakışacağını düşünerek hediye paketi yaptırarak Melisa için aldım. Caner için ise siyah bir boğazlı kazak alıp hediye paketi yaptırmıştım. Ufak bir alışveriş ile çıktığım bu yola ellerim dolu dolu bir şekilde metrobüse bindiğimde üşüdüğümü hissetmiştim. İneceğim durağa geldiğimde hızla eve doğru yürümeye başlamıştım çünkü ağzımdan, burnumdan her bir yerimden ayrı dumanlar çıkıyordu. Güvenlikteki abi benim için kapıyı açtığında içeriye girdim. Koşarak eve çıktığımda anahtarımla içeriye girdiğimde mutfaktan gelen seslerle orada olduklarını anladım. "Hello, ben geldim." Dedim elimde ki poşetleri yere bırakıp, ayakkabılarımı çıkarırken. "Hoşgeldin." Dedi ikisi aynı anda. Onlar için aldığım hediyeleri elime alıp hızla mutfağa girdim. "BAKIN SİZE NE ALDIM!" dedim heyecanla sesim yüksek çıkarken. "Bana mı? Bana mı?" Dedi Melisa heyecanla. "Evet bu senin, bu da senin Caner." "Şımartıyorsun esmerim beni ama." Dediğinde gülümsedim. "Açın bakın bakim, beğenecek misiniz acaba?" "Sen alırsında beğenmez olur muyuz?" Dedi Melisa yanağıma bir öpücük bırakıp, paketi açarken. "DİDENAZ SENİ YERİM." dedi yerinde zıplarken. "Çok hoş, çok beğendim iyiki varsın benim güzel kardeşim." Dediğinde sesli güldüm. "Kız esmer güzeli, ne zahmet ediyorsun." Dedi Caner gülümseyerek sarılırken. "Ne zahmeti, güle güle kullanın giyindikçe beni hatırlayın." Dediğimde sol yanağımdan Melisa öperken, saçlarımdan da Caner öptü. "Ay tamam çok şımardım, çok öptünüz beni hadi bakalım ben üzerimi değiştirine kadar bana sıcak bir salep yapma işi sizde." Diyip girişte yere bıraktığım poşetlerimi elime alıp odama geçip, yatağımın üzerine bıraktım. Rahat pijamalarımı üzerime geçirip, saçlarımı at kuyruğu yaptım. Perçemlerimi düzeltme gereği duymadan makyaj masamın üzerinde gözlük kutusunun içinde duran dinlendirici gözlüğümü elime alıp camlarını temizleyip taktım. Kare, şeffaf bir gözlüktü. Ders çalışırken ekrana bakmaktan gözlerim ağrıdığı zamanlar kullanırdım normalde fakat şuan gözlerimde hafif yanma hissettiğim için takma ihtiyacı duymuştum. Acayip ev modunda ki halimle içeriye yanlarına tekrardan geçtiğimde üçümüze salep yapmışlardı. Masaya geçip oturup ayaklarımı kendime doğru çekip, bağdaş kurdum. "Ah ulan Caner, ben seni düşüneyim sen bugün derse gelme senin yüzünden bugün Polat'la ödev için eşleştim." Ağzında ki kahveyi püskürtürken, öksürdü. "Ne yaptın? Ne?" "Bak kızım ben sana diyorum bu çocuk senin kaderin, çocukta ki azim bende olsa 6 yıllık okulumu 4 yılda bitirmiş şuan yüksek lisans yapıyor olurdum." Dediğinde Melisa göz devirdim. "Benle Polat olabilir miyiz sence?" Dedim sitemle. "Yani Bülent Ersoy'la, Bülent Serttaş benle Polat'dan daha olur gibi." Dediğimde güldü. Kapı zili ile ayağa kalktım. "Ben bakayım, oturun siz." Diyip açmak için kapıya gittiğimde, direkt kapıyı açmamla karşımda gördüğüm ifade dilimi yutmama neden olacaktı. "Selam, Avukat Hanım." |
0% |