Yeni Üyelik
10.
Bölüm
@meleklerucar

1 aydır burada Bora ile yaşıyorum.

 

Her şey gayet iyi gidiyor, tabii bazı şeyler dışında... Bora bazen kendini bir odaya kilitliyor, bu odadan ise kırıp dokme sesleri, bağırma sesler, Çığlık sesleri geliyor ve bu beni çok korkutuyor.

 

Bunları düşünürken gidip bora'yı tekrar kontrol etmek istedim ve salona doğru gittim.

 

Salona vardığımda kaçıncıyı ictigini bilmediğim içki şişesini koydu ve yenisini aldı.

 

Yüz ifadesi o kadar tuhaf ve korkunçtu ki bu beni ürkütüyordu.

 

Beni fark ettiğinde öfkeyle bana baktı "hemen git" dedi.

 

Onun için endiseleniyordum ve bu yüzden gidemezdim.

 

Yanına doğru çekingen adımlarla yürüdüm.

 

"Han...?" Mırıldandım,hiç kendinde gözükmüyordu.

 

Sarhoş gibi gözükmüyordu ama yine de bilinci yerinde değildi.

 

Öfkesini kontrol etmeye çalıştı ama gözlerindeki deliliği görebiliyordum.

 

"Hemen gitmen lazim" dedi, kendini kontrol etmeye çalışıyordu.

 

"Ben seni böyle bırakıp gidemem" dedim ve sonunda onun önünde durdum.

 

Beklemediğim şekilde beni tuttu ve oturdugu koltuğa sertçe çekti.

 

Ne olduğunu anlamadan koltuğa sarsılarak yapıştım.

 

Hızla üstüme çıktı ve yüzümü sertçe tek eliyle kavradı.

 

"Han, ne yapıyorsun?" Diye sordum.

 

Cevap vermesini bekledim ama cevap vermedi bunun yerine dudaklarıma yapıştı, vücudu ise benim vücuduma baskı yapıyordu.

 

Zar zor ondan ayrıldım ve kafamı yana çevirdim.

 

"Han dur! Neler oluyor?" Diye sordum endişeyle.

 

"Kes sesini" Bunu söylerken kontrolü kaybettiğini anladım çünkü kafamı sertçe çekip tekrar dudağıma yapıştı.

 

Tekrar zar zor ondan kurtulup kafamı çevirdim ama bu sadece onun öfkesini korukledi.

 

Elini kafamın arkasına götürdü ve saçlarımı sıkıca kavrayıp, sertçe çekti.

 

Canim yanmıştı.

 

"Han! Dur artık, istemiyorum"

 

Yüzünde acımasız bir gülümseme belirdi.

 

"Sence senin isteyip istememen benim umrumda mi? " dediginde buz kesmiştim.

 

Yutkunmaya çalıştım ama yutkunamadim.

 

"Sen sadece bir oyuncaksın, itaat etmek zorundasın" dedi, gerçekten de canımı yakıyordu.

 

Cırpınmaya başladım ama sacımdakı tutuşu sıklaştı, biraz daha cabalayınca saçlarımı sertçe aşağı çekti ve kafam yukarı kalktı.

 

Canim o kadar acıdı ki, Çığlık attım.

 

"Kes şunu!" Dedim ama hiç bir işe yapamayacağının ben de farkındaydım.

 

Han uzandı ve giydiğim kazağı yukarı çekiştirmeye başladı, donup kalmıştım.

 

Kazağı deli gibi cekistiriyordu ama çıkartmaya da beceremiyordu, kesinlikle kendinde değildi.

 

En sonunda kazağı çıkarttı ve uzanıp sütyenin kancasini açtı.

 

Eğilip göğsümü ağzına aldı ve emmeye başladı, bu normalde hoşuma giderdi ama şimdi değil.

 

"Han.. lütfen Kes şunu" sesim titriyordu.

 

Keşke dursaydı ama durmadı, göğsümü ısırdı, meme ucumu dişlerinin arasına aldı ve sertçe ısırdı.

 

Canim yandığı için inledim.

 

"Acıyor, lütfen dur" artık yalvarmam umrumda bile değildi, devam etti.

 

Göğsümü ısırırken diğer eli de pantolonuma uzandı ve düğmeyi açtı sonra ise fermuarı.

 

Çabalamak sadece bana verdiği acıyı arttırıyordu, yalvarmam ise umrumda dahi değildi, ne yapmam gerekiyor?

 

Pantolonumu zar zor da olsa çıkarttı ve sadece kilot ile kaldım.

 

Bacaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.

 

Han ise öfkelenip sertçe bacaklarımı ittirdi ve açtı.

 

En sonunda kendi pantolunu ve bakstrnı çıkarttı.

 

Yutkundum, bilinci yerinde değildi ve korunmayacaktı.

 

"Han, sakin yapma" dedim sesim fazlasıyla titriyordu, bacaklarımın titrediği gibi.

 

Yanağımdan süzülüp giden yaşı hissettim.

 

Bacaklarımı iyice açıp kendisi ile beni hapsetti ve pozisyonunu aldı.

 

Artık her şey bitmişti, ya da yeni mi başlamıştı?

 

Yanağımdan yaşlar ardı ardına akarken vücüdüm korkudan dolayı sarsılıyordu.

 

Elleri kilotuma uzandı, bu sefer onun ismini bağırdım, belki kendine geldir diye ama hiç bir işe yaramadı.

 

En sonunda biraz aşağıya cektiginde gözlerimi kapattım, göz yaşlarımın akmasına izin verdim.

 

"Sana asla zarar vermem" hani bana asla zarar vermezdin Han?

 

"Gerçekten beni tecavüz mü edeceksin?" Diye sordum zorlukla.

 

Han tamamen donup kaldı, elleri, vücudu.

 

O andaki donma ile bana olan tutuşu fa biraz gevşemisti, risk alıp hızlı hareket ettim ve hemen ondan kurtulup uzaklaştım.

 

Han hala donuktu, sanki o söz ona soğuk su etkisi yapmıştı, kendine gelmişti.

 

Donup kalan ellerini havaya kaldırıp onlara baktı, elleri titriyordu.

 

Kafasını çevirip bana baktı ve tekrar ellerine baktı.

 

"Ben özür dilerim, bu ben değilim, yemin ederim ben degilim, bilerek olmadi" sesi yalvarir derecedeydi, ama artık ona olan o güvenim çoktan yıkılmıştı bile,ondan korkuyordum.

 

Yutkunmaya çalıştı, hareketleri fazla yavaşti sanki olanları sindirmek için zamana ihtiyacı vardı.

 

Biraz daha kendine geldiğinde tekrar pantolonunu giydi.

 

"Biliyorum hiç bir şey ifade etmez ama tekrar özür dilerim" dedi, sesi titriyordu, neredeyse ağlayacak kadar.

 

Dudağını ısırdı ve dolu gözlerini benden kaçırdı, sonra ise ayağa kalktı ve salondan çıkıp gözden kayboldu.

 

O çıktığı an gidip üstlerimi aldım ve hemen hızlıca giyindim.

 

Hala korkudan dolayı biraz titriyordum.

 

Hemen salondan çıktım ve odama gidip kapıyı kilitledim.

 

O gün odadan asla çıkmadım çünkü eğer evden kaçmaya çalışsaydım, bana zarar verebilirdi.

 

Beni bırakmasına rağmen hala kendine olmadığı belliydi.

 

Yatağa uzandım düşünürken uyuyakalmistim.

 

Sabah yüzüme gelen güneş ile gözlerimi açtım, ev fazla sessizdi.

 

Tereddüt ettim ama kalktım ve hemen odadan çıktım.

 

Kapıya doğru gittim ama kilitliydi, kacacagımı biliyordu.

 

_________________________________________

 

1 hafta geçti, ama hala bu evde tutsağım, kacmama asla izin vermiyor.

 

Mümkün oldukça ona temas etmiyorum ve konuşmuyorum, benden defalarca özür diledi ama hala ondan korkuyorum, artık ona güvenemezdim.

 

1 haftadır okula gitmeme izin vermedi, telefonumu bile aldı.

 

Artık bana yaptığını aklımdan çıkaramıyorum, çok kötü hissediyorum, iştahım tamamen kesildi.

 

Hayattan soğudum, hiç bir şey yapasım yok.

 

İntihar etmeyi bile düşündüm ama zaten evde bir doktor vardı, sadece pazar günleri izinliydi ama bu gün pazar.

 

Mutfağa gittim, han ise salonda oturuyordu.

 

Küçük bir bıçak aldım ve lavaboya gittim.

 

Lavaboda yaklaşık 1 saat oturup bıçağa bakıp durdum.

 

Bir bıçağa baktım, bir de bileğime.

 

Zümrüt intihara meyilli olduğu için hep kizardım ona ama şimdi ben intihar edeceğim.

 

Eminim ki zümrüt bana çok kızardı, belki de arkamdan en çok ağlayan o olacak.

 

En sonunda gözlerimi kapattım ve yutkunum, derin nefes alıp verdim ve bıçağı bileğime yerleştirdim.

 

Son kez derin nefes alıp verdim ve bıçağı bastırıp yana çektim.

 

O an bir şey hissetmedim ama sonradan acısı gelmeye başladı.

 

Kesik yere tekrar bıçağı bastırdım ve sertçe yana çektim, bıçak kana bulandı.

 

Bıçağı yana fırlattım ve bileğimi kavrayıp sıkmaya başladım, canım çok yanıyordu.

 

Dayanmak için dişlerimi sıktım ama acıdan kıvranıyordum.

 

Beni kan tutmasına rağmen bileğimi kestim.

 

Kıvranırken boğuk şekilde inledim.

 

Acı seviyesi gittikçe artıyordu, en sonunda dayanamayıp Çığlık attım.

 

Hemen sonra ise kapının kulbu döndü ama kapıyı kilitlemiştim.

 

Deli gibi kıvranıp çığlık attım.

 

"Elisa neler oluyor!?" Bora'nin sesinden bile endişesi duyuluyordu, kapıyı yumrukluyordu.

 

Kapı en sonunda o kadar sarsılmaya başladı ki kırılmak uzereydi.

 

Sonunda kapı kırıldı ve han hemen lavaboya girip bana koştu, beni gördüğünde donup kaldi.

 

Yanıma çöktü ve beni kucağına aldı "elisa! Ne yaptın sen!?" Sesinde endişe ve korku vardı.

 

Biliyordum ki kendini tehlikeye atmamak için asla beni doktora götürmezdi çünkü polis ifademi aldığında onu şikayet etme şansım olurdu, o da bunun farkındaydı.

 

Beni gelin pozisyonunda kucağına iyice yerleştirdi ve hemen kalkıp banyodan çıktı, gerçekten beni hastaneye mi götürecek? Kendini riske mi atacak?

 

Kapıyı açtı ve arabaya gidip beni koltuğa oturttu, kanım her yere bulaşıyordu.

 

Emniyet kemerimi taktı ve kendi de sürücü koltuğuna oturup Emniyet kemerini taktı.

 

Hızla arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

 

Halsizce ona seslendim ve "bora burası çok soğuk, çok üşüyorum" dedim, sesim neredeyse çıkmıyordu.

 

"Hayır.. burası oldukça sıcak" dediginde,bir elini direksiyondan çekip bana uzattı ve elini vücudumda gezdirip Vücudumun soğukluğunu kontrol ederek korku ve endişeyle yutkundu, gözlerindeki yaşlar akmak için zaman kolluyordu. "Hayır, soğuk olan hava değil vücudun... sakın gözlerini kapatma elisa, sakın kapatma, yalvaririm uyuma, uyanamazsın...Bana bak, Beni bırakma elisa, lütfen bana bunu yapma" yalvarırken neredeyse çığlık atıyordu ve kan akan yaraya baskı uyguluyordu.

 

Gözlerimin kapandığını hissettim, Boraya zar zor baktım, Yanağından bir damla yaş aktı.

 

Bora'nın ağladığını ilk defa gördüm.

 

En sonunda her yer kararırken tek duyduğum han'ın çığlığı oldu.

 

________________________________________

 

 

 

 

Loading...
0%