Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@meledoiess35

Bize doğru uzanmış silahın namlunun ucu nefesimi kesiyordu. Işığı göğsüme sıkıca bastırdım. İki el havaya ateş ettiğinde çığlık atıp kızımı korumak istedim.

"Gideyim, bırak gideyim öldürecek." Dediğimde başını iki yana salladı.

"Ölsem izin vermiyorum."

"Yapma, yakma başını gideyim hallederim ben."

"Bana bak, ben şimdi aşağıya ineceğim sen çaktırmadan telefonumda abim yazan kişiye sadece konum gönder olur mu? Şifresi 6521"

"Yapma yalvarırım inme, vicdansız o öldürür seni."

"Hiç bir şey olmayacak." Diyip ben onu durdurmaya yeltenemeden arabadan inince ağlamamı bastırmaya çalıştım.

Dediğini anında yaptım, telefonunu elime aldığımda söylediği şifreyi girip konumumuzu dediği kişiye gönderdim.

Arabanın camına tıklatılınca korkuyla yerimden sıçradım. Elinde ki silahı indirmeden kapıyı açmamı söyleyecek şekilde eliyle hareket yaptı.

Korka korka kapıyı açtığım anda ellerini saçlarıma dolayınca çığlık attım.

"DOKUNMA LAN ONLARA!!" Diye bağıran Ulaş'ın sesiyle hıçkırdım.

"Karım değil mi? İstersem severim, istersem elimden kimse alamaz sen mi engel olacaksın." Dediğinde Kenan'ın adamların bir kaçı kendisini tutarken birisi karnına tekme attığında acıyla öksürdü.

"Sen onlara bir dokun ne seni ne köpeklerini barındırırım burada." Dediğinde gülüp saçlarıma daha çok asıldığında acıyla inleyip bir elimle sıkıca Işığı tutarken boşta ki elimle eline vurup, saçımdan çekmeye çalıştım.

"Hiç akıllanmıyorsun karıcım, seninle evde görülecek hesabımız var."

"O gitsin, nolur bırak o gitsin ben gelecem seninle."

"Sabrina sus!" Diye bağırdı Ulaş. "Öldürsün beni yine de vermiyorum sizi."

"Öldüreyim hemen olur tabi." Dediğinde namlunun ucunu Ulaş'a doğrulttuğunda önüne siper oldum.

"Sabrina çekil!" Diye bağırdı Ulaş. "Çekil kucağında bebek var, bir kaza çıkacak."

"İzin vermem." Başımı iki yana salladım. "İzin veremem, öldürme onu."

Ellerini boğazıma sarıp beni kendine doğru çektiğinde Işık bütün sesiyle ağlamaya başladı.

Kucağımdan aldığında bağırdım. "KIZIMI VER!"

"Sen iyi bir anne değilsin." Diyip kızımı adamlarından birinin kucağına verdiğinde arabaya bindirdi.

"KIZIMI VER BANA!" diye bütün sesimle bağırdığımda ana yoldan uzak ve tenha gibi bir yer olduğundan sesim yankı yapmıştı.

"Şimdi nerde kalmıştık, kızımın kan görüp korkmasını istemem o kadar da iyi bir babayım." Dediğinde ellerimle göğsüne doğru vurdum.

"Sen hayatımda gördüğüm en iğrenç insansın, yatacak yerin yok umarım öldüğünde leşin yerlerde kalır." Dediğimde sert bir tokat atması bir oldu.

"ÖLDÜRÜRÜM SENİ! ONA KALKAN ELLERİNİ KIRARIM!" Diye bağıran Ulaş'ın sesiyle ona doğru baktım.

Bir anda bir elini boğazıma bir elini saçlarıma doladığında çığlık attım.

"Öldürsene hadi bekliyorum." Dediğinde Kenan, Ulaş bütün sesiyle bağırıp, kollarından onu tutan adamlardan kurtulmaya çalıştı ama hem darbe almıştı hem de tek başına 20 tane adama gücü yetmiyordu.

Yere doğru bedenimi fırlattığında çamurların içine bulanmıştım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bana doğru eğilip yüzümü kendine çevirdiğinde gözlerini Ulaş'a dikti.

"Hadi bekliyorum ne yapacaksın bana? Ağaç oldum bak burda üzülüyorum." Dediğinde öksürmeye başladım. Ellerini yüzüme getirip okşadığında çığlık attım.

"DOKUNMA LAN ONA!"

"Benim karımla aramdaki ilişkime karışamazsın." O an bir şey oldu. Etrafımızı polis arabaları sardığında üzerimden kalkmıştı ama ben hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

Ulaş'ı tutan adamlar bir bir çekilirken polis ekipleri Kenan'dan başlayarak hepsini tuttular.

"Sabrina." Dedi Ulaş korkuyla. Kollarını bana sardığında kafamı göğsüne koydum. "Özür dilerim, özür dilerim."

"Sen benim karıma dokunamazsın!" Diye bağıran Kenan'ın sesi ile korkuyla daha çok sığındım kendisine.

"Kes lan çeneni." Diyen Kenan'ın önünde duran polis memuruna kaydı bakışlarım. "Nezarethanede kudurursun." Diyip bize doğru döndüğünde korkuyla Ulaş'a daha çok sığınıp, daha çok sıkı sarıldım. Daha çok saklandım kendisinde.

"Geldin." Dedi Ulaş'ı sesi.

"Her zaman gelirim." Diyip bakışlarını bana çevirdi. "Daha sonra konuşalım bunu ben ayriyetten sizin ifadenizi alacağım şimdi al kızı git." Dediğinde başımı kaldırıp Ulaş'a baktım.

"Kızım o arabanın içinde." Dediğimde karşımda ki polis, Kenan'ın aracının oraya doğru gidip içinden ağlamaktan gözleri şişmiş kızımı çıkardı.

Kucağıma aldığımda sıkıca sardım kendisini.

"Bana ver." Dedi Ulaş'ın yumuşak sesi. Ona güveniyordum. Kızımı ona doğru uzattığımda kucağına alıp sıkıca tuttu. Benim kalkmama yardım edip yürümem için destek oldu.

Kenan ve geri kalan adamlarının hepsi polis aracına bindirilip gittiğinde Ulaş kendi arabasının kapısını benim için açıp geçirdi.

"Benim evime gidiyoruz." Dediğinde sessiz kaldım.

Işığı araba yolculuğu hep mayıştırıp uykusunu getirdiği için kucağımda uyuya kalmıştı. Şehir merkezinden biraz uzak bir yere geldiğimizde müstakil bir evin önünde durduk.

"Burada kimse bulamaz bizi tamam mı? Güven bana gel." Diyip arabadan inip, benimde inmeme yardım ettiğinde bizim için cebinde ki anahtarla kapıyı açtı.

İçeriye geçtiğimde bakışlarımı etrafta gezdirdim.

"Burası bana ait bir ev, annemgille yaşamıyorum pek kimse bilmez burayı, yukarda iki oda birinde kızınla birlikte rahatlıkla kal, odaların içerisinde banyo var duşunu al, Selin'in kıyafetleri olması lazım o odada kullanabilirsin yarın gider temiz yeni kıyafetler alırız." Dediğinde başımı eğdim.

"Kaldır o başını." Dedi çenemden nazikçe tutup kaldırarak. "Senin hiç bir suçun yok şimdi git rahatla hadi." Dediğinde çekinerek yukarıya çıktığımda, kucağımda uyuyan kızımı yatağa yatırıp çamurlu kıyafetlerimi kirli sepeti olduğunu düşündüğüm sepetin içine atıp hızla sıcak bir duş aldım.

Ulaş'ın dediği gibi dolabın içerisinde Selin'e ait olan bir kaç parça kıyafet ile üzerimi giyinip ceket geçirdim üzerime.

Işığın ateşini kontrol ettiğimde normal olduğunu görünce derin bir nefes verip, üzerini iyice örtüp aşağıya indim.

Ulaş üzerini değiştirmiş mutfakta kahve yapıyordu.

"Geldin mi?" Dedi bana gülümseyerek. Başımla onayladım onu. "Al bakalım." Diyip kupa bardağın birini bana uzatınca titreyen ellerimle bardağı alıp birlikte salonda ki L koltuğa geçip oturduk.

Hiç soru sormadan, konuşmadan sadece kahvesini içiyordu. Elimde ki kupa bardağına çevirdim bakışlarımı hafifçe kupa bardağı ile oynayıp derin bir nefes verdim.

"18 yaşındaydım lise sondu." Dediğimde bakışlarını yüzüme çıkarıp, dikkatini bana verdi. "Öz babamı 4 yaşında kaybettim hayal meyal hatırlıyorum kendisini, ben 8 yaşındayken annem ikinci evliliğini yaptı." Konuşmak, anlatmak zor geliyordu. O yüzden soluklanmak adına kahvemden bir yudum aldım.

"Annesiyle arası iyi olan bir kız değildim aksine zorunda olmadıkça konuşmazdık bile, üvey babam ise kumarcı, alkolik herifin tekiydi, annemin o adamda ne bulduğunu hala çözememişimdir, annem pavyon denilen çeşitli yerlerde sahneler alır üvey babamın borçlarını kapatırdı, ben onlardan bağımsız yaşardım sanki hiç öyle bir ailem yokmuş gibi."

Oturduğum koltukta rahat bir pozisyon alıp bağdaş kurdum. Kahvemden bir yudum daha aldım.

"Üniversite okuma hayallerim vardı, psikolog olmak istiyordum insanların zihinlerini temizlemek, onlara yol gösterici olmak, ruhlarındaki yaraları iyileştirmek istiyordum elimden aldılar bu hayallerimi ben insanları iyileştirmek isterken beni hasta ettiler." Duraksayıp parmaklarımla oynadım.

"Üniversite sınavına hazırlanıyordum, o gün üvey babamın misafirleri gelecekti eve, annem o gün ayrı bir hazırlanmış, ayrı bir sofra hazırlamıştı, sabahları önüme iki parça ekmek koymayan paramız yok diyen insanlar o gün pirzolalar, mangallar yapmışlardı, büyükçe bir sofra kurulmuştu." Gözümden akan yaşı hemen sildim. "Normalde asla beni misafir bile gelse sofraya davet etmez, evde ki varlığımı unursamazlardı ama dedim ya o gün çok farklıydı, üvey babam yanıma kadar gelip güzel giyinip sofraya gelmemi söyledi, aklımdan kötü bir şey geçirmiyordum belli ki önemli insanlardı ve onlara bir yararı olacaktı mutlu aile tablosu göstermeye çalışıyorlardı diye düşündüm."

"Üzerimi değiştirip yanlarına geçtiğimde çocukları olduğunu düşündüğüm 2 erkek ve anne babaları olarak 4 kişi sofrada oturmuş yanlarına gelen bana bakmışlardı, annem hemen işte beni tanıttı övüp, durdu, o an...Kenan..." diyip sustum.

"Kenan o günden sonra okulumun önünden, evimin önünden ayrılmadı, kumar borçlarına gittim ben." Elleri yumruk olmuş, gözlerini kapatmış derin derin nefesler alıyordu.

"O gün, karne günü lisede çok yakın olduğum bir arkadaşım vardı aklımdan geçmedi bunu bana yapacağı beni çağırdı, acil gelmesin dedi güvendim ona bana ihtiyacı var diye düşündüm meğersem beni Kenan'ın ayağına getirtmişti aldı götürdü beni, çok yalvardım, direndim, kaçtım, ağladım fayda etmedi, kendimi öldürmeye bile çalıştım ama olmadı." Dedim hıçkırıklarımı sakinleştirmek isteyerek.

Ellerimle başıma başıma vurdum.

"Yapma, yapma kurbanın olayım yapma." Dedi başıma vurduğum ellerimi ellerinin içine alarak.

"Onu istemedim hiç bir zaman, tecavüze uğradım, 3 yıl boyunca eve odalara hapis edildim, öldüresiye dayaklar yedim sonra...sonra hamile kaldım." Dedim ağlayarak. Ellerimi tekrar kendime vurmayım diye tek eliyle tutarken boşta ki eliyle de saçlarımı okşuyordu.

"Işık doğdu, her kaçmaya çalıştığımda kızımdan mahrum etti beni, dövdü, tecavüz etti, nefes almama izin vermedi." Dedim nefes nefese.

Ellerimi ellerinden çekip üzerimde ki tişörtü sıyırıp göğsümün üzerinde ki yanık izini gösterdim.

"Onu sevmediğim için kızgın demirle yaktı göğsümü, benim gönlümde ki tek adam o olmalıymış, ben nasıl onu sevmezmişim." Dedim hıçkırarak.

Karşımda kan çanağına dönmüş gözlerinden birer damla yaş düştüğünde bana doğru yaklaşmıştı ki durdurdum onu. Bu sefer arkamı dönüp sırtımda ki kemer izlerini gösterdim.

"Yatağıma gir dedi istemedim diye bayılana kadar kemerle dövdü beni, bütün vücudum bunlarla dolu benim, her bir yerimde ayrı yaralar var benim iyileşmiyorlar yenileri ekleniyor sürekli." Ağlayarak ellerimi saçlarıma atıp yolarcasına çekiştirdim.

"Nefret ediyorum bu saçlarımdan bunlar yüzünden aylarca odaya kilitli kaldım, tek tek say dedi bana saç tellerimi say seni kızınla birlikte gitmene izin vereceğim dedi, aylarca tek başıma bomboş, penceresiz, kapkaranlık odada kilitli kaldım tek tek saymaya çalıştım saç tellerimi ben."

"Gal buraya." Dediğinde hıçkırarak ağlarken sarıldım kendisine.

"Çok canım yanıyor." Dedim ağlamaktan kısılan sesimle. "Çok yoruldum."

"Dinlen." Dedi titreyen sesi. "Söz veriyorum koruyacağım seni, izin vermeyeceğim sizi almalarına."

Ellerim ne ara tişörtünü kavramıştı bilmiyordum ama avuçlarımın arasında ki tişörtünü sıkıca tutuyordum.

Saçlarımı okşadı sakinleşmemi beklerken, sessizce sarıldı sadece. Korumak ister gibi, bırakmayacakmış gibi sarıldı.

"Bundan sonra ister kabul et, ister etme sizi tek bırakmıyorum." Dedi gözlerimin içine bakarken. "Birlikte iyileşeceğiz söz veriyorum."

 

 

 

Loading...
0%