Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@meleklerucar

 

"Yapma" diye fısıldadıgımda gözleri büyüdü ve yüzüme uzattığı eli havada kaldı.

 

"Ne?" Diye sordu şaşkınlıkla.

 

"Yapma" dedim tekrar çaresizce.

 

"Tamam" diyip bıraktı ve geriye çekildi.

 

"Ne" dedim şaşkınlıkla.

 

"Tamam" diye tekrarladı ve ardından "istediğin bu değil miydi? Vazgecebilirim" dedi.

 

"Hayır, sadece şaşırdım" diye yanıtladım.

 

"Sadece iyi günümdeyim sakın şımarma" dedi memnuniyetsizlikle.

 

İstemsizce gülümsedim, o ise boğazını temizledi. "Tamam, şimdi sınıfına git bakalım" dediginde kafamla onu onwylayarak lavabdan çıktım ve sınıfa doğru gittim, daha doğrusu; arkama bile bakmadan kaçtım.

 

°•°•

 

Eve gittim anda ustumdekinlerden kurtuldum.

 

En azından bu gün cuma iki gün rahatım.

 

Yine mesarj gelince telefonu açıp baktım;

[Sutyenini çekip at] yazısıyla öylece kaldım.

Fotograf simgesine tıkladım ve cekmeceden bir sutyen çıkarttım ve fotoğrafını çekip attım.

 

Anında cevap geldi [sen benimle dalga mı geçiyorsun, beni oraya getirtme bence güzelim]

 

Ben de cevap verdim;

[Yo dalga falan geçmiyorum gayet ciddiyim al sana sutyen]

 

[Ben sana üstünde demiştim] yazıyordu.

 

[Hayır üstünde falan demedin, sadece sutyenini çek at dedin] Diye yazdım.

 

[Lan anlamayacak birisi değilsin taşşak mi geçiyorsun? Üstünde fotoğrafını at]

 

[Neyin üstünde?]

 

[Senin]

 

[Ney üstümde?]

 

[Hay seni sikeyim, tsortunu cikart ve şu an üstündeki sutyen ile fotoğraf çek at, sakin başka bir şey yapma, yanına gelirsem çok kötü olacak]

 

Mesarja bakınca yutkundum ve kamera simgesine baktım, ardından bastım ve tsortümü çıkarttım, fotoğrafı çektim ve ona attım.

 

[Aferim civciv, bu kadar basitti değil mi?] Yüzümü burusturarak ekrana baktım.

 

Gün boyu bana yazmadı akşam uyumadan önce gözüm pencereye kaydı, nasıl bir önlem alabilirdim ki?

 

Yine de tüm haftanın yorgunluğu ile hemen uyuyakaldım.

 

Nefes sesleri ve karşımdaki yüzüme üflenen sıcak nefes ile uyandığımda karşımda onun yüzünü gördüğümde bir an korkuyla irkildim ve kafam yatak başlığına carpacakken elini kafamın arkasına koyarak beni tuttu, şokla karşımda duran ona baktım. Tam dogrulucakken beni, kendi bedeni ile yatak başlığının arasına sıkıştırdı, agzimi açmama kalmadan işaret parmağını dudağıma koyarak beni susturdu.

 

Sanki yakın değilmiş gibi daha da yaklaşarak "şşş, uslu ol köleciğim" diye fısıldadı.

 

"Sadece seni özledim güzelim, zorluk çıkartmaya kalkma" derken işaret parmağı nı çeneme indirip baş parmağı ile dudaklarımı okşadı.

 

Sadece yutkunabildim, şu an kıpırdıyamıyordum bile.

 

"Aferim kızım, böyle devam et. Sessiz, sakin ol" dudağımı oksamaya devam ettikçe kafam istemsizce hafif yere doğru egildi ama cenemdeki tutusu tekrar sıkılaştı ve ona bakmama zorladı, mavi ve yeşil karışımı dünya gibi gözlerine baktım.

 

"Bana itat et, pişman olacağın şeyler yapma" dedi, yüzündeki ifadeyi okumaya çalıştım ama asla okunmuyordu.

 

Tekrar yutkundugumda onun dudaklarının köşesinin kırıldığını gördüm.

 

Gözlerim onun dudaklarına kayınca sırıtışı daha da büyüdü, dudaklarını benimkine bastırdıgında şokla ona baktım, o ise biraz geriye çekilip sırıtarak bana baktı.

 

Kafamı hızla yan tarafa cevirmemle, hızla ona çevrilmesi bir oldu.

 

Bu sefer yüz ifadesi okunulabiliyordu, ifadesinde acımasızlık ve arzu vardı. "bana itaatsizlik etme dedim sana"

 

Tekrar konuştuğunda gözlerindeki acımasızlık körüklenmişti "her itaatsizligin cezası vardır köle" Bunu duymam ile urperdigimi hissettim.

 

Acilen kendime gelip bu durumdan kurtulmam gerekiyordu, en sonunda bir şey buldum.

 

"Ailem, ya ailem buraya gelirse?" Sırıtışı büyüdü.

 

"Umrumda olurlar mi sandın? En fazla bizi izlerler"

 

Bu sefer kıpırdaştım ama cenemdeki tutuşu sıkılaştı "Kes sesini ve bir daha itaatsizlik yapma güzelim" dedi ama ardından ise ekledi "özür dile, şimdi!" Sesi fısıltıdan biraz daha yüksekti.

 

Kafamı sallayarak onu reddettim ama o iyice deliriyor gibiydi kafamın arkasındaki eli ensemi sıkarak Kafamı kıpırdatmama engel oldu ve çenemi daha sıkı kavradı.

 

"Özür dile dedim sana değil mi? Özür dile, hemen!" Tekrar yurkundum ve bacaklarımı kıpırdatmaya çalıştım ama beni yatak ve kendisinin arasında tamamen hapsetti ve kıpırdamama dahi izin vermedi.

 

Artık tamamen delirmiş bir şekilde bana baktı ve çok geçmeden dudakları Dudaklarıma yapıştı, ilk önce iri gözlerle ona baktım sonra ise dudaklarımı bastırarak ona engel olamaya çalıştım ama onun ensemdeki eli sıkılaştıgında acıyla dudaklarım biraz aralandı ve dilini zorla dudaklarımın içine soktu, bir süre boyunca cebelleşip öpüştükten sonra ise geriye çekildi ve sırıtarak bana baktı.

 

"Özür dile güzelim" dedi sakince.

 

"Özür dilerim" dediğimde ensemdeki eli biraz gevşedi.

 

"Aferim kızım" dedi bu sefer.

 

Sadece ona baktım gözlerinde verdiği mücadeleyi görebiliyordum, daha fazlasını istiyordu ama kendiyle savaşıyordu.

 

Savaşı kaybetmiş gibi tekrar dudaklarıma yapıştı bu sefer çebelleşmeyip gözlerimi kapattım.

 

Diğerinden daha uzun süren bir öpüşmenin ardından tekrar geriye çekildi ve tatmin olmuş bir gülümseme ile bana baktı.

 

"Tek isteyen ben değilmişim, boşa cabalama istiyorsun" onun sözlerine göz devirdim.

 

"Ama Aferim, seni affettim" dedi ve ensesindeki elini çekip, çenemdeki elini gevşetirken, ensemden cektigi eli ile saçlarımı karıştırdı, hemen ardından kafama bir öpücük kondurdu.

 

"Özür dilerim fazla sinirlendim,sinir sorunlarım var, kendimi pek tutamıyorum, yani beni pek sinirlendirme bence" dedi sadece kafamı salladım.

 

"Aferim"

 

Şu Aferim lafından nefret etmeye başlamıştım.

 

Biraz geriye çekilip beni rahat bıraktı, sadece ona bakıyordum.

 

"Bir şey iste" dediginde kaşlarım çatıldı.

 

"Ne?" Dedim şaşkınlıkla.

 

"Benden bir şey iste, vazgeçeceğim şimdi, hadi" dedi.

 

Bayadır merak ettiğim şeyi dedim "ismini soyle" Bunu söylememi beklemiyor gibiydi.

 

"Daha mantıklı bir şey beklerdim güzelim, kendim hakkında bilgi vermeyi düşünmüyorum ama madem öyle han diyebilirsin" dedi.

 

"Han mi?" Dedim şaşkınlıkla.

 

"Evet, beğenemedin mi?" Dedi tek kaşını kaldırarak, ifadesi sahdeydi benimle dalga geçiyordu.

 

"Yani, han tuhaf han diye bir isim duymadım hic" diye yanıtladım.

 

"İsmim zaten han değil, sadece han diyebilirsin"

 

"Ama ben ismini söylemeni istedim" dedim ısrarla.

 

"Tamam da ikinci ismim han, mert han gibi" dediğinde aydınlanma yaşadım.

 

"Heee" dedim bu sefer ama hemen ona cıkıştım "ayrıca daha mantıklı ne soru olabilir ki,benim sorum mantıksız mi?"

 

Hic düşünmeden "evet" diye yanıtladı.

 

Öfkeyle ona baktım " öyle mi!?" Dedim ona cıkışarak.

 

Kıkırdamalarının ardından "evet, öyle" diye yanıtladı.

 

Sadece öfkeyle ona baktım,sanki az önceki olayları yaşayan biz değilmişiz gibi.

 

"Genelde güzel ve çekici olmana alışığım, tatlı olmana degil" dediginde istemsizce yumuşadıgımı hissettim.

 

"Teşekkür ederim" dedim hafif gülümseyerek.

 

"Ne demek köleciğim" derken sırıttı ben ise göz devirdim ve yüzümü buruşturdum.

 

"Gitmeyi düşünüyor musun acaba han bey?" Diye cıkıştım bu sefer.

 

"Hiç düşünmüyorum elisa hanım, sizi çok özlemişim" elisa dediği anda ürperdigimi issettim.

 

"Tamam ama gitmelisin" dedim, sadece ondan kurtulmak istiyordum.

 

"Gitmek istemiyorum" dedi çocuk gibi, az önceki adam ve şu anki adam ayni kisi mi ya? Diye düşünmeden edemedim.

 

"Gitmelisin" diye tekrarladım.

 

"Tamam, tekrar görüşeceğiz sakin unutma" dedi ve yatağımdan kalkıp tekrar cama yöneldi, camdan rahatlıkla inerken onu izledim. Kesinlikle manyağın teki olmalıydı. Benim de ondan farkım yoktu.

 

Kendime gelmek için kalktım ve lavaboya gittim. Elimi, yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırcaladım, hemen lavabodan çıktım ve Burnuma gelen güzel kokularla iyice kendime geldim, hemen koşarak mutfağa gittim ve beni güzel bir sofra karşıladı.

 

"Günaydın" dedi annem ve ben de hemen ona "günaydın" diye karşılık verdim.

 

Anneme yardım ettim ve gidip babamı uyandırdım, hep beraber kahvaltımızı yaptık, kahvaltıdan biraz sonra babam işine gitti. Biz ise annemle birlikte temizlik yaptık, en sonunda ise anne kız günü yaptık; filim izledik, abur cubur yedik, alışverişe çıktık, gezdik, dans ettik. Eve geldiğimizde ikimiz de çok yorulmuştuk ve ikimiz de odalarımıza kapandık. Zaten günün yorgunluğu yüzünden ve vlog cektigimden videoları editledim ve 1 videoyu atık uyudum.

 

Uyandığımda telefona bildirim geldi.

 

[Fotoğraf at] İç çektim ve yine fotoğraf çekip attım, ne şekilde istediğini demediği için Yüzümün fotoğrafını istediğini anlamıştım.

 

[Neden yeni uyanık halimle ki? Çok cirkinim] Yazdım ve gönderdim.

 

[Hayır tam tersine uyandigındaki saf güzellik daha güzel] yazdığını gördüm.

 

[Edebiyat yapma len] Yazdım hemen.

 

[Hmm efendine len mi?] Yazdığını görünce istemsizce güldüm.

 

[Gülmek ha? Bekle geliyorum, sakin kaçma ha!] Ciddi mi yoksa değil mi çözemedim. Hemen kalktım ve evi aradım, annem çoktan ise gitmişti.

 

Lavaboya gidip yine elimi yüzümü yıkadım, dişimi fırçaladım ve tam cıkıyorken kapı çaldı.

 

Bu kadar çabuk mu? Bu çocuğun ışınlanma gücü mü var? Ciddi olduğunu yeni anladım ve yutkundum.

 

Hızla kapıya gittim ve açtım, önümde sırıtarak duruyordu ve arkasındaki kolunu öne çıkartıp bana çiçek buketini ve peluş ayıyı uzattı. Şaşkınlıkla ona baktım çünkü kırmasını bekliyordum.

 

"Ne?" Diye sordum şaşkınlıkla.

 

"Köleler hediye alamaz diye bir kural yok, değil mi?" Diye sordu.

 

"Neden ki?" Diye sordum Bu sefer.

 

"İçimden geldi ama şimdi vazgeçeceğim" dediginde uzanıp elindeki çiçek ve peluşu aldım.

 

"Teşekkür ederim" dedim ama bu durum çok şupheli geliyordu.

 

Gülümseyerek "Rica ederim güzelim" dedi.

 

Eve girdiğinde şokla ona baktım.

 

"Napiyorsun?" Diye sordum hemen.

 

"Ne yapıyor gibi gözüküyorum?" Diye sorarak karşılık verdi.

 

Salak gibi "eve giriyorsun" dedim.

 

"Evet, o zaman neden soruyorsun?"

 

"Ama izin istemedin ki" dedim masumca.

 

"Senden hiç bir şey için izin istemeyeceğim, alışırsın iyi olur" dediginde çoktan yürüyerek salona girmiştik. Göz devirip yanına oturdum.

 

Gözleri elimdeki peluşa kaydı sonra ise bacaklarıma, bacaklarıma bakarken dudağının kenarı kıvrıldı. Sonra ise bana baktı.

 

"Eee?" Diye sordum.

 

"Oturacağım" dedi ben ise iç çekip kalktım ve odama gidip, peluşlarımın olduğu köşeye aldığı peluşu koydum.

Çiçekleri de hemen su koyup vazoya koydum.

 

Tekrar salona döndüğümde televizyonun açık olduğunu gördüm, yanına oturdum.

 

"Ne açtın ki?" Diye sordum.

 

Bana sırıtarak bakarken alay etti.

 

"sex filimi açtım, seversin." Yüzümü buruşturarak ona baktım.

 

"Saçmalamayı kes" dedim.

 

"Tamam be her hangi bir filim iste, bilmiyorum ne oldugunu" dedi sıkıntılı bi şekilde.

 

Dönüp filime baktım ve izlemeye başladım.

 

Baş rol karakter olduğunu düşündüğüm çok güzel bir kız vardı, kıskandığımı hissettim.

 

 

Loading...
0%