@melek3103
|
Ben Melek. Sıradan bir evde, sıradan bir hayatı olan sıradan bir kızım sadece. Yani o hayatıma girene kadar öyleydi. O hayatıma girmeden öncesinde evden okula, okuldan eve bir hayatım vardı. Hayatımdaki tek eğlencem futboldu. Okulun takımıyla gittiğim maçlardı hayatımdaki tek adrenalin. Moralimi ya anne babamın kavgası ya da maçta kaybedersek o bozardı. Genel olarak mutlu olmaya çalışıyordum. Ama onun hayatıma girmesiyle aslında hayatım baştan sona değişmeye başladı. Hayatımdan kaos eksilmez oldu. Aslında sadece kaos değil hayatıma bir sürü yeni şey dahil olmuştu. Sevmeyi, sevilmeyi öğrenmiştim onunla. Kaç yaşına girersen gir hep çocuk kalınabileceğini, onca kargaşanın içinde huzuru bir insanda bulabileceğimi öğrenmiştim.
Her şey Buse ile beraber yazlıkta bir tatil yapmak istememizle başladı. Aslında amacımız sadece tatil değildi. Erkek arkadaşlarımızla eğlenelim diye böyle bir plan yapmıştık. Herkesten uzakta birkaç gün eğlenmek için benden çıkmıştı bu fikir. İyi ki de çıkmıştı mı demeliyim yoksa keşke çıkmasa mıydı bilmiyorum. Ama bu kaçamak tatil bizim birbirimizi bulmamızı sağlamıştı. Onu bulmuştum belki de o beni bulmuştu. Onunla birlikte kendimi de bulmuştum aslında... Bizim hikayemizin bir ismi olsaydı ben ismini Seni Buldum Ya koyardım.
İşte bizim hikayemiz...
"Anne lütfeen..." dedim dudağımı sarkıtırken. "Canan teyze nolur ya. Zaten iki hafta sonra okul başlayacak. Son sınıfız diye çok ders çalışacağız", "Aynen anne çok ders çalışacağız", "Reyhan ne diyor sizin bu başbaşa tatilinize?" Buse'ye döndüm. Yutkundu. Kaşlarıyla annesinin olumsuz olduğunu işaret etti. "İzin verdi anne. Az önce ona sormuştuk. Hatta o da seni arayacaktı. Ama şuan çok meşgul" söylediğim yalanla Buse bana döndü.
"Aynen Canan teyze. Annem izin verdi. Ama şuan çok meşgul. Şey oldu da o yüzden şey yapıyor", "Ayaz kavga etmiş. Onunla ilgileniyor" Buse inanamazcasına bana baktı. Bugün yalan üstüne yalan söylüyordum. "Tamam o zaman. Ama akşam babanla da konuşmalıyız Melek", "Sen onu ikna edersin sultanım" dedim yanağındam öperken. "Abileriniz de gelsin", "Anne Mete şortlarıma bile karışır olmaz!", "Şort giymeyiver Melek", "Anne tatile gidiyoruz", "Tamam kızım tamam" anneme sarıldım. "Sen dünyanın en harika annesisin", "Hadi git biraz daha ders çalış" Buse'ye baktım. Beni kurtarmalıydı.
"Benim valizime yardım etmesi lazım Canan teyze", "Tamam gidin ama Melek baban gelmeden evde ol", "Anne şurası ya. Karşı apartmanda olacağız", "Baban kızıyor eve geç geldiğinde", "Biliyorum anne, biliyorum", "Reyhan'a çok selam söyle. Ayaz oğluma da çok geçmiş olsun dediğimi söyle", "Söyleriiiim" dedim ayakkabılarımı ayağıma geçirirken.
"Meleeek!" başımı kapıdan içeri uzattım. "Noldu yine anne?", "Üzerini değiştir de git", "Anne üstümde tayt ve tişört var. Korkma kırmızı saten gecelikle gitmiyorum" geri çekileceğim an yan tarafımdan geçen terlikle direk kapıyı kapattım. "Koş Buse koş koş. Annem her an arkamdan terlik koleksiyonunu fırlatabilir", "Bir kerede anneni kızdırma" gülerek merdivenlerden indim. Tam apartmandan çıkacaktık.
"Melek!", "Ne var babaanne?" dedim oflayarak. "Nereye?", "Busegile" Buse'ye döndü. "Annenler nasıl boncuk gözlüm" babaannem hep Buse'yi öyle severdi. Bana da annem gibi terlik atardı. Merdana ile kovalardı. "İyiler Melahat babaanne. Bizim Melek'le küçük bir işimiz var da gitsek", "Mukayyet ol benim bu haylaz kara kıza" yüzümü buruşturup apartmandan çıktım. Buse de peşimden çıktı.
"Mıkıyyıt ıl bınım bı hıylız kırı kızı" Buse bana bakıp kahkaha attı. "Şu insanları biraz sevmeye mi çalışsan?", "Onlar beni çok seviyor sanki işleri güçleri bana terlik atmak", "Sen de düzgün durmuyorsun ki" Buse'ye bakıp güldüm. "Bana düzgün dur diyene bak. Sevgilisiyle tatile gitmek için yalan söyleyen başkası sanki", "Sen yalan söyledin", "Hee şimdi Reyhan teyzeye 'Anne ben Kutay'la vakit geçirmek için gidiyorum yazlığa' diyeceksin sanki", "Sen sanki Çağan için gitmiyorsun", "Açıkçası onu gördüğümde ne yapacağımı bilmiyorum", "Ayy sen aşık mı oldun?" dedi alayla. "Aşk değil. En son tokat atmıştım ya. Çok kızdı mı acaba?", "Çocukla hem sevgilisin hem öpmeye çalıştı diye vuruyorsun", "Öpmesini istemiyordum" Buse benim halime güldü. "Salak ya" gülerek yürüyorduk.
"Melek, Canan teyzeme Ayaz kavga etmiş dedin de. Pazartesi bizim evde güne geldiklerinde Ayaz'ın kavga etmediğini duyarsa?", "Ayaz'ın kavga etmediği gün mü var Allah aşkına? Hem Reyhan teyzeden de izin aldığımızda yarın gece otobüse bineriz. Gideriz", "Umarım annem de izin verir. Yoksa yalanın ortaya çıkar", "Çıkarsa çok olsa terlikle kovalar. Belki biraz terlikle vurur ama çok da etkilemiyor artık", "Manyaksın ya" güldüm. Onların apartmana yaklaşmıştık ki Ayaz'ı gördüm. Ayaz'ı gördüğümde ona doğru koştum.
"Ayaz dur apartmana girme" dedim bağırarak. Şaşkınca durdu. "Nold..." soru sormasına kalmadan yumruk atmıştım bile. Elini çenesine koydu. "Ah... Noldu yine?", "Reyhan teyze sorarsa kavga ettin" çenesini oynatmaya başladı. "Sağlam kızsın. Kırdın resmen çenemi" güldüm. "Anneme neden yalan söyleyecekmişim?", "Ben anneme senin kavga ettiğini Reyhan teyzenin seninle ilgilendiği yalanını söyledim. O yüzden yakalanmamam için" elini çenesinde gezdirdi. "Acıdı ama" güldüm. "Kusura bakma" gülümsedi. "Önemli değil" dikkatle bana baktı.
"Saçına bir şey mi yaptın?", "Yok her zamanki at kuyruğu yaptım işte", "Hmm bana farklı geldi o zaman", "Neyse bizim acelemiz var" dedim Buse'ye dönerken. "Ayaz sen birkaç saat gelmesen eve" dedi Buse. "Neden?" dedi Buse'ye. "Reyhan teyzemi ikna etmemiz gerekiyor da", "Neden?", "Melek'le beraber yazlığa gideceğiz. Son sınıf öncesi dinlenmek istiyoruz", "Sadece ikiniz mi?", "Evet . Merak etme kardeşinin yanına erkek sinek bile yaklaştırmam" dedim alayla. "Senin?", "Hı?" dedim anlamamışçasına. "Olmayacak Ayaz olmayacak. Sen gelme işte birkaç saat" Buse apartmana girdi. "Neyse sonra görüşürüz" dedim el sallayarak.
"Benim bu salak abim sana aşık" dedi Buse alayla. "Yok daha neler", "Saçına iltifat etti önce. Sonra da senin yanında erkek olacak mı diye sordu", "Üff Mete'ninkiler gibi salak kıskançlıklar bunlar" dedim yüzümü buruşturarak. "Mete bir şey der mi?", "Seloşcuğum halledecek", "Selin çok tatlı ya. İnşallah benim salak abim de öyle tatlı birini bulur", "Çok iyi oluyor. Abimin arkasından çevirdiğim bütün işlerde bana destek oluyor", "İnşallah Ayaz'la olursunuz", "Yaa mal mısın? Tövbe de. Ayaz benim abim gibi" güldü.
Zile bastığımızda Reyhan teyze kapıyı açtı. "Hoşgeldiniz güzel kızlarım" gülümseyip içeri girdim. "Yeni kurabiye yapmıştım. En sevdiğinizden kakaolu", "Harikasın Reyhan sultan" güldü. "Kimin dedikodusunu yapacaksınız yine?" güldük. "Dedikodu yapmayacağız. Seninle konuşmaya geldik" dedi Buse. "Neymiş benimle konuşacağınız?", "Anne son sınıfta biliyorsun hep ders çalışacağız. Biz de Melek'le iki haftalığına yazlığa gidelim tatil yapalım istiyoruz", "İkiniz mi?", "Evet anne. Biraz bronzlaşmak, yüzmek, kafa dinlemek istiyoruz", "Ayaz da sizinle gelsin", "Anne kafa dinlemek istiyoruz", "Melekcim annen ne dedi bu tatil fikrine?", "Annem kabul etti" dedim ağzıma tıkıştırdığım kurabiyeleri çiğnemeye çalışırken.
"Senden izin almaya geldik biz de" ağzımdakileri sonunda yutabilmiştim. "Eğer sen de izin verirsen pazar gece otobüse bineceğiz", "Tamam ama Uğur'la da konuşmam gerek", "Sen babamı halledersin annem" dedi Buse, Reyhan teyzenin yanağını öperken.
"Biz odamdayız" Buse'nin odasına girdik. "Eveet neler katıyoruz?" dedim heyecanla. Buse dolabından şortlarını çıkardı. "Makyaj malzemelerini de katayım mı?", "Kat tabi kat kat. Sonuçta yazlıkta sadece uyumaya gitmiyoruz" dedim sırıtarak. "Canan teyze duysa böyle sırıtabilir misin acaba?", "Amaan duymaz boşver. Çok iyi plan yaptık", "Umarım duymazlar yoksa biteriz", "Kutay'ı çağırırken hiç korkmuyordun ama", "Sen Çağan'ı cidden seviyor musun?", "Aaa şey. Bilmem, seviyorumdur ya", "Melek ciddi bir şey sordum", "Bilmiyorum" dedim bakışlarımı yere indirerek.
"Yani yaklaşık 2-3 aydır sevgilisiniz ama seni öpmeye çalıştı diye tokat attın. Herkes öpüşüyor hem", "İşte sorun da bu. Çağan herkes gibi olmak istiyor. Ama ben biriyle bir şeyler yaşayacaksam bunun özel olmasını istiyorum", "Kızım okulun gözde çiftiydiniz", "Çağan sanki her şeyin bir kuralı varmış ve onlara uymamız gerekiyor gibi davranıyor ilişkimizde. Mesela üç aydır sevgiliyiz öpüşelim gibisinden. Gözler üzerinde olsun diye yapmayacağı şey yok. Sanki belli bir yolda yürümemiz gerekiyor gibi davranıyor. Ama o yolda herkes onu izlesin istiyor", "Sen ise sıradan bir şey istiyorsun?", "Sıradan değil. Ben herkesinkinden farklı olsun istiyorum. Ben gözlerin önünde,bir şeye bağlı kalarak değil. Ben o yola göre yürümek değil o yolda kendime göre yürümek istiyorum. Ama o yaşadığımız her şeyi herkes gibi yaşamak istiyor. Mesela bana aldığı kolyeyi hatırlıyor musun?", "Evet. Çok güzeldi", "İşte aynısı yan sınıftaki başka bir kızda vardı. Çağan'ın yakın arkadaşı da kendi sevgilisine aynısını almış. Aynı gün aynı mağazadan alışveriş yapınca yanında hediye olarak vermişler kolyeleri" Buse inanamazcasına bana bakıyordu.
"Bana yol kenarından bir çiçek koparsa daha mutlu olurdum. Ya Buse ben aşk ateşine korkmadan yürüyecek benim kadar cesur olacak birini istiyorum. Ama Çağan bu değil", "Neden kabul ettin çıkma teklifini o zaman?", "Bilmem. Sanırım onu bütün okulun önünde rezil etmek istemedim. Bir de Deren'i delirtmek için" güldü.
"Eee ayrılacak mısın ondan?", "Ayrılmayacağım. Aslında onunla vakit geçirmeyi seviyorum. Yani belki de onun sevgisi benim de onu sevmemi sağlar", "Bence sen de ondan hoşlanıyorsun ama kabullenemiyorsun" sırıtıp bakışlarımı kaçırdım. "Cidden seviyorsun?", "Yaa onu göreceğim için biraz heyecanlıyım. Ama dediğim gibi onun bu tavırlarına alışmaya çalışıyorum", "Ayy sen aşık mı oldun? Yerim seni", "Bir git be. Beni iyice salak aşık sandın. Ben aşık falan değilim. Benim başka planlarım var", "Ne gibi? Gece onun evinde, gündüz bunun arabasında?" alayla güldüm. "Gece onun koynunda gündüz bunun altında demek istedin sanırım", "Yuh Melek. Ben alayına demiştim" kahkaha attım.
"Salak ben de dalga geçiyorum", "Ayy Meleek bu bikinim nasıl?", "Yuh kızım bu mükemmel. Annengil almana nasıl izin verdi?" dedim bikiniyi elime alırken. "Haberleri yok. Kurstan kitap için para istiyorlar diye aldığım parayla aldım", "Kızıım bu mükemmel. Sana da çok yakışır", "Katıyorum o zaman", "Kızım Kutay'ı çağırmasana bunu katarsan. Daha daşını buluruz sana. Şu fiziğe bak be" dedim heyecanla. Kapı aniden açılınca bikiniyi valizin içine tıkıştırdık.
"Anne?", "Reyhan teyze?", "Noldu kızlar? Far görmüş tavşan gibi bakıyorsunuz", "Neden kapı çalmıyorsun?", "Kurabiye ve süt getirdim", "Sağol Reyhan teyze. Biz de Ayaz girdi sandık da ondan korktuk. İç çamaşırı falan katıyoruz ya utandık biraz", "Ayaz gelemez kızım. Yine kavga etmiş. Çenesine buz koyuyor", "Ayy çok geçmiş olsun" dedim sahte bir telaşla. "Sağol kızım sağol. Bu oğlanla ne yapacağım bilmiyorum" dedi Reyhan teyze bıkkınlıkla. "Evlendirelim anne. Uslu bir kızla evlendirirsek düzelir", "Daha on sekiz yaşında kızım ne evliliği?" Buse ile birbirimie bakıp güldük. "Siz ikiniz üniversite sınavını bir kazanamayın o zaman göreceğim ben sizi. Melek'i zaten babaannesi ile köye yollayacakmış annesigil. Yirmisine geldi mi de hayırlı bir kısmet bulur babaannesi. Buse'yi de mi yollasak acaba sizinle?", "Yaa Reyhan teyze", "Yaa anne. Ayaz da sınıfta kalmamış mıydı hem?", "Ayaz böyle devam ederse babası onu bir yere işe katar çalışır. Siz de böyle devam ederseniz sonunuz belli" Buse ile birbirimize baktık. "Sen bari yapma Reyhan teyze" dedim. Reyhan teyze güldü.
"Ders çalışın o zaman dedikoduyu falan bırakın", "Reyhan teyze Buse'nin notları yüksek hem", "Yüksek dediğiniz 60-70 mı?", "Benden yüksek" diye mırıldandım. "Zaten okulun birinden de atıldınız" Buse'yle birbirimize baktık. Geçen sene ilk dönem okuldan atılmış gibi bir şey olmuştu. Yani ben okulda sürekli kavga çıkardığım için müdür bana ya başka okula gitmemi ya da beni örgün eğitimden men edeceğini söylemişti. Ben de masasının önündeki sandalyeye tekme atıp odadan çıkmıştım. O da babamı arayıp bu hareketimin çok terbiyesizce olduğunu söylemişti. Son kavgamda Buse de olduğu için o sadece disiplin cezası almıştı. Ama sonrasında canım kankam, artık abimden daha yakın kardeşim gibi olan biriciğim, benimle beraber yeni bir okula geçmişti.
BarSoy Lisesi... Eski okulumuza bin basardı tabiki. Okulun yakışıklılarının yanı sıra öğretmenler çok da derslerde kasmıyordu. Derslerden çok spor, müzik falan imkanı vardı. Ben okulun böylesini daha çok sevmiştim. Yarım dönem okumamıza rağmen şimdiden alışmıştık okula. Ama notlarım hala düşük olduğundan annemgil bana kızıyordu.
"Anne tamam hadi sen çık biz de valizlerimizi hazırlayalım. Yarın geceye bilet alacağız", "Babana sormadık bile Buse", "Sen ikna edersin anne", "Baban valizini görmesin. Sonra ona sormadan hazırlandın diye hiç izin vermez", "Tamam anne. Hadi çık artık ya" Reyhan teyze odadan çıkınca ağzıma bir kurabiye attım. "Ayaz da bizim okula gelecekmiş", "Gelsin ne olacak?" dedim ağzıma tıkıştırdığım kurabiyeleri çiğnemeye çalışırken. "Açlıktan çıkmış gibi yemesene şunu. Tek tek ye", "Böyle daha zevkli", "Bir de geğirirsen tam Ayaz gibisin" güldüm.
"Benden senin gibi bir kibarcık olmamı bekleme. Evde iki hayvanla yaşıyorum. Mete ve Mert" Buse kahkaha attı. "Onlarda aynı şeyi söylüyor bence", "Yaa öyle deme. Bak gider Reyhan teyzeme Buse Kutay'la buluşacak derim", "Ben de Canan teyzeme Melek'in sevgilisi var yazlığa onunla gidecek derim", "Tamam ateşkes" dedim elimi uzatarak. Gülüp elimi tuttu. Birlikte valizini hazırlamaya devam ettik. Bir sürü güzel kıyafet ve bikiniler kattık.
"Neyse ben yarın gece için biletleri alayım. Babanı kesin ikna et", "Tamam sen de baban ve abini ikna et", "Mete bir şey diyemez. Selin ile gittikleri tatili ben biliyorum" dedim sırıtarak. Ardından Buse'ye el sallayıp kapıyı çektim. Mesaj geldi o an. Selin'dendi. Açtım. Abim ona kalpli çikolata almış. Onun resmini atmıştı. 'Akşam yazlığa gitmek için izin isterken zorluk çıkarırsa trip atman için sana sebep görümceciğim" güldüm. Çok tatlı kızdı Selin. İyi ki abim ona çok aşıktı. Yavaşça merdivenlerden indim. Apartmandan çıktım ellerim cebimde başım önümde yavaş adımlarla eve yürüyordum.
"Abisi?" başımı kaldırdım. "Abi?", "Nereden bu saatte?", "Buselerden geliyorum abi", "Bir şey mi oldu yüzün asık güzelim?", "Selin'e çikolata mı aldın?" güldü. "Trip yememek için sana da aldım. Abisinin canı" dedi kolunu omzuma atarken. "Abi...", "Söyle abicim", "Benim sınav sonucum kötü gelirse babaannemle köye yollamalarına izin vermezsin demi?", "Sen ders çalışsam nasıl olur abicim?", "Abi çalışıyorum ama olmuyor", "Dersaneye gidersin abicim. Zor bir şey değil ki" kollarımı beline sardım. O şekilde bindik asansöre.
"Ay senin telefonun neden sessizde Melek?" dedi annem eve girerle girmez. "Çok bildirim geliyordu", "O telefon bir daha sessizde olmayacak", "Abi ben odama gidiyorum" odamdan tarafa döndüm. "Meleek beni sinirlendirme. Yemek saatinde odanda ne işin var?," "Yemek yemeyeceğim" odama gidip kapıyı kapattım. Abimin aldığı çikolatayı açtım. Kalp şeklindeki çikolatanın birini açtım. Yemeğe başladım. Akşam yemeklerini pek sevmezdim. Çünkü genelde yemeklerde ben azarlanırdım. Yani büyük suçlar işlemezdim ama yaptıklarım ailemin gözüne batardı hep.
Kapım açıldı aniden. "Melek annem çağırıyor", "Kapat kapıyı Mert!", "Aman çok umrumdaydı aç kalman. Annem git ablanı çağır dedi diye geldim", "Kapat kapıyı!!!" diye bağırdım. Yan tarafımdaki kitabı alıp ona fırlattım. Kapayı kapatıp çıktı. Telefonu elime almıştım ki Çağan arıyordu.
"Sana bu saatlerde arama demedim mi?", "Ne yapıyorsun atarlı prensesim?", "Odamdayım", "Yine mi yemek yemiyorsun?", "Abim çikolata almış onu yiyorum", "Onca abur cubura rağmen ipincesin", "Neden aradın?", "Manitamla konuşmak suç mu?", "Değil. Ama aramak yerine mesaj atsan daha iyi olurdu?" aniden kapı açıldı.
"Kiminle konuşuyorsun?", "Sınıftan arkadaşım", "Okullar kapalı Melek kimi kandırıyorsun?", "Anne iki hafta sonra açılacak ya. En arkaya Buse ve ben oturuyoruz o da biz oturalım diyordu" yine yalan söylemek zorunda kalıyordum. "Beraber oturalım" dedi Çağan telefonda kısık sesle. Yutkundum. Annem bu dediklerini duyarsa beni keserdi. "Yürü hadi yemeğe", "Yemeyeceğim", "Sen anca bunları ye zaten" dedi annem çikolataları önümden alırken. "Yaa bırak onları Mete aldı bana", "Ya yemek yersin ya da bunları çöpe atarım", "Bamya yemeği ye-mi-cem!" diye bağırdım.
"Peki küçük hanım. Aç otur odanda", "Çikolatamı ver!", "Abur cubur yasak sana" annem odadan çıkınca kapıya tekme attım. "Ahh!" acımıştı ya. Telefonumu geri aldım. "Özür dilerim ailevi bir mevzuydu", "Önemli değil. Üzülme ben sana alırım istediğin çikolatayı", "Sorun çikolata değil. Daha ailemden yazlık için izin alacağım", "Sen tatil için ailenden izin mi alıyorsun?" dedi ardından güldü. "17 yaşındayım ve ailem seninkiler gibi değil. Bunda güleceğin bir şey yok Çağan", "Tamam ya hemen kızma. Kutay'ın manitası da mı aynı?", "Buse sadece babasından izin alacak. Abisi ve annesini hallettik. Ama ben abim ve babamdan da izin alacağım", "Abin ve baban beni bilmese?", "Ne?", "Ya dayak yemek istemiyorum. Suratımı seviyorsun ya aşkım. Dağılmasın bu güzel suratım", "Aileme senden bahsetmedim zaten. Bahsetmem de sevgili olaylarına karşılar" oh demişti. Sinirle derin bir nefes aldım.
"Eee valizini hazırladın mı güzelim?" güzelim dediğinde gülümsedim. "Evet bir şeyler hazırladım", "Seksi bikiniler gibi şeylerdir umarım", "Normalde giyindiğim gibi giyineceğim", "Hmm seni hiç bikini ile görmemiştim. Güzel olacağını umuyorum", "İnşallah. Ben şimdi kapatsam. Ailemden izin alacağım da", "Tamam prensesim görüşürüz. Yarın yola çıkacağız biz", "Biz de çıkmaya çalışacağız. Bir aksilik olursa sana söylerim", "Tamamdır görüşürüz. Bana haber ver biz ona göre çıkalım. Aynı gün orada olalım ben sensiz orada sıkılırım aşkım" gülümsedim.
"Tamam ben sana mesaj atarım. Hatta bugün sabahlayalım mı?", "Yok benim uykum var. Yazlıkta zaten sabahlayacağız", "Beraber gün doğumu da izleriz değil mi?", "Gün doğumu mu? Ben sabaha kadar başka şeyler yaparız diye düşünmüştüm", "Ne gibi?", "Kutaygilin yazlığa geçeriz ikimiz baş başa" dediğini anlamamış gibi davranmaya karar verdim.
"Baş başa sıkılırız. Busegil de yanımızda olsun" ofladığını duydum. "Tamam güzelim kapatıyorum artık", "Çağan...", "Noldu?", "Aşağı gelsene ben de cama çıkarım. Hem seni görmüş olurum", "Bu saatte mi?", "Evlerimiz yakın diye demiştim. Yürüyerek on dakikaya burada olurdun", "Sahildeyim ben koşuya çıktım", "Keşke haber verseydin ben de gelirdim. Beraber koşardık", "Yok yanımda Kutay var zaten. Şimdi kapatıyorum" telefonu kapatıp yan tarafıma koydum.
Annem odama girdi. "Hadi kalk kahve yap. Babana konuyu açalım", "İzin verir demi?", "Nereden çıktı bu yazlık işi ya", "Anne kafamı dinlemeye ihtiyacım var. Hem temiz hava almazsam alerjim artabilir", "Tamam sen kahveleri yap. Ben babana ikna ettiririm" anneme sarıldım. "Çok teşekkür ederim", "Hadi mutfağa hadi. Buzdolabında babanın en sevdiği çikolatadan var ondan da koy", "Tamam" koşarak mutfağa girdim. Kilim kayınca yere yapıştım.
Ayağa kalkıp cezveyi çıkardım. İçine kahve, şeker ve su koyup ocağa koydum. Babam ve abim umarım izin verirdi. Tepsiye fincan tabaklarını ve suları koydum. Çikolataları da güzelce yerleştirdim. Kahveler olduğunda fincanlara kattım. Tepsiyi alıp içeri girdim. Kahveleri babama, abime ve anneme verip oturdum.
"Bu kahve yaptıysa kesin bir şey isteyecektir" dedi Mete direk. "Yaa abi" dedim başımı eğerken. "İşin düşünce abi. Diğer zamanlarda Mete", "Abi, Melek...", "Ne var?" diye bağırdık ikimizde Mert'e. "Azıcık sessiz olun yengem aradı. Sesiniz yukarı kadar gidiyormuş", "Tamam oğlum sen odana git oyununa devam et" Mert odadan çıktı. "Adnancım, biliyorsun Melek'in alerjisi var. Bu aylarda Antalya'da durunca tıkanıyor. Sonrada kış boyu alerjisi yüzünden sürekli ilaç alıyor ya. İlaçları dikkat dağınıklığı yapıyor" vayy be Canan Sultana bak yalan konusunda beni geçmişti.
"Bu sene de son sınıf olacak. Dikkati dağılmamalı. Yazlığa gittiğimizde alerjinin etkisi azalıyor ya. Senin de işlerin yoğun. Mete de çalışıyor. Buse ile ikisi okullar açılana kadar orada dursunlar", "İkisi yalnız mı?", "Koskoca kız oldular. Kendi başlarının çaresine bakarlar. Buse kızımı biliyorsun zaten. Melek'in saçmalamasına bile izin vermez" babam abime baktı. İkisi de kararsız görünüyorlardı.
"Seni her aradığımda o telefon açılacak. Açılmadığı an oradan geri dönersin", "Beni ulaşamadığında Buse'yi ara. Denize girerim, duşa girerim falan", "Bana bak küçük hanım bir günde en az beş kez annem, ben veya babamla konuşmazsan gelir oradan kendim alırım seni" gözlerimi devirdim. "Anne şu kızına söyle bana gözlerini devirmesin", "Melek!", "Tamam anne. Gidebilir miyiz yani?", "Gidin" dedi babam. "Ne zaman gideceksiniz?", "Yarın geceye bilet alalım diyoruz. Sabaha oraya varırız", "Gece olmaz başına bir şey gelir", "Abi sabah binersek otobüse akşama anca varırız oraya. Yazlığa varana kadar daha sıkıntı olur", "Kız haklı. Alsınlar biletlerini", "O zaman ben odama gidip valizimi hazırlayayım", "Hazırlamamış mıydın?", "Hayır abi hazırlamadım. Siz izin vermeseydiniz gitmezdim", "Vayy be. Sen büyüdükçe akıllanıyorsun" dil çıkarıp odama yöneldim.
"Sen uyurken ağzına çoraplarımı sokucan o zaman göreceksin dil çıkarmayı", "Bana bulaşma abicik. Çok fazla şey biliyorum" hızla odama gittim. Telefonumu alıp Buse aşkımı görüntülü aradım. "Bebeğim iznimi aldım", "Ben de aldım senden haber bekliyordum", "Şimdi biletleri alacağım. Yarım saatliğine bize gelsene beraber valiz hazırlayalım", "Geleyim hem anlatacaklarım var sana", "Tamam sen gelene kadar ben de biletleri alayım", "Tamam hemen geleceğim" telefonu kapattığında bilgisayarımı açtım.
Yarın geceye iki bilet aldım. İkimizin koltukları yanyana olacak şekilde almıştım. Büyük ihtimal cam kenarı için kavga edecektik ama neyse. Sonuçta başarmıştık iznimizi almıştık. Koltuk rezervasyonunu yaptırdım. Ayağa kalkıp makyaj malzemelerimi toparlamaya başladım. Çok makyaj malzemem yoktu zaten. Pek anlamazdım da o işlerden ama yine de Çağan'la olacaktık ve o makyajla daha güzel olduğumu söylemişti. Kapı çaldı.
"Ben bakarııım" dedim koşarak. "Kim?", "Buse gelecekti anne" dedim ardından kapıyı açtım. "Hoşgeldin", "Hoşbuldum. Annem sadece bir saatlik izin verdi saat geç oldu diye", "Tamam hadi çabuk olalım", "Hoşgeldin kızım", "Hoşbulduk Canan teyze", "Kek yapmıştım getireyim mi?", "Olur olur biz odamdayız" dedim Buse'nin kolundan tutup çekiştirerek.
Kapımı kapattım. "Biletleri ayarladım yarın geceye", "İnanabiliyor musun başbaşa tatile gidiyoruz?", "Valla rüya gibi", "Buraya gelmeden önce Kutay aradı", "Eee o da çok heyecanlı. Beni çok özlemiş", "Ay siz çok tatlısınız ama" dedim gülerek. "Biz de Çağan'la konuştuk. Aynı gün gidelim dedi. Sensiz orada sıkılırım dedi. Ama şey yapalım biz yarın akşam gideceğiz ya. Onlara salı gideceğiz diyelim. Hem onlar gelene kadar yerleşmiş oluruz. Direk yol yorgunu olmayalım yanlarında", "Ayy çok mantıklı. Hadi valizini de hazırla. Annemgil bekliyor" dolabımdan kıyafetlerimi çıkarmaya başladım. Buse'ye gösteriyordum o da onaylayınca valizine katıyordum....
... "Dikkat edin kendinize" dedi abim sarılırken. "Ederiz" dedim ciddi durmaya çalışarak. "Kimseyle kavga etmeyeceksin Melek", "İnşallah" diye mırıldandım. "Melek!", "Tamam Mete", "Güzellik bizim bu salak sana emanet" dedi abim Buse'ye de sarılarak. "Tamam Mete abi", "Bir sorun olursa arayın" dedi Uğur amca. "Tamam baba ararız" dedi Buse. Babasına sarıldı. Ben de sarıldım. Babamdan ayrılınca Ayaz'ın boynuna atladım.
"Yumruk aramızda kalsın" diye fısıldadım. Güldü. "Aramızda" diye fısıldadı. Gülümseyip geri çekildim. Buse de herkesle vedalaşmıştı. "Melek bak kızım bunda en mısır gevreği var. Sütü orada alırsın. Kek de kattım" dedi annem. "Teşekkür ederim anne", "Bunun içinde meyveleriniz var kızlar. Sarma da kattım. Aç kalmayın orada", "Teşekkürler anne" dedi Buse de annesinin uzattığı çantayı alırken. "Sağol Reyhan teyze.
"Neyse iki haftaya geleceğiz zaten. Artık gidip koltuklarımıza oturalım" Buse'nin elini tutup otobüse çekiştirdim. "Molada yer değiştiririz. Hangi tarafı istiyorsan otur" Buse cam kenarına geçti. Ben de yanına oturdum. Otobüs hareket etmeye başladığında bizimkilere el salladık. Otogardan çıkınca rahat bir nefes aldım.
"Bizimkileri arayalım bi. Napıyorlarmış öğrenelim", "Sen ara ben de şu kulaklığımı bi bulayım" dedim. Buse, Kutay'ı aradı. Bir sorun mu vardı acaba? Yüzü düşmüştü. "Tamam. Siz de salı geleceksiniz o zaman" sustu dinledi dinledi. "Tamam Kutay. Biz de böyle olsun istemezdik ama ailelerimiz.... Tamam salı günü görüşürüz" telefonu kapatınca ona döndüm. "Noldu?", "Tatilimizi mahvedeceksiniz şu bu dedi. Neymişte bizi bekliyorlarmış şimdi. Bizim yüzümüzden iki gün az tatil yapacaklarmış", "Ay kıçımın kenarına bak sen. O kim de sana kızıyor be", "Amaan düzeliriz ya. Beni görünce dayanamaz" güldüm.
"Erkek olsam ben de dayanamazdın kankacım" güldü. "Manyak mısın kızım ya?", "Sence?" dedim gülerek. "Evet öylesin" ikimiz de güldük. "Sessiz olun biraz bebek uyuyor burada!" diye bağırdı. Arka koltuktan biri. "Kusura bakmayın" dedi Buse arkasına dönüp. "Hadi sen de ara sevgilini" sevgilin kelimesini vurguladı. "Arayayım. Bakalım napıyormuş bensiz" telefonumu çıkarıp Çağan yazan mumarayı buldum.
"Alo...", "Ne... Efendim prensesim", "Napıyorsun sevgilim?" arkadan sesler geliyordu. "Yanında birileri mi var?", "Oyundayım. Ne söyleyeceksen söyle?", "Napıyorsun diye merak etmiştim. Salı günü geleceksin değil mi?", "Geleceğiz de sizle nerede buluşacağız", "Biz direk yazlığa geçeriz. Siz de otele geçin. Yerleştikten sonra buluşuruz", "Tamam aşkım. Kapatıyorum işim var....Ay kapat artık şu telefonu", "Yanında kim var?" dedim kız sesi duyunca. "Melis var yanımda", "Tamam. Bay bay" telefonu kapattım.
"Ne diyor? Yüzün düştü", "Kız sesi duydum. Melis dedi", "Melek seni üzmek istemem ama...", "Yapmaz öyle şey ya. Off kötü düşünmek istemiyorum. Hem oyundaymış zaten", "Sen bu çocuğu seviyorsun baksana telefonu açtığında bile heyecanlandın" bakışlarımı kaçırdım. Sevdiğimi sanmıyordum. Ama onunla mutluydum da. "Sanırım" diye mırıldandım. Güldü. "Kaç saat sürecek yolculuk?", "Molalar falan 5-6 saat", "Uyuyacağım o zaman. Saat iki olmuş zaten", "Tamam iyi geceler", "Sen uyumayacak mısın?", "Uykum yok", "Yer değişelim istersen sen dışarıyo izlemeyi seversin"
Buse ile yer değiştik. Buse başını omzuma yaslayıp gözlerini yumdu. Dizlerimi ön koştuğa yasladım. Kulaklıklarımı takıp yolu izlemeye başladım. Gecenin karanlığında dışarıyı izlemekten hep korkmuşumdur ama seviyordum da. Zaten karanlıkta yalnız kalmaktan korkardım. Ama şuan yanımda Buse olduğu için içim biraz daha rahattı. Buse benim çok küçüklüğümden beri arkadaşımdı. Sırdaşımdı, abimgilden daha çok şeyimi bilirdi. Suç ortağımdı genelde. Ağlayacağımda ağlamacak omzum, ablamdı kimi zaman, kimi zaman ise küçük kız kardeşim.
Başımı cama yasladım. Telefonda duyduğum ses kime aitti acaba. Kız kardeşidir umarım. Beni aldatmazdı. Çünkü bana bütün okulun önünde çıkma teklifi etmişti. Aylarca peşimden koşmuştu. Yani bir insan sevdiği kızı neden aldatsın ki? Hem tatil fikri de ondan çıkmıştı. Onu bulduğumda ona sıkıca sarılacaktım. Biliyordum tokattan dolayı biraz kızmıştu bana. Ama ne yapayım daha önce hiç öpüşmemiştim ve o öpmeye çalışınca bir an korkmuştum. Affederdi beni ya. Kıyamazdı bana. En sevdiği kurabiyelerden yapmaya çalışırdım. Zaten beni sevdiği için çok kızmamıştır.
Kulaklığımda çalan şarkıya odaklandım. "Haydi beni bir duy, beni bir bil, beni bir hisset" gecenin karanlığına gözlerimi yumdum.
"Melek, Melek hadi uyan geldik" gözlerimi açtığımda güneş çoktan doğmuştu. "Geldik mi?", "Evet otobüs birazdan duracak" dizlerimi önümdeki koltuğun arkasından çektim. Uykulu bir şekilde esnedim. Çantamı bacaklarımın arasından kucağıma aldım. Otobüs yavaşladı. Herkes çantalarını almaya başladı. Sırt çantamı sırtıma asındım. Buse de kendi çantasını asındı. Annemlerin kattıklarını da elimize alıp ayağa kalktık. Otobüsten indik. Valizlerimiz için beklemeye başladık. Valizlerimizi indirdiklerinde aldık.
"Tatil başlasın o zaman", "Başlasıın!!".... |
0% |