@meledoiess35
|
"Abim yapma böyle." Diyen Selin'in sesiyle kucağımda uyuya kalmış Işığa bakıp üzerine örttüğüm ceketimle sıkıca sardım kendisini. Hastane koridorunda, ameliyathanenin önünde kucağımda kızımla yerde oturmuş Sabrina'dan gelecek olan iyi bir haberi bekliyordum. "Işık perişan oldu ben beklerim burada siz eve gidin olmazsa, hiç olmadı duş alırsınız." Dediğinde yorgun bakışlarımı ona çevirdim. Sabrina hastaneye geldiği gibi Selin'i aramıştım kimi arayacağımı bilemeyerek. Yanlış bir şey yapmak istememiştim. Baran iyiydi, bilinmeyen bir evde silahla yaralamıştı ancak erken müdahale edildiği için durumu şuan daha iyiydi. Sabrina kötüydü sadece. Ellerine bulaşan kanı, acısı, gözlerinin kapanması zihnimden gitmiyordu. Kucağıma düşmüştü en savunmasız haliyle. "Sabrina uyanmadan gidemem bir yere, sen git, yordum seni zaten." Dedim halsizce. "Olur mu öyle şey abim." Diyip yanım eğilip elimi tuttu. "Biraz kendine gelmelisin, yengem uyanınca seni böyle görmesin, kızınıza iyi baktığını görsün, bilsin." Bakışlarımı masum masum uyuyan Işığa çevirdim. Ellerimle masum yüzünü okşadım hafifçe ardından küçücük ellerine hafif bir öpücük bıraktım. "Kaybetmek istemiyorum." Dedim titrek sesimle. "Yeni yeni mutlu oluyordu, daha ona yaşayamadığı şeyleri yaşatacaktım." Dedim başımı arkamda ki duvara yaslayarak. "Beni korusun diye kendini siper etti bana, ona bir şey olursa ömrüm boyunca kendimi affetmem." "Olmayacak." Dedi güçlü sesi. "O çok güçlü bir kadın, bu yaşına kadar kucağında küçücük bir bebekle neleri aşmış, bunu mu aşamayacak." Diyip ayağa kalktı. "Bize kahve ve popaça alacağım ben gelene kadar şu saçma düşüncelerini bir kenara bırak ve ayağa kalk." Diyip yanımdan uzaklaştığında Işığa baktım tekrardan. "Özür dilerim, anneni senden almak istemedim." Dedim acı içinde. "Özür dilerim, ona bir şey olursa kendimi affetmeyeceğim." Akan göz yaşımı sildim. "Söz veriyorum şartlar ne olursa olsun seni asla tek bırakmayacağım, senin baban benim, benim kızımsın sen." Eğilip saçlarından öptüm. Ameliyathaneden çıkan hemşireyle kucağımda Işık ile hızla ayağa kalktım. "Sabrina, Sabrina'nın durumu nasıl? İyileşti demi? Bir sorun yok değil mi?" Diye ard arda sorular sordum. "Kusura bakmayın, bir bilgim yok acil kan almam gerekiyor." Diyip yanımdan uzaklaştığında, göğsüme çöken ağırlıkla yalnız kaldım. Doktorlar girip çıkıyorlardı fakat ağzılarından tek bir cümle çıkmıyordu. Işık uyandığında Selin'in getirdiği poğaçalardan yedirdim biraz. Bende yere çökmüş kahvemi içerken içerden çıkan bir hemşire kadın bakışlarını etrafta gezdirdi. "Ulaş bey kim?" "Benim." Dedim ayağa kalkıp Işığı Selin'e vererek. Karşımda ki hemşire kadın elinde tuttuğu küçük bir kağıt parçasını elime sıkıştırdı. "Hastanın ilaçları, olur da uyanırsa diye doktorumuz yazdırdı." Dediğinde gözleri tam tersini bağırıyordu. Yanımdan uzaklaşıp hemen ameliyathaneye girdiğinde bende Selin'e bir şey demeden hızla bahçeye çıktığımda elimde tuttuğum kâğıdı açıp içinde yazılanlara baktım. "Ulaş, öldü derlerse sakın inanma, ben konuşabilecek kadar iyiyim, içeriye kimseyi bilerek almıyorlar, beni de çıkarmıyorlar, Işığı sakın tek bırakma, gözüm kapalı sadece sana güveniyorum, tek bırakma bizi." Kaşlarım çatılınca kağıt elimde buruş buruş oldu. Koşarak yukarıya çıktığımda Selin'le Işık bıraktığım yerdeydi. İçerden çıkan doktorla göz göze geldiğimizde ona doğru adımladım. "Hastanın yakınları siz misiniz?" "Evet bizden başka kimsesi yok, ben nişanlısıyım." Derken doktora kocasıyım diyememiştim, zira sistemde her şey gözüküyordu. "Darbe riskli bölgeye elimizden geleni yaptık ancak kan kaybı çok fazla geldiğinde kalbi durmuştu fakat ameliyathanede düşükte olsa tekrar kalbi atmaya başlayınca elimizden gelenin fazlasını yaptık ama çok üzgünüm vücudu daha fazla bunu kaldıramadı." Diyip önce Selin'in kucağında ki kızımıza baktı ardından bana. "Başınız sağolsun." Oyun şimdiden sonra başlıyordu. |
0% |