Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@meledoiess35

Ciğerlerime çektiğim hava ile başım dönüyor ve katlanamayacağım türden olan bir baş ağrısıyla gözlerimi açmaya çalışıyordum fakat zordu. Sanki beynimin içini açıp avuçlarının içinde sıkıyorlarmış gibi bir acı, ağrı vardı.

Ama zorda olsa göz kapaklarımı aralamayı başardığımda gözlerimi hiç tanımadığım, bilmediğim bir evde açmıştım. Sahi ne kadar süredir bu haldeydim?

Üşüdüğümü hissettim, bütün vücudum titrerken öksürük krizimin tutması ile yanı başımda ki küçük bir koltuğun üzerinde uyuya kalan Ulaş irkilerek gözlerini açtı.

"Güzelim." Dedi bir bardak suyu doldurup içmeme yardımcı olurken. Sudan bir kaç yudum almak iyi gelmiş olmalı ki öksürüğüm dinmiş, az öncekine kıyasla bir tık daha iyi hissetmiştim.

"Üşüyorum." Dediğimde ateşimi kontrol etti. Bu ilgisi göz bebeklerimi yakmıştı.

"Ateşin normale düşmüş sevgilim." Dediğinde cümlelerim boğazıma dizildi ve o hayran olduğum yüzüne bakakaldım sadece. "Ama yine de ılık duş alıp ilaçlarını içmelisin, daha sonra yarana pansuman yapacağım."

"Bana ne oldu, burası neresi?" Diye sorduğumda yutkunduğunu gördüm.

"Yurt dışındayız." Derken göz bebeklerim büyüdü. "İtalya'dayız, babamın yanındayız."

"Ne ara?" Dedim şaşkınca. "Benim neden haberim yok bu yolculuktan."

"Çünkü senin o ara bilincin açık değildi." Dediğinde yüzüne baktım sadece. "Önce duşunu al sonra konuşalım." Dediğinde ikiletmedim. Zira berbat gözüktüğümü aynaya bakmadan da bilebiliyordum.

Banyoya geçtiğimde yarama bakmak istemiştim. Karnımda ki yarama baktığımda dikiş izleri çok belliydi, tekrardan, yeni kapatılmış olmalıydı. Su geçirmez bandajla kapatıldığı için rahatlıkla duşa girip ılık suyu başından aşağıya akıttım.

Üşüyordum, titriyordum fakat durmadım. Havluya sarılıp çıktığımda Ulaş oda da değildi fakat yatağın üzerinde temiz giysiler vardı.

Aklıma ışık düştü. Kalbim korkuyla çarptı. Neredeydi? İyi miydi?

Benim için çıkardığı kıyafetleri giyinip, havluya sarılı ıslak saçlarımı açık bırakıp şeklini şemalini umursamadan içeriye geçtim. Buranın düzenini ve salonun nerede olduğunu bilmiyordum fakat karşıma çıkan ilk kapıyı açıp içeriye girdiğimde karşımda ki Selin, Baran, Işık, Ulaş ve orta yaşlı bir amcayı bir arada görmemle birlikte doğru yerin kapısını açtığımı fark ettim.

Bütün bakışlar bana dönerken, Ulaş ve Ulaş'ın kucağında ki kızıma doğru yaklaştım. Işığı kucağıma almak için hareket ettiğimde karnımda ki yaranın sızlaması ile acıyla inledim. Korkuyla çok hızlı hareket etmiş, bir anda ayaklanmıştım ve dikişlerimin acısından gözümden yaş gelmişti.

"Yaraların iyileşmeden ani hareketler etme, neden koşarsın ki?" Dedi bana doğru eğilip yüzüme bakarken. Gözümden akan yaşa baktığında yüzü telaşlı bir hal aldı. "Çok mu ağrıyor, baba doktor çağıralım." Dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım fakat acısı geçmediği için başımı göğsüne yaslayıp koluna tutundum. Şuan tüm ailesinin ortasında bunu yaptığım için utanabilirdim fakat acım ağır basıyordu, bunun için utangaçlığımı daha sonraya bıraktım.

"Sabrina." Diyen Baran'ın endişeli sesi ile Ulaş'ın sert sesi odayı doldurdu.

"Yaklaşma." Derken netti. "Unutmadım olanların hiçbirini, sevdiğim kadına yaklaşma." Olduğu yerde durduğunda bir tek Selin ve babası sessizce izliyorlardı.

"Ulaş niyetim kötü değil."

"Niyetinle ilgilenmiyorum, sevdiğim kadına ve kızıma yaklaşma, sen kendini iyileştirmeye bak sadece." Diyip odadan elimi tutarak üçümüzü çıkarıp az önceki yatak odasına geçirdi.

Yarama bakmak için Işığı yatağın üzerine bırakıp pansuman çantası ile yanıma geldiğinde yatağın köşesine, yanıma oturdu.

"Karnını açabilir miyim?" Diye sorduğunda başımı salladım. Tişörtü üzerimden hafifçe, sıyırıp bandajı çıkardığında acıyla inleyip ellerimi yumruk yaptım. Bana göz ucuyla bakıp daha dikkatli davranmaya özen göstererek dikişlerin üzerine yaptığı pansuman ile sesim çıkmamıştı fakat gözümden yaş akmıştı.

Yarayı iyice temizledikten sonra bandajı yenileyip yarayı kapattı. Bana doğru yaklaşıp göz yaşlarımı silip, gözlerimden öptü.

"Akan her bir göz yaşına kurban olurum." Dediğinde yüzüne hayranlıkla baktım. Bunca olan şeye rağmen yine beni tek bırakmamıştı. Kurtarmıştı yine bizi.

"Anımsıyorum birazcık." Diye mırıldandım. "Yaşadıklarımı."

"O ameliyathanenin içinde ne oldu Sabrina?"

"Ben iyiydim." Dedim hatırlamaya çalışarak. "Gözlerim açık değildi fakat bilincim açık her şeyi duyuyordum, doktorla tanımadığım bir ses vardı, ölmem gerektiğini konuşuyorlardı emir böyle gelmiş diye söylendiler." Dediğimde yüzü kasıldı, duruşu dikleşti.

"Sonra içerisi tamamen boşaldığında gözlerimi zorlukla araladım bir hemşire vardı, direkt sana not yazmak istedim, senin ismini verip belli etmeden sadece sana vermesini söyledim o kağıdı, daha sonrasını çok zor hatırlıyorum, içeri doktor girdi bembeyazdı saçı, tek bir renk bile yoktu, sadece bembeyaz bir adam, yüzünde maske vardı gözleri yemyeşildi, Serumuma bilmediğim bir iğne ile bir şeyler enjekte etti sonrası yok bende." Diye soluksuz anlattım.

"Seni morgdan çıkardım." Dediğinde nefesim kesildi. Kaşlarım çatıldı. Duyduklarımın gerçekliğini sorguladım. "Yaşıyordun, morga girmek için uğraştım baya sonra seni gösterdiler bana yaşıyordun, aldım seni hemen polis ve askerler eşliğinde çıkarttım seni oradan, arkamızdan kimsenin gelmediğine emin olduğum anda ise babam ile konuşup şirketin ayarladığı bir uçakla hepimizi toplayıp buraya getirdim."

Duyduklarım ile dudaklarım titredi. Canlı canlı, ölmem için morga mı koymuşlardı beni? Bu kadar mı değersizdi varlığım?

Üşümüştüm hemde kemiklerime kadar.

"Bitti." Dedi bana yaklaşarak. "Kenan yakalandı, bütün hastane şuan polis ve savcılık dahilinde gözaltında, bütün çalışanlar dahil, o hastaneye kapatma emri geldi. Kenan ve adamları ise aynı gün içerisinde yakalandı ama sana söz veriyorum Sabrina, o iğrenç şehire bir daha dönmeyeceğiz, bizim hayatımızı burada baştan yazacağız."

"Bu kadar mı değersizdim?" Dedim göz yaşımı silerken.

"Sen çok değerlisin, benim canımın içisin." Dediğinde hıçkırdım. "Ağlama, ağlama ki geri gidip onlara cehennemi yaşatmayım, ağlama ki birlikte bütün geçmişi geride bırakıp baştan başlayalım." Başımı salladığımda, uzun uzun yüzümü izledi. Bende sessiz kalıp, onun sessizliğine ayak uydurmaya çalıştım.

Duyduklarımı sindirmek ve hayatıma sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi devam etmek zordu. Canlı canlı ölmem için beni morga koymalarını aşabilecek gibi durmuyordum.

"Ulaş." Diye konuştuğumda bana bakıp saçlarımı okşadı. "Tedavi almak istiyorum." Dedim.

"Olur canımın içi, güzel bir psikolog ayarlayacağım ben senin için birlikte gideriz." Hafifçe başımı sallayarak onayladım onu.

Artık tamamen, kafa olarakta iyileşmek istiyordum. Kabus görmek istemiyordum. Yaşadıklarımı unutmak, aşmak istiyordum.

"Bak sana ne diyeceğim." Dedi hevesle. "Üniversiteye hazırlanmak ister misin?" Dediğinde şaşkınca ona baktım.

"Nasıl olacak o? Yapamam artık bu saatten sonra."

"Ne demek yapamam, birincilik bile getirirsin, evden çalışırsın, özel ders hocaları tutarım sana güzelce çalış hayallerini gerçekleştir, o liseli Sabrina'nın hayalini gerçekleştir başarılı bir psikolog ol." Dediğinde heyecanla yutkundum. Olur muydu ki?

"Yapabilir miyim ki?"

"Hemde en güzelini, en başarılısını yaparsın." Dediğinde heyecanlanmıştım.

"Işıkla birlikte çalışamam ki? Büyüyor bana ihtiyacı var, yetişemem her ikisine de."

"Babası ne güne duruyor, ben bakarım kızımıza sen kazan ve en güzel şekilde oku sonuna kadar arkandayım güzelim, ne istiyorsan birlikte gerçekleştireceğiz." Diyip bir iki dakika sessizce durdu.

"Sabrina.."

"Hıh?"

"Kızmazsan sana bir şey demek istiyorum."

"Sana kızmam, hiç bir zaman."

"Işığı soyadıma almak istiyorum, gerçekten babası olmak istiyorum." Dediğinde duraksadım. "Hemen cevap vermek zorunda değilsin, istemezsen anlayış gösteririm ama o şerefsizin soyadını taşımasın istedim." Dediğinde tam cevap vereceğim sırada telefonun çalması ile arayan kişiye bakıp ayağa kalktı.

Kim olduğunu merak etsemde soramadım. "Geliyorum hemen." Diyip odadan çıktığında Işığı yanıma alıp saçlarından öpüp, sardım sıkıca kokusu içime çekerken. O an odanın kapısının açılması ile gelen kişiye baktım.

Baran'dı. Vücudum kasılırken Işığı sıkıca sarıp arkama aldım.

"Yaklaşma bana, bütün sesimle bağırır Ulaş'ı çağırırım."

"Biraz sakin olmayı dener misin?" Diyip karşımda ki sandalyeye oturdu. "Amacım sana zarar vermek korkutmak değil, o gün bilinçli değildim yaptığım hareketlerimde ama söylediğim şeyleri inkar edemeyeceğim, kontrol dışı hareket ettiğim için özür dilerim." Dediğinde başımı iki yana salladım.

"Umrumda değil, uzak dur bizden sadece." Dediğimde yüzünü bana doğru yaklaştırdı geri gitmek, uzaklaşmak, odadan çıkmak istedim fakat yaram sızlıyordu. İnleyerek yattığım yere çöktüğümde üzerime doğru eğildi.

"Belki şimdi değil ama biliyorum Sabrina, elbet bir gün bana geleceksin çünkü senin yanın benim yanım, senin kaderin benim, biziz."

Loading...
0%