Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@meleklerucar

Merhaba ben elisa ilk önce kendimi tanıtmak istiyorum.

 

Ben 16 yasindayim aslan burcuyum ve İzmir'de ailemle yaşıyoruz; annem,babam ve ben. Normal bir ailem vardı. Lissede son senemdi. Kendimi fotoğraf,video çekmeyi hep çok severdim. Sonunda youtube hesabı açıp videolar yapmaya karar vermiştim. İlk videom, ikinci,üçüncü derken devam etti. Bazılarını üşenip editlemeden sildim ve baya bi süre video çekmedim. Sonra tekrar video çekmeye başladım.

 

Biraz fiziksel özelliklerimden bahsedeyim; bebekken mavi gözlü, sarı ve dalgali saçlıydım, şu an ise yeşil gozluydum saclarım ise hala sarı ve dalgaliydı, kumral tenliydim.

 

Bu gün yine canımın çok sıkıldığı bir gündü ve zaman asla geçmiyordu, video fikirlerimi düşünmeye başladım ve kombin yapma videosu yapacağım aklıma gelmişti babam ve annem çalışıyordu ve evde tek ben vardım.

 

Annemin kıyafetleriyle kombin yapmaya karar verdim ve hızla odama gittim annemin neredeyse tüm kıyafetlerini döktüm.

 

Beyaz çekmeceli ve tek kapağı olan belime kadar gelen bir küçük dolabının üstündeki telefon tutacağına telefonu sabitledim ve klasik bir giriş yaptım ardından ise kıyafetleri deneyip çıkararak, giyerek kombin yaptım. zaten katlanacak çamaşırlar varken şimdi de bi ton daha eklenmisti.

 

Oturdum ve hepsini katlamaya başladım sonunda katlamayı bitirdiğimde telefonun titresimiyle telefona donup bakmam bir olmuştu telefona baktığımda kaşlarımı çalmıştır ve anlamaya çalışmıştım bir mesaj gelmişti ama uygulama ya da başka bir yerden değildi tuhaf bir mesajdı

 

"Güzelim kameranın önünde soyunup giyinme bence, seni izleyen hackerler olabilir" di.

Mesarja bakıp öylece kalakaldım, bu gercek olamazdı. Etrafa öylece bakıp durdum, bir sağa, bir sola, kimse yoktu.

Bu sefer kaşlarımı çatıp telefonun ön kamerasına baktım ama sonra içimden

 

Sacmalama istersen daha neler, sadece bir şaka. Diye geçirdim, şaka olmasını umdum. Ya şaka değilse? Diye düşününce kendimi toparlamak için kalkıp mutfağa doğru gittim aklımda bin tane soru vardı. Mutfağa gittiğimde su kaynatıp kahve yaptım biraz telefonla uğraşıp kahveyi içtim va kapı sesini duydum, kapı sesini duyduğumda yutkundum. Annem gelmiştir değil mi? Kalkıp yavaş yavaş kapıya gittiğimde, annemin diğer taraftan "açsana şu kapıyı" dediğini duydum. Kapıyı açtım, alışveriş yapmıştı ve posetlere baktım. Poşetleri elinden aldım ve mutfağa gidip bıraktım, posetlere heyecanla baktığımda bana çikolata aldığını gördüm. "Teşekkür ederim canım annemdeki sevinçle, "Ne demek" dedi annem. Hızlıca poşetlerdekinleri yerlerine yerleştirdim ve anneme yemek yapmakta yardımcı oldum, yemek yaptığımızda babam da geldi ve oturup yedik sonra ise yine odama kaçtım. Bi süre resim çizdikten ve müzik dinledikten sonra ise yine telefona gömüldüm, aklıma o bildirim geldiğinde kaşlarımı catıp bildirimi tüm uygulamalarda aradım, ama yoktu. Bu nasıl olabiliyordu? Arkadaşlarımdan birisi mi yapmıştı? Eğer yalansa ve inanirsam kendimi çok aptal hissederdim. Yine de izleniyor muşum hissi vardı ve asla da gitmiyordu. Çok canım sıkılmaya başlayınca telefondan hareketli şarkı açtım ve telefonu videoya alıp dans etmeye başladım. Telefona bildirim geldiğinde umursamadim ama sonra sabahki mesarj aklıma geli ve hızla telefonu elime alıp baktım

 

[Çok güzel dans ediyorsun, eminim kucakta daha iyi dans edersin güzelim.]

 

Şaşkınlıkla gözlerim büyümüş ve kaşlarım catilmisti, ve yine bildirim

 

[Her seferinde ayni yüz ifadesi, çok komik;)]

 

Telefonu hızla ters çevirip masaya koydum ama sonra arka kameraya bakıp elimle kapattım. Tekrar bildirim geldiğini duyduğumda yutkundum ve bakmak istemedim ama marak duyguma karşı koyamadım ve telefonu elime alıp baktım.

 

[Inanmamaya devam mı edeceksin güzelim?]

 

Telefondan uzaklaşmak istedim ve telefonu uzaktaki çalışma masama koydum ardından ledlerimi açıp yatağa uzandım ve uyumaya çalıştım zaten yarın okul vardı. Alarmın calmasiyla uyandım ve alarmı kapatıp çantamı hazırladım, okul formamı giydim, elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fircaladim. Annem benden 1 saat sonra evden çıktığı için onunla vedalaştı ve çıktım, durağa doğru yürüdüm, durakta bi süre bekledim ve otobüse binip kulaklığı taktım, kulaklıkta çalan şarkı 'bu kız' şarkısıdıydı. Bir anda şarkı değişince kaslarim catildı ve telefona baktım çalan şarkı listemde yoktu, şarkı ' giderdi hoşuma' şarkısıdıydı değişme tuşuna bastığımda tekrar listemde olmayan şarkı çalmaya başladı 'dünyanın en güzel kızı' tekrar değiştim ve yine listemde olmayan başka bir şarkı 'senden daha güzel' değişmeyi bıraktım ve dinlemeye başladım. Biraz sonra okula gelince kulaklığı çıkartıp karşıya okula yürüdüm ve okula girdim yine başlıyoruz diye içimden geçirirken sınıfa gittim ve en arka sırama oturdum. Sınıflar karılmıştı ve tanimadigim bir sürü kişi vardı, kollarımı masaya koydum ve kafamı arasına yerleştirip gözlerimi kapattım.

 

Birinin yanıma oturmasını hissetmem ile uyanıp ona baktım. Okulun popüler kendini bir şey sanan çocuk yanıma oturmuştu "naber guzellik" dedi ama cevap vermedim "dilini mi yuttun yavrum" diye sordu bu sefer ama yine cevap vermedim. Telefonu çaldığında cebimden çıkartıp telefona baktım, telefon ekranında 'babacımm' yazıyordu. Bunu gören 'popüler erkek bozuntusu' hızla biraz uzaklaştı ve bana baktı, telefonu açıp kulağıma götürünce ve "Alo?" diyince 'popüler cocuk' çoktan ortadan kaybolmuştu bile. Bi kaç kez "Alo?" Diye tekrarladım ama hiç ses gelmedi, bu sefer aramayı sonlandirdigimda bildirim geldi

 

["sonra teşekkür edersin güzelim"]

 

İç çektim ve telefonu tekrar cebime koyup, kollarımı sıraya yasladım ve kafamı arasına yerleştirip, gözlerimi kapattım.

 

Uyandığımda öğle arasiydi, zaten arkadaşım olmadığından öğle araları çok sıkıcı olurdu ve ben de hep telefonla oynardım. Elimi cebime daldırıp telefonu çıkarttım ve hep girdiğim uygulamaya girdim. Bu uygulama; gercek olmayan insanlarla her hangi bir olay, rol yapmak ve eğlenmek için bir uygulamaydı. Kısacası; roleplay yapmak için bir uygulamaydı.

 

Uygulamayı açıp kendime göre gezinip bir hikaye buldum ve tıklayıp rol yapmaya başladım. En başlarda herzamanki gibi normal ve eglenceliyken, biraz biraz değiştiğini ve tuhaf bir şekilde birisiyle konuştuğumu hissetmeye başladım. Normalde uygulama bu şekilde değildi, mesajlar oldugundan çok daha farklıydı.

 

Biraz tırsınca uygulamadan çıktım ve telefonu kapatıp cebime attım. Aç olduğumu fark etmemle, sabahtan beri kalkmadıgım yerimden kalkıp yürümeye başladım. En alt indim ve kantine neredeyse geldiğimde telefonun tekrar titremesi ile, telefonu cebimden çıkartıp bildirime baktım.

 

["Bana ne zaman inanacaksın?] Yazıyordu, tam telefona bakıp bi kac adım atarken sert bi şekilde çarpıp geriye savrulunca hızla önüme baktım.

 

Önümde duran; sarı saçlı, saçları orta boyutta olan, gozleri mavi, yeşil karışımı, gözlerini dünyaya benzettigim, hafif kemerli burnu olan, yüz hattı biraz sert, uzun boylu ve benimle yaşıt bir erkeğe bakıyordum.

 

Ne kadar uzun süre baktığımı fark ettiğimde "A- pardon.." dedim.

 

Yüzünde garip bir ifade ve gülümseme ile "Sorun degil" dedi sarışın çocuk.

 

Cocuk baya yakışıklıydı. bi kaç sayine bakıstıktan sonra, ilk hareket edip kantine yönelen ben olmuştum. Kantine girdiğimde çok sıra yoktu, ne alacağımı düşünmek yerine elimde olmadan o cocugu düşünüyordum.

 

Yan üniversiteden olmalıydı büyük ihtimalle, neden buradaydı? Bir tanıdığı mi vardı? Her neyse.

 

Tezgaha gidip kantinci ablaya "tost ve ayran" dedim. Tostumu ve ayranimi alıp masaya oturdum ve yemeye başladım, yine çok sıkılmaya başladığımda telefonu çıkarttım ve şarkı açtım.

 

Bir süre şarkı dinleyip yemeği bitirdiğimde, şarkılar tekrar değişmeye başladı ve yine darlanip şarkıyı kapattım. Telefonu cebime attım ve sınıfa gitmek için kalkıp yürümeye başladım, sınıfa gittiğimde öylece sırada oturdum, çünkü; telefonla ugrasamiyordum, sonuçta telefonum delirmisti.

 

Sonunda Zil çaldığında tekrar kafamı sıraya koyup uyumaya çalıştım ama bu sefer uykum yoktu. Hoca geldiğinde defter çıkarttım ve öylesine bir seyler karaamaya başladım.

 

Bu ders de bittiğinde zaten 2 ders kalmıştı. Tekrar derse girdiğimizde ise öylesine uğraşacak bor şeyler bulup oyalandim. Artık çarem kalmayınca son dersi dinledim ve ne yazikki ders matematikti, asla geçmedi.

 

Sonunda okul bittiğinde hemen eşyaları toplayıp çantaya tepistirdim ve çantayı sırtıma attım. Okuldan çıkıp otobüs bekledim, otobüse bindim, eve gittim.

 

Evdeyken telefonla uğraşmak istemedim çünkü yine saçma sapan şeyler olacaktı, buna emindim. Bu fırsatta evdeki işleri yapıp zaman geçirmeye koyuldum çünkü annem ve babamın gelmesine daha çok vardı. Bulaşık makinasindaki bulaşıkları yerleştirdim ve bulaşıkları bulaştığını alıp makinaya doldurdum. Doğruyu söylemem gerekirse sadece makarna yapmayı biliyordum, onunda genelde tuzunu unuturdum. Yine de makarna için kettle su koydum ve kaynamasını bekledim. O sırada yine bildirim gelince telefonu açtım ve bildirime baktım.

 

["Sanırım olayın ciddiyetinin hala farkında değilsin? Mesela fotograf ve videoların, telefonun önünde soyunup giyinmen, telefonda olan tüm her şeyin. Bunların elimde olduğunun farkında değil misin?"]

 

Gözlerim faltaşi gibi açılmış ekrana öylece bakakaldım, hala bir şaka olduğuna inanmak istedim ama hiç de şaka gibi değildi, gayet ciddi bir meseleydi. Telefondaki tüm fotoğraf, video, ve bilgilerim aklıma geldiğinde beynimden vurulmuşa döndüm.

 

Bildirime tıkladığımda sadece klavye çıktı ve mesarj yazıp göndermek istedim ama ne yazacağımı bi türlü bulamadım. Ne diyebilirdim ki? Durumun ciddiyetini fark etmiştim ama ne yapacağımı bilmiyordum, bu yüzden durumla ilgilenmiyor gibi duruyordum.

 

Fokurdama sesi ile kafamı çevirdiğimde suyun kaynadıgını anladım ve tencereye yöneldim. Hemen yanımda duran makarna paketini açıp suya döktüm ve tuz ekledim. Pismesini beklerken sadece düşünceler içindeydim, dayanamayıp yazmaya karar verdim ve telefona yöneldim. Telefonu elime alıp tekrar bildirime tıkladım ve klavye açıldığında tuşlara tıkladım.

 

["Sen kimsin?"] Yazdım ve gönderdim.

 

Stresle beklerken anında bildirim geldi;

 

[Hmm... her hangi bi hacker, ne fark eder?] Yazıyordu.

 

Gerçekten benimle dalga mı geçiyorlar?

 

[Bunun adil olduğunu sanmıyorum, Sen benim hakkımda her şeyi biliyorsun ama ben hiçbir şey bilmiyorum.] Yazıp gönderdim ve kısa süre sonra tekrar bildirim geldi.

 

[Senin hakkında her şeyi bildigimin farkındasın, peki ya bunları yayabilicegimin farkında değil misin?] Yazısını okurken korkuyla yutkunmaya çalıştım. Hızlı şekilde hemen yazıp gönderdim;

 

[Bunu yapmazsın, değil mi?] Ve tekrar gelen bildirimi okudum.

 

[Yapmamam için bir neden?] Bilgilerim kimin elindeydi? İyi birisinin mi, kötü birisinin mi? Gerçekten paylaşır miydi? Benden ne istiyordu?

 

[Benden ne istiyorsun?] Diye sordum ve attım.

 

[Daha buna karar vermedim ama bil ki benim insafima kaldın] Yazıyordu, Ben ne yazacağımı düşünürken yine bi bildirim geldi;

 

[Ben yazana kadar bekle güzelim, şimdilik görüşürüz] Yazıyordu.

 

Sinirle telefonu kapatıp masaya koydum. Makarnaya döndüm ve süzgeç çıkartıp makarnayı suzdum, tencereye yağ ve salça koyup kavurdum ve makarnayı döküp karıştırdım. Makarna bittiğinde sofrayı hazırladım; 3 tane tabak, üç tane çatal, üç tane kaşık, üç tane bardak, iki kasede yoğurt ve sişedeki içecek. Annemin işten çıkmasına az vardı, babam zaten yemek yemek için gelip geri ise giderdi. Sandalyeye oturup beklemeye başladım, oturduğum gibi bir bildirim daha geldi.

 

Bildirime baktığımda bir link ve yazı vardı, linkin yanında yazan yazı;

 

[Bu linke takla, güven bana sadece yazışmak icin bir program yazdım]

 

Güvenmemem gerektiğini tabiki de biliyordum ama başka çarem de yok gibiydi, linke tıkladığımda dediği gibi mesajlaşmak için bir yer açıldı. Diğer uygulamalar gibi normal bi konuşma yeriydi ama tek farkı hiç bir uygulama değildi, gerçekten bunu kendi mi yapmıştı?

 

"Yazıyor..." simgesi gözüktü, sadece ne yazacağını merak ettim.

 

[Su an fotoğrafını at] Yazıyordu, ekranı az incelediğimde fotoğraf makinasi şeklini gördüm ve burdan fotoğraf çekip atabilicegimi anladım ama çok kararsız kaldım ki o anda sohbette bir fotoğraf belirdi; Benim şu anki telefondan görünen görüştüm. Şaşkınlıkla telefona, sohbet ekranına bakakaldım ve bi süre sonra on kameraya baktım.

 

[Fotoğraf at diyorsam at, ben zaten seni izliyorum] Yazıyordu sohbette.

 

Telefonu hızla bırakıp uzaklaştım, salona gidip televizyonu açtım ve kafa dağıtmak için herhangi bir programı açıp izlemeye başladım. Televizyona baya dalmışım ve Zil sesi ile kendime geldim. Kalkıp kapıya yöneldim, annemin çıkış saati gelmişti ve annem eve geledigi için sevinmiştim çünkü açıktan ölmek üzereydim.

 

Kapıyı açtığımda gözlerim fal taşı gibi açıldı ve oyelce kalakalıp ona baktım.

 

"Beni ciddiye almayı öğrenmelisin" dedi sert bi şekilde.

 

   

**💛**

 

Evettt yine gıcıklık yaptım... üzgünüm.

 

Heckar sizce kim?

 

Elisa nasıl birisi?

 

Eslisa yerinde olsaydınız ne yapardınız?

 

Sizce heckar ve elisa'nın arasında ne olacak?

 

Kitap hakkındaki değer fikirlerinizi de belirtin lütfen.. bölümlerin uzunluğu yaklaşık bu kadar olacak.

 

Oy vermeyi unutmayın ve tesekkurler!

 

Aslında bölümü atmayacaktim ama tık tokta tuttu diye atıyorum..

 

 

 

 

 

Loading...
0%